KÜÇÜK SANILAN BÜYÜK ÇELİŞKİLER

17.12.2009

                               
Dr. MEŞFEŞŞU Necdet Hatam
                                             
                                             

CC izleyicileri yazanları arasında daha öncede ciddi tartışmaların olduğunu unutmamışlardır. CC hiçbir dönemde süt liman olmadı. Ya yazanları ya da yazanları ile katılımcıları arasında kıyasıya tartışma hep olageldi. Olmalı da. CC’nin marka olabilmesi, marka olduğunu sevene sevmeyene kabul ettirebilmesinin en büyük nedenlerinden biri de bu değil mi?
 

Yayıncılığı çok iyi bilen sayın Kuban’ın kimi tartışmalara seyirci kalması moda deyimle reytingi arttırmak için mi acaba diye düşünüyordum -ki, daha önce beni birçok kez uyarmışken- bu kez kendileri eleştirdi sayın Hapi’yi. Yazarların birbirine sataşmadan her birinin kendi kulvarında yüzüyor olması, ortalığın süt liman olması sayın Kuban’ı rahatsız etmiş olmasın? Hani reyting düşerse korkusu… 
 

Bu, olayın şaka yönü ama konu gerçekte benim için sessiz kalınabilecek gibi değil. Hele katılımcıların kimileri sessizliğimi yadırgamış, görüşleri örtüşenlerimizden kimilerimizi komutan kimilerimizi lejyoner olarak değerlendirmişse… Evet, bu yaklaşım en hafif deyim ile hoş bir yaklaşım değil. Böylesi dikkatleri, savunulan düşünceye değil sataşma sözcükleri üzerine topluyor ki, amaçlanan bu olmasa gerek. Ancak üzülerek belirteyim ki ara, ara her birimiz benzer hataları yaptık, yapıyoruz... Üretmeye çalışıyor, çabalıyor, çabalarken de yanlışlar yapabiliyoruz. En azından kendimizce doğru başkalarınca yanlış algılanan söylemlerde bulunabiliyoruz. 
 

Diğer yandan, olayın başlama ve gelişimini izlediğimde “köşe yazarı arkadaşlarıma, katılımcılarımıza acaba gönül mü koymalıyım” diye kendime sormazlık da edemiyorum. Hani şu alınma, gönül koyma, küsme, kıskanma benzeri eylemleri yöneten sinir merkezini daha ilk okul yıllarımda bilinçli bir şekilde -belki bir gün onu da anlatırım- köreltmemiş olsaydım, sayın Hapi’yi kıskanır, Nurhan ve Erhan kardeşlerime de biraz küserdim sanırım... 
 

Öyle ya anımsayacaksınız CC'de kalıp kalmamam bir ara gündeme getirilip bu bağlamda forumda “çok yaralı düşünceler” dile getirildiğine ben; “yazmaya bir süreliğine ara veriyorum” da dememiştim. Buna karşın sevenlerim de CC'den ayrılmamadan sevinecekler de tartışmayı benim üzerimden yürütmüşlerdi. Zorlama bir yorumlama ile sayın Kuban’ın eleştirisini sayın Hapi’ye CC’nin kapılarını kapatıyor gibi yorumlayan köşe yazarı arkadaşlarım da benimle ilgili “kriz”de hiç sayın Kuban’ı uyarmamışlardı. Sayın Hapae'de Kuban, Hatam ve Talebe'nin kararlarımızı yeniden gözden geçirmemiz düşünmemiz uyarısında bulunmakla yetinmişti. Hal bu ki, sayın Kuban’ın bana kapıyı gösteren cümleleri, zorlama yorum gerektirmeyecek kadar açıktı. Bakın ne demişti sayın Kuban 16 Nisan 2009 tarihinde CC Forum'un konuya ilişkin sayfasında: 

“Bununla beraber, iki ayrı yerde yazarlık yapmanın da doğru olmadığını düşünüyorum. Burada yanlış anlaşılmamamı rica ediyorum. Değerli thamademiz nerede yazarsa yazsın, benim için değerinde azalma ya da çoğalma asla olmaz, olamaz. Zaten CC okuyucularının yazdıklarından da anladığım, kimse thamademize karşı bir tavır sergilemiyor. Aldığı kararı eleştiriyorlar. Belki de aşırı sevginin ve sahiplenmenin verdiği bir kızgınlıkla gitmesini istiyorlar.  
 
Ben de onlar gibi düşünüyorum. Yalnız ben kızgınlıkla değil olması gerekeni belirtiyorum ve değerli thamademizin artık yazarlık yaşamını Uzunyayla.com’da sürdürmesinin daha iyi olacağı inancını taşıyorum. Hemen belirteyim bu benim kişisel görüşümdür, CC’yi bağlamaz. 
 
