FAHRİ XHUAJH ALFABESİ -2

27.01.2013

                               
Dr. MEŞFEŞŞU Necdet Hatam
                                             
                                             

Fahri Xhuajh Alfabesi-1 de Sayın Xhuajh ile birlikte Ḉeraşe Zeynep adına düzenlenen Uluslararası Adığe dili konferansına bir Latin Alfabe taslağı sunduğumuzu, diaspora için bunun gerekli olduğunu savunduğumuzu da anımsatmıştım. Siz de 1998’de uluslar arası bir konferansta böylesi bir sunum yapanlardan biri Necdet Hatam’ın Latin alfabe öneren ADDER’in “Dil Kurultayı”nı eleştirip durmasını anlamakta zorlanıyorsunuzdur. Evet, gerçekten açıklama gerektiren bir durum. Ancak gelin bu kez yıllarca önce birlikte Latin alfabe düzenlediğimiz Sayın Xhuajh’ın, “kurultay”a sunduğu, ADDER’in alfabeye ilişkin görüşlerin derlendiği dosyasında da yer alan yazısı üzerinde duralım.

Çünkü yazı;

Bilinen bilgi birikimi ile bağdaşmayacak derecede sığdır.

Kendi içinde de tutarsızdır.

Dahası üzücü olanı, Sayın Xhuajh’ın politik geçmişini yadsıyan cümleler de içermektedir.

Kimilerinizin “yok canım” diyebileceğinizi, Yusuf Taymaz kardeşimizin “sapla samanı karıştırdığımı” sanacağını bildiğim için önce yazının tümünü buraya alalım kimi eleştirilerimizi de araya serpiştielim:

“TURKÇE-LATIN TEMELLİ ORTAK ADIGE ALFABESİ  (LATORA) HAZIRLAMA VE KULLANMA GİRİRİŞİMİNE DAİR

Öncelikle esas çalışma alanı dil/anadil/Adığece olan böyle bir derneğin kurulması, kanaatimce fevkalade doğru ve yerinde olmuştur, faydalı olacağından kuşku duymuyorum. Latin kökenli ortak bir alfabe ihtiyacını gündeme getirmesi ve bir arayış başlatması da fevkalade doğru ve yerindedir. (Şimdi Çerkes Teavün Cemiyeti’nin bu konudaki çalışmalarını, Çerkes Örnek Okulu deneyimini, anavatanda da bir dönem okullarda Latin alfabe ile eğitim verildiğini bilen, dahası konferansa sunum yapmış, kitap yayımlamış birine yakışır bir cümle mi bu?..) Başarılı ve halkımız için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.

 

Bir gurubun kendi önerisini dayatarak onu hayata geçirmeye çalışması da bir yöntem olabilir. Ne var ki, ben yaptım, oldu, gelin, siz de katılın anlamına gelen bu yöntem, özellikle Adıge halkı için fevkalade itici bir yaklaşım olabilir.  Çünkü bizde kimse, aman birisi bir öneri getirsin de ben de katılayım gibi bir anlayış ve arayış içinde değildir. Tam tersine, biri bir öneri getirirse, hepimiz onun eksiğini/yanlışını bulma yarışına gireriz. 0 yüzden, mümkün olduğunca, ortak bir öneri oluşturmaya çalışmakta yarar vardır. Hatta bu toplantıda bile, belli bir öneriyi kabul ettirmeye çalışmak yerine ilgili, bilgili, yetenekli temsilcilerimizden oluşan, bir alfabe komisyonu seçilip belirli bir süre ve programla görevlendirilmesi daha isabetli olabilir. Bu takdirde belki farklı önerilerden ortak bir öneriye ulaşılabilir. Unutmayalım ki, hazırlayacağımız alfabe, eğer özel bir kurs-eğitim gerektirmeksizin insanımız tarafından kolaylıkla okunabilir/kullanılabilir nitelikte değilse, onu kabul ettirmek, işlevsel kılmak zaten mümkün olmaz. Amacımız, insanımızın anadilini unutmamasına, koruyup geliştirmesine hizmet etmekse, ona uygun davranmak zorundayız.

(beni de salt yanlış arayan biri durumuna düşürme tehlikesini taşımasına karşın yazının en doğru bulduğum bölümü)

 

Türkçe-Latin temelli ortak Adıge Alfabesine (LATORA) niçin ihtiyaç vardır?

Bana göre bunun üç önemli nedeni vardır:

Birincisi; muhaceretteki, özellikle Türkiye'deki büyük Adıge çoğunluğunun anadilini tümden \ kaybetmemesine, anadiliyle konuşabilir, iyi-kötü yazabilir/yazışabilir hale gelmesine katkıda bulunmaktır.

Devlet gücü kullanma olanağına sahip halklar için alfabe sorun değildir. Devlet gücüyle herkese alfabe diye seçtiğiniz işaretleri dayatıp öğretirsiniz, öğrenmeyenlere iş-ekmek vermezsiniz, sorun istediğiniz gibi çözülür. Ama bizim gibi, o tür olanakları bulunmayan topluluklar için, ancak herkesin bildiği bir alfabeyi kullanmak suretiyle dilin kaybolmamasına yardımcı olabilirsiniz.

