PERŞEMBE'NİN GELİŞİ…

12.01.2010

                               
Dr. MEŞFEŞŞU Necdet Hatam
                                             
                                             

Sayın Hatko Schamis ‘’Girişim’’in intihar ediyor olduğu görüşünde. Ne kadar da iyimser bir yaklaşım. Öyle ya kişinin intihar edebilmesi için önce doğması sonra da ölümü, intiharı fark edebilecek kadar bakılıp büyütülmesi gerekmez mi?  Dolayısı ile bizce ‘’Girişim’’e yapılabilecek yakıştırma olsa, olsa ölü doğduğudur. Destekçilerinin de ağızları su dolu. “Yaje psı değexhuağ.” ‘’Basın Duyurusu’’nu yeterli bulup bulmadıklarını ya da önerimiz doğrultusunda saklayıp saklamayacaklarını bile açıklamadılar. Eleştirilerinden sonra da sessizliklerini koruyabildiler.

 

Sessizliği “sukut ikrardan gelir” deyip, basın duyurusunu yeterli buldukları gibi mi algılayalım ya da sessizliği eleştirileri doğru buldukları gibi mi yorumlayalım, anlamak mümkün değil... 

 

Peki, Perşembe’nin gelişini Çarşamba’dan söylemiş olduğum için beni eleştirenler nerede? Ben olayı sulandırdığım yakıştırmasını getiren sayın KUŞHA Faruk Özden’in duyuruyu içine sindiremediğini sanıyorum. Dolayısı ile hiç kimse yapmasa bile sayın Özden’in özeleştiride bulunacağı beklentisine girmiştim.

Ancak…

 

Neyse bu yazıda girişimcilerin kimselerin yapamadığını yaptıkları, kimselerin söyleyemediklerini söylediklerini sananlara tam otuz dört yıl önce neler Neyse bu yazıda girişimcilerin kimselerin yapamadığını yaptıkları, kimselerin söyleyemediklerini söylediklerini sananlara tam otuz dört yıl önce neler söylenebildiğinin bir örneğini sunmak istiyorum. Devletin “Demokratik Açılım”ı savunduğu 2009 yılında değil, Türkiye’nin 12 Eylül’e hazırlandığı 1976 yılında bakın neler söylemişti dönüşçüler…

 

Kaynak, dönüşçülerin resmi yayın organı Yamçı. Birleşik sayı 7-16 1976. “Nasıl Yapmalı?”

Dönüşçülerin ortak görüşünü kaleme alan derginin Genel Yayın Yönetmeni sayın Fahri Huvaj… İşte özünde güncelliğini koruyan yazının sonuç bölümü:

 

1) Nihai amaç konusundaki görüşünüz ne olursa olsun, muhaceretteki Çerkes halkının yok olmaktan kurtuluşu ve ulusal varlığını istediği gibi sürdürebilme hak ve olanaklara kavuşması yolunda gerekli her türlü mücadeleyi vermekte kararlı olan herkesin asgari müştereklerde işbirliği yapmak zorunda olduğu gerçeği bilinmeli ve içtenlikle benimsenmelidir.

 

2) Farklı fikirlerin farklı yaşantı ve bilgilenmelerin sonucu olarak ortaya çıktığı gerçeğinden hareketle başkalarının fikirlerine de saygı gösterilmeli, onlardan birinin veya birkaçının kendi fikirlerimize oranla daha doğru ve geçerli olabileceği ihtimali her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.

 

3) Hiçbir zaman en mükemmel olmadığımız gerçeğinden hareketle görüşlerimizin kendi göreceli bağlantılı ve orantılı olduğu bilinmeli, herkes kendi fikrini yeni bilgi ve kanıtların ışığında tekrar gözden geçirerek gerekli değişikliklere uğratabilmek anlamında demokrat ve açık fikirli olmalıdır. Herkes kendi fikrini kapsamı, amaca uygunluğu, kendi içindeki tutarlılığı, işlerlik yeteneği ve pratik değeri gibi ölçütlere göre her zaman kendi kendine eleştirerek ve yöneltilebilecek eleştirileri dikkate alarak değerlendirmeye,  gerekirse değiştirmeye hazır ve istekli olmalıdır.

