Sevgi, dostluk ve
kardeşlik atmosferinde samimiyetle el sıkışan, hasretle
kucaklaşan, yemeğini, içeceğini, zamanını, daha doğrusu yüreğini
paylaşan gönül dostlarıyla doldu taştı iki şenlik alanı da.
Gülen yüzleriyle dostlarla kucaklaşmanın doyumsuz hazını yaşayan
güzel insanlar topluluğu...
Stresli, ferdiyetçi, telaşlı dünyamızdan eser yoktu adeta… Başka
bir dünyanın insanlarıydı sanki...
Kimse kimsenin ayağına basmadı, hiç kimse sesini yükseltmedi.
Herkes kısa günde ne kadar kişiyle tokalaşabilirim, ne kadar
dostla hasretle kucaklaşabilirimin telaşındaydı.
Mutlu insanlar, gülen çehreler, yaşlı dünyamızın bugünlerde daha
da fazla eksikliğini hissettiği sevgi, barış ve huzur ortamını
oluşturdu böylece.
Detay seyredebilenler, görebilenler manzaradan ziyadesiyle mutlu
olmuşlardır eminim.
Binlerce el tutuştu, bir o kadar yürek birleşti; sevgi, dostluk ve
kardeşlik uğruna.
Söyleyin nerde var emsali? Kim gösterebilir benzerini?
Herkes pırıl pırıldı, herkes güler yüzlüydü, insan canlısıydı
tamamı.
Kim ne derse desin, birliktelikten, paylaşmaktan, zevk alan
sosyalitesi oldukça yüksek bir toplumuz. Bu böyle biline.
Kutluyorum emeği geçen yetkilileri, dernek başkanlarını.
Kutluyorum maddi manevi destek veren, bu birliktelikten heyecan
duyan herkesi. Kutluyorum sevgi zincirini oluşturan katılımcıları.
Kutluyorum bu emsalsiz güzel toplumu.
Kayseri’deki kucaklaşmaların sınır ötesi boyutu manidardı.
Özellikle Kafkasya’dan gelen değerli yetkililerin ve kıymetli
sanatçıların memnuniyeti, gözlerindeki pırıltı, görülmeye değerdi.
Bakıştık, kucaklaştık, dakikalarca konuştuk, tükenmesin istedik
gün, bitmesin program…
Göksun’da da aynı manzaralar vardı ziyadesiyle. Davetliler,
başkanlar, il ve ilçe yöneticileri, milletvekilleri çok mutlu
ayrıldılar. Hepsi bu atmosferden son derece memnundu. Güzel
insanları gıptayla seyrettiler. Bu güzel birlikteliğin toplumun her
kesimine örnek olmasını dilediler. Hatta Maraş milletvekili ve
eşinin toplumumuz için yürekten söyledikleri cidden manidardı.
Medeni toplumun tarifi bu olsa gerek. Duyarlı, estetik, paylaşımcı,
anlayışlı, hoşgörülü insanların oluşturduğu toplum. İnanın AB
temsilcileri görse bu manzaraları, “Sizden öğreneceğimiz çok şey
var, biz size katılalım!” derlerdi.
Her iki festivale de Adige TV imza kampanyası farklı renk
kattı. Herkes ama herkes koşarak bu çağrıya yüreğiyle imza attı.
Güzel temennilerde bulundu. Bu güzel işlerde bizler de sonuna
kadar varız denildi.
Kampanyanın ciddiyeti anlatıldı görevlilerce, imzaları alındı yurt
dışından gelen misafirlerden, yetkililerden, yöneticilerden,
davetli protokolden ve milletvekillerinden. “Birlikte hareket
edelim, bu kampanya dalga dalga yayılsın yurt geneline ve
dünyaya!” denildi. Kime ulaşıldıysa yürekten destek sözü verdi
herkes.
Fedakârlığı somutlaştıran, birlikteliği, kardeşliği tablolaştıran
Adige TV kadrosu, yemeden içmeden unutulmaz anlar yaşadı
heyecan ve samimiyetle. Toplumu için her türlü fedakârlığa
katlanmayı görev sayan, ülkenin değişik yerlerinden gelerek tek
yürek olmayı bilen bu güzel insanları bir kez daha gönülden
kutluyorum. Göreceksiniz, bu özverili gençler, bu kadar sıcak
ilişkiler, bu kadar samimi kucaklarla tabana yayılmış “Televizyonumu
İstiyorum“ çağrınız kesinlikle en kısa sürede şaşırtıcı
sonuçlar verecektir.
İyi ki güzel örnek oluyorsunuz. İyi ki varsınız!
Bütün mesele, bu fedakâr insanların sayısını arttırabilmekte.
İnanın daha güzel, daha organize toplum olmanın, kültürel
dinamiklerimizin farkında olarak kültürü ve kimliğiyle sonsuza
kadar yaşayabilmenin beklide ilk şartı bu ekibin yaptığını
yapabilmektir. Yani pozitif olabilmek, kimsenin bileğine ve
yüreğine basmadan, olumluları görerek, kırıp dökmeden, yakıp
yıkmadan düşünebilmek, üretebilmektir.
Ne olur gelin hep eleştirmek, hep eksikleri görmek, şeytanın
avukatlığını yapmak yerine, “Ben ne yapabiliyorum!” diyelim. Hep
eksiklerimizi değil güzelliklerimizi de görelim. Yeniden
keşfedelim kendimizi!
Ne dersiniz çok mu zor? |