 

(örneğin bu bölümde alfabe ile dil karıştırılmıyor mu? Bu bilgi sığlığı değil mi? Alfabe yeterli olsa her birimizin Latin alfabe kullanan dilleri bilmemiz gerekmez mi?)

 

Anadiliyle az-çok konuşabilen, anlayabilen, iyi-kötü yazabilen birinin, gerektiğinde anayurtta kullanılan Kiril esaslı alfabeleri öğrenmesi daha kolaydır. Ama anadilini iyice unutan biri için neredeyse hiç umut yoktur. (yani şimdi almanca bilmeyen alman alfabesini, İngilizce bilmeyen İngiliz alfabesini öğrenemeyecek mi? Yada alfabeyi öğrenmekle dil de mi öğrenilmiş olacak?)Anadilini bilmeden anayurda dönen kardeşlerimizin pek çoğu, ne yazık ki, anadilimizden önce Rusça öğrenmekte, onunla hayatını daha kolay sürdürebilmekte ve artık Adıgeceye ihtiyaç bile duymaz hale gelebilmektedir. (Çok önemli olduğu için bu cümlenin eleştirisini en sona bırakıyorum)

ikincisi; anadilimizin internet ortamında da kolaylıkla kullanılabilen bir dil haline gelmesine katkıda bulunmaktır. Bu, hem dilimizin günlük yaşamda daha çok kullanılmasına ve kaybolmamasına yardımcı olabilir hem de işlenip geliştirilmesine katkıda bulunabilir. (Sayın Xhuajh Arapça, Çince, Japonca gibi farklı alfabelerle yazılan dillerin internet ortamında rahat kullanılamadığını düşünüyor olmalı.) 

 

Üçüncüsü ise, neredeyse iki ayrı dil haline gelmek üzere olan Bati Adıgecesi (Adığey diyalekti) ile Doğu Adığecesi (Khabardey diyalekti)’nin, nispeten birbirine yaklaştırılmasına, birinde yazılan bir metnin, diğeri tarafından da okunabilir, biraz olsun anlaşılabilir hale gelmesine yardımcı olmaktır. Başka deyişle; ulus olma yolunda önemli bir adım olması ihtimalidir. Yerleşmiş Kiril alfabelerinde değişiklik yapmak daha zor olabilir ama yeni bir alfabe hazırlarken, bunu çok daha kolay başarabilmek mümkündür.

Bugün bilindiği gibi, Kiril kökenli iki ayrı Adıge alfabemiz vardır. Her iki diyalekte özgü seslerin farklı yazılması bir dereceye kadar anlaşılabilir bir şey olsa da, her iki diyalektte de ayni olan seslerin, Kiril temelli olmasına rağmen farklı yazılması anlaşılabilir bir şey değildir. Bunun düzeltilmesi de muhaceretin işi değildir, muhacereti aşan bir sorundur. (Olumlu izlenimi veren bir girişten sonra tüm ümitleri yok etmeye yönelik çıkarımlar Fahri Xhuajh yöntemi olsa gerek. Görüldüğü gibi buraya kadar olan bölümü okuyanlar Sayın Xhuajh’ın ortak Kiril alfabesini kesinlikle desteklediği sonucunu çıkarmaz mı? Ama kazın ayağı öyle değilmiş.) Anayurtta buna ilişkin bazı çalışmalar yapılmış, belirli bir noktaya da varılmış olmakla birlikte, varılan bu nokta, genel olarak daha iyi olacağı yolunda tam bir kanaat vermediğinden, (hangi bilimsel ölçütlere göre?) başka deyişle ilgili ve yetkililer tarafından yeterince tatmin edici bulunmadığından, (Sayın Xhuajh’ın elinde hiçbir yerde yayımlamayan kimselerin görmediği bir belge olmalı) belki yeni başka sorunlara yol açmasından korkulduğundan, (Korkanların kimler olduğu da sayılsa fena olmayacaktı) şimdilik uyumaya ve unutulmaya terk edilmiş gibi görünmektedir. (Ya göremiyor ya da olayı çarpıtıyorsunuz Sayın Xhuajh. Tüm dilcilerimizin üzerinde görüş birliğine vardığı bir taslak, Kheberdey-Balkar parlamentosunun aldığı ve rahmetli Ḱueḱue’nin onayladığı bir karar varken böyle yazabilmeniz. Bugün gelinen nokta alfabe birliğinin her ulusseverin öncelediği ve mutlaka çözülsün istediği bir sorun olduğudur. Öyle ki yanlış bulanlar bile bunu açıkça dillendirememektedirler. Konu önümüzdeki günlerde de en önemli sorun olma özelliğini koruyacak çözümü yolunda mutlaka adımlar da atılacaktır.)

