Gençlerin olmadığı yerde geleceği
konuşmanın ne kadar yanlış olduğunu anlat!
Çerkes gençlerinin iyi yetişmesi
için derneklerimize düşen görevin büyüklüğünü…
Derneklerimizdeki dumanlı
odalarda zamanını ve enerjisini masa başında cömertçe harcayan
üyelerimizin, başka yapacak önemli işlerinin de olması gerektiğini
Anlat, anlatabilirsen!
Anlat, “yemuk” ve “günah”
la başlayan cümlelerle yok ettiğimiz gençlerin sayısını!
Anlat, “Çerkesliği derneğe kadar
gidebilmek” sanan mükemmel Çerkeslerin (!) varlığını.
Anlat, Adigeliği, “yakın köydeki
cenazeye gitmekten ibaret” sananları…
Anlat, derneklerimizdeki her yeni
yönetime destek olması gerekirken, onları insafsızca
eleştirenleri, kıranları, dökenleri...
Namaz çıkışında cami avlusunda
garip ve sefil bekleşen, dernek dedikodularıyla vakit geçiren
yaşlılarımızın varlığını...
Anlat, anlatabilirsen!
Her ortamda toplumu ve kültürü adına konuşmayı doğal hak kabul
eden ama derneğe aidat ödemekten kaçınanları…
Anlat ümitsizleri, yılgınları,
kırgınları…
Anlat, incir çekirdeğini
doldurmayacak şeyler için kırılanları, küsenleri!
Sadece yaşlı olduğu için saygı
gören; genç olduğu için ciddiye alınmayanları anlat!
Türk veya Rus düşmanlığı yapanların
Çerkesliğe ne kazandırdığını...
Anlat, anlatabilirsen!
Fert boyutunda, aile bazında ele alınmayan Çerkesliğin
yaşatılamayacağı gerçeğini…
Çerkes ırkçısı olanların,
Bilmeden konuşanların,
Eğitime inanmayanların,
Dünyada her şey değişirken
geleneklerimizin de değişip gelişebileceğini kabul edemeyenlerin
Çerkesliğe verdiği zararın boyutunu anlat!
“Ben dostlarımı ne kalbimle, ne de aklımla severim
Olur ya kalp durur, akıl unutur…
Ben dostlarımı ruhumla severim,
O, ne durur ne unutur!” diyen sevdalıların temiz sevgilerini
anlat!
Başarıya giden yolun sevgiden, birliktelikten geçtiğini anlat!
Engellerin sevmekle aşılabileceğini
ama birbirimizi gereği kadar sevemediğimizi anlat!
Sevebilmemiz gerektiğini...
Anlat, anlatabilirsen!
“Her fikrin babası, her işin başı, dünyanın merkezi benim!”
“Ben süper kurtarıcıyım, tek ve
benzersizim!” demenin yanlışlığını anlat!
Haddini bilmenin büyük erdem
olduğunu…
Yorgunlukların, ümit ve aşk yolunda
olursa, acıların lezzete, azapların saadete dönüşeceğini...
Anlat, anlatabilirsen!
Vicdanlarında hoşgörüyü barındırmayanların, acı ve ıstırap
çekmekten kurtulamayacaklarını…
“İfrat ve tefrit” in “ifrit”
olduğunu, bunların hakikatin kanatları değil, fikirsizliğin
koordinatları olduğunu…
İfrat ve tefritten kaçınarak denge
insanı olmamız gerektiğini
Anlat, anlatabilirsen!
İnsanların davranışlarında akıl ve mantıktan çok duyguların etkili
olduğunu…
Katı ve kuru ifadelerin muhatabın
düşmanlık duygularıyla köpürmesinden başka işe yaramadığını…
Zayıf karakterli basit insanların
en büyük silahlarının karşısındakileri küçümsemek olduğunu…
Etrafımızda şafak vakti doğup
gün batımında ölen yığınla insan olduğunu…
Olumsuz eleştirilerin gençleri
kültüründen soğuttuğunu…
Thamadelerin, anne ve babaların
kendi dönemleri ve kendi kriterleriyle gençleri
değerlendirmelerinin yanlışlığını…
Söze “Bizim zamanımızda…” diye
başlamanın gençleri ne kadar gerdiği, gerçeğini...
Anlat, anlatabilirsen!
“Biz yapamayız, biz başaramayız” tavırlarının çok yanlış olduğunu…
Gençlere kültürlerini öğretmek,
dillerini kavratmak için onların sıklıkla bir araya gelmelerinin
önemini...
Anlat, anlatabilirsen!
Düğünlerimiz ve cenazelerimiz yok olursa bizim yaşayamayacağımız
hakikatini…
Kitle iletişim araçlarından
layıkıyla faydalanamazsak Çerkes olarak kalamayacağımızı…
Bir televizyonumuzun olmayışının
ağır bedelini,
Anlat, anlatabilirsen!
Kendini kurtarmadan ülkeler kurtarmaya kalkmanın yanlışlığını…
Güzel düşüncelerin paylaşım ortamı
olması gereken “Kafkas sitelerinde” huzursuzluk çıkarmanın
yanlışlığını…
“Gençler niye bizim kadar dili
ve kültürü bilmiyor!” diyerek onları dışlamanın insafsızlığını…
Dönüş konusunda gerekli bilgiye
sahip olmadan bu işin kişisel ve uluslar arası boyutlarını
kavrayamadan duygusal laflar etmenin…
Mikro düşüncelerin mikro
milliyetçiliği tetiklediğini, bunun da sivrilikleri artırdığı
gerçeğini...
Anlat, anlatabilirsen!
Gençliği, dil ve kültür bilincine sahip, kimliğiyle barışık
yetiştirmenin sanıldığından da zor bir program olduğunu…
Herkesin düzeltmeye önce
kendisinden başlaması gerektiğini…
Adige toplumunun en büyük
hastalığının “ benlik ve kıskançlık“ olduğunu, acilen bunlardan
kurtulmak gerektiğini
Anlat, anlatabilirsen!
Kendini değil, davanı; davranışlarında, icraatında...
Anlat, anlatabilirsen!
En ümitsizimizin, en zayıfımızın bile bir mum yakabilecek güce
sahip olduğunu...
Karanlığa küfretmek yerine, hepimiz
birer mum yakarsak etrafın nasıl aydınlık olacağını...
Anlat, anlatabilirsen! |