OLUMSUZA TUTSAKLIK VE BİLMEZLİK… -1

03.02.2013

                               
Dr. MEŞFEŞŞU Necdet Hatam
                                             
                                             

Farkında mısınız bilmem politik bilinenlerimizin, kendini politika yapıyor sananlarımızın iki özelliği çok belirgin: Olumsuza tutsaklık ve bilmezlik.

Yanlışlarını belgelerle düzeltmeniz, bunu defalarca yapmanız, öğrenmeleri ve yanlışlarını düzeltmeye yetmiyor. Bu da sadece kedi yazdıklarını ya da kendileri gibi yanlış yazanları okudukları izlenimi veriyor. Bunları okudukça da Avukat Sefer Berzeg’in gençliğimizde bizler için kullandığı “Okumaz yazarlar” tanımını düşünmezlik edemiyorum.

Bu yargımıza kanıt mı o kadar çok ki… Arada bir doktorum ya bu çokluk için öğrenciliğimizde sıkça duyduğumuz bir terimi kullanayım: Mebzul. Bilgisayar sözcüğün altını kırmızı ile çizmediğine göre günümüzde de kullanılıyormuş bu terim. Laboratuarda mikroskopla incelenen materyalde örneğin aranan iltihap hücrelerinin bütün alanı kapsadığı, sayılamayacak kadar çok oldukları anlamına gelir. İlaçlar kullanılır sağaltım yapılır sonraki laboratuar incelemelerinde bu hücrelerin epeyce azaldıkları ya da görünmez oldukları gözlenir.

Kendilerini önemsemeleri ile yapılan işlerin bu öneme koşut olmaması ise üzerinde çok yazdığım müzmin bir hasatlık. Ancak bilir rollerini, önemli oldukları rollerini o kadar güzel oynuyorlar ki olayların ayrıntısını bilmiyorsanız eğer hayran kalmamanız işten değil. Sanırım bunun temelindeki sorun kendilerini çok önemseyen bu arkadaşlarımızın olayımızı az önemsemesi yatıyor. Bu nedenle de çoğunlukla “mış gibi” yapılıyor, çok güzel düşünülmüş şeyler de “keşke yapmasalardı da bu ilgisizlikleri kanıtlanmasaydı” demek zorunda kalıyorsunuz.

Şimdi dikkat lütfen. KAFFED’ğn gerçekten güzelleşmiş, ciddi görüntüsü veren Web sayfası, haberler bölümü:

“İzzet Aydemir Anma Gecesi

Perşembe, 10 Ocak 2013 00:00

·            Yazan  Kaffed

 

Cumhuriyet döneminde Çerkes uyanışının öncüsü, Ankara Kuzey Kafkasya Kültür Derneği'nin Kurucu Başkanı, Kafkasya Kültürel Dergi'yi büyük özverilerle yayınlamış "Merhum İzzet Aydemir'e Saygı Gecesi" 12 Ocak 2013 Cumartesi günü saat 20:00'de Kafkas Kültür Derneği (İstanbul/Bağlarbaşı) salonunda düzenlenecektir.

Değerli büyüğümüz İzzet Aydemir'i saygıyla anıyoruz.

[Sn. İzzet Aydemir'in yaşamna ilişkin bilgiyi burada bulabilirsiniz.]”

 

Şimdi bu duyuruda İzzet ağabeyimizi 15. Aralık 2005’te kaybettiğimize ya da bu anmanın aramızdan ayrılışının kaçıncı yılı olduğuna ilişkin bir bilgi var mı? Yok.

 

Ancak güzel bir şey yapılmış “burada” sözcüğüne tıklayarak daha ayrıntılı bilgiye ulaşabilmemiz sağlanmış.  Şimdi sıkı durun bu da bilgi yazısının son bölümü:

 

“Sovyetler Birliğinin yıkılması sonucunda Kuzey Kafkasya’da meydana gelen olumlu gelişmeleri yakından takip etmiş ve 1991 yılında Kabardey-Balkar cumhuriyeti başkenti Nalçik’e yerleşmiştir. Anavatanda yaşayan soydaşlarımız ile diasporada yaşayanlar arasındaki ilişkilerin daha sıcak devam etmesi için yaz aylarında Türkiye’ye gelerek, bilgi ve ilişki akışını sağladı.”

 

Aradığınız bilgi yine yok değil mi? Olayı bilmeyen birinin, diasporanın –olmaz a- İzzet Ağabeyi daha sağlığında onurlandırmak için bir saygı gecesi düzenlediğini sanması işten bile değil.

 

“mış gibi”nin bununla bittiğini sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Etkinliğin nasıl geçtiğini merak ediyorsunuz. Web sayfasında eğer etkinliğe ilişkin bir resim bir haber kırıntısı bulabileceğinizi sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Oysa biz Türkiye kökenli Mıyekhuapeliler ne kadar da sevinmiş ne kadar da heyecanlanmıştık. Arkadaşımız Çetawe İbrahim’in davet edilmiş olmasını nasıl yerinde bulmuştuk. Çetawe olayı çok önemsediği, bizler gibi İzzet Ağabey’e saygısı çok büyük olduğu için konuşmasını, döneminde çıkan dergileri tarayarak, İzzet Ağabey için daha sonra yazılmış yazıları yeniden gözden geçirerek, İzzet Ağabey’in yakınında bulunmuş bizlerle  (Yedıc Batıray, Yenemıkhue Mevlüt, Yedic Memet, Meşfeş́ü Necdet) konuşarak hazırlamıştı. Evet anlamak çok güç ama bu güzel olay eksik duyurulmuş etkinlikten de hiç söz edilmemişti.