 

4) Ulusal kültür birikimi sağlamaya yönelik çalışmalar öncelikle, en etkin ve yaygın biçimde başlatılmalı, bu çalışmaların giderek anti-feodal, anti-asimilasyoncu demokratik ulusal mücadele biçiminde sürmesi gerektiği unutulmamalıdır. Bu mücadelenin, kitle tabanı ile bütünleşerek sürdürülmesi zorunluluğu, hiçbir zaman göz ardı edilmemeli, bu bütünleşmeyi sağlıklı biçimde gerçekleştirebilmek için, toplumun şartlanmışlıkları, sosyo-kültürel yapısı göz önünde bulundurularak herkesin açıkça gördüğü ya da itirazsız kabul edeceği asimilasyon olgularına, etnik sorunlara ağırlık verilmeli, bunun temel nedenleri üzerinde durulurken ekonomik olgular ve sistemler aşamalı olarak gündeme getirilmelidir.

 

5) Muhaceretteki Çerkes halkının yok olmaktan kurtuluşu, ulusal varlığını dilediği gibi sürdürebilme hak ve olanaklarına kavuşması yolunda her Çerkes birey olarak kendisini görevli ve sorumlu saymalı, çalışmalara maddi ve manevi katkılarda bulunmak üzere tüm olanaklarını kullanmalı, hatta olanaklarını zorlamalıdır.

 

6) Demokratik kuruluşlarla ve ulusal kurtuluş mücadelesi veren öteki ulus ve ulusal azınlıklarla işbirliği içinde bulunmak zorunda olduğumuz bilinmeli ancak bu ilişkiler halkımızın ulaştığı bilinçlenme aşamalarına göre ayarlanmalıdır.

 

7) Tüm ilerici yurtsever Çerkeslerin katılabileceği demokratik tartışmalar sonucunda bütün bu çalışmaları ve mücadeleleri sağlıklı biçimde tek elden yürütebilecek demokratik merkeziyetçi bir örgüt kurulmalıdır.

 

8) Bu anlayışları benimseyen ve hayata geçirebilen ilerici yurtsever Çerkeslerin oluşturabileceği bu demokratik merkeziyetçi örgüt içinde, pratiklik, kolaylık ya da önem sırasına göre ele alınabilecek kimi çalışmalar şunlardır.

 

a) Türkiye’de kesin nüfus ve konumumuz saptanmalı, aynı çalışmanın öteki muhaceret ülkelerinde de gerçekleştirilmesi için gerekli girişimlerde bulunulmalıdır.

 

b) Kafkasya ve Kafkasyalılarla ilgili olarak yayınlanmış kaynakları içeren geniş bir bibliyografya taraması gerçekleştirilmelidir.

 

c) Osmanlıca kaynaklar bugünkü dile çevrilmelidir.

 

d) Anayurtta anadille yayımlanmış bulunan temel kaynaklar yerel dillere çevrilerek muhacerete aktarılmalıdır.

 

e) Anayurtla kurulacak sosyal ve kültürel ilişkilere hız vermeli, anadille okuma-yazma eğitiminin sonuçlarına paralel olarak anayurttaki her türlü kültür ürünlerinin ve periyodik yayınların orijinal metinleriyle muhacerette izlenmesi sağlanmalı, bunun yanı sıra muhaceret edebiyatı geliştirmelidir.

 

f) Muhacerette her geçen gün hızla kaybolan, hayatın her aşamasına ilişkin örf ve adetlerimiz, folklorik değerlerimiz, sözlü kültür ürünlerimiz ivedilikle derlenmeli ve bilimsel bir yaklaşımla değerlendirilerek muhaceret çapında halka sunulmalıdır.

 

g) İngilizce, Almanca, Fransızca ve Rusça olarak yayınlanmış bulunan temel eserlerin Çerkesçe’ye ve yerel dillere çevrilerek yayınlanması sağlanmalıdır.

 

h) Kitap, Broşür, Bülten bildiri gibi yayınlar yanında, Türkiye çapında bilimsel, geniş kapsamlı bir yayın organı veya değişik düzeylerde yayın organları periyodik olarak çıkarılmalıdır. Giderek radyo ve televizyondan yararlanma olanakları sağlanmalıdır.

 

I) Bilimsel olarak Türkiye çapında bir sosyo-ekonomik araştırma gerçekleştirilmelidir.

 

i) Yeni doğan çocuklara Çerkesçe isimler verilmesi, herkesin Çerkesçe bir soyadı alması teşvik edilmeli, giderek Çerkes halkının muhaceret ülkelerinde ayrı bir milliyet olduğunun nüfus kayıtlarına tescil ettirilmesi amaçlanmalıdır.

 

Bu ilkeler çerçevesinde yapılacak çalışmaların sonucunda halkımız her türlü baskıdan ve yok oluştan kurtuluşunu ulusal varlığını dilediği gibi sürdürebilme hak ve olanaklarına kavuşmasını sağlayacak en iyi çözümü bulabilecek, yetkin ve özgür iradesiyle kendi kaderini kendisi tayin edebilecektir.”