MERSİN

13.04.2009

                               
Dr. MEŞFEŞŞU Necdet Hatam
                                             
                                             

Biliyorsunuz artık, en büyük idealim “Anavatana Dönüş”tür ama tüm büyük idealler gibi dönüşün de bugünden yarına gerçekleşmeyeceğini bilir sık, sık da dile getiririm. Farklı ülkeler, farklı sistemlerde yaşayan Çerkes toplulukları arasında sağlıklı ilişkiler kurulması ve geliştirilmesini de amaca yönelik en büyük adım olarak görür, önemserim. “Farklı ülkelerde yaşayan tek ulus” cümlesinde ifadesini bulan bu aşama 2003 yılında Nalçik’te toplanan altıncı genel kurulca da benimsenmiş ve DÇB programında da yer almıştır.

Yaşadığımız ülkede olumsuzlukları olumluya dönüştürme mücadelesi verirken diğer ülkelerde yaşayan kardeşlerimize olayların olumsuz yönlerini değil olumlu yönlerinin aktarılmasının başarı için daha doğru bir yöntem olduğunu düşünür, benimser ve de uygularım. “Gerçekçi olmak” gibi, bir çırpıda karşı çıkılamayacak gibi görünen gerekçeyi siper edinerek, anavatanın, olumluya dönüşmesi uzak olmayan kimi doğru-yanlış, olumsuzluklarını, ısıtıp, ısıtıp önümüze koyanların hiç anlayamayacakları bir yaklaşımdır bu. Dahası, domuzuna anladıkları halde, anlamamak için direnecekleri bir yaklaşım. Çünkü anlama, sorumsuz davranışlarından utanmayı, kendine kızmayı, öfkelenmeyi birlikte getirecektir. Bu da insan ruhunun kolay kabulleneceği bir durum değildir.

Bu birbirine ters davranış kalıplarını, karşılaşmaya hazırlanan futbol takımlarının sorumluları ve gerçek taraftarları ile muhtemelen başka renklerin sevdalısı spor yazarlarının yaklaşımlarını karşılaştırarak açıklayabileceğimizi düşünüyorum. Maça hazırlanan bir takımın sorumluları, takımlarının eksiğini, zayıf taraflarını, futbolcuların hangisinin kötü oynama ihtimali olduğunu, karşılaşmaya beş kala en ince ayrıntısına kadar irdeleyen spor yazarından daha az bilmiyordur. Ama bunları basınla paylaşan, paylaştığı için övülen ya da paylaşmadığı için suçlanan sorumlu bu güne kadar görülmemiştir, gelecekte de görülmeyecektir.

Ancak karşılaşacak takımlardan birini başarıya ulaştırmak gibi bir sorumluluğu taşımayanlar, takımlardan hangisinin galip geleceği kendisi için önemli olmayanlar, benleri, taraftarı olduğu takımın kazanmasından çok ne denli bilgili olduğunu (aslında bildiğini sandığını) göstermeyi daha çok önemseyenler, yazar, yazarlar… Başarıya karşı olmadıklarını, dahası, başarı ile mutluluk duyacaklarını yineleyip durur, başarıyı zorlaştırdıklarının farkında olmazlar. Bu sözde taraftarların kimileri, benlerini, o denli önemserler ki zarar verdiklerini yaşamalarına karşın davranışlarını değiştirmezler.  İlginçtir sevmenin özveri ile ölçülebileceğini de bilmezden gelirler.

Türkiye diasporasında bu yaklaşım o kadar olağandır ki anavatandaki küçük, büyük hemen her olayı yüzeysel bilgileri ile derinlemesine irdeler ancak yaşadıkları coğrafyada asıl üzerinde durulması gereken olayları görmezden gelirler.

Örneğin Adighabze'ye çevrilir, yayınlanırsa anavatan kesiminin umudunu büyütecek olanı ararken Kaf-Fed sitesinde yakaladığım, coşkuyla okumaya başladığım ve acıyla bitirdiğim şu haber: 

“Mersin'de "II. Doğu Akdeniz Çerkes Gençleri  Toplantısı" yapıldı
30.03.2009

22 Şubat 2009 tarihinde İskenderun Kafkas Kültür Derneği’nin organizasyonu ile birincisi düzenlenen Doğu Akdeniz Çerkes Gençleri Toplantısı'nın ikincisi Mersin Kafkas Kültür ve Yardımlaşma Derneğimizin girişimleri ile 22 Mart 2009 tarihinde Mersin Suphi Öner Öğretmen Evi'nde yapıldı.

Mersin Kafkas Kültür ve Yardımlaşma derneğimizin organizasyonu ile düzenlenen toplantıya Adana, Kayseri, İskenderun, Reyhanlı, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Gaziantep’ten çok sayıda Çerkes genci katılarak bizleri onurlandırdılar.

Hem günümüz Çerkes gençliğinin sorunları hakkında görüş alış verişi yaptık, hem de birlik ve beraberliğimizi pekiştirme fırsatı bulduk.

Mersin'de yaşayan Çerkes gençlerinin katılımlarıyla yaklaşık 200 kişilik topluluk toplantı salonundaki yerlerini aldıktan sonra "İkinci Doğu Akdeniz Çerkes Gençleri Toplantısı" açılış ve hoşgeldin konuşmalarıyla başladı.

İlk olarak derneğimiz adına genç arkadaşlarımız, toplantıya katılan tüm bölge derneklerine kısa bir hoşgeldin konuşması sundu daha sonra dernek başkanımız Ş. Şamil Koç katılımlarından dolayı tüm genç arkadaşlara teşekkürlerini sunarak böylesi bir toplantıda ev sahibi olmanın mutluluğu içerisinde olduklarını belirtti.

Daha sonra sırasıyla Adana, Kayseri, İskenderun, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Reyhanlı temsilcileri söz alarak toplantı ile ilgili görüş öneri ve iyi niyet temennilerini bildirdiler.

Yapılan konuşmaların ardından Çerkes toplumunun vazgeçilmezi düğünlerimiz hakkında bilgilendirme amaçlı hazırlanan belgeseli birlikte izledik. Düğünlerde yapılması gerekenler ve bir Çerkes düğününün nasıl olması gerektiğini değerlendirdik.

Belgesel filmin ardından söz alan arkadaşlarımız soykırım ve Adige sorunları hakkında hazırladıkları sunumlarla, bu konu hakkındaki duygu ve düşüncelerini paylaştılar.

Yapılan konuşma ve sunumların ardından verilen arada katılımcılar ev sahibi gençlerimiz tarafından hazırlanan mönü ile yemek yeme imkânı buldular.

Gençlerimiz böylesi güzel ve kültürümüz açısından verimli bir günü, toplantı salonun avlusunda kurdukları düğünle hem süslediler hem de gönüllerince eğlenme imkânı buldular.

Yapılan düğününün ardından misafirlerimiz ayrılırken en yakın zamanda tekrar bir araya gelme temennileri içinde bulunarak derneğimize teşekkürlerini sundular.

Biz de katılımcı tüm arkadaşlara ve emeği geçen tüm gençlere böylesi güzel ve anlamlı bir organizasyon için teşekkür ediyoruz.

Mersin Kafkas Kültür ve Yardımlaşma Derneği

Evet, bu kadar genç güzel insanın bir araya gelebildiğini görüp coşku duymamak mümkün mü? Ancak ciddi olarak değerlendirildiğinde de “zaman acaba boşuna mı harcandı” diye üzüntü duyulmaz mı?  Birinci toplantıda kimi kararların alınıp alınmadığı bunların ne ölçüde gerçekleştirilebildiği merak edilmez mi? Ya da salonun, daha çok yemekli bir sohbet toplantısına uygun gelecek düzeni, niyetin pek ciddi olmadığı konusunda fikir vermez mi? Konuşulanların haberleştiriliş biçemi bu kuşkunuzu pekiştirmez mi?

Pekiştirir çünkü gençlerimiz;

hem, günümüz Çerkes gençliğinin sorunları hakkında görüş alış verişi yapmış, hem de birlik ve beraberliklerini pekiştirme fırsatı bulmuşlar. (Çerkes sorunlarının ne olduğu, hangi derneğin ya da hangi gencimizin hangi sorunları önemseyip ne gibi çözüm önerileri getirdiği saklı)

Adana, Kayseri, İskenderun, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Reyhanlı temsilcilerinin, toplantı ile ilgili görüş öneri ve iyi niyet temennilerini dinlemişler. (Bunları da sadece toplantıya katılanların bilmesini yeterli  bulmuşlar.)

Düğünlerde yapılması gerekenler ve bir Çerkes düğününün nasıl olması gerektiğini değerlendirdik. (Kimselere anlatılmayacaksa neden değerlendirmişler)

Belgesel filmin ardından söz alıp soykırım ve Adige sorunları hakkında hazırladıkları sunumlarla, bu konu hakkındaki duygu ve düşüncelerini paylaşmışlar. (bunları da kamuoyu ile paylaşma gereği duymamışlar)

Peki, bir araya gelen bu kadar genç, enerjik insanın neler konuştukları ne gibi kararlar aldıkları anavatana anlatılabilinir mi sizce? 

Dahası, anavatandaki sinek vızıltısına bile takacak kulp bulan ancak bu toplantı ve benzeri çalışmaları görmezden duymazdan gelebilen, bilgileri yüzeysel derin eleştirmenlerin, “Çerkes ulusal sorunu”nu gerçekte dert edinmedikleri, dert edinirmiş gibi yaptıkları söylenemez mi?  Böylelerinin Dönüş sorunları üzerine döktürdüklerinin bir önemi olur mu?

Bir de arada bir de olsa “neredeydik nereye geldik” diye kendimizi sorgulamamız geremez mi ve bu toplantı, daha önce eleştirdiğimiz “Kafkasya Derneği II. Gençlik Toplantısı”na göre bile çok ilkel, bu ilkelliği görmeyenler daha da ilkel değil mi?

Ne dersiniz?

http://circassiancanada.com/tr/arastirma/0083_kafkasya_dernegi_
2_genclik_toplantisi_sonuc_bildirgesi_hakkinda_dusunceler.htm