“YİNE ZİHNİYET ÜZERİNE” 

05.05.2013

                               
Dr. MEŞFEŞŞU Necdet Hatam
                                             
                                             

Zihniyet, bizim de çok önemsediğimiz bir konu. Toplumsal olaylar fiziksel olaylar gibi değil. Örneğin zihniyetiniz ne olursa olsun tanımlanan koşullarda su yüz derecede kaynarken, aynı toplumsal olayı, zihniyeti farklı olan kişilerin değerlendirmeleri de farklı olur. “Guşıps”ın çoğu yazarı ile gelişmeleri farklı yorumlamamızın, anlaşamayışımızın temel nedeni de zihniyetlerimizin, yaklaşımlarımızın, paradigmalarımızın farklılığıdır.

Zihniyet farklılığına karşın kimi yazıları arada gündeme getirmemin nedeni gerçeği söylemek gerekirse yazarların yanlışı doğru imiş gibi güzel anlatabilmeleridir.

Örneğin Sayın Nurdan Şahin’in “Yine Zihniyet Üzerine” başlıklı yazısı ve yazının başlığın üstüne çekilmiş şu cümlesi:

"Kimliklerin tanındığı her rejim demokratik değildir,ama gerçekten demokratik sistemlerin tümünde insanlar kimlikleriyle özgürce yaşayabilir."

Ne kadar doğruymuş gibi değil mi? Ayrıca halkımızın gelecekte nasıl var olacağı gibi bir kaygımız yoksa eğer gerçekten doğru da olabilecektir.

İşte zihniyetin ne denli önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. 

Bizce bir halk için daha önemli olan sayın yazarın aksine kimliklerin tanınmasıdır. Zor koşullarda da olsa kimliği ile yaşayan bir halk bulunduğu ülke koşulları demokrasiye evrilirse demokrat bir ülkede kimliği ile yaşama mutluluğuna kavuşacaktır. Ama ülke sisteminin demokrasiye evrilmesinin, tanınmayarak kimliği kaybettirilmiş halka bir getirisi olmayacaktır. Anadilin seçmeli ders olmasına karşın, yani ülke demokrasiye evriliyor olmasına karşın milyonlarca insandan çocuğuna anadilini öğretmek isteyen sadece 20 aile bulunabildiği gerçeği bizim tespitimizin ne kadar doğru olduğunun kanıtıdır.

Ayrıca Türkiye'nin daha demokrat olmasını geciktiren, kimlikleri tanımak zorunda kalacağı gerçeği değil midir? Bugün de Türkiye'de asıl tartışılan kimliklerin tanınma sınırı değil midir? Endişe sınırın çizilememesinden kaynaklanmıyor mu sizce de?

Bizce demokratik sistemlerin tümünde insanların kimlikleri ile özgürce yaşayabilecekleri öngörüsü de bir safsatadır. 1967 Arap-İsrail savaşı sonrası Amerika’ya götürülen Suriye Çerkeslerinin savaş öncesi anti demokrat Suriye’deki durumları ile kimlik yönünden yapılacak küçük bir karşılaştırma, ne kadar haklı olduğumuzun kanıtı olacaktır.

Özetle gerçek demokratik sitemlerde kimliklerin tanınacağından kuşku duymuyorum ben de…  Ancak, koşulları uygun değilse eğer, demokrasiler süper olsa da kimliklerin özgürce yaşayamayacakları özgürce yok olacaklarının bilincindeyim.

Zihniyete dönersek anlaşamamamızın temelinde yatan; Sayın Nurdan Şahin ve çoğu Guşıps yazarının kaybolmuş, yok olmuş bir kimlikle de olsa demokratik bir ülkede yaşamayı önceleyen zihniyetleri ile yaşadığımız ülke gerçek demokrat bir ülke olmasa da kimliğimizle yaşamayı önceleyen bizlerin zihniyetinin birbirine taban tabana ters olmasıdır.

Ve bizlere yaşama sevinci, yaşama direnci veren de, “koşullar ne denli olumsuz olursa olsun,mutlaka bir çıkışı yolu vardır” inancımızın besini de gün gelip ülkemiz gerçek demokrasiye evrildiğindedaha güzel yaşamı, daha önceden tanındığı için kaybetmediğimiz, aramak zorunda kalmayacağımız kendi kimliğimizle sürdürebileceğimiz umududur.

Bilmem anlatabildim mi?