“Bu konuda biraz sıkıştırdığım bir linguist arkadaşım, (adı saklanan Linguistin ortak alfabeye karşı olduğu görüşlerini sıkıştırılmadan söyleyememesi yukarıdaki dile getirdiğimiz ‘karşı olanlar bile açıktan karşı çıkamıyorlar’ görüşümüzün kanıtı değil midir sizce de?) yahu herkesin alıştığı şu alfabe ile bile insanlarımızı okutmakta sorunlar yaşıyoruz, şimdi alfabenin orasını burasını değiştirirsek, iyice okumaz/yazmaz olurlar, iyi yapıyoruz derken kötü yapmış, kaş yapıyorum derken göz çıkarmış olabiliriz, dedi. Ne yazık ki, bana göre de dikkate alınmaya değer bir gerekçe.”

 

Ne yazık ki asıl üzücü olan, Sayın Xhuajh’ın adını bile vermediği, “linguist-dilbilim uzmanı” adını da hak etmediğini düşündüğümüz birinin,  hiçbir bilimsel veriye dayanmayan saçmalıklarını, dikkate alınmaya değer bir gerekçe olarak benimsemesi. Dahası bu görüşün 2008 yılında Ürdün’de gerçekleştirilen konferansın sonuç bildirisi ile taban tabana ters olması. Daha ilginci de  Sayın Xhuajh’ın,  ekte vereceğimiz bu sonuç bildirisini hazırlayan redaksiyon komitesinin de üyesi olması ve sonuş bildirisi lehine oy kullanmış olması.

 

Anayurt  Çerkesya'nın Latin alfabesine geçme ihtimalini düşünen varsa hemen bundan vazgeçmelidir. Bütünüyle Rusya, çok radikal bir kararla Latin alfabesine geçemedikçe böyle bir olasılık hiç bulunmamaktadır ayrıca doğru da olmayacaktır. Kafkasya'da insanlarımız Rusça bilmek zorundadırlar. Anadilimiz, Rusçada kullanılan alfabeden farklı bir alfabe ile yazılırsa tümden terk edilebilir.

Bakın özde savunulan görüş ile çelişmesine karşın kimileyin doğruları da söylenmek zorunda kalınıyormuş.

Latin temelli ortak Adıge alfabesi muhaceret, özellikle de Türkiye çerkesleri için düşünülmelidir. Belki bu yeni alfabe ile basılacak kitaplar uçer-beşer bin satar hale gelirse, o zaman anayurtta Kiril harfleriyle üretilen eserlerin Latin’e dönüştürülmesi olasılığı da doğabilir. Ne var ki, Türkiye toplumu, okuma özürlü bir toplumdur. Tüm Türkiye'ye hitap eden ünlü romanlar bile ancak 2-3 bin basılmaktadır. Dolayısıyla böyle bir olasılık dahi son derece zayıf, sıfıra yakın bir olasılıktır.”

 

Şimdi sıkı durun:

Anavatanda Kiril alfabe ile yazılan romanların Latin ile yazılmış örneklerinin 3-5 bin satılması şansı sıfıra yakın bir olasılıkmış. Buna karşın diasporada kullanılacak Latin alfabe anavatanda kullanımda olan iki alfabeyi birbirine yaklaştırabilecekmiş. Dahası Başka deyişle; ulus olma yolunda önemli bir adım olması ihtimali” bile varmış okunması yazılması olasılığı sıfır olan Latin Alfabenin. “Yerleşmiş Kiril alfabelerinde değişiklik yapmak daha zor olabilir ama yeni bir alfabe hazırlarken, bunu çok daha kolay başarabilmek mümkündür.”  

 

İyi de Sayın Xhuaajh değil mi bu alfabe ile yazılan kitapların 3-5 bin satılması olasılığının sıfıra yakın olduğunu yazan. Peki okunmayacak bir alfabe nasıl olurp da iki yazın diyalektini yaklaştırabilecek?

 

Gelelim Sayın Xhuajh’ın politik geçmişini yadsıdığı tespitine:

“Anadilini bilmeden anayurda dönen kardeşlerimizin pek çoğu, ne yazık ki, anadilimizden önce Rusça öğrenmekte, onunla hayatını daha kolay sürdürebilmekte ve artık Adıgeceye ihtiyaç bile duymaz hale gelebilmektedir.”

 

Önce bu yargı gerçekçi değil. Adığabzeyi hiç bilmeden dönenlerin birçoğu anadilimiz çok iyi öğrendiği gibi Adığecesini biraz olsun ilerletmeyen en az anlar hale gelmeyen tek bir kişi bile yoktur. Ancak bu tespit doğru olsa bile gerçek bir dönüşçünün asıl görmesi ve anlatması, coşku duyması gereken şey dil bilmez ana-babaların çocuklarının nasıl bülbül gibi şakıdıklarıdır. Dönüşçüler olarak en temel ilkemiz unutulmuş olabilir mi? Anavatana dönüşü olumlu etkileyebilecek her eylem yazı vb. etkinlik doğru, olumsuz etkileyebilecek her etkinlik de yanlıştır. Peki yukarıdaki cümle anavatana dönmemek için zaten gerekçe arayanlara malzeme oluşturmayacak mıdır? Dolayısı ile Dönüşü olumsuz etkileme olasılığı yok mudur ve de Sayın Xhuajh’ın kendisini inkarı değil midir?...

 

(alfabe eleştirisi sürecek)