Sizlerden ricam bu konunun artık daha fazla uzatılmamasıdır.  
 
Sevgili thamademiz CC’de kalmayı tercih etmiştir. Ben de Uzunyayla.com’da yazarlığına devam etmesinin daha doğru olacağı konusunda düşüncemi dile getiriyorum.”


Bu açık sözleri karşısında bile sessizliğini koruyabilen Sayın Fidan’ın, sayın Hapi’yi eleştirdiği için, özelde uyarmakla, yönetim içinde tartışmakla yetinmeyip, sayın Kuban’ı yıpratma hedefli olarak algılanabilecek başlık açmaları küçük sanılan büyük bir çelişki değil midir? Bu başlığı açarak, yaratık bile olamamışların “
Vakit hani de dönüş zamanıdır ya. Hani dönüş terk etmektir tehiri ve de gelecek umursamasıdır ya. Gecikme tüccarı bunlar şimdiye kadar insanlıktan muhacir idiler şimdi Çerkeslikten muhaceret ediyorlar.

Bunlar NESNAS, nesnas ne midir? Nesnas insana benzeyip de insan olmayandır. İnsanımsıdır. İnkişafları tam değildir. Onun için krize girerler anavatan diye dönüş diye”
veciz olarak algılayabileceğiniz sözlerin yazılmış olmasına vesile olmak sayın Hapi’yi eleştirmekten daha mı yanlış? Peki sayın Kuban’ı eleştirmekte bu kadar acele etmişken bu veciz sözleri henüz görmemiş olmanıza, sayın Hapae’nin de yazısında hiç değinmemiş olmasına ne demeli. Şimdi  “sükut ikrardan gelir” diyerek küsersek sorumluluğu kimin olur sizce?
 

Sevgili Erhan, ben şu açılım konusunda bir özeleştiride bulunacağın ve “dev girişimin fare doğurduğunu” yazacağın beklentisini taşıyordum ki, siz Kuban bey yöneticimiz konumu da özel olmasına karşın olayı yönetimde tartışmayı değil, “CC’nin kendisinin değil bizim olduğunu” her platformda dile getiren sayın Kuban’ın, yöneticiliğini ön plana çıkartarak köşenize taşımayı daha uygun buldunuz.  Üstelik sayın Kuban, yönetim konusundaki görüşlerini şöyle dile getirmişken:

“Ben ne kadar CC'nin tek sorumlusu değilim diye sık sık söylememe karşın, beni CC Yayın Yönetmeni gibi tanıtmaktadırlar. Bunu da açıklığa kavuşturmam gerekiyor. Ben CC'nin Yayın Yönetmeni falan değilim. Ben de diğer büyüklerim ve arkadaşlarım kadar yetki sahibiyim, çoğundan da daha az emek veriyorum. (Örneğin değerli thamadem HAPİ Cevdet'ten, değerli thamadem MEŞFEŞŞÜ Necdet'ten, değerli arkadaşım KEC-I Süleyman'dan, değerli arkadaşım HAPAE Erhan'dan, değerli arkadaşım KUBE Nurhan ve CC'ye emeği geçen diğer büyüklerim ve arkadaşlarımdan daha az emek veriyorum.) Konuşmamızda ben değerli thamademize kararın kendisine ait olacağını söyledim. Nitekim aldığı karara da saygı duydum.”
 

Peki sevgili Nurhan, CC Forum'da nicle (özel konumları gereği adları ile yazamayacak olanları ayrı tuttuğumu belirteyim de bizleri oyalayacak yeni bir sayfa açılmasın) yapılan eleştiriler, dahası suçlamalar, hakaretler için “önemli olan fikirdir, söyleyen kişi değildir” görüşünde olmanıza karşın sıra sayın Kuban’a geldiğinde kişinin de sitedeki konumunun da önemli olması da küçük sanılabilecek büyük bir çelişki değil mi?

 

Gelelim bizce yanlış olan üslup konusundaki değerlendirmeye.

Değerli arkadaşlar aynı konuda uyarılarınıza karşın sizin söylediklerinizin hep tersini yazan biri “siz yalancısınız” demiyorsa sizi yalancılıkla itham etmiş olmuyor mu sizce? Sayın Hapi’nin yaptığı da hep böyle şeyler değil mi? Örneğin günlük Tv. yayın süresinin on dakika ile sınırlı olduğunu dile getirmesi yalan değil mi? Ayrılan bütçenin yetersiz kalmasından kaynaklı Adigece kitapların yayımının azalmış olmasını, Adigece kitap yayınına sınırlama getirilmiş gibi sunmak yanlış değil miydi?  Özellikle teknik elemanların kazancının Türkiye’deki kazançlarından çok daha iyi olduğu defalarca yazıldığı halde aylık 250 Dolar'ı (bu arada belki işinize yarar benim aylığım 100 Dolar), temcit pilavı gibi ısıtıp, ısıtıp sunması gerçekçilik mi? Dil konusunda bütün dilcilerimizin üzerinde anlaştığı dahası Kabardey-Balkar Parlamentosu’nun onayladığı alfabe taslağı olduğunu defalarca yazmış olmamıza karşın “şu dilci ne düşünüyor, öbür profesör ne diyecek” diye yineleyip durması “Sayın Hatam siz yalancısınız” anlamına gelmiyor mu?
 

Tüm bu konularda benim yalan söylediğim sayın Hapi’nin doğru söylediği görüşünde olsanız da üslup özensizliklerini  -ki forum sayfalarında örnekleri verildi- bu güne kadar hiç eleştirmediğinize göre, ”Fakat üslup herkes için olduğu gibi Cevdet abi için de önemlidir sanırım” cümlesini, “üslup sayın Hapi’yi eleştirecekler için önemlidir” gibi algılamamız haksızlık olur mu?
 

Peki ne mi düşünüyorum?
 

Özetle ben:
 

Sayın Kuban tek yönetici olarak algılanıyorsa eğer, CC’yi katılımcıların yöneticisinden daha çok söz sahibi olduğu bir site olarak görüyorum.
 

Arkadaşlarımız eleştirilere değil de eleştirilere konu olan yaklaşımlar konusunda daha duyarlı olabilirlerse daha az kriz çıkacağı görüşündeyim.
 

Üslup önemli olmakla birlikte içeriğin daha önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum.
 

Bu olayın arkadaşlarımızın  değerlendirmelerde “çifte standart” uyguladıklarını ortaya koyduğunu düşünüyorum.
 

Yazanı, katılımcısı ile görüşlerimizi özgürce dile getirebildiğimiz başarılı bu güzelim siteyi bize armağan eden sayın Kuban’ın, olağanüstü emeğinin karşılığı bu olmamalı diyorum.
 

Öncelikle kendi sesini halkına ulaştırmak için kurucuları arasında yer aldığı, algılandığı şekli ile kendi sitesinde sayın Kuban’ın gerekçe ne olursa olsun birimizden birini eleştirme hakkını elinden almanın çok büyük haksızlık olacağı ve sonradan katılanlar olarak buna hiçbirimizin hakkı olmadığını düşünüyorum.
 

Daha önce yazarken artık yazmama kararı alan birinin yazmama gerekçesini birimizden birine gücenmekle açıklanamayacağı inancındayım.
 

Her birimizin açıklayabileceğimiz ya da açıklayamayacağımız bir nedenle bir gün yazamaz ya da CC’de üstlendiğimiz görevleri yerine getiremez olduğumuzda okurlarımızın o güne kadar ki emeklerimize teşekkür edip bizleri özgür bırakmalarının kadir bilirlik olacağını anımsatıyorum.
 

Ayrılmayı düşünen hiçbirimizin yerinin dolmayacağı kuşkusunu duymuyorum.
 

CC’nin var olduğu sürece, halkını sorumluluğunu duyanlar için, görüşlerini halkı ile paylaşabileceği güzel bir ortam olma özelliğini hiç kaybetmeyeceği inancındayım.
 

Halkını sorumluluğunu duyanların CC’yi daha da geliştirecekleri: Daha da büyütecekleri Türkçe okuyup yazanlar için vazgeçilmez olduğu gibi, anadilimiz başta olmak üzere her dilde okuyup yazanlarımız için de vazgeçilmez olacağı ve sorunlarımız çözüm buluncaya kadar çözüm çalışmalarına, olumluyu güzeli, barışı önceleyerek yaşatacakları umudumun altını çiziyorum.
 

Halkı için ölmenin bile halkına zarar verebileceği bilinci ile çok yazdığı, uzun süredir yazdığı için sayın Hapi’nin halkına çok yararlı olduğu görüşünde değilim. Yine de görüşlerimizi daha açıklamamıza vesile olduğu için sayın Hapi’nin -Allah uzun ömür versin- yaşadığı sürece yazmasından yanayım
 

Ve anavatanın izleyemedikleri sitelerde, anlamadıkları dilde eleştirmenin dedikodu olduğu, halkımıza zarar verdiği görüşümde ne kadar haklı olduğumu bir, bir daha yaşıyor, bizlere insan olmadığımız hakaretine vesile olan arkadaşlardan bir özür bekliyorum.
 

Sayın Hapae’den bir alıntı ile bitireyim:
 

“CARI”…