ADİGECE

11.03.2006

                               
Dr. MEŞFEŞŞU Necdet Hatam
                                             
                                             

18 Şubat 2006 tarihli dil yazısını “Çerkesce genelde Adigece anlamınadır. Her iki yazın dili de Adigece'dir. Bu güne değin herhangi bir sivil toplum kuruluşu ya da yönetim biriminde birinden birinin ortak dil olarak kabul edildiğine ya da edilmesi gerektiğine ilişkin bir karar yoktur. Alfabe birliğine bile gidilememiştir. Önce alfabe daha sonra da dil birliğine gidilmesi gereğini düşünenlerin sorumluluklarını da haftaya irdelemeye çalışalım.” diye bitirmiştim.

Sanırım bilinçli her Adige için temel amaç  tüm Adigelerin anladığı, okuyup yazdığı bir yazın diline ulaşmak olmalıdır.  Bize göre de, ulusal kültürel değerlerimizi koruyup geliştirmede tek yazın dili, gereklidir, zorunludur. Ancak bunun bugünden yarına hemen gerçekleştirilemeyeceği de bilinmektedir.

Açıktır ki, ulusal devletlerin ortaya çıktığı tarih diliminde Adigeler de ulusal devletlerini kurabilmiş olsalardı, diyalektlerden biri ulusal yazın dili olarak seçilecek adına da, temel olan diyalekte göre Adigabze yada Adigabze denecekti. Ancak bilindiği gibi, henüz ulusal devlet kurma aşamasına gelinmeden, uluslaşamadan, dolayısı ile tek dile geçemeden savaş, sürgün ve dağılma gerçekleşir. Anavatanda kalabilenlerin, federe devlet yapısına kavuşanların iki yazın dili gelişir. Adigey Adigece'si ve