...................
...................
EVRENSEL VAROLUŞ -II

25.06.2010

Nilgün Nart
...................
...................

Koşulsuz İhtiyaçsız Zararsız Fiziksel ve Ruhsal Alemlerde ”Kendi Sorumluluğunu” almış insanı, “Kendinden”, “Sevgiden” ayırabilecek ve “Görüşünü” bulandırabilecek hiçbir; öğreti, murşit, kanal, mesaj, mal, mülk, paye, iltifat, mekan, zenginlik, cefa, eza, korku yoktur.

Aslında “Kendinin Sorumluluğunu” almak dünyasal mekandan bakıldığında bir süreçtir. Yol’dur. Kavrayışı ise birdenbire olur.

“Kendinin Sorumluluğunun” dünyasal süreci herkesin liyakatine, yüreğinde –neyi-nasıl- gerçek kılmak istediğine göre; öğretilerin içinden murşidlerin arasından, mesajların-meleklerin-kanalların-dünya ermişlerinin eserlerinin-bıraktıkları ipuçlarının arasından geçip kendinize ulaşmayı içerebilir. Bu yolun ne kadar süreceği tamamen sizin tüm bu sayılanların arasından geçip giderken ne kadar ataletinizin üstesinden geleceğinize ve ne kadar kendiniz olmak istediğinize bağlıdır.

Atalet; Evrenin ve İnsanın Ruhunun küfüdür. Ve küf nefsin besinidir. Nefs en ince haliyle Varlığın ataletinden beslenir. Atalet içinde korkuyu ve korkuya ait olan tüm karanlığı tutar, besler ve büyütür.

Değişmek istemiyorsanız ve buna bağlı olarak Ol’makta Ol’Ana her An’da zekanızı ve kalbinize sormadan razıysanız ( beni sokmayan yılan binyıl yaşasındaysanız), paket yapılıp size sunulan Uzakdoğu öğretilerinin, ayinlerinin, söylemlerini şimdiye kadar sizi siz yapan güzellikleri, sevgileri, sevinçleri de kalbinizden alıp götürdüğünü kılınız kıpırdamadan seyrediyorsanız ve bunun size arınma olduğunu söylüyorlarsa ve arınma sandıklarınız bütün anlamlarınızı da silip süpürüyorsa, var olma –Nedenleriniz- alıp götürülüyorsa ve siz halen tutunacak bir dal arıyorsanız bulamıyorsanız ve için için değişmediğinizi değişemediğinizi hissediyorsanız; öfkeniz, kızgınlığınız, hayal kırıklığınız süptilleşerek tüm boyutlarınıza yayılıyorsa ve kavramlarınız karışıyorsa ve kirletiliyorsa ve korku her hücrenizdeyse; siz ataletin içindesiniz, atalet sizin içinizdedir.

Yapılması uygun Ol’An daha fazla Ol’mak değil, daha iyi Ol’mak değil. –daha’ları, en’leri bırakıp ne isek O Ol’mak ve -kendimiz- Ol’An O’nun Ol’masına izin vermektir.

İzin ver Ol
İzin ver Ol’sun.
Sadece ve basitçe Koşulsuz, İhtiyaçsız ve Zararsız Ol’mak için kendine izin ver.

Her şey koşulları bıraktığımızda birleşmeye başlar. İçimizde ve dışımızda.
Başlangıç; görünen ve görünmeyen bütün koşulları ve koşuldan doğan yargıları (-meli, -malı) bırakmaktır.

Koşulsuzluk; kendini kendinde bilmek, kendini yaratılmış cümle Alemde görmektir. O’nun ihtişamını Alemlerin Görünüşünde seyreylemektir. Ruhun Gözü, ihtişamı “kendini” gördüğünde bütün koşullar yok Ol’ur.

Sadece Ruhun Gözü (kalp), İhtişamı algılayıp ve hissedebilir.
Gönül dergahında oturup kendi ihtişamını her yerde seyreden ve bilen O’dur.

Asırlar sürdüğünü sandığınız bir ayrılıktan sonra çok sevdiğiniz ve hasretini çektiğiniz bir insana kavuşmanın, yeniden görmenin, kollarınıza alıp sevgiyle ve aşkla kucaklamanın manasında bir hissediştir.
Yaşamak her An bir kavuşmadır bu saatten sonra kendini bilene.
Coşkudur. Hazdır. Varolmanın Sevincidir.

O bilir her şeyin değerini. Her yerde ve her şeyde kendini gördüğünden, Varlığın doğasından dolayı TEK, görünüşe çıkmasından dolayı da Çokluk gibi gözüken kendisi, her neyin içinde görünüşe çıkmış olursa olsun değerlidir. Azizdir. Candır.
Koşulsuzluk hali bu Görüş içinde demirlenir.

