Perişan,
dağınık ve karmakarışık bir 21 Mayıs’ı daha geride bıraktık.
Hani, bu
21 Mayıs’ın önemi tartışılamazdı?
Hani,
büyük katılımlarla anma programları yapılacak, Samsun ve
İstanbul’da yoğun kalabalıklarla etkili mesajlar verilecekti?
Oldu mu
sizce?
Programlar amacına ulaştı mı?
GENÇLERİ BU KÜLTÜRDEN
SOĞUTURSAK…
Ne kadar garip, 21 Mayıs gibi bir gün,
iç
hesaplaşmalara malzeme yapılıyor.
Çoğu zaman söylemler
savruk,
bakışlar şaşı…
Ortam
darmadağınık: ben, ben, ben…
Genç Nart’lar, Güzel
Setenay’lar şaşkın.
İlgisiz
gençler belki bu yüzden hevessiz.
Siz de izlemişsinizdir
sosyal
medyada bazı dernek başkanlarıyla
gençlerin hoş olmayan tartışmalarını.
Esip gürlüyor sayın başkan
“Siz
Samsun’a nasıl gelmezsiniz?” diye.
“Benim
otobüsle Samsun’a gelmeyenler Çerkes olamaz!” diyor.
Gençler
bu suçlamayı kabul etmiyor, haklı olarak bu söyleme şiddetle karşı
çıkıyor.
Ne verdik
ki gençlere, ne istiyoruz gençlerden?
O da
yetmiyor sorguluyoruz.
Hatta onları kültürden
soğutuyoruz.
Böyle mi
olmalı üslup?
Gençlerle
iletişim böyle mi kurulmalı?
PROGRAM DİYE SEFİLLİK
SERGİLEYEN BAŞKANLAR
21
Mayıs’a bir başka açıdan bakmaya ne dersiniz?
Mesela bir bakın
21 kişiyle
kocaman salonun bir köşesinde
sefillik
sergileyenlere!
Bir
bakın, partililerin ve basının huzurunda kem- küm eden, komik
ifadelerle Çerkes toplumunun tarihini anlatmaya kalkanlara!
İnanın
içler acısı.
NEDİR BU PERİŞANLIK?
Sayın başkan, adama sorarlar
“Nedir bu
perişanlık?” diye?
Sorarlar, “Hani gençlik, nerede
dil
kursları, nerede, Adigece
tiyatrolar,
Adigece bilgi yarışmalarına ne oldu?” diye.
Sahi ne
oldu faaliyetlere, nerede Nart’lar, nerede Setenay’lar?
Hani
şenlik,
hani
festival?
Sayın Başkan, yılsonu faaliyet raporuna gurur ve iftiharla şunu
yazabilirsin:
“Ben
ve ekibim, 21 Mayıs’ta 21 kişiyle Samsun’a gittik, hatta bu bir
avuç genci zor ikna ettik, daha ne yapalım ki!”
Biz de zoru başardığınız için
yürekten
kutlarız sizi.
Hatta
bütün Türkiye Çerkes’leri gurur duyar sizinle, alkışlar sizi.
Başkan, farkında mısın bu
kültür eriyor, bu dil yok oluyor.
Farkında
mısın bu programsız, bu heyecansız temponuzla bu kültür ve bu
toplum zaman, enerji ve güç kaybediyor.
Siz ne
kadar rahat, ne kadar dertsizsiniz, kutluyorum sizi.
Çok merak ediyorum
yıllık
çalışma programınızı.
“O da
ne?” demiyorsunuz değil mi?
Olmuyor
başkan olmuyor, inan olmuyor.
Başkan,
farkında mısın derneğinde ne var ne yok?
Derneğinde başta
gençler
yok.
Folklor
çalışması yok.
Tiyatro
çalışması yok.
Adigece
dil dersi
yok.
Seminerler yok.
Şenlik
yok,
festival yok.
Ne var
Allah aşkına peki?
Oldu mu
şimdi?
Yakıştı
mı kocaman derneğe?
Öyle ya,
derdi olan üzülür, ideali olan yorulur.
Boş ver
sayın başkan sen boş ver.
Kültürü
boş ver, dili boş ver, gençliği, geleceği boş ver.
Sen keyfine bak!
Toplumun
seninle gurur duyuyor!
YAZIK ETMEDİNİZ Mİ KENDİNİZE
VE TOPLUMUNUZA?
İdeal, ümit ve
tarih
bilincinden yoksun, kırık, dökük,
perişan ifadelerle 21 Mayıs’ta atalarını andığını sanan sayın
başkan!
21
Mayıs’ı genç Nart’ların, güzel
Setenay’ların
kültürel bilinçlenme günü kabul edip seviyeli programlarla
zihinlere seslenmek, yüreklerde yer etmek yerine
bir avuç
insanla salonda komedi sergileyen
sevgili başkan,
Üslup ve içerikten yoksun programla davetlilerin
yüzünü kızartan sayın başkan,
Neydi o basına da yansıyan
perişan
ifadelerle örülü konuşmanız?
Neydi o
programın içeriği?
Siz hiç
mi 21 Mayıs programı görmediniz?
Allah aşkına program süresince veya program sonrasında hiç mi
yüreğiniz sızlamadı?
O program dediğiniz
komediyi
seyrederken hiç mi kahrolmadınız?
Neden programa ilk defa katılan misafirleri
bom boş
salonla karşıladınız?
Neden bilmediğiniz,
inanmadığınız işleri yaparsınız?
Son bir soru:
Siz hiç mi tarih okumadınız, bu toplumu, bu kültürü bu kadar mı
tanıyorsunuz?
Peki siz, hangi bilgi,
hangi
yürekle başkanlığa aday oldunuz?
Yazık
etmediniz mi kendinize ve toplumunuza?
Yazık!
SAYIN BAŞKANLAR ÖZÜR
BORÇLUSUNUZ
Büyük festivaller
yaparak Kafkasya ve Türkiye’deki kardeşleri buluşturan,
Adigece dil kursları
açıp yüzlerce gence
Adigece okuma yazma ve konuşma imkânı sunan,
Tıklım
tıklım salonlarda programlar yapan,
Genç üniversitelilere
eğitim
bursu imkânı sağlayan hizmet insanı
başarılı başkanlar, özür borçlusunuz, özür dileyin bu
başkanlardan.
Sizler neden
hizmet
kalitesini yükselttiniz?
Neden
çıtayı yükseklere taşıdınız, bin kere özür dileyin!
Siz ey
duyarlı Çerkesler,
“Bu toplum, bu kültür,
bu duyarsız yöneticilerle
zaman,
güç ve enerji kaybediyor!”
derlerse gülün geçin.
Değil mi
ki derneklerde koyu sohbet ve demli çay var.
Afiyetle için!
“Ya kültür, ya toplum?”
derlerse yine gülün, bir daha gülün.
Gülmek
bize yakışıyor.
|