NE OLCEK ŞİMDİ?

29.09.2007

                               
Dr. MEŞFEŞŞU Necdet Hatam
                                             
                                             

Adigey’deki 450. yıl kutlamaları çerçevesinde 26.09.2007 tarihinde, “Dostluk” adlı stadyumda 4 saat süren gerçekten görülmeye değer bir gösteri izledik. Seyirciler çok maraton ve bir kale arkası doluydu. Oturacak yer bulamayanların sayısı da çok fazlaydı. Daha güzeli etkinliklerde yer alan her yaştan kadın erkek, genç, çocuk sayısı, neredeyse seyirci sayısı kadardı. Sadece sahaya kurulan pek de küçük olmayan sahneyi değil tüm yeşil alanı da dolduran,  Adigey'de yaşayan her halktan binlerce insanın bir anda Adige wıc, oynadıklarını, bir Rus halk şarkısı ile birlikte dans ettiklerini gözünüzün önüne getirmeye çalışın bir…

Gösteriler, Sawsırıkhue’yi temsil eden bir atlının getirdiği ateşle, Adige Thamadesinin elindeki meşaleyi yakması, bu meşaleyle tüm insanlığı aydınlattığı var sayılan ve gösteri süresince hiç sönmeyen sahnedeki olimpik benzeri büyük meşalenin yakılması ile başladı ve ateşini buradan alan sayıları bini bulan katılımcıların, savaş baltası yakması, kül edilmesi ile son buldu.

Dört saatlik gösteriye neler sığdırılmamıştı ki; Cumhuriyet’in başkanı Sayın Thakuişıne’nin konuşması, Rus  şairin okuduğu “Savaşı unutmamak gerek, bir daha savaş olmasın ” diye başlayan şiiri… İslamey'in Tığuıjıkhue Khazbeç wıcı, Nalmes'in, Rus Halk Şarkıları Orkestrası'nın, Maykop Yıldızları'nın, Kazaçat adlı çocuk grubunun, Tiyatro çalışanlarının, Anzarıkhue Çeslav’ın daha başkalarının katkıları…

Amacım elbette ki bu gösterilerin ne kadar görkemli olduğunu, sorumlu rejisör Khuıl Amırbıy’in ne kadar işinin ehli olduğunu anlatmak değil. Zaten inanın gösteriler anlatılabilecek gibi de değildi. Sadece yaşanabilecek bir olaydı. Bir gün DVD'leri elinize geçerse ne kadar haklı olduğumu siz de göreceksiniz…

Konuyu ele almamın asıl nedeni ise, 450. yıl kutlamalarının, soykırımı ve sürgünü yok sayacağını ileri süren ileri görüşlülere -ki Jıneps Gazetesi de bunların arasında- “Ne olcek şimdi?” diye sormak. Okuyanlar anımsayacaktır daha önce de, değil bu kararnamenin, hiçbir gücün bu olguyu tarih sayfalarından silemeyeceğini dile getirmiştim. Doğrusu ben bu görüşümü kanıtlayabilmek için, önümüzdeki 21 Mayıs sürgün anma programlarını beklemem gerekeceğini sanıyordum. Ancak umduğumdan çok daha erken ne denli haklı olduğumu gördüm. Kutlama programının kendisi kanıtın da ta kendisiydi.

450 yıl önceki anlaşma da, daha sonraki savaşlar ve sürgün de gösterilerde yer aldı, dahası Dönüş de… Dönüşçüler için yapılan özel besteyle “Fesıjapşi, fesjapşi…” diye seslenildi bizlere… Tek eksik bizlerdik, anavatana dönenlerdi… Programa göre, sözünü ettiğim çağrı ile bizlerden bir grubun sahneye çıkması, benim kısa bir konuşma yapmam, içimizden en iyi dans edelerimizin, diaspora danslarını sunmamız gerekiyordu. Ancak örgütlülüğümüz böyle bir grubu hazırlayamayınca, güzellikleri sadece izleyebildik…

Rejisörümüzün haklı sitemini de sineye çektik.  Doğrusu kalabalık bir grup oluşturamadıysak da hazırda olan arkadaşlarla olaya katılmadığımıza, konuşmayı yapamadığıma da çok üzüldüm. Konuşsaydım ne mi söyleyecektim. İşte şunları:

“Şüi Mafe şşüı ti haççe lhap’exer, nıbceğu lheğuıpxhexer,

İyi günler değerli konuklarımız, sevgili arkadaşlar,

Mı mafexem, Adigexemre, Wırısxemre zere zeguehağer yilhes 450 zerexhuığer xeteğewnefıççı, teğemefeççı…

Bu günlerde, Adigeere ile Rusların birlikteliğinin 450. yılını anıyor, kutluyoruz…

Lhepkhew zışışım yemılhıtığew, mefeççır ttsıfxem zerezedagueşırem wızıxaplheççe, wıguı wımığewızın “a anasın “ wımı’uen plheççırep…

Her halktan insanların, kutlamaları nasıl paylaştıklarına baktığımızda üzülmemek “keşke… keşke…” dememek elden gelmiyor…

A anasın tızerezeguehağew tızeguetığağéyme…

Keşke birlikteliğimiz sürseydi…

A anasın zewe mığuer, lhığeçe zawer khémıjeğağéyme…

Keşke uğursuz savaş, kan dökücü savaş olmasaydı…

A anasın lhepkhım yınahıbem, ya xeku guıpse ramığebghıneğağéyme, lhepkhır zepeapçe amışşığağéyme p’uew wızemıkueşüewejın plheççırep

Keşke, halkın büyük çoğunluğuna sevgili vatanları terk ettirilmeseydi, halk, paramparça edilmeseydi, deyip dövünmemezlik edemiyorsun…

Xeteğewnefıççı Wırısıye Féderatsiyem, kheralığuabeme arıtekhuıhağe tilhepkheğuxer khızere zerişellejıştım yı guığe tıxetew…

Kutluyoruz, Rusya Federasyonu’nun çok ülkeye dağıtılmış soydaşlarımızı geri getireceği umutları ile…

Yaxeğeguxer nah maççem neh queççacem zere afeguıexerem fedew khıtfeguıenım tışıguığew…

Ülkelerin, daha az olana, daha güçsüz olana daha bir özen gösterdiği gibi bizlere özen göstereceği umuduyla …

Yaxeğeguıxer çıje khetım zerafeguımeççırem fedew khıtfeguımeççınım tıpaplhew…

Ülkelerin, uzakta kalanları için daha çok kaygılandığı gibi bizler için de kaygılanacağı beklentisi ile…

Yugoslavye yısığe Adigexer, maşşüem khızerexişıjığer, aççıb khinağexeri khişejın zerilheççıştım, zere yışıseşşüır khıdguırıuew…

Yugoslavya’da yaşayan Adigeleri, yangından alışının, diğer ülkelerdeki Adigeler ide geri getirebileceğinin kanıtı olduğunun bilinci ile…

Mı mafexem, tızerezexetır teğemefeççı, Wırısıye Fédératsiyem tyapeççi tızerexetuştım, xeğeguı pıyme tıdamıhıxınımççe titsıhe zere zıtélhıjım, guıpçemi tsıhe khızeretfişşırem yınerılheğuew…

Kutluyoruz bu günlerdeki birlikteliğimizin, gelecekte de birlikte olacağımızın, ülke karşıtlarına aldanmama konusunda kendimize olan güvenin ve merkezi yönetimin de bizlere güvendiğinin göstergesi  olduğunun bilinciyle…

Xeteğewnefıççı, Wırısıye Féderatsiyem khébenıre quaççexem, faşistxem tızerapewtsuıjığem fedew, zıçı-zıpçeğuew, zı nı khılhfığem fedew tızerapewtsuıjıştım tırıguışxuew…

Kutluyoruz, Rusya Federasyonu karşıtlarına, faşistlere karşı durduğumuz gibi tek yürek, aynı anadan doğma kardeşler gibi karşı koyacak oluşumuzun coşkusu ile…

Arış, mı mefeçç mafexem, şıpsewıre lhepkh zefeşhafıbemççe zedıtixeğegu Wırısıye Fédératsiyem, ılhe pıtenew, zegırıuejır şıtéquezepıtınew,  ğebejüır, nexhueyır yılh zepetınew, pıyır zışşüellıççın quaççe yıezepıtınew tıfelhaue….

Ve bu sevinçli günlerde, ülkede yaşayan çok sayıda farklı halkın, hepimizin vatanı Rusya Federasyonu’nun temeli sağlam olsun, uyum ve barış hep kazansın, berket, bolluk hiç eksilmesin, hep, düşmanlarının çekineceği gücü olsun diliyoruz…

Them şşüıççe tızedéğepsew, şüepsew şüetxhej…”

Allah birlikteliğimizde barışı egemen kılsın, sağolun, varolun…

Yazıyı yazarken de geçenlerde izlediğim  (23 09 2007) Kanal D haberleri geldi aklıma. Haberler arasında biri çok ilgimi çekmişti: Doksan doğumluların, geride bıraktığımız çalkantılı döneme ilişkin ne kadar az şey bildikleri örnekleri ile anlatılmıştı.  Bizim gençleri düşünmezlik edemedim. Bu gerçek, gençlerimizin, forum sayfalarında çok rahat esip gürlemelerinin, asıp kesmelerinin nedenini de açıklıyor gibiydi. Sanırım neden bizim gençlerin de geride bıraktığımız çalkantılı dönemi bilmemeleri, yaşamamış olmalarıydı.

Bu gerçek, gençlerin yanlışlarını, haftalık, aylık çok ender olarak mevsimlik Çerkesliklerini, hoş görmemiz sonucunu mu vermeliydi. Hadi gençleri hoş görelim… Peki, çalkantılı dönemlerde derneklerimizi uzaktan dolananların, Sovyetler Birliği Elçiliği’nin önünden bile geçemeyenlerin, şimdilerdeki göreceli demokratik ortamda, kahraman kesilmelerine, ne demeli?.. Hele, tüm uyarılara karşın,  sanal olan ve sanal kalmaya mahkum kahramanlıklarının(!), anavatanla diasporanın yakınlaşmasını engelleme riskini taşıdığını, Dönüş’ün şansını azaltabileceğini anlamazdan gelmelerine… Yaşanılan vatandaşı olunan ülkenin, medyanın, sivil toplum kuruluşlarının gündeminden düşmeyen, düşün insanlarını kamplara ayıran Anayasasını değil de, bırakın yerleşmeyi, tatillerini bile geçirmedikleri ülkenin 450. yıl kutlamalarını daha bir önemsemenin akılcı bir gerekçesi bulunabilir mi?...

Hele, kendi güçlerine göre bir şeyler yapılabilecek konularda değil de hiçbir şey yapamayacakları konulara yoğunlaşmaları, sorumlulukla bağdaşır mı? Bu davranışlar iş yapmanın değil de “mış gibi yamanın” göstergeleri değil mi?  Okur yazar, üniversiteler bitirmiş, gazete okurlarının, Tv izleyicilerinin, dünya politikasını izleyenlerin, Rusya Federasyonu yöneticilerine, cumhuriyet yöneticilerimize hakaret ederek, ülke sınırlarını değiştirmeyi amaçladıklarını söyleyerek anavatanla sağlıklı ilişki kuramayacaklarını bilmemeleri mümkün mü?...  değil elbette…

O halde asıl amaç anavatan ile muhacereti birbirinden soğutmak… Çarlık Rusya’sının sürdüğü Adigelerin torunlarını, hükümetinin kararı, politik ve ekonomik katkıları ile anavatana geri getiren Rusya Federasyonu ile diaspora Adigelerini karşı-karşıya getirmek. Halkını seven, anavatanını seven Adigeler kadar, ondan da öte Rusya Federasyonu’nun   sorumluluğu,  bu söylemlerle oynanmak istenen oyunu bozmaktır... Dönüşün diaspora ülkeleri ile, Rusya Federasyonu’nun iyi komşuluk ilişkiler temelli politikaları ile örtüştüğünün bilincinde olmak, olayları bu paradigma ile irdelemektir….

Evet, eleştirilerini, 450. yıl kutlama kararnamesinin, soykırım ve sürgünü yok sayacağı, varsayımı üzerine kuran deplasman severler “NE OLCEK  ŞİMDİ?...”