Koşul ayrılık yanılsamasından doğan, Adem ile Havanın “Yasak Meyvesidir”

Koşul varsa ayrılık vardır.
Koşul yoksa ayrılık da yoktur.
Ayrılığın olmadığı An Varlık Tam ve Bütündür. “Kendisi” Sevgi oradadır.

Dengede ve merkezde olunduğunda “kendisi” olunabildiği için Efendiden yansıyan koşulsuzlukta dengededir.

Formüle etmek gerekirse Koşulsuzluğun kavrayışına gelene kadar, koşulsuzluğun bir tek koşulu vardır.
Dengede olmak.
Koşulsuzluk sadece dengede olduğunda Koşulsuzluktur.

Ve koşulsuzluk dengede olduğunda -denge koşulu- koşulsuzluğu tamamlar, halkayı kapatır ve koşulsuzluk halini görünüşe çıkarır.
Koşulsuzluk hali ortaya çıktığında Özgür İrade Yasası, Eylem Yasası ve Sorumluluk Yasaları üzerinde yükselir. Üç yasa Efendiliğin temel yasalarıdır.

Koşulsuzluk bu üç yasanın, “Kendisi yasa Ol’muş örneğini ortaya çıkaramıyorsa, kırılır. (her zaman liyakat sınavları oradadır. Maksat ortaya çıkan halin sabitlenmesine hizmet etmektir)
Koşulsuzluğun kırılma noktasında olmakta olan koşulsuzluk değildir. Başka bir şeydir. Ama koşulsuzluk değildir.
Yasaların birisi eksikse hepsi eksiktir. Yasaların hepsi oradaysa Efendi de oradadır.

Koşulsuz Ol’An, aynı zamanda ihtiyaçsızdır. Çünkü Özgür İradesi ile, Kendinin Sorumluluğunu almıştır ve birlikte yaratandır.
Kendini her şeyde ve her şeyi de kendinde gören ve içindeki “kendi” hazinesinden kullanan İhtiyaçsızdır.

Ancak ve ancak ihtiyacı olmayan zararsız olabilir.
İhtiyaç içinde Ol’An zarar verme kapasitesinde Ol’Andır.
Zarar verebilen ayrılıktadır.
Ayrılıkta Ol’Anın koşulları vardır.

Her şey Koşulsuzlukla başlar.
Sahip olduğumuzu sandıklarımızı bırakmayla başlar.
Koşulsuz Ol’abildiğinizde diğerleri koşulsuzluğun peşi sıra birden bire -kendini bilen- Efendide görünüşe çıkar.

Evrende ve Alemlerde TEK GÜC Kendini Bilmektir.
Kendini Bilmek; bilgiyle “Sevgi” Ol’maktır.
Kendini her şeyde görmenin Koşulsuzluğu.
Kendisi (her şey-hazine) Ol’manın İhtiyaçsızlığı.
Koşulsuzluğun ve İhtiyaçsızlığın bizi getirdiği derin “Anlayıştan” doğan Zararsızlık Hali ile Üçlü tamamlanmış olur.

Bunların hepsi birlikte TEK Gücü ve Bütünün Kudretini oluştururlar ve Efendide görünüşe çıkarlar.

Efendi Ol’mak, var Ol’duğunuz tüm zamanlarda ve boyutlarda kiminle “dans” ettiğimizi bilmektir.

“Kendinizle”

Bir’in Yasası gereği Kendinin (realitesinin) Efendisi olan Alemlerin de Efendisi Ol’ur.
Efendinin derdi Alemlerin efendisi olmak ve güç peşinde koşmak değildir.

Efendinin Nedeni, KENDİNİ AŞKINLIKTIR.

Alemler; Efendinin “Kendinde” ve “Kendinden” Ol’duğu için; Efendi, Alemlere de “Aşkın” Ol’ur.

Alemlerin Efendisi Ol’ur.

Kur’An da Tanrı “Ben’im Evimi temizleyin” buyurmaktadır (Eflaki I:465-466).
Temizlik; Koşulsuzluk, İhtiyaçsızlık ve Zararsızlık hallerini Ruh Duruşumuzda sabitlemektir. Ve bu sabitede merkezlenmek ve dengelenmektir.

“Efendilerin (Tanrının Erlerinin) kalbi, Tanrının nazarının kıblesidir ve Evrenden daha yüksek ve yücedir.” (Eflaki I:673)


Evrenler ve Alemler; Efendilerin yüreğinden, Aşkın Sevginin Güzelliğin iyiliğin ve Aşkın Ol’Anın Aşkı için sevgiyle birlikte yaratılır.

Efendi bilgiyle ve sevgiyle; Sonsuza kadar Özgür Ol’Andır. Aşk Ol’Andır. Sevgi Ol’Andır.