EKSİK OLAN SAMİMİYET

19.01.2013

                               
Dr. MEŞFEŞŞU Necdet Hatam
                                             
                                             

KAFFAED’den bir “Köşe Bucak” yazısı…

Sınav Yılı

Cuma, 18 Ocak 2013 16:41

·         Yazan  Sezai Babakuş

Konuyu yakından bilmeyenlere sorunlarımızı irdelediği izlenimi verebilecek bir yazı.  Daha önce de ilkelerine aykırı olduğunu düşündüğümüz yazılar yayımlanmıştı KAFFED’in kendi sitesinde. Bunların çoğu da hala süsler(!) sayfalarını. Ancak nedense KAFFED, bu yazıların irdelediği konuları bir başka açıdan ele alan, dahası KAFFED’in ilkelerine aykırı olduğunu düşündüğümüz  bu yazılara yanıt niteliğinde olanlara yer vermez bir türlü. Genel Başkanlar yönetimler değişmekte ancak ilginçtir KAFFED’in çağdışı bu ilkesi bir türlü değişmemektedir.                                    

Çağ dışıdır, çünkü bir halkın sözcülüğüne soyunmuş bir STK’nın birinci görevi halkına farklı bakış açılarını sunmak, seçim yapmalarına yardımcı olmaktır. Dolayısı ile nesnel eleştirilere, halktan alınan yetki ancak öznel yaklaşımlarla konan yayın yasağının haklı bir gerekçesi olamaz sanırım.

Üzülerek söyleyebilirim ki bize göre olayların yanlış anlaşılmasına neden olabilecek “Sınav” yazısına bu yanıtım da sayfalarında yer bulamayacak. Böyle olunca da KAFFED yöneticileri, çağdaş olma, demokrat olma, temsil ettiği halkı sağlıklı bilgilendirme, sağlıklı kamuoyu oluşturma “sınav”ından geçer not alamayacaklar.

 

Yazıda bütünü ile katıldığımız genel değerlendirmeler de yok değil. Örneğin;

“2013 bizim için zor bir yıl olacak. Sorunlarımız ağırlaşacak ve artacak. Bu sorunlarla başa çıkma kabiliyetimiz kadar, sorunların çoğunda muhatap konumunda olan Rusya ile ilişkilerimizi yönetme becerimiz de sınavdan geçecek...” diyor  Sezai Bey. Evet, bütünü ile katılıyorum.  Ancak daha somut söylemlerde hiç katılmadığımız ve olayın anlaşılmasını güçleştirecek tespitler görüyoruz.

Örneğin;

 “Belki pek çoğumuz, bu trajik savaşın Suriye’deki Çerkesleri topluca anavatana döndürecek bir ‘hayra vesile’ olabileceğini de varsaymışızdır. Öyle ya, savaşla giden savaşla dönerdi. Ama öyle olamadığını gördük. İki nedenden dolayı: (1) Suriye’yi terk eden kardeşlerimizin büyük çoğunluğu bunu geçici bir durum olarak görmekte ve ilk fırsatta Suriye’ye geri dönmeyi umut etmektedir. Onlar için anavatana kalıcı dönüş, son çaredir. (2) Zaten Rusya Federasyonu tarafından oradaki cumhuriyetlerimize konmuş olan ‘vatandaşlık kotası’ binlerin-on binlerin dönüşüne imkan tanımamaktadır. Bu konuda insiyatif kullanabileceğini umduğumuz Abhazya’nın ise fiziki imkanları sınırlıdır...

Katılmadığımız tespitler mi… sıralayalım:

Sayın Babakuş, savaşla gidenin ancak savaşla döneceği tespitinde bulunuyor. İlk elde doğru gibi de algılanabilecek bir tespit, ancak yanlış. İnsanların coğrafya değiştirme nedeni sadece ve sadece savaş değildir. Bugün, Avrupa ülkelerine yerleşik TC vatandaşlarının sayısının dört milyonu geçtiği söylenmektedir. Rusya Federasyonuna yerleşmiş Kafkas kökenli olmayan TC vatandaşlarının sayısı anavatana dönüş yapmışlarımızdan kat be kat fazladır. Suriye’de ki RF vatandaşlarının sayıları on binleri bulmuştur. Tüm bunlar ve daha sayılabilecek başka gerekçeler Sayın Babakuş’u yalanlamaktadır.

Ancak, bu sağlıksız tespit, Dönüş ve Dönüşü desteklediğini her platformda dile getiren KAFFED ilkelerine aykırı olmakla kalmamakta Anavatana Dönüş politikası ve KAFFED’in çerkeslerin yaşadıkları ülkelerde “savaş kışkırtıcısı” sanılmasına neden olabilecek bir tehlikeyi de içermektedir.

Öyle ya, anavatana dönüş için savaş zorunlu ise eğer, Sezai Bey de dahil Dönüşü savunan bizler ve KAFFED’in, bu tespit doğrultusunda diaspora ülkelerimizde savaşları körüklememiz gerekmez mi? Körükleyelim mi? Bu yaklaşım, Dönüşe de KAFFED ilkelerine de aykırı değil mi? Bu yaklaşımın, kendisine yakın olduğunu sandığı yazılardan başkasını yayınlamayan KAFFED’in resmi görüşü gibi algılanması ve örgütümüzün “potansiyel savaş kışkırtıcısı” olarak damgalanması tehlikesi küçük bir tehlike midir?

 

Sayın Babkuş’un yukarıdaki paragrafta dile getirdiği bir diğer görüş, birçoğumuzun beklentisi gibi -ben azınlığın içindeyim-  “bu trajik savaşın Suriye’deki Çerkesleri topluca anavatana döndürecek bir ‘hayra vesile’ “ olamadığı imiş. Nedenleri de şunlarmış:

 (1) Suriye’yi terk eden kardeşlerimizin büyük çoğunluğu bunu geçici bir durum olarak görmekte ve ilk fırsatta Suriye’ye geri dönmeyi umut etmektedir. Onlar için anavatana kalıcı dönüş, son çaredir.

(2) Zaten Rusya Federasyonu tarafından oradaki cumhuriyetlerimize konmuş olan ‘vatandaşlık kotası’ binlerin-on binlerin dönüşüne imkan tanımamaktadır.

Çok üzücü. Bilinçli bir çarpıtma değilse de KAFFED’in hemen bütün “akıl arama” toplantılarında etkin olan Sayın Babakuş’un, Adığe sorununa  ilişkin bilgisinin bu kadar sığ olması çok üzücü. 

Çönkü;

Bir; bir kez kota “vatandaşlık kotası” değil oturma izni kotasıdır.

İki; kota Suriyelilere özgü bir sınırlama bir kota değildir.

Üç; yıllardan beri gelen bir uygulamadır. Kota, üye her cumhuriyet için, daha önceki oturma izni istekleri ve koşullar göz önüne alınarak her yıl için ve herkes için ve Ocak ayından geçerli olmak üzere RF hükümeti tarafından belirlenen bir sayıdır.

Dört; geçen yıl Adığey için belirlenmiş olan 457 kişilik kotanın 250 si daha baştan Adığelere ayrılmıştır.

Be;, sorun aciliyet kazanınca Suriyeli kardeşlerimize öncelik verilmiştir.

Altı; kotanın kırka yakını Kheberdey Balkar’a dönüş yapan Suriyeliler için kullanılmıştır.

Yedi; kota dolduğu için belgeleri alınmayan Suriyelilerin vizeleri Moskova’dan gelen bir emirle üç ay uzatılmış, sınır dışı edilmemişlerdir.

Sekiz;  Ocakla birlikte yeni kota açıldığı için bu hafta kırka yakın Suriyelinin başvuru belgeleri alınmıştır, ve Suriyelilere öncelik tanınmaktadır.

On; Suriyelilerin pasaportları sigortalı belgesi yerine geçmektedir. Ameliyatlar ve başvuru için gereken tahliller dahil her türlü sağlık hizmetleri kendilerine öncelikli ve ücretsiz olarak sunulmaktadır.

Dönüş vakfı aracılığı ile, ya da kişilerin doğrudan yaptıkları yardımlar başka yazıların konusu olsun.

Ancak yukarıdaki hizmetlerin Rusya Federasyonu yetkililerinin bilgileri dışında ya da onlara rağmen yapıldığını söyleyebilecek sanırım kimse de yoktur.

RF’nuna kabul ettiremeye çalıştığımız şey, Federal yasaların ülkedaş saydığı  diasporadaki çerkesleri anavatana yerleştirmek için daha yoğun çaba sarf etmesidir. Süresiz ve ücretsiz vize vermesidir.  Başvuruların genel kota dışında sayılmasıdır. Kısa yoldan vatandaşlık verilmesidir. Gibi gibi…

Ancak yine üzülerek belirtmek zorundayım ki diaspora ülkelerindeki çerkeslerin de çerkes olduklarını, ülkedaş olduklarını gösterir bir belge bulunmadığı gibi bunun için de bugüne kadar ciddi bir girişimleri olmamıştır. Gına geldiği için vatandaşlığın gümüş tepside sunulduğu dokuz yılın üzerinde çok durmuyorum.

Bize göre RF’ndan beklentilerimizin henüz gerçekleşmemesinin en büyük nedeni de Sayın Babakuş’un “Onlar için anavatana kalıcı dönüş, son çaredir.”  tespitidir. Evet, sadece Suriyeliler değil diasporik ülkerdeki Çerkeslerin çoğunluğu için anavatana dönüş son çare olarak algılanmakta, bu da çerkeslerin olumlu gelişmeleri görmesine, kazanımlardan yararlanmasına engel olmaktadır. Özetle namazda gözleri olmadığı için ezan sesini duymamaktadırlar.

Yıllardan beri dönebilmiş olan sayının beklentilerin çok az altında kalmasının gerçek nedeni Anavatana hiç dönmeyecekleri bir yana, ziyarette bile bulunmayan dönüşçülerin(!) öncülüğünde Dönüşü gerçekleştirmeye çalışıyor olmamızdır. Biline ki Dönüş, gerçek öncülerini bulduğunda,  çok ama çok hızlanacaktır. Yine biline ki bu  özlenen günler de uzak değildir. Dönüşçü geçinenler ya  gerçek dönüşçü –kimleri yeniden- olacak ya da yeni dalga onları silip süpürecektir.

Sayın Babakuş’un hiç katılmadığımız görüşü ise Abhazya konusunda söyledikleridir ki tam bilinçli bir çarpıtma örneğidir:

Bu konuda insiyatif kullanabileceğini umduğumuz Abhazya’nın ise fiziki imkanları sınırlıdır...”

Abhazya’nın beklentimiz insiyatifi kullanmamasının gerçek nedeninin “fiziki imkan” yetersizliği olmadığını Sayın Babkuş’un bilmemesi mümkün mü? Gerçek nedenin Abhazya’nın adığeleri istememesi, vatandaşlık yasasını da ona göre düzenlemiş olması değil mi? Bu konu yıllardan beri çeşitli platformlarda dile getirilmedi mi? Çok büyük tartışmalara konu olmadı mı? Buna karşın Sayın Babakuş ya da birlikten dem vuran Abhazlar, Adığeler, Çatı örgütü KAFFED bu yasanın değişmesi için ciddi girişimlerde bulundu mu? Etkinlikler düzenledi mi? İmza kampanyası açma önerisi getiren Facebook arkadaşımız o gün bu gün kayıp değil mi? Bu tartışmaya tanık olanlardan birinden biri “Ey Necdet, Hayri dostlarımız, yanlışlığı konusunda hemfikir olduğunuz Abhazya vatandaşlık yasasının değiştirilmesi için imza kampanyası açacaktınız. Ne oldu?” uyarısında bulundu mu?

Bağımsızlığı Rusya Federasyonunca tanınan Abhazya’mızdan beklentimiz ve yapabileceği şey şu idi. Vizeli vizesiz bir şekilde Abhazya’ya adım atabilen halkımızın her birini kabul etmek. Giderleri için başta Rusya Federasyonu, Türkiye Cumhuriyeti ve Birleşmiş milletler milyonları bulan insanlarımız olmak üzere herkeslerin katkılarını derlemek, örgütlemek. Uluslar arası örgütlerin sağladığı olanaklardan yararlanabilmek için ilk elde tüm bunlara sığınmacı statüsü vermek. Rusya Federasyonu’na bağımsız ülke yetkilileri olarak en kısa sürede adığelerin anavatana dönüşlerini sağlaması için cumhuriyetlerimiz yetkilileri ile birlikte girişimlerde bulunmak. Gibi..

 

Gibi… ile bitirdim çünkü ben çok iyi biliyorum ki Sayın Babakuş dilerse eğer benim saydıklarıma Abhazya’nın insiyatif alabileceği daha birçok madde ekleyebilecektir.

Ancak son cümlesinde  “Özetle, Suriye’deki koşullar kardeşlerimize anavatana dönmekten başka çare bırakmazsa ve Rusya’yı kotaları kaldırmaya ikna edebilirsek, yani koşullar çaresizlikler ve mecburiyetler üzerinden denkleşirse anavatana dönüş olabilir. Eh, bundan da nasıl bir hayır çıkar, ayrı konu...”gördüğümüz gibi Sayın Babakuş “fiziki şartları yetersiz” olduğu için Abhazya’yı elbette gelirlerine göre katkıda bulunmayan Abhazları da herhangi bir konuda ikna edilecekler arasında saymamıştır.

 

 “Özetle, 2013’de daha çok akla, emeğe, beceriye, sağduyuya ve sabra ihtiyacımız olacak.” diyor Sayın Babakuş. Ben de bunlarla birlikte ve bunlardan daha çok samimiyete ihtiyacımız olduğunun altını çiziyorum.

Son söz:

Biline ki; tüm koşulların Dönüş lehine olduğu bu şanslı dönmede kitlesel dönüşü gerçekleştiremeyişimizin en büyük nedeni Dönüşü savunanların çok büyük çoğunluğunun bu tarihsel olayın gerektirdiği samimiyetten çok uzak olmasıdır.

“Sınav” yazısı da Suriyelilerin anavatana kavuşturulması konusundaki çabalarını takdir ettiğimiz KAFFED’in  sayfasına hiç yakışmamıştır.