Koşulsuz
İhtiyaçsız Zararsız Fiziksel ve Ruhsal Alemlerde ”Kendi
Sorumluluğunu” almış insanı, “Kendinden”, “Sevgiden”
ayırabilecek ve “Görüşünü” bulandırabilecek hiçbir; öğreti,
murşit, kanal, mesaj, mal, mülk, paye, iltifat, mekan,
zenginlik, cefa, eza, korku yoktur.
Aslında “Kendinin Sorumluluğunu” almak dünyasal mekandan
bakıldığında bir süreçtir. Yol’dur. Kavrayışı ise birdenbire
olur.
“Kendinin Sorumluluğunun” dünyasal süreci herkesin liyakatine,
yüreğinde –neyi-nasıl- gerçek kılmak istediğine göre;
öğretilerin içinden murşidlerin arasından,
mesajların-meleklerin-kanalların-dünya ermişlerinin
eserlerinin-bıraktıkları ipuçlarının arasından geçip kendinize
ulaşmayı içerebilir. Bu yolun ne kadar süreceği tamamen sizin
tüm bu sayılanların arasından geçip giderken ne kadar
ataletinizin üstesinden geleceğinize ve ne kadar kendiniz
olmak istediğinize bağlıdır.
Atalet; Evrenin ve İnsanın Ruhunun küfüdür. Ve küf nefsin
besinidir. Nefs en ince haliyle Varlığın ataletinden beslenir.
Atalet içinde korkuyu ve korkuya ait olan tüm karanlığı tutar,
besler ve büyütür.
Değişmek istemiyorsanız ve buna bağlı olarak Ol’makta Ol’Ana
her An’da zekanızı ve kalbinize sormadan razıysanız ( beni
sokmayan yılan binyıl yaşasındaysanız), paket yapılıp size
sunulan Uzakdoğu öğretilerinin, ayinlerinin, söylemlerini
şimdiye kadar sizi siz yapan güzellikleri, sevgileri,
sevinçleri de kalbinizden alıp götürdüğünü kılınız
kıpırdamadan seyrediyorsanız ve bunun size arınma olduğunu
söylüyorlarsa ve arınma sandıklarınız bütün anlamlarınızı da
silip süpürüyorsa, var olma –Nedenleriniz- alıp götürülüyorsa
ve siz halen tutunacak bir dal arıyorsanız bulamıyorsanız ve
için için değişmediğinizi değişemediğinizi hissediyorsanız;
öfkeniz, kızgınlığınız, hayal kırıklığınız süptilleşerek tüm
boyutlarınıza yayılıyorsa ve kavramlarınız karışıyorsa ve
kirletiliyorsa ve korku her hücrenizdeyse; siz ataletin
içindesiniz, atalet sizin içinizdedir.
Yapılması uygun Ol’An daha fazla Ol’mak değil, daha iyi Ol’mak
değil. –daha’ları, en’leri bırakıp ne isek O Ol’mak ve
-kendimiz- Ol’An O’nun Ol’masına izin vermektir.
İzin ver Ol
İzin ver Ol’sun.
Sadece ve basitçe Koşulsuz, İhtiyaçsız ve Zararsız Ol’mak için
kendine izin ver.
Her şey koşulları bıraktığımızda birleşmeye başlar. İçimizde
ve dışımızda.
Başlangıç; görünen ve görünmeyen bütün koşulları ve koşuldan
doğan yargıları (-meli, -malı) bırakmaktır.
Koşulsuzluk; kendini kendinde bilmek, kendini yaratılmış cümle
Alemde görmektir. O’nun ihtişamını Alemlerin Görünüşünde
seyreylemektir. Ruhun Gözü, ihtişamı “kendini” gördüğünde
bütün koşullar yok Ol’ur.
Sadece Ruhun Gözü (kalp), İhtişamı algılayıp ve hissedebilir.
Gönül dergahında oturup kendi ihtişamını her yerde seyreden ve
bilen O’dur.
Asırlar sürdüğünü sandığınız bir ayrılıktan sonra çok
sevdiğiniz ve hasretini çektiğiniz bir insana kavuşmanın,
yeniden görmenin, kollarınıza alıp sevgiyle ve aşkla
kucaklamanın manasında bir hissediştir.
Yaşamak her An bir kavuşmadır bu saatten sonra kendini bilene.
Coşkudur. Hazdır. Varolmanın Sevincidir.
O bilir her şeyin değerini. Her yerde ve her şeyde kendini
gördüğünden, Varlığın doğasından dolayı TEK, görünüşe
çıkmasından dolayı da Çokluk gibi gözüken kendisi, her neyin
içinde görünüşe çıkmış olursa olsun değerlidir. Azizdir.
Candır.
Koşulsuzluk hali bu Görüş içinde demirlenir.
