Kültürel öğeler, evrensel unsurlar,
manevi ve ahlâki değerler gençlerimizde anlamsız kuru bir hevesse
bu gençler sizi korkutmuyor mu?
Ben, eğitimsiz, işsiz, parasız, idealsiz gençlerimizi gördükçe,
Sürekli tüketen, unutan, unutulan, çağdaşlık girdabında bocalayan
gençleri düşündükçe, korkuyorum.
Korkuyorum, ümitsiz, hedefsiz, çevresine, kimlik ve kişiliğine
duyarsız gençlerden.
Korkuyorum, cebinde beş kuruşu olmayan, karnı aç, tıraşı bir
garip, elinden düşürmediği sigarası ve yüksek rakamlı telefonuyla
gençleri gördükçe, çok korkuyorum, ürperiyorum.
Hiçbir şey üretmediği gibi üretilen her şeyde kusur arayan,
kendisinden başkasını beğenmeyen, kimseyi dinlemeyen gençler
korkutmuyor mu sizi?
Dili öğretilmemiş, kültürü kavratılmamış bu gençler,
Giyimiyle, kuşamıyla, gündemiyle toplumuma benzemeyen bu gençler
korkutmuyor mu sizi?
Gençlerimizin düğündeki manzaraları, ÖSS puanları sizi üzmüyor
mu?
Sanal âlemdeki dağınıklığımız, klavye başındaki yiğitliğimiz,
düşünce bulanıklığımız ve yer yer bilgi kirliliğimiz, korkutmuyor
mu sizi?
En büyük suçlunun anne babalar, eğitimciler, yöneticiler yani biz
büyükler olduğunu düşündükçe katmerleşmiyor mu korkunuz?
Her kutsal, her manevi değer, her kültürel öğe, her ahlaki ve
evrensel unsur, bu gençlerde anlamsız kuru bir hevesse bu gençler
sizi korkutmuyor mu?
Bu gençlerin neye inandığını, neye inanmadığını, ne
konuştuklarını, neyi düşündüklerini, neyi hedeflediklerini bilen,
merak eden büyüklerin, yetkili ve etkililerin sayısı ne kadar
sizce?
Eğitimsizliğin,
kültürsüzlüğün, işsizliğin, parasızlığın ve idealsizliğin bir
başkası yaptığı bu gençler kavuruyor elbet bilinçli bütün Adige
yürekleri.
Daha da önemlisi, gün geçtikçe de yozlaşma, özden uzaklaşma
artıyorsa...
Kimsenin uzağında değil
bu gençler hepimizin yanında, yakınında, sağımızda solumuzda…
Bu gücün gereksiz yere eridiğini yok olduğunu düşündükçe
ürperiyor, kanı donuyor insanın.
Çoğu zaman da “ Hep
olumsuz mu düşünüyorum, hani bardağın dolu tarafı?” diyerek
Diğer taraftan, aslanlar gibi kültürünü, inancını yaşayan,
eğitimli, donanımlı, çevresine model olabilen “ İşte Çerkes
gençliği!” diyebileceğimiz gençleri gördükçe de ümitle doluyor,
sevinçten kanatlanıyor, heyecanla haykırıyorum.
Çözüm; üzülmek,
ümitsizce, problemden kaçmak değil elbet! Çözüm, sabırla,
dayanışmayla, akıllı projeler üretmektir mutlaka!
Bu cehalet, bu zaruret bu ihtilaf nasıl yok edilmeli bunu
düşünmektir.
Peki, böyle bir gençlik karşımızdayken, derneklerimizin gündemi,
derneklerimizdeki kitapların, dergilerin sayısı, gençlerimizin
bilgisi, ilgisi, okey masalarımızın miktarı, salonun neşesi,
büyüklerimizin hoş sohbeti normal mi sizce?
Bunlar beni adamakıllı üzüyor, korkutuyor, ürpertiyor!
Ya sizi?
Hakkınızı halel edin
gençler!
Sizi hayata iyi hazırlayamadık,
Eğitimin önemini, sevginin değerini
anlatamadık.
Sizi gündemimize alamadık.
Size model olamadık.
Sevgiyle kucaklayamadık.
Kültür akışında bulunamadık.
Size karşı hoşgörülü kalamadık.
Bu işler böyle olur sandık.
Yanıldık, aldandık
Anlayın bizi!
Biz asla böyle olsun istemezdik.
Affedin bizi! |