 

Bir umut İstanbul Kafkas Kültür Derneği sayfası diyorsunuz. Öyle ya etkinlik bu derneğimizde yapılmıştı. Bir resim, bir haber kırıntısı, olayın önemini anlatan İzzet ağabey’in nasıl bir ışık olduğunun altını çizen bir yazı…

 

Ama heyhat ki ne heyhat. İşte sayfadan aldığım o günlerin haberleri:


ANDAÇ (28-01-2013)
 yorum(0)

VEFAT (22-01-2013) yorum(0)

K'ONA GRUBU DERNEĞİMİZDE (16-01-2013) yorum(0)

KAHVALTI (16-01-2013) yorum(0)

Dr.AHMET KEDKUEY KONUĞUMUZ (16-01-2013) yorum(0)

60.YIL ANDAÇ... (11-01-2013) yorum(0)

VEFAT (11-01-2013) yorum(0)

K'ONA ve HAVA KARADAŞ GARAJİSTANBUL'da (11-01-2013) yorum(0)

VEFAT (08-01-2013) yorum(0)

 

Çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti kuşağından sonra Çerkes ulusal mücadelesinin en önde gelen adı İzzet ağabey’i anma etkinliği, İstanbul Kafkas Kültür Derneği tarafından gerçekleştirilmiş ancak yukarıdaki haberler arasında sayılacak kadar önemli bulunmamıştı.

 

Birkaç gün önce Facebook’ta Nart Ajans’ın paylaştığı video. İstanbul Kafkas Kültür Derneği Başkanı Sayın Ümit Duman, derneğin 60. yılı nedeni ile konuşuyor. Güzel şeyler de söylüyor. Şubat’ın dokuzunda Nalçik’te toplanacak DÇB Yönetim kurulu toplantısından ve bu toplantıya DÇB’nin Brüksel’de, Moskova’da şube açma önerisini götüreceğinden…

 

Gülümsemeden edemiyorum. Kendilerinin düzenlediği çok önemli bir etkinliği kendi sayfalarında yayımlayamayanlar anılan merkezlerde şube açma düşünü görebiliyor, inandırıcı bir şekilde söyleyebiliyordu.

 

Ancak aynı programda Sayın Duman’dan sonra konuşan aynı derneğin yönetim kurulu üyesi Sayın Yaşar Güven’i izlemeniz durumun çok daha vahim olduğunu anlamanıza yetiyor da artıyor. Sayın Güven de söz ediyor DÇB’den.  Hemi de kendi başkanının, Dokuz Şubatta Yönetim kurulu toplantısı yapacağı haberine karşın geçmiş zaman kipi ile. “1997”de bir DÇB vardı” diyor. Yani artık yok gibi… Ve de defalarca yazmamıza karşın bir türlü 1995’e çekemediğimiz UNPO kararını. DÇB başvurusu ile UNPO’nun almış olduğu Soykırım ve Sürgün kararını.

Yeri gelmişken okumayan yazarlar için bir kez daha yazayım. DÇB üyelik süreci tarafımızdan tamamlandıktan sonra ilk kez, UNPO’nun 1995’te Estonya’da gerçekleştirdiği bölgesel toplantıda Genel Başkan Şhalaxhue Abu ve Genel Sekreter Necdet Hatam tarafından temsil edildi. Soykırım ve Sürgün ilk kez ayrı maddeler halinde oya sunulmuş ve  kabulü sağlanmıştı. 1997’deki karar UNPO Genel Kurulu kararıdır. DÇB bu Genel Kurul’da,  Yönetim Kurlu üyesi Khazanokhue Edik tarafından temsil edilmiştir.

 

Anımsayacaksınız birkaç yıl öncede DÇB’yi UNPO’da KAFFED temsil etmiş ve ala-yu vala ile haberleştirilmişti. Yine anımsayacaksınız temsil yetkisini kendilerine DÇB vermiş olduğu halde haberi, toplantıya DÇB adına değil de kendi adlarına katılmış gibi paylaşmış, dönem sonu çalışma raporuna da öyle yazmışlardı. Ancak sanırım solukları sadece bir toplantıya yetti ya da UNPO, faaliyetlerini durdurmuş olmalı… UNPO hala çalışıyor toplantılar yapıyorsa arada bir yapılan bu toplantılara katılamayan bir örgütün şube açma düşleri…

 

Ancak bu hata, “Guşıps”teki son yazısında Can Nart’ın da yaptığı gibi sık yapılan bir hata diyelim ve  üzerinde durmayalım. Okumayan yazarların böyle hatalarını olağan karşılayalım. Ama aynı yönetim kurulunu başkanı ve üyesinin söylediklerinin birbirine bu kadar ters olması nasıl açıklanır. Başkanın Brüksel ve Moskova’da şubeler açacağı umudunu bağladığı derneğimizi yönetim kurulu üyesinin artık yok sayması….  Sayın Güven’in kendi başkanına bu kadar uzak düşmesi…