SKYPE’NİN YAZDIRDIĞI BİR YAZI...

27.11.2011

                               
Dr. MEŞFEŞŞU Necdet Hatam
                                             
                                             

Dün Skype’de Dönüşçülerin 78 bizden bir sonraki kuşağın en aktif olanlarından ancak uzun çok uzun süredir kayıpları oynayan Sayın Yusuf Taymaz ile konuştuk biraz. Belki seçimler öncesi aktif çalışmalarına bakıp “kayıp” deyişimi haksız bulacaksınız ama bana göre kayıpç Beklentileri vermediği için kayıp. Bir tek örnek yeterli olur sanırım. Şu ünlü “siyaset belirleneceği “ kararının alındığı ve alınan böylesi toplantılarda alışlmış olduğu üzere unutulduğu akıl arama toplantımız vardı ya. İşte o toplantıda üç kez şu ünlü çifte vatandaşlık yasasını duymadığını söylemiş ben de sonunda dayanamamış, “Yusufcuğum namazda gözünüz yoktu, ezanı duymadınız “demiştim. 

Özetle dokuz yıl yürürlükte kalan bulunulan ülkeyi değiştirme koşulu öne sürmeksizin çifte vatandaşlık hakkı veren bir yasadan haberi olmayan bir eski dönüşçü, eskimiş bir dönüşçüdür.
 

Federasyon seçimlerine ilişkin bilgi almak, deyim yerindeyse biraz dedikodu yapmak istemiştim. Sayın Vacit Katı’nın adaylığının ağırlık kazandığını söyledi. “Ben de uygun buluyorum” dedim. DÇB yönetim kurulu toplantısı için Ekim başlarında Türkiye’ye gittiğimde de konuşuluyordu Sayın Katı’nın adaylığı. Henüz ağırlık kazandığı söylenememişti. Kendilerine evet dedirtememişlerdi daha. Konuyu konuştuğumuz arkadaşlar anımsayacaktır, ben o zaman da olmayan oyumun Sayın Katı’dan yana olduğunu dile getirmiştim.
 

Böyle görüşlerimizin çakıştığı konuda güzel, güzel konuşurken görüşlerimizin farklı olduğu şu örgütlenme konusuna gelince konuşmaktan çok çekişmeye, bağrışmaya başladık. Muhtemelen ben daha çok bağırmışımdır. Sağolsunlar anavatanı ziyarete bile gelmeyen ancak dönüşçülüğü de kimselere bırakmayan “eskimiş dönüşçüler” bende atacak tas da bırakmamıştı ama yine de birşeyler attı bende. Hadi kontakt attı diyelim bu kez de...
 

Ben evime kayıt yaptırmadığım için oturma izni alamamışlar varmış. Dedikodunun geldiği son nokta. Bu son nokta daha sonraki bir yazının konusu olacak. Ancak peşinen söylenebilecekler de var.  Her biri birer ev alabilecek durumda olanların, sözünü ettiğimiz ünlü akıl arama toplantısında en az üç kez, dönüşün hız kazanmayışını “Türkiye’de bir baltaya sap olamayanlar”ın “balta sapı” olanlaradan önce dönmüş olması ile açıklayan “eskimiş dönüşçülerin oturma izni almayışlarının bu gerekçesine kargalar bile gülmez mi? Ama dediğim gibi kısmetse konuya daha sonra yeniden döneceğiz
 

Ama ip, Adığey’in yanlış yolda olduğunu, adığe milliyetçisi, ayrılıkçısı olduklarını söylemeleri ile koptu. Ayrılıkçılığın karşıtı da siz de “işbirlikçisiniz” oldu.  Ayrı örgütlenme önerenlerin politik çizgilerinin aynı olamayabileceği görüşümüzü, dönüş yapmış birkaç kişinin türkçe sitelerde yazdığı çizdikleri temel alınarak Adığey için yargıya varılamayacağını, bu arkadaşların en az bana göre, öyle sanıldığı gibi etkili de olamayacaklarını pek duymak istemedi. Dahası Adığey’e dönüş yapmışlarımızın kimileri hakkında böyle konuşabilen Sayın Taymaz, “niye Türkiye’ye karşıyorsunuz, neden ilgileniyorsunuz” gibi sözler de etti. Hayda, beyefendi istediği zaman kış uykusuna yatacak sonra da uyandığunda politika belirleyecek, kimin konuşup kimin konuşmaması gerektiğine de karar verecek. Bunu duyan kargaların ne yapabileceğini de sanırım kimseler tahmin edemez.
 

