DOĞRU TESPİT YANLIŞ ÇIKARIM

16.06.2012

                               
Dr. MEŞFEŞŞU Necdet Hatam
                                             
                                             

„ÇERKESLERİN ERMENİLERE SOYKIRIM UYGULADIĞI“ safsatası, son günlerde sanal ortamın gözde tartışma konusu. Dahası, akıl tutulmasına  yakalandığını düşündüğümüz, kendisini demokrat sanan kimi Çerkesler de bu saçma görüşü savunanlara çanak tutmakta, malzeme vermekteler.

Bu saçmalığı demokrasi aşkına yapıyor olabilirler. Hani bunlar demokrat ya?.. Moda deyimle „yüzleşmek“ aşkına da olabilir bu çıkışlar. Hani bunlar kendi hatalarını itiraf ederek  değil de başkalarının hatalı saydıkları davranışlarını eleştirerek, güya kendileri ile yüzleşiyorlar ya?.. 

İşte ben bu kampanyanın  çok büyük bir komplonun çok sayıdaki ayaklarından biri olduğunu düşündüyordum ki facebook'ta çıkarımına katılmadığım ancak kimi tespitlerini doğru bulduğum güzel bir yazı okudum:

„SOYU KIRILANLAR ÇARPIŞIYOR.

Çerkes Dünyası  28 Mayıs, 23:18 ·

            Son günlerdeki gidişat öyle gösteriyor ki, bir yerlerde yeni bir komplo kuruluyor Çerkeslere karşı. Malum basında ve bazı internet sitelerinde, bir anda Çerkeslerin Ermenilere karşı soykırım yaptığı ve Ermeni mallarının arazilerinin üzerine oturduğu gibi mesnetsiz bir iftira kampanyası başlatıldı ipi başkalarında bir kesim tarafından. Bu çok da önemli değil açıkçası. Çünkü gerçeği hiç kimse ilanihaye gizleyemez ve bir gün hakikat ortalığa dökülüverir tıpkı Çerkes Ethem olayında olduğu gibi. Şimdi bu iddianın ve arkasındakinin kim olabileceği konusunda bir fikir egzersizi yapalım isterseniz.

Malumunuz son 21 mayıs olayında, Çerkes camiası kendisine çarlık Rusyası tarafından uygulanan “soykırım” konusunda tek ses tek yürek oldu.
Evet birileri çözüm konusunda farklı düşündüler, muhatap konusunda daha keskin bir tavır takınılması gerektiğini savundular ve bunun gereğini de kendi anlayışları çerçevesinde yaptılar zaten. Fakat bütün bir camia tek ses ve tek yürek olarak “soykırım” tanımı üzerinde birleşti. Hangi meydanda hangi alanda olursa olsun tüm Çerkesler sorunu bu haliyle gündeme getirdiler bu 21 mayısta. İşte bu durum bir yerlerde birilerini oldukça huzursuz etti. Ve o birileri, Osmanlı parçalanırken kullandıkları kuklaları hatırladılar birdenbire.  Bu gün aynı kuklaları kullanarak, Çerkesleri ağızlarına soykırım sözünü aldıklarına pişman edecekler. Şimdi gündemimizi işgal etmeye aday konu, işte bu nedenle pazarlanıyor topluma. Bir kısım Ermenileri Çerkeslerin üzerine salıp, kendilerini Çerkeslerin kestiğini söyletmeye çalışıyorlar bu günlerde. (ki gerçek Ermenileri tenzih ediyorum, çünkü onlar Çerkeslerin kendilerine sahip çıkan tek halk olduğunu, o felaketten kurtulabilen evlatlarının Çerkesler tarafından sahiplenilip yetiştirildiğini iyi bilirler)  Konumuza dönecek olursak, bu işin iki tarafı olduğunu baştan bilelim derim ben. Taraflardan birisi 2014 yılında Soçi’de dünyanın önüne çıkacak olan Rusya federasyonudur. Katlettiği bir milletin mezarları üzerinde Olimpiyat yapan Rusya devleti, Çerkeslerin tepkisi ve protestolarıyla karşılaşınca ilk başlarda sorunu içeriden kontrol etmeyi denedi. Fakat Gürcistan ve Amerika (ve onun sarsılmaz müttefiki İsrail) faktörü devreye girdi hiç hesapta yokken. Bu ülkelerin bölgedeki farklı amaçları için Çerkes sorununu ve soykırımını kullanmak istemeleri nedeniyle iş şirazesinden çıktı ve sorun artık Rusyanın kontrol edemeyeceği uluslar arası bir boyut kazandı. Problem bu şekilde yayılma eğilimi gösterince bu kez Moskova Çerkes camiasının kurumları ile görüşmek ve anlaşmak için bir kapı açtı. Geçen yıl Dçb ve tüm diaspora kurumlarının temsilcileri Moskovaya çağırıldılar.  Amaç Olimpiyatlar öncesinde bir anlaşma zemini aramak, Çerkeslerin soruna bakışlarını ve çözüm beklentilerini görüşerek bir yol bulmaya çalışmaktı. Fakat bu toplantı, hiç hesapta olmayan bir biçimde Amerikadan gelen bir dernek yöneticisi tarafından işlevsiz hale getirildi. (Provoke edildi demeye dilim varmıyor ama maalesef tam tarifi de budur yapılanın) Burada demagoji yapacaklar için bir pencere açayım: Evet bu temsilci Moskovada yetkililerin yüzüne “bizi astınız kestiniz topraklarımızdan sürdünüz, cumhuriyetlerimiz paramparça edildi halkımızı yok oluşun eşiğine getirdiniz” mealinde hepsi çok doğru ve çok sert ifadelerden oluşan bir ültimatom okudu. Bu çıkışın sokuyla, toplantı daha başlamadan bitmiş oldu taraflar için. Asıl görüşülecek konu görüşülemeden (yapılacak pazarlıklar yapılamadan), usulen yapılan içi boş konuşmalarla sonucu sıfır bir şekilde dağıldı. Dolayısıyla bu yol da kapandı. Şimdi dışarıda, Soçi olimpiyatları nedeniyle öfkesi gittikçe kabaran ve anavatanın da kontrol edemediği bir diaspora var.  Bu diasporanın yukarıda saydığımız ve bölgede başka hesapları olan ülkelerin kontrolüne girme ihtimali de günden güne artıyor. İşte tam bu aşamada Ermeni kartı açıldı. Osmanlıya sürülen ve oradan tüm ülkelere dağılan Çerkes diasporasının tümünü kapsayacak bir şamar atmak üzere harekete geçti birileri. İki üç yıldır altyapısı hazırlanan bu “üçüncü aşama hamle” eğer tutarsa Çerkesler bir daha ağızlarına “soykırım” sözünü alamazlar. O iddialar eğer bir kamuoyu yaratabilirse ve Ermeni kıyımının suçu Çerkesler üzerine yıkılabilirse bu mesele çözülmüş, Çerkes halkı “mazlum” pozisyonundan “zalim” pozisyonuna oturtulmuş olacak. Takdir edersiniz ki Ermenileri kesen bir halk kalkıp kendisi soykırıma uğradığını iddia edemez, etse de bir kıymet-i harbiyesi olmaz. Geçelim oyunun diğer perdesine. Bu oyunda taraflardan birisi de Türkiye cumhuriyeti’dir. Malumunuz Çerkesler son dönemde artık “hain Çerkes Ethem” tanımlaması ile sindirilemez oldular. Ana dillerini öğrenme hakkı istiyorlar.  Ana dillerinde televizyon radyo istiyorlar. Ülkenin kuruluşunda her cephede en önde olduklarını, bu ülkeyi kuran asli ve en önemli unsur olduklarını savunuyorlar. Hak istiyor baş kaldırıyorlar yavaş yavaş. Daha da önemlisi, kendi soykırımlarında ve sürgünlerinde Osmanlının payı olduğunu da sesli ifade etmeye başladılar.

Tam da bu aşamada yeniden sindirilmesi ve susturulması gereken Çerkeslere karşı birinci aktörün operasyonu imdada yetişiyor.
Eğer bu iftira kampanyası tutarsa; a) Ermeni soykırımı Çerkeslerin üzerine yıkılacak ve yeni suçlu, Türkiye cumhuriyetinin bu nedenle uğradığı baskıları üzerinden almış olacak. b) Çerkeslerin o kadar da ülkenin kuruluşunda fedakarlık etmedikleri tam aksine Ermenileri kırarak ülkenin başına bela açtıkları fısıldanmaya başlayacak. c) Tabii şimdilerde ekilen fitne tutarsa, Çerkesler bu yeni utançla sus pus köşelerine çekilecekler ve ikinin biri ortaya fırlayıp “bu ülkeyi biz kurduk” diyemeyecekler. Böylece kendisi soykırıma uğramış Çerkes halkı, operasyon tamamlandığında üzerine yıkılan suçun utancı ile köşesine çekilip yine geçmişte olduğu gibi içine kapanacak. Veee Rusyanın başını ağrıtan sorun da , Türkiyenin başını ağrıtmaya başlayan sorun da çözülmüş olacak.  Ruslar "Çerkes soykırımından" , Türkler de "Ermeni soykırımdan" pür-ü pak sıyrılmış olacaklar. Bakarsınız zaman içerisinde Türklerle Ermeniler kardeş bile olurlar. Yerse tabii.. Çünkü ne Ermeni milleti ne de Çerkes milleti o kadar kör değil“

 

Yazının çok güzel bulduğum bir bölümü başlangıç cümleleri:

„Bu yazı son günlerde olan biten üzerine bir fikir yürütmedir sadece. 
Lütfen “kaynak göster, belge göster” gibi ipe sapa gelmez taleplerde bulunmayınız.“

Evet böylesi durumularda analizler yapılır çıkarımlarda bulunulur. Bu da durduğunuz yere yaptığınız değerlendirmelere ve başka birçok parametreye göre değişir. Sağlıklı sonuç için atılacak her adımın değilse bile çoğu adımın sağlılkıl olması, öngörülerin dünya deneyimlerine, evrensel kabul gören ilkelere dayanması gereklilidir.

Kampanyanın varlığı ve de bunun „ipi başkalarında bir kesim tarafından“ başlatıldığı konusunda yazarla görüşlerimiz örtüşüyor. Ancak sonuçlarımız çok farklı. Bunun temel nedeninin  diaspora Çerkeslerinin konumunu algılama, değerlendirme farklılığı olduğunu düşünüyorum.

Anladığım kadarı ile yazar senaryosunu, diaspora Çerkeslerinin, dünya güçlerinin desteği ile Soçi Olimpiyat oyunlarını   engelelyebilecek, Türkiye Cumhuriyetini anadil ve kültürel hakları konusunda zorlayabilecek bir güç olduğunu düşünüyor. Bense diaspora Çerkesinin böyle bir gücü olmadığını düşünüyorum. Dolayısı ile olaya ilişkin senaryolarımız da  farklı oluyor.

Bana göre „Ermeni soyunu Çerkeslerin kırdığı“ kapmanyası, günümüz dünya güçlerince halkımız üzerine oynadıkları büyük oyunun sadece bir sahnesi. Tıpkı Çarlık Rusyası-Kafkas savaşları sırasında, dönemin dünya güçlerinin halkımız üzerinde oynamış olduğu ve bugünkü tüm sorunlarımıza temel olan sonuçlar doğurmuş  büyük oyunun.

Evet  Kafkasyamız, yüzlerce yıl önce olduğu gibi bugün de büyük Dünya güçlerinin çekişme alanı.

Çıkarımımızın daha sağlıklı olması için önce evrensel doğruları bir anımsayalım:

Bir ülke üzerinde planları olan bölgenin güçlü ülkeleri ve dünya güçleri, kendi çıkarları doğrultusunda  o ülkedeki etnik sorunları kaşır, sorun çıkartan etniye destek olurlar.

Ülkede etnik sorunlarını çözümlemek isteyen örgüt mutlaka bir dış destek arar, Bu desteği de yukarıda sözünü ettiğimiz bölge ülkeleri ve dünya güçlerinden birinden ya da ülkelerin çıkarları örtüşüyorsa tümünden bulurlar.

Ancak bu desteğin gerçekleşmesi ve sürmesinin olmazsa olmaz ön koşulu, büyük güçlerce üzerine oyun oynanacak halkın, ülkeyi karıştırabilecek, bir potansiyel gücünün olmasıdır. 

Dolayısı ile kendi çıkarlarına göre Türkiye'yi yeniden yapılandırmak isteyen güçler, öteden beri ortadoğu için böylesi büyük bir potansiyeli olan Kürtleri önemsemişlerdir, Çerkesleri değil. Bu tercihin, köklü tarihsel ve psikolojik nedenleri vardır.

Bir ülkedeki etnik sorun ülkenin diğer sorunlarından, bölge ve dünya sorunlarından bağımsız değildir ve bağımsız olarak çözülemez.

Bir halkın tüm bireylerinin politikacılarının aynı hedefe yönelemeyişlerinin en büyük nedeni her dış gücün, bu halkın içinden kendi çkarları doğrultusunda konuşturabileceği, savaştırabileceği kişiler, gruplar bulması, oluşturması ve bunları desteklemesidir.

Günümüzde Kuzey Irak Kürt Devleti, daha düne kadar kuruluşuna karşı çıkan, kendisini görmezden gelen Türkiye Cumhuriyeti'ne yakın dururken, PKK'nın Suriye yönetimine daha yakın durması, bölgeye hakim olmak isteyen güçlerin çıkar çatışmasının bir sonucudur.

Her olayın özelinde yanıtlanması gereken en temel soru etkili güçlerin amacıdır. Çünkü amaç en temel belirleyicilerden biridir. Amaç kimin hangi grupların hangi argümanlar kullanıldığında harekete geçirilebileceğinin de belirleyicisidir.

Evet yukarıda dile getirdiğimiz gibi Kafkasyamız günümüz Dünya güçlerinin çekişme alanı. Bir farkla ki o yıllarda dönemin büyük dünya güçlerinin amacı, Çarlık Rusyası'nın Kafkasya'yı işgaline engel olmaktı. Günümüzde ise amaçları, Kafkasya'yı Rusya Federasyonu'ndan kopartmak. İşte bu gerçek içselleştirildiğinde ancak, gerçek anlamda bir güç olmayan Diaspora Çerkesinin neden önemsendiği ve neden üzerine oyun oynanmak istendiği anlaşılabilecektir.


Bize göre Olimpiyat karşıtı etkinlikleri destekleyen, Ermenilerin Çerkeslerce soykırıma uğratıldığını piyasaya süren, yandaş da bulanların asıl amacı Rusya Federasonu karşıtlığıdır. Bu çerçevede diaspora Çerkeslerinin anavatana dönüşünü engellemektir.

Çünkü gerçek amaçları olimpiyatları engellemek olan Dünya güçlerinin ciddi politik tek bir örgütleri bile olmayan diaspora Çerkeslerinden medet ummaları beklenemez. Bu güçlerin, böylesi bir amaç için diaspora Çerkeslerinden çok daha güçlü örgütleri bulup devreye sokabilecek yapılanmaları, etkinlikleri olmadığı ise hiç düşünülemez.

Peki devletçe, istekte bulunan her 20 kişilik gruba anadili öğretimi olanaklarının sağlanacağı dile getirildiğinde, yirmişerlik gruplar oluşturamayacakları kaygısına kapılan, bunu tartışmaya başlayan Çerkeslerin Türkiye'de sorun olma potansiyellleri olmadığı herkeslerce bilinen bir „giz“ değil midir.  Türkiyeli Çerkes kendini bilmese de Türkiyeyi yapılandırma çabası içindeki Büyük güçlerin Çerkeslerin ne yapıp ne yapamayacaklarını bilmediği ileri sürülebilir mi?

Dolayısı ile Kafkasya'yı Rusya Federasyonu'nundan koparmak isteyen güçlerin Çerkesler özelinde asıl amacı, Diaspora Çerkeslerinin an
avatana dönüşünü engellemektir. Çünkü bir karışıklık durumunda dış güçler ne kadar provoke etseler de, ne denli büyük destek verseler de Çerkesler Rusya Federasyonu'nun bütünlüğünden yana olacaklardır. Hiçbir izm Çerkeslere Rusya Federasyonu ile birlikte bulabildikleri hak ve olanakların daha ilerisini sunamayacaktır. Çerkesleri yokluk uçurumunun kıyısına iten Çarlık Rusyası'nın varisi olmasına karşın, Federatif temeli sağlam, demokrasisi gelişmiş bir Rusya Federasyonu Çerkeslerin dilleri ve kültürleri ile varoluşlarının grarantisidir.

Özetle, dönüşçülerin yıllarca önce belirledikleri ilke hala geçerlidir. Anavatana dönüşü engelleme olasılığı olan her düşünce, her eylem, her etkinlik, görüntüsü ne denli ulusalcı olursa olsun halkımızın aleyhinedir. Ve  sözünü ettiğimiz büyük komplo-oyun ve oyunun her sahnesinin Çerkeslerin integrasyonuna,  asimilasyonuna hizmet etmektedir. Ve yine gerçekler Dönüş paradigması ile irdelendiğinde ancak anlaşılabilecektir.

Örneğin „ ÇERKESLERİN ERMENİLERE SOYKIRIM UYGULADIĞI“ safsatasının asıl amacı Çerkeslerin soykırım iddiasını zayıflatmak değil Ermenileri Türkiye'ye karşı yumuşatmaktır. Çünkü Dünya güçlerinin İran'ı kuşatma, Orta-Doğu'u ve Kafkasları kontol altına alma ittifaklarının en zayıf halkası Ermeni-Türk ilişkileridir. Türkiye-Gürcistan, Türkiye-Azerbaycan, Türkiye-Kuzey Irak Kürt Devleti, Amerika-İsrail, Amerika-Gürcistan, İsrail-Kuzey ırak Kürt Devleti, İsrail-Azerbaycan ilişkilerinin boyutları incelendiğinde savımızın yerindeliği daha bir anlaşılacaktır.

Ermenilerin kazanılmasının önündeki engel „1915 Ermeni Soykırımı“ ve işgal altındaki Dağlık Karabağ sorundur. Çerkeslerin Ermeni soyunu kırdığı safsatasına inandırılan Ermeni sayısınca Türkler ve Türkiye'ye bakış da yumuşayacak, başlayıp kesilen ilişkilerin iyileştirilmesi çabaları yeniden hız kazanacaktır.  Yine Dağlık Karabağ ve Azerbaycan topraklarındaki Ermenilerin uluslararası desteklerle Çerkesya'ya yerleştirilmesi bu toprakların dünya güçleri gözünde değil ancak Ermeniler gözündeki önemini azaltacaktır. Dünya güçleri nezdinde bu stratejik bölgenin müttefik ülkelerden birinden birinin hakimiyeti altında olmasının çok büyük önemi olmayabilecekir. Çerkeslerin anavatana dönüşü ise bu plana zayıf da olsa gölge düşürebilecek en gerçekçi olasılıktır.

Gürcü desteği ya da demokrasi aşığı(!), İnsan hakları savunucusu (!) ülkelerin desteği ile Rusya Federasyonu'na Çerkes Soykırımı ve Sürgününün kabul ettirilebileceği görüşü. Rusya Federasyonu karşısında kendi toprağı saydığı Abhazya ve Güney Osetya'yı koruyamayan, Rusya Federasyonu'nun bu ülkelerin bağımsızlığını tanımasını engelleyemeyen Gürcistan desteğinde Rusya'ya istemediği bir şeyi kabul ettirmek... Ben Gürcüler bir yana,  savunan Çerkeslerin de bu tezi gerçekçi bulmadıklarına emin olduğum gibi bu çizgiyi destkleyen güçlerin asıl amacının Çerkeslerin anavatana dönüşüne  engel olmak olduğundan eminim. Destekleyen güçler ve bu güçlerin temsilcisi kişilerin kimlikleri bunun en büyük kanıtıdır. Çünkü Kafkasya'da Rusya Federasyonu'nunn bütünlüğünden yana ağırlık koyacak güçlü bir Çerkes varlığı, asıl amaçları Kafkasya'yı Rusya Federasyonu'ndan kopartmak olan bu güçlerin elini zayıflatacaktır. Asıl seslendikleri ülke de dış ülkelerdeki Çerkesleri soydaş sayan, dönüşlerini kolaylaştıracak federal yasalar kabul eden, ücretsiz üniversitelerde eğitim olanağı sağlayan Rusya Federasyonu'dur. Rus nasyonalistleridir. Çerkes diasporası çoğunluğunun Rusya Federasyonuna karşı oldukları izlenimi verilerek olumlu gelişmelerin engellenebileceği planlanmaktadır.

Rusya Federasyonu'nun Suriye'ye resmi delegasyon göndermesi kararı ile birlikte Amerika'dan yapılan Suriyeli Çerkeslerin Amerika'ya kabul edilecekleri çağrısı da, tüm politikanın Çerkeslerin dönüşünü engellemeye yönelik olduğu tezimizi destekleyen bir olgudur.

Peki saman alevi gibi parlayıp sönen DİÇEĞ ve ÇHİ'nin (Çerkes Halkları İnsiyatifi değil Çerkes Halkları İntegrasyon İnsiyatifi) Çerkeslerin hemi de birirbirinden farklı anadillerini kaybetmiş tüm Kuzey Kafkasya halklarınından, hemi de Türkiye'de bir Çerkes ulusu oluşturabilecekleri  safsatasına ne demeli? En iyimser tahminle bu ulus Çerkes kökenli Türk ulusu olmaz mı, Yani Türk ulusunun bir parçası olmaz mı?

Türkiye'de bugün çok sayıda Adığe bayraklarıyla yürüyüşlere izin verilmesi, öğrenecek Çerkes kalmadıktan sonra Çerkesçenin okullara seçmeli ders olarak konulacağı vaatleri, Bir başka platformda, „Anadilim onurum savaşırım korurum“ diyenlerin çocuklarını kurslara göndermedikleri gibi seçmeli derse de göndermeyecekleri iddiamıza kendilerini bağlayacak tek bir itirazın bile gelmeyişi. Tüm bunlar „Türkiye'de özgür ve mutlu olunduğu, anavatan ve anavatana dönüşe gerek olmadığı tezini güçlendirmek için değil midir?

Yine de ben Dönüş karşıtı Tüm bu çabaların Çerkes Ulusal sorununun tek çözüm önerisi Dönüşü güçlendireceğine inanıyorum. Çünkü öteden beri Çerkes ulusal mücadelesi baskı ortamında değil görece de olsa demokratik ortamlarda gelişebilmiştir. Çerkesler ilişkin hhaberlerin gazetelerde yer bulması, TV kanallarında konu edilmesi, örgüt yöneticilerimizin tartışmalara davet edilmesi, TC Devlet yetkililerinin sürekli Çerkesler ve dillerinden söz etmesi sorunumuzn daha çok kişi tarafından daha sıklıkla tartışılması sonucunu verecektir. Bu tartışmalardan da doğruluğu Dünyanın yuvarlak olduğu kadar kesin olan Dönüş kazançlı çıkacaktır. Saydığımız anti dönüş çizgiler savunucularını belki cezbedecek ancak halkımıza asla ve asla cazip gelmeyecektir.  Dahası tartışmalar, günümüze kadar hala somut hiçbirşey önermeyen hareketlerin ne denli dayanaksız olduğunu da gün yüzüne çıkaracaktır. Yine bu tartışmalar, halkımızın Dönüşü öncelemeyen ulusal mücadele önerilerinin sahte olduğunu daha kolay anlamasına katkıda bulunacaktır.

Dahası bilinmeli ki, içinde bulunduğumuz Suriyeli Çerkeslerin anavatana dönüşlerine katkı süreci, vatanseverlerin, insanseverlerin, halkseverlerin, ulusseverlerin, hak savunucularının, yardımseverlerin, sahtesi ile gerçeğini net olarak ayrıştıracak bir sınav niteliği taşımaktadır. Bu sınavdan geçer not almayanların gelecekte, halkımız adına da, halkımıza da söyleyebilecekleri bir söz kalmayacaktır. Söylemler ne denli süslü ve hamasi olursa olsun halkımız bunların yalan olduğunun bilincinde olacaktır.

Hiç kuşku duyulmasın ki, „ ÇERKESLERİN ERMENİLERE SOYKIRIM UYGULADIĞI“nı ileri süren Çerkeslere tarih, halkına ihanet edenler sayfalarında saygın(!) birer makam ayıracaktır.