BİR TUTAM MUTLULUK

10.02.2008

                               
Dr. MEŞFEŞŞU Necdet Hatam
                                             
                                             
Çarşamba günü saat 16 00 da Ulusal müzemizin salonundaydık. Müzemizin küçük ama şirin mi şirin bir salonu var. Etkinlik düzeyenler ile izleyicilerin, konuşmacılarla dinleyicilerin, katkıda bulunanlarla onları dinlemekten mutluluk duyanların ses düzeneğine gereksinme duymadan birbirlerini duyabildikleri bir küçük amfi teatr.

Jıw’ın konseri için toplanmıştık. Kimileriniz artık Jıw’ı tanıyorsunuzdur. Weredıjleri arşivlerin tozlu raflarından, tekniğin bu denli gelişkin olmadığı, olanakların yetersiz olduğu zamanlarda kaydedilmiş ses bantlarından alıp yeniden hayat veriyor.

Ğuıç’e Zamudin başka birçok güzel şey yanında bu konuda da başarılı oldu. Yıllardır uğraşısı p’uable (hasır) yi yeniden evleri süsler, gelen konuklara sunulur, resmi ziyaretlerde dahil, seçkin kişilere götürülür hediye konumuna getirdi. Doktorasını bu konuda yaptı vr bu çalışmaları ile Rusya Sanatçılar birliğine kabul edildi.

Şıç’e pşıne’nin yeniden yaygınlaşmasında da emeği büyük. Pxhe pışınenin yeniden kullanılır olmasını da Ğuç’e sağladı.

Ğuıç’e Zamuddin’e ilişkin daha söylenebilecek çok şey var ama biz bir tutam mutluluğumuza dönelim dilerseniz.

Evet yukarıda sözünü ettiğim güzelim salonda Jıw’ın konseri vardı. Güzelliklere gelince; bir kez salon hınca hınç doluydu. Kadınlar erkekler, yaşlılarımız, gençlerimiz, genç kızlar delikanlılar, çocuklar evet çocuklar da izlemeye gelmişti. Yer bulamayanlar ayakta izledi.

On kişilik grubun ikisi Türkiye’dendi. Öğrenci dönüşçülerimiz: Ğuınejıque Selim ve Tırkuawe Erhan. Eğer bu günlerde Türkiye’de tatilde olmasa idi Nalmes’in as elemanı Şaguıj Batıray da aralarında olacaktı. Bu yaşadıklarınızla heyecanlanmaz, mutlu olmaz mısınız? Anavatana dönüş yapmasalardı dili rahat kullanamayacakları kesin olan gençlerimiz koroda yer alıyor, dilleri biraz çalsa da solo weredıj söylüyor, şıç’e pşıne çalıyorlardı.

Bir diğer güzellik böylesi bu samimi konsere zaman ayırabilen dönüş yapmış kişi sayısının az olmaması idi. Böylesi mutlu günlerde ben gözlerde, birbirinden ayıramadığım, belki ayırmak da istemediğim, sarmaş dolaş olmuş mutluluk ve hüznü görürüm. Olayı yaşamaktan duyulan mutluluk ve bu mutlu olayı geride kalan, uzaklarda kalan sevdikleri ile paylaşamamanın hüznü… Mutluluk ve hüznün bizleri sarmaladığı öylesi günlerde, yıllar öncesine giderim hep. Yıllar öncesi bir olayı anımsarım. Bir kez daha Kulaklarımda yankılanır Queuıfe Haçim’in sözleri.

Evet yıllar önce, yetmişli yıllar… Anavatandan bizi onurlandıran üç konuk. Queuıfe Haçim, Hafıtse Muhamet ve Şortan Sultan. Bizler de Ankara’da üniversite ve dernek gençliğiyiz. Anavatan’dan konuk gelişlerinin sık olmadığı, ender olduğu günler… Konukseverlikleri ile öğünen büyüklerimizin, komünist ülkeden (ne yazık ki anavatan olduğu akla gelmezdi hiç) kardeşlerimizi görelim diye gelen konuklardan kaçtığı yıllar. Konukları öğrenci bursları ile pidecide ağırlamak zorunda kaldığımız, Kendilerine sunabileceğimiz düğün için ancak Maltepe Düğün Salonunu kiralayabildiğimiz yıllar. İşet o günlerde Ankara’daki üç konuğumuzun thamadesi Queuıfe Haçim, (Şimdi Qeberdey-Balkar Cumhuriyeti Yazarlar Birliği Başkan Yardımcısı) düğün salonundaki nefis konuşmasına, hep kulaklarımda yankılanan şu sözlerle başlamıştı:

“Уащхьэ махуэ щхьитI йыэщ. Зыр хэкум йыс âдыѓэм зыр хэхэс âдыѓэм йейщ. Уащхьэмахуэ пситI къуожэх зыр хэкум йс адыѓэм âдрейыр хэхэс âдыѓэм йейщ. Â зы цIыхуым йынэм языр гъыўэ мыдрем гуыфIэ нэпс къыщIэжьынкъым. Ди лъэпкъым йынахъыбэр хэхэсу ди псым языр гъыўэ âдрер гуфIэў къежьэхыфынукъым.”

“Uaşhamafe’nin iki tepesi var biri anavatandaki diğeri de diaspora Adigelerinin. Uaşhamafe’den iki akarsu doğar biri anavatan Adigelerinin diğeri de diaspora Adigelerinin. Bir insanın iki gözünden biri ağlarken diğeri sevinç gözyaşları dökemez. Halkımızın büyük çoğunluğu yaban ellerde iken, akarsularımızın biri ağlarken diğeri sevinçle çağlayamaz.”

Gerçekten öyleymiş, vücudunun çok büyük bir bölümü uzaklarda iken mutluluk dolu, dolu yaşanamıyormuş…

Bununla kalmadı o gün yaşadığımız güzellikler. Çok sayıda derlemenin kaynağı, artık aramızda olmayan Beret’are Abidet’i oğlunun ve başka, kaynakların yakınlarının da salonda oluşu ayrı bir güzellikti. Hele Beret’are Abidet’ten derlenmiş dakikalar süren ğıbzeyi söyleyen hukuk fakültesi mezunu gencin de Beret’ar olması… Londra’dan geri getirilen bir ezginin de dinletiler arasında yer bulması.

Bu yaz annesi ile ziyarete geldiği Maykop’u beğenip, Maykop'ta öğrenim görme kararı alan, böylece anne ve babasının da dönüşünü daha erkene alan Sevgili Guşef Şenvar ile henüz ana sınıfı öğrencisi Yedic Denef’in de Grubun son parçası ile halka olan kızlarla birlikte coşku ile, mutlulukla wıc yapmaları …

Çiçek hastalığına ilişkin Çok sayıdaki weredlerden birinin de izleyicilere sunulması, Ayrıca üzerinde durulmayı hak eden, çiçek aşısının Adigeler tarafından bulunduğu, Türkiye’deki İngiliz Elçisi kanalı ile Londra’ya gittiği ve tüm dünyaya yayıldığı bilgisi…

Hele, hele yer bulamadıkları için giriş basamaklarına sıralanmış gençlerin, weredıjleri artık tanıdıklarının, sevdiklerinin göstergesi isteklerde bulunması…

Doğrusu beni en yoğun gençlerin bu istekleri duygulandırdı. Başka bir çok güzellikle birlikte bu olayı, özellikle bu olay yeniden doğuşumuzun, gelecekte ayaklarımızı daha sağlam yere basacağımızın, umudun, umudun göstergesi olarak algıladım.

Sizce de bu olay, dile ilişkin birçok yazımda yer verdiğim şu metindeki gerçeğin değişmeye başladığı umudu değil miydi?

“… Непэ, уежьагъэу къэплъыхъугъэкIи, орэурыс, орэтырку, орэараб, орэнэмыкIрэ лъэпкъ, иныдэлъфыбзэкIэ зы орэд горэ къэзымыIошъун, зы усэ пычыгъо горэм къемыджэшъун цIыф къэгъотыгъуае хъунэу тшIошIы. Ау узылъыхъурэр адыгэ цIыфмэ, ахэр зышIэрэм нахьи зымышIэрэр нахь зэрэгъотыгъошIум щэч хэлъэп. Ащ дакIоу мымакIэу уарихьылIэщт, тIэкIурэ зэхэсыгъэ, чэфыгъэ, гушхуагъэ адыгэ купмэ, хэкум урысыбзэкIэ, хымэм зыхэс лъэпкъхэм абзэкIэ орэдыр къыхадзэу. Е янасыпмэ, адыгэ орэдыжъ къыхэзыдзэшъун горэ ахэсмэ, ащ ехъуапсэхэу дежьыухэу къыхэкIы. Ежь ыбзэкIэ орэд зэримышIэрэм е орэдыр къыхэзыдзагъэм дежъыун зэримылъэкIырэм иукIытагъо гукIэ зэхэзышIэхэри мымакIэу къахэбгъэщын плъэкIыщт...

Bugün aramaya kalksanız ister Türk olsun, ister Arap, ister başka halktan biri, anadili ile bir şarkı söyleyemeyecek, bir şiirin bir bölümünü okuyamayacak bir kişi bile bulmanın çok zor olsa gerek. Ancak aradığınız kişi Adige ise eğer, bunları bilenlerden çok bilmeyenleri bulmanın daha kolay olacaktır, kuşku yok. Bu duruma koşut, birlikte yemek yemiş, hafif içki alıp keyiflenmiş, coşmuş Adige grupların, anavatanda Rusça, diasporada birlikte oldukları halkın dili ile şarkı söylemeye başladıklarına, az olmayan sıklıkta rastlanır. Yada şanslarına Adige weredıj söyleyebilen varsa aralarında imrenerek ona eşlik etmeye çalıştıkları da olur. Kendi dili ile bir wered bilmediğinin yada weredi söyleyene gönlünce eşlik edemeyişinin utancını duyanlarının sayısının az olmadığını da gözlemlersin…”

Grubun izleyicilere bir de sürprizi vardı. Konuk solist. Bırsır Abdullah. Ünlü mimarımız, ressamımız… queceweredxer, köy werdeleri, belki de taşlamaları diyebileceğimiz derlemeleri de resimleyen sanatçımız. Bu akşam da jıw eşliğinde köy weredlerini sundu izleyicilere… Başlamazdan önce de “Hepsini okuyamam çok uzun. Onun için buradakilerden köyünün adını saymadıklarım kusura bakmasın” demeyi de ihmal etmedi. Belki de “köyünün adını saydıklarım kusura bakmasın” demek daha uygundu… İçerik taşlamaydı ya…

Gufes Vakfı’nın Jıw’ın sponsorlarından biri olması. olayın mutlaka altı çizilmesi gerekli bir başka güzel yanı. Ayrıca sadece bu olay bile dönüş yapanların nelerle uğraştığının bir göstergesi. Güzelliklerin sponsor oluyor, güzellikleri icra ediyor, güzellikleri izleyenlerin arasında yer alıyorlar. Hem salt kültürel alanda değil, Adige Xase’nin çalışmalarında, üniversitelerin öğretim kadrolarında, devlet kurumlarında, hukuk alanında, camide, ticari hayatta, iş adamları arasında özetle yaşamın her alanında, dönüş yapmış olanlarımızdan birini mutlaka görürsünüz…

İşte böyle idi Çarşamba akşamı her birimizin kendi duygu sarmalında yaşadığı bir tutam mutluluğumuz. Daha yaşanan başka az olmayan sayıda mutluluklarımız da var anlatmaya elimizin değmediği… Ama o akşam bir duyduğumuz mutlu haberi şimdiden sizinle paylaşmamak elde değil.

Birçok ülke başkentinde kişisel sergileri açılan ünlü ressamımız kişisel sergisinin açılışı için Maykop’ta olacak. Maykop’taki Doğu Sanatları Müzesinde Şubat’ın on ikisinde saat üçte gerçekleştirilecek sergi açılışında sizler de bulunmak istemez miydiniz…

Bulunabilseniz iyi olmaz mıydı, ne dersiniz?...