Koşul ayrılık yanılsamasından doğan, Adem ile Havanın “Yasak
Meyvesidir”
Koşul varsa ayrılık vardır.
Koşul yoksa ayrılık da yoktur.
Ayrılığın olmadığı An Varlık Tam ve Bütündür. “Kendisi” Sevgi
oradadır.
Dengede ve merkezde olunduğunda “kendisi” olunabildiği için
Efendiden yansıyan koşulsuzlukta dengededir.
Formüle etmek gerekirse Koşulsuzluğun kavrayışına gelene
kadar, koşulsuzluğun bir tek koşulu vardır.
Dengede olmak.
Koşulsuzluk sadece dengede olduğunda Koşulsuzluktur.
Ve koşulsuzluk dengede olduğunda -denge koşulu- koşulsuzluğu
tamamlar, halkayı kapatır ve koşulsuzluk halini görünüşe
çıkarır.
Koşulsuzluk hali ortaya çıktığında Özgür İrade Yasası, Eylem
Yasası ve Sorumluluk Yasaları üzerinde yükselir. Üç yasa
Efendiliğin temel yasalarıdır.
Koşulsuzluk bu üç yasanın, “Kendisi yasa Ol’muş örneğini
ortaya çıkaramıyorsa, kırılır. (her zaman liyakat sınavları
oradadır. Maksat ortaya çıkan halin sabitlenmesine hizmet
etmektir)
Koşulsuzluğun kırılma noktasında olmakta olan koşulsuzluk
değildir. Başka bir şeydir. Ama koşulsuzluk değildir.
Yasaların birisi eksikse hepsi eksiktir. Yasaların hepsi
oradaysa Efendi de oradadır.
Koşulsuz Ol’An, aynı zamanda ihtiyaçsızdır. Çünkü Özgür
İradesi ile, Kendinin Sorumluluğunu almıştır ve birlikte
yaratandır.
Kendini her şeyde ve her şeyi de kendinde gören ve içindeki
“kendi” hazinesinden kullanan İhtiyaçsızdır.
Ancak ve ancak ihtiyacı olmayan zararsız olabilir.
İhtiyaç içinde Ol’An zarar verme kapasitesinde Ol’Andır.
Zarar verebilen ayrılıktadır.
Ayrılıkta Ol’Anın koşulları vardır.
Her şey Koşulsuzlukla başlar.
Sahip olduğumuzu sandıklarımızı bırakmayla başlar.
Koşulsuz Ol’abildiğinizde diğerleri koşulsuzluğun peşi sıra
birden bire -kendini bilen- Efendide görünüşe çıkar.
Evrende ve Alemlerde TEK GÜC Kendini Bilmektir.
Kendini Bilmek; bilgiyle “Sevgi” Ol’maktır.
Kendini her şeyde görmenin Koşulsuzluğu.
Kendisi (her şey-hazine) Ol’manın İhtiyaçsızlığı.
Koşulsuzluğun ve İhtiyaçsızlığın bizi getirdiği derin
“Anlayıştan” doğan Zararsızlık Hali ile Üçlü tamamlanmış olur.
Bunların hepsi birlikte TEK Gücü ve Bütünün Kudretini
oluştururlar ve Efendide görünüşe çıkarlar.
Efendi Ol’mak, var Ol’duğunuz tüm zamanlarda ve boyutlarda
kiminle “dans” ettiğimizi bilmektir.
“Kendinizle”
Bir’in Yasası gereği Kendinin (realitesinin) Efendisi olan
Alemlerin de Efendisi Ol’ur.
Efendinin derdi Alemlerin efendisi olmak ve güç peşinde koşmak
değildir.
Efendinin Nedeni, KENDİNİ AŞKINLIKTIR.
Alemler; Efendinin “Kendinde” ve “Kendinden” Ol’duğu için;
Efendi, Alemlere de “Aşkın” Ol’ur.
Alemlerin Efendisi Ol’ur.
Kur’An da Tanrı “Ben’im Evimi temizleyin” buyurmaktadır
(Eflaki I:465-466).
Temizlik; Koşulsuzluk, İhtiyaçsızlık ve Zararsızlık hallerini
Ruh Duruşumuzda sabitlemektir. Ve bu sabitede merkezlenmek ve
dengelenmektir.
“Efendilerin (Tanrının Erlerinin) kalbi, Tanrının nazarının
kıblesidir ve Evrenden daha yüksek ve yücedir.” (Eflaki I:673)
Evrenler ve Alemler; Efendilerin yüreğinden, Aşkın Sevginin
Güzelliğin iyiliğin ve Aşkın Ol’Anın Aşkı için sevgiyle
birlikte yaratılır.
Efendi bilgiyle ve sevgiyle; Sonsuza kadar Özgür Ol’Andır. Aşk
Ol’Andır. Sevgi Ol’Andır. |