DİÇEG NERELERDE DERSİNİZ?

28.07.2010

                               
Dr. MEŞFEŞŞU Necdet Hatam
                                             
                                             
DİÇEG ne mi? Demokrasi İçin Çerkes Girişimi...

12 Eylül referandum günü biliyorsunuz. “Bilmeyen kaldı mı ki biz bilmeyelim, biz bu ülkede yaşamıyor muyuz” demeyin sakın. Örneğin DİÇEG bilmiyor olmalı.

Bilmiyor olmalı çünkü, Türkiye’deki demokrasi tartışmalarının her gün daha bir yoğunlaşmasına karşın sessizliğini koruyor. Uzun zamandır ne bir basın bildirisi var ne de bir eylem. Ne de çok yoğunlaşan olaylara ilişkin görüş bildirimi...

Sadece DİÇEG'ciler değil sessizliğe gömülenler. Destekçilerinde de ses soluk yok. Hani girişimi destekleyenler demokrat, desteklemeyenler demokrasi düşmanıydı. Sayın Karadaş, sayın Hulusi Üstün, sayın demokrasi aşığı DİÇEG destekçileri, gündeme alınmayacak kadar önemsiz mi son günlerde Türkiye’de olup bitenler?

Önce girişimin web sayfasını sonra da Haziran ayı arşivini tıklıyor ve sadece iki duyuru görebiliyorum:

“Radyo Kafses – Çiğdem TÜRK

RADYO KAFSES (Canlı Yayın)
DİÇEG (Demokrasi İçin Çerkes Girişim) çalışma grubundan Kelemet Çiğdem TÜRK, radyo Kafses’te Mustafa Gür’ün “canlı yayın” konuğu olacaktır.

DİÇEG’in kuruluşundan bugüne kadar geldiği sürecin değerlendirileceği programa destek ve katkılarınızı bekliyoruz.

Detaylar aşağıda bilginize sunulmuştur.
www.radyokafses.com
Tarih: 24.05.2010 Pazartesi Saat: 21:00

Davet – Biga

Demokrasi İçin Çerkes Girişimi (DİÇEG) 29 Mayıs 2010 Cumartesi günü, Biga Kafkas Kültür Derneği Başkanı Harun Şiren’in daveti üzerine BİGA’da bir panel yapacaktır. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Biga Kampusu Kafkas Topluluğu öğrencilerinin de eşlik edeceği panele katılımlarınızı bekleriz.

Detaylar aşağıda bilginize sunulmuştur.
Tarih: 29.05.2010 Cumartesi / Saat:14:00
Katılımcılar:
Yalçın Karadaş, Yaşar GÜVEN, Enver SAĞLAM, Rahmi Deniz ÖZBAY, Çiğdem TÜRK, [...]”

Ancak ne kadar arasam da etkinliklerin gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin bir bilgi bulamıyorum. Saatleri durmuş olmalı ya da girişim güdümlü ve görev tamamlanmış olmalı diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Ancak demokrasi aşığı girişimcilerin kendilerine seçtikleri amblem, sessizliğin nedeninin daha derinlerde olduğu kuşkusunu da uyandırmıyor değil.

Amblem de günümüze kadar hiç konu edilmemiş olması da ilginç değil mi sizce de?
 

Peki bu Amblem ile ne vurgulanmış olabilir sizce... Örneğin birbirini kucaklayan insanlar ya da Çerkes Girişimi dendiğine göre birbirlerini kucaklayan halklar mı ya da hilalin İslamiyet sembolü olduğundan kimse kuşku duymadığına göre vurgulanmak istenen İslamiyet mi? Bunun yanı sıra amblem MHP’nin üç hilalini de çağrıştırmıyor mu ya da vurgulanmak istenen Türk-İslam sentezi mi?

Gelin de çıkın işin içinden.

Çerkes halkı adına -ki hiç hakları olmadığını defalarca vurguladık- güya hak talebinde bulunacak girişimciler MHP’yi, en hoşgörülü parti olara seçmiş olabilirler mi ya da sessizliğin nedeni, saydığımız bu unsurlar arasında çıkan anlaşmazlık mı? Eğer öyle ise bu, hep vurguladığımız gibi aynı halktan olmanın anlaşmak için yeterli olmadığının, olamayacağının kanıtı değil mi?

Evet gelin de çıkın işin içinden...