PARADİGMA

18.03.2006

                               
Dr. MEŞFEŞŞU Necdet Hatam
                                             
                                             

Her bir araya gelişlerimizde, Çerkeslerin hemen her sitesinde, örgüt toplantılarında, neden birlikte olamadığımız için yakınılır. Çok yakınılır, ağlanırsa birlikte olunabileceği de umulur. Dahası kulağa daha hoş gelen birlik şarkıları tüm alanları doldurmuş olmasına karşın, ciddi hemen hiçbir konuda birlik oluşturulamaz.

Doğrusu, bu tartışma ortamlarında yalnızca bir halktan olmanın birleşmeyi getiremeyeceği, birlik olmak birlikte üretebilmek, amaç doğrultusunda birlikte yürüyebilmenin, daha başka nedenlere bağlı olduğu gerçeğini söyleyenler de az değil. Ancak bunların sesi genelde duyulmaz. Hemen ardından da, üzüntü bildirimleri, suçlamalar küfürleşmeler başlar.

Bugüne kadar hiçbir halkın tüm üyelerinin, hiçbir konuda birlik olamadıkları gerçeği göz ardı edilir. Üzerinde konuştuğu yazdığı konuda samimi olan kişilerin, ancak belirlenmiş bir amaç ve bu amaca götürebileceği düşünülen program çerçevesinde birleşebilecekleri de hiç gündeme gelmez. Halbuki anlaşıp anlaşamamak, duruşumuza, özellikle de sorunumuz ve çözüm yolları karşısındaki duruşumuza bağlıdır. Yani “paradigma”mıza.

Okuduğumuz bir çok yazıda geçen, birçok konuşmada, tartışmada duyduğumuz bizi hep yönlendiren, yönlendirdiğinin farkında olmadığımız bu olguyu sayın Doğan Cüceloğlu’nun  “İyi Düşün Doğru Karar Ver” adlı kitabını okuyuncaya kadar tam olarak anlayamamıştım. Genelde insanların, özelde biz Çerkeslerin sezebildiğimiz anlaşamama nedenleri, ancak, bu olgunun kavranabildiği ölçüde anlaşılabileceğini düşünüyorum...

Peki paradigma nedir? İlk baktığım sözlük, paradigmanın “örnek” olduğunu yazıyordu. Yakup bey ile Timur beyin  karşılıklı konuşmaları üzerine kurguladığı adını andığım kitapta sayın Doğan Cüceloğlu kavram için; “Pardigma kelimesi Yunanca kaynaklıdır. Bugün aşağıdaki anlamlarda da kullanılmaktadır: Model, kuram, varsayım, algı dayanağı gibi “ açıklamasını da yapıyor. Ancak yazar bunlarla da yetinmiyor, yaşamımızı bütünü ile yönlendiren bu olguyu daha ayrıntılı tanımlıyor anlaşılır kılıyor: Bakın nasıl:

Kahramanlardan Yakup bey Timur beye açıklıyor:

“Paradigma, bireyin iç ve dış dünyasını algılayıp yorumlamasında etkili olan tüm faktörleri kapsar. Algılama, yorumlama, ve bilme süreçleriyle ilgili tüm etkenlerin yarattığı örgütlü ve dinamik düşünsel sisteme, algı düzeneği yada paradigma adı verilir. Paradigma farkına varmadan taktığımız bir psikolojik gözlüktür; iç dünyamızı olduğu kadar dış dünyamızı da bu gözlük aracılığıyla görürüz.”

“Algılamayı etkileyen kişiye ait tüm iç etkenler bir araya gelerek bir algı düzeneği oluşturduğu zaman bu sisteme paradigma adı verilir. Paradigma dinamiktir ve  çoğu kez kişi kullandığı paradigmanın farkında değildir.”

Yakup bey paradigmayı anlatmayı sürdürüyor: “Şimdi şöyle bir deney yaptığımızı düşünelim: Evin sağ ve soluna ellişer metre ilerisine “sözcü” bırakalım. Eve sağ taraftan yaklaşan çocuklara (bu gruba “A” grubu diyelim) sözcü, “50 metre ilerideki bahçeli evin önünde küçük bir kedi yavrusu var. Zavallı sahipsiz. Kendini sevecek, okşayacak birini arıyor. Ne olur yanınızda varsa ona yiyecek verin; geçerken durun, biraz okşayın mesajını” versin.

Eve sol taraftan yaklaşanlara ise ( bu gruba “B” grubu diyelim) “50 metre ilerde  bahçeli evin önünde küçük bir kedi yavrusu var. Kedi yavrusu kuduz hastalığına yakalanmış, her an insanları tırmalamaya ve ısırmaya hazır. Sakın onun yanına yaklaşmayın sizi ısırırsa kuduz olursunuz” mesajı verilsin.”

Doğal ki, iki grup çocuğun kediye karşı davranışları farklı olacaktır. Ancak bizlerin durumunu daha iyi anlamak için sayın Cüceloğlu’nun verdiği harita örneğini de iyi kavramak gerekiyor. Yakup bey Timur beye anlatıyor:

“Pardigmayı bir harita olarak düşün. Harita temsil ettiği şeyi ne kadar gerçekçi olarak yansıtırsa o derecede değer kazanır. Örneğin bir şehrin haritası, o şehrin kendi değildir. O şehrin kağıt üzerine  çizilmiş bir modelidir. Şehri ne kadar gerçeğe uygun olarak temsil ediyorsa, harita o derece kullanışlı ve işe yarar olacaktır.

Paradigma da bir harita gibidir, başka bir gerçeğin modelidir.”

Paradigması gerçeklerle uyuşmayanların nelerle karşılaşabileceğini daha iyi anlamak için okumayı sürdürelim:

“Bursa şehrinin haritası üzerine yanlışlıkla, İzmir yazılmış olsa ve siz bu haritayı kullanarak İzmir’in bir noktasından diğer noktasına gitmeye çalışsanız, ne kadar dikkat ederseniz edin, ne kadar hızlı giderseniz gidin, başarılı olamazsınız. Çünkü kullanmış olduğunuz paradigma, izlediğiniz harita yanlıştır; temsil etmesi gerektiği gerçeği, yani İzmir şehrini temsil etmemektedir. İzmir’de adres bulmakta kullandığınız tutum, öğrendiğiniz teknikler, araba kullanma hızınız, yada başka hiçbir şey yanlış paradigmanın (haritanın) getirdiği zararı önleyemeyecektir”.

“Tanıdığım bazı insanlar, paradigmalarına öylesine bağlanmışlar, öylesine bir “paradigma tutkunluğu” geliştirmişlerdir ki, ellerindeki Bursa haritasının İzmir’de adres bulmaya yaramadığını yüzlerce defa gördükleri halde, kabahati haritada değil, İzmir’de bulurlar.”

“Bir anlamda, “bu sokaklar ve evler yanlış yerlere konmuş, yanlış isim verilmiş esasında bu haritada gösterildiği gibi düzenlenmeliydi” demektedirler.”

“İki türlü paradigma sürekli bizimledir: (1) Gerçeğin ne olduğu ile ilgili paradigma (2) nelerin nasıl olması gerektiğini gösteren, değerler paradigması. Bursa haritası ile İzmir’de adres bulmaya kalkışan biriyle ilgili verdiğim örnek, gerçeğin ne olduğu ile ilgili paradigmaya ait ir örnektir. Değerler paradigması ise neyin iyi, neyin kötü, nelerin önemli yada önemsiz olduğunu bize söyler; başka bir deyişle değerler paradigmasına göre önceliklerimizi saptarız. …”

“Gerçeğin ne olduğunu ve neyin değerli önemli olduğunu söyleyen bu iki tür paradigma, günlük yaşantılarımızı algılama ve yorumlamamızda bizi etkiler. Daha önce söylediğimiz gibi paradigmalar gözümüzde sürekli takılı gözlükler gibidir; iç ve dış dünyamızı onların aracığı ile görürüz.”

Cüceloğlu paradigma konusunda insanların “gelişmiş” yada “kalıplanmış”  olmasının önemini de vurgular: “Gelişmiş insanın yaşamı boyunca oluşturduğu paradigma “kalıplanmış” insanın paradigmasından farklıdır.” (…) “bu nedenle bu iki insanın “gerçekleri” ve “değerleri” birbirine benzemez; birbirleriyle iletişim kurmakta zorluk çekerler.”

Timur bey de konuya ilişkin görüşlerini Yakup beye şöyle anlatır:

“Konuşmanızın başında paradigmaların “doğru” yada “yanlış” olabileceğinden söz ettiniz ve örnek olarak üzerinde yanlışlıkla  İzmir yazılmış Bursa şehrinin haritasıyla İzmir’de adres aramayı verdiniz. Vermiş olduğunuz örnekte kullanılan harita, İzmir’i temsil etmediği için “yanlış” idi.”

“Beni düşündüren  konu şu Yakup Bey, bizim o haritaya “yanlış”  diyebilmemiz için, İzmir şehrini bilmemiz gerekir. Ancak İzmir şehrini bildikten sonra, o haritanın İzmir’e uymadığını söyleyebiliriz. Eğer hem İzmir hem de Bursa şehirlerini bilirsek, o zaman yapılan hatayı kavrar ve “yanlış” harita yerine “doğru” haritayı kullanabiliriz.

Yakup bey, Timur beyi şöyle yanıtlar:

“Tutum ve davranışların kökenleri bireyin paradigmalarında yatar. Paradigmalar o kadar insanın bir parçasıdır ki, günlük yaşamda onların farkına varmak zordur. Bu nedenle kişi kendi algılamasının ötesinde başka türden algılamalar olabileceğini çoğu kez hiç düşünmez. Bursa şehrinin haritasıyla İzmir’de adres bulmaya çalışan biri gibi, insanların büyük çoğunluğu kendi algılama ve yorumlamalarından her zaman emindirler”.

Paradigmayı sayfalarca anlatan, tanımlayan yazar, anlatılanların özeti denebilecek şu cümleyi de ekler: ”Bütün bu gözlemlerden çıkaracağımız bir sonuç var; o da dünyayı olduğu gibi değil, olduğumuz gibi gördüğümüzdür. Gördüğümüzü anlatırken, esasında kendimizi, kendi paradigmamızı anlatırız.

Evet paradigmayı bütün boyutları ile kavrayabildiğimizde, bu olguyu içselleştirebildiğimizde, taaa uzaklardan, sıcak köşelerinden ahkam kesenlerin, diasporadan anavatana düzen verilebileceği düşünü görenlerin, ellerindeki gerçek olmayan haritalarla yer arıyor gibi yaptıklarını çok daha açık olarak göreceğiz.

Paradigmanın gözlerimizde sürekli takılı olan bir gözlük olduğunu anımsattık, Gelecek yazılarımızda da Paradigma gözlüğü ile olaylımızı, sorunlarımızı irdelemeye çalışalım.