Bir de bu “eskimiş dönüşçüler” neyi eleştirdiğimizi de anlamak istemezler bir türlü. Hep söyledim yazdım, hem de yeminlerle. Eleştirimiz -en azından şimdilik- en hızlı dönüşçü bilinmelerine karşın hala dönmemiş olmaları değil. Söyledikleri ile yaptıklarının birbirine uzak oluşu. Gerçekleri yok saymaları. Ucuz politika yapmaları. Örneğin Adığe dernekleri için artık engellenemez noktaya gekinceye kardar yığınla karşı çıkan ve yığınla karşı çıkılanların olduğu herkesçe bilinirken “isteyen kursun, kim karşı çıktı ki” diyebiliyor Sayın Taymaz.  

Ya da, “Federasyon Çerkesi bütün kuzey kafkasya halkları anlamına alıyorsa Genel Kurul’a sadece Adığe ve Abhaz cumhuriyetleri yetkililerinin çağrılması çelişki değil mi”, sorusuna  gayet pişkin “nüfus yoğunluğu adığe ve abazalarda olduğu için” yanıtını verebiliyor. Ama etkinliklere davette yok sayılabilenlerin örgütlenmede mutlak birlikte olmalarını savunuyor, ayrı örgütlenme almış başını gitmişken, her halk kendi örgütünü kursun diyenlere de ayrılıkçı yaftasını yapıştırabiliyor.

Bütün bu bağırış çağırışlardan sonra, üzgün, kızgın dosyaları karıştırıyorum. İşte özellikle arasam bulamayacağım bir belge.  Abazaların “bizimki bizim, sizinki ikimizin” yaklaşımlarının belgesi. Hem de daha 1967’de kurulan ilk Abhaz derneğinin, (ayrılıkçı derneğin) yönetim kurulu adına imzalanmış bir belge.
 

Birkaç kez yazdığım, etkili olabileklerini düşündüğüm, etkili olma çabasına gireceklerini beklediğim arkadaşlar önünde, defalarca dile getirdiğim gibi, DÇB’den hemen sonra,  Dünya Abaza Birliğinin kurulduğu 1992’den beri ilişkilerimiz Abazalar açısından “bizimki bizim, sizinki ikimizin” temeli üzerinde sürdürülmektedir. Anavatan ve diğer diaspora ülkelerinde  sağlıklı yapılanmaya gidilirken Türkiye’de sağlıksız yapılanmada ısrar edilmektedir. Ve Sayın Taymaz ben dediğim için değil, doğrusu bu olduğu için sağlıklı yapılanmaya geç kalımış da olsa dönülecektir.
 

Gelelim şimdi belgeye.
 

Belge, 7 Mart 2009 tarihini ve İstanbul Kafkas-Abhaz Kültür Derneği Yönetim Kurulu adına, başkan Cihan Zafer imzasını taşıyor. Ben Kaf-Fed Genel Kurulu öncesi “Kaf-Fed düşmalığı” olarak algılanabilecek bölümleri buraya almıyor, konumuzla ilgili bölümlerin altını çizmek istiyorum. Dileyenlerin, Kaf-Fed IV. Genel Kurulu öncesi Başkanlar toplantısına sunulduğunu sandığım bildirinin tamamına ulaşmaları çok güç olmayacağını umuyorum.  
 

“KAFKAS-ABHAZ KÜLTÜR DERNEĞİ
 

7 Mart 2009

Değerli Genel Başkanımız - Değerli yönetim Kurulu Üyelerimiz - Değerli Kafkas Kültür Derneği Başkanlarımız.

Konu: Federasyonumuz, toplumumuz ile iigili görüşlerimiz, taleplerimiz, sorunlarımız, çözüm önerilerimiz:

l- (...) Bunun için federasyon tüzüğünü değiştirmek suretiyle federasyona üye olan derneklerin aynı amaca hizmet eden birden fazla bölgesel federasyona üye olan derneklerin aynı amaca hizmet eden birden fazla bölgesel federasyonlara üye olmalarının önü açılmalıdır.

 

2- (...)Türkiye'de Abaza- Adige kökenli asgari üç milyon insanımız olsa, her derneğe ortalama bin üye düşse, en az üç bin tane derneğe sahip olmalıyız ki halkımız örgütlenmiş olsun.

                                                        

3- İstanbui Abhaz Derneği olarak bu federasyonun kurucu üyesiyiz. Size, bizi temsil edin yetkisini biz veriyoruz. Eğer bu federasyon nasıl olsa biz temsl yetkisini aldık der, Abhaz Derneğinin artık görüşünü almaya ihtiyaç duymazsa; federasyon yönetimi başına buyruk davranırsa, Türkiye'de Abaza toplumunun örgütlenmesine bölücü örgüt suçlamasıyla karşı çıkarsa, (Örneğin; Ankara Abhaz Derneği'nin açılışında yapılan menfi propagandalar.) Abhazya Cumhuriyetinin politikalarına ters düşerse biz tonlum ve demek olarak bu temsil yetkisini tekrar gözden geçirmek durumunda kalırız. Abhazya Cumhuriyeti’nin temsilinde Türkiye'de ve Dünya'da birlik ve bütünlük şarttır. Abhazya Cumhuriyeti’nin halihazırda temsil yetkisi yine bu kafkas dernekleri tarafından kurulan on yedi vıldır emek veren-donanımlı, Abhazya politikalarını iyi bilen ve buna uyan Kafkas Abhazva Dayanışma Komitesi’dir. Burası sivil lobi faaliyeti yapan bir toplumsal merkezdir. Gerek Abhazya Cumhuriyeti, gerek Türkiye Cumhuriyeti, gerek bütün dünya burayı tanımaktadır. Kömite üyeleri, Abaza derneğinin üyeleridir. Komıtemiz fedrasyonu kurum olarak tanımaktadır. Federasyonumuz’un  Abhazya'nın temsilinde bütünlüğü sağlamak için Abhazva Davanısma Komitesine ve Abhazya’nın buradaki  temsilcisine danışarak, görüşünü alarak hareket: etmesi, hem burdaki toplumumuza, hem Abnazya Cumhuriyetine daha faydalı olur. Komitede çalışmak isteyen her kişiye,   kuruma komite zaten açıktır. Ayrıca federasyonumuz komitede en az bjr temsilci bulundurmak suretiyle temsilde birliği ve bütünlüğü sağlayabilir, kaİdi ki Abhazya meselesi öncelikle Abaza toplumunun işi olmalıdır. Diğer kardeş halklar ve fedefasyonumuz bu konuda bize destek vermelidir.

 

4- (...)Köylerimizi korumak geliştirmek için, köy dernekleri kurmak suretiyle çok dernekli, bölgesel federasyonlu tek çatı, kimseyi dışlamadan Adige-Oset-Çeçen-Abaza tüm Kafkas halklarını birleştirecek şekilde bir konfederasyon yapılanması bizim için en doğru bir yapılanma olacaktır (...). Biz Istanbul Abhaz Derneği olarak Kaffed'e. Düzce Abhaz Demeği ise Birleşik Kafkas Derneği’ne üyedir.

(...)

 

6- (...) Birlikten  kuvvet doğar,  parçalanmak bizim  toplumsal  gücümüzü zayıflatır. 

 

7- Toplumu - Federasyonu ve bazı dernekleri temsi! ettiğini söyleyen bazı arkadaşların Ankara'da bir Abhaz Derneği açılıyor dîye menfi propoganda yapmalarını anlamakta biz Abaza Derneği olarak anlamakta güçlük çekiyoruz. Ne kadar çok Abaza ve Adığe Derneği kurulursa bu toplum o kadar güçlü olacaktır. Biz Abaza Derneği olarak bu federasyondan ayrılmayı düşünmüyoruz. Federasyon Genel Başkanımızın ve yönetimin kurulunun bu tür toplumumuzu bölen propoganoalara müsaade etmemelerini talep etmekteyiz.

 

8- Bizim Abazalar olarak bile daha güçlü bir şekilde örgütlenmemiz bu federasyona ve tüm diğer Kafkas halklarına daha da güç katar. Kaldı ki federasyonumuzun temel amacı toplumumuzun en iyi şekilde örgütlenmesini sağlamak, bunu teşvik etmek olmalıdır. Federasyonumuz yeni açılan Ankara Abnaz Derneği’ne bir çiçek, bir temsilci göndermek nezaketinde dahi bulunmamıştır. Bu bizim Derneğimizi ve toplumumuzu gerçekten çok kırmıştır. Bizi örgütlemek için yola çıkan federasyonumuzun bizim örgütlenmemize karşı çıkmasını biz dernek yönetimi olarak kimseye izah edemiyoruz.

 

9- (...) Üyelerimizin birçoğu hem bize hem federasyona aidat ödemedikleri için bizim de yönetim olarak bu borcumuzu verme kaynağımız ve imkanımız da bulunmamaktadtr. Hele İstanbul Abnaz Derneği gibi çak masraflı bır dernekte (her yılıi 130 tane öğrenciye burs, Abhazya Temsilcsinin kirası ve maaşı, Abbazva Temsilcilik ofisinin Dernek tarafından satın alınması, komite ve temslcinin ağır masrafları, demeğın kendi telefon, elektrik, folklor vs. aylık 15.000 TL tutmakta) gerçekten kaynağı olmayan beşyüz uyesı bulunan yıllık 2.500 Tl finans yükü ayrı bir sıkıntı oluşturmaktadır. Federasyonumuzun bizim gibi iyi çalışan demekler için mutlaka bir bütçe ayırmasını da talep ediyoruz. Bu sorunun mutlaka halledilmesini rica ediyoruz.

 

Evet belge bu. Adığe yoğunluklu Federsayonun en yetkili organına (genel kurul için verildiğine göre) verilen bu ültimatomda bizim çok uzak görüşlü politikacılarımızın gözü, sadece “Biz Abaza Derneği olarak bu federasyondan ayrılmayı düşünmüyoruz.” Bcümlesini görmekte ve bunu Abazaların çoğunluğunun birlikten yana olduğu şeklinde yorumlamakta ve halkımızı yanıltma çabasına girmektedirler. Bilerk mi yoksa söyleneni anlayamayacak kadar saf oldukları için mi halkımızı yanıltma çabasına girdikleri sorusunun yanıtını kendilerine bırakalım.

 

Bize göre ise İstanbul Kafkas-Abhaz Kültür Derneği şunları söylüyor:

 

- Federasyona kendilerini temsil yetkisi verilmiştir. Aslıda bu temsil yetkisi sözde verilmiş bir yetkidir. Federasyonun davranışları beğenilmediğinde temsil yetkisi gözden geçirilecektir, yani “bizi temsil etmiyorsunuz” denecektir.

 

- Abhazya sorunu öncelikle Abaza toplumunun işidir. Diğer kardeş halklar ve fedefasyonlarının görevi Abhazların belirledikleri politikaya destek vermektir.

 

- Abhazlar konusunda karar verici organ Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi’dir.

 

-Komiteyi Federasyon’un temeli olan dernekler kurmuştur. Ancak bunların Komite’yi lağvetme yetkileri yoktur. Ancak isterlerse birkaç üye ile tamsil edilmelerine izin verilebilecektir.

 

- Abhazların nası örgütleneceklerine ve örgütlerin hangi federasyonlara üye olacaklarına federasyon karışamaz.  Örneğin İstanbul Derneği Kaf-Fed üyeliğini güya sürdürecek desteklerini alacak, Düzce Abhaz Derneği de Birleşik Kafkasya Derneği ile birlikteymiş gibi yapıp desteklerini alacaktır. Ancak bunlar da yeterli görülmemiş, ültimatomun verilmesinden sonra bir de kendi federasyonlarını kurmuşlardır.

 

- Federasyon ve Adığe aydınlarının görevi Adığe derneklerinin kuruluşuna karşı çıkmak, birliği savunmak, yeni kurulan ve kurulacak Abaza Derneklerine sestek olmaktır. Teşvik etmektir. Kuruluşlarına çiçek göndermeyi ihmal etmemektir. 

 

- Fedrasyondan ayrılmayacak, nimetlerinden yararlanacak ancak yükümlülüklerini yerine getirmeyeceklerdir.

 

- Çünkü üyelerinin birçoğu Abhaz Derneğine ödentilerini ödememektedir.

 

- Abhaz Derneği her yıl 130 öğrenciye burs vermektedir.

 

- Abhazya temsilcisinin ev kirasını ödemekte ve maaşını vermektedir.

 

- Abhazya Temsilcilik ofisini de Abhaz Derneği satın almıştır.

 

- Ayrıca 15 000 Tl. Aylık gideri bulunmaktadır.

 

- Derneğin 500 üyesi de gerçekten fakirdir.  (Eminim burada gözleriniz yaşarmıştır).

 

- Federasyon böyle güzide bir derneğin üyeliği sürsün istiyorsa, borç tahsil etmeyi unutmalı ve kesenin ağzını açmalıdır.

 

- Yoksa temsil yetkisini gözden geçirecek yani artık sömüremiyorlarsa üyelikten ayrılacaklardır.

 

- Özet çıkarım olduğu sürece sizinle birlikte imiş gibi görünürüm.

 

Bravo doğrusu. Ben işte böyle açık yürekli, tok sözlü olanları takdir ederim. Federasyon yetkili organları, üye derneklerin başkanları bu ültimatomu nasıl yanıtlamışlardır bilmiyorum. Açıklama yaparlarsa eğer öğrenmiş oluruz.

 

Ancak bu takdir ettiğim tok sözli arkadaşlara da bir iki sorum var.

 

-  Abhaz derneğinin giderlerini karşılayanlar arasında Adığelerin oranı nedir?

 

-  Varlıklı Abazalar, Adığleri ilgilendiren yardım kampanyalarında, örneğin Yugoslavya’dan Adığelerin dönüşüne, daha yaraları sarılmamış Adığey sel felaketine ne ölçüde katkıda bulunmuşlardır?   

 

-  Abhaz derneği bugüne kadar kaç öğrenciye burs vermiştir. Bu öğrencilerin kaçı Adığedir. Burs kampanyasına katılan Adığelerin oranı nedir?

 

-  Abhaz Derneği Adığe-Çerkes adını alan derneklere ya da birinden birine çiçek-temsilci göndermiş midir? Federasyonun gönderip göndermediğini sorgulamış mıdır?

 

Sayın Taymaz ve Taymaz gibi düşünen sayınlar bilsin ki;

Halkların kendi adları ile örgütlenmeleri akımı durdurulamayacaktır.

Sağlıklı birliktelik her halkın kendi adını taşıyan örgütlerinin birlikteliğidir.

 

En ileri birliktelik, sorun birlikteliği (dönüşün zorunlu olması) nedeniyle Adığe-Abaza birlikteliğidir.

 

Bunu ilk koşulu Abhazya vatandaşlık yasasının Adığeleri kapsayacak şekilde değiştirilmesidir.

 

Birlikten yana olduğunu söyleyen Abhazlar yasayı kamu oyu önünde eleştirmedikleri, değiştirilmesi gerektiğini her platformda savunmadıkları, değiştirilmesi için elden gelen çabayı göstermedikleri sürece inandırıcı olamayacaklardır.

 

Ufku Türkiye sınırlarını aşmayan, anavatan ve diğer diaspora ülkelerini sözde olmasa bile özde dışlayanların, ilgisizlikleri ile bunu kanıtlayanların birlikten söz etmesi kadar  absürd ( yani

anlamsal öğeleri birbiriyle bağdaşmayan... mantık açısından mantık kurallarına aykırı olanı saçma bir düşünce) ,  bir şey olamaz.

 

Bu öngörüler de ben dediğim için değil Yusufcuğum, gerçekçi analizler, sağlıklı değerlendirmeler üzerine kurgulandığı için olacak. 

 

Ama benlikleri, halk sevgisiyle, anavatan sevgisi ile yoğrulmamış kişiler, sittin sene de geçse bu gerçekleri  göremeyecek, daha kötüsü kendiliğinden ortaya çıksalar bile görmezden geleceklerdir.

 

Bizden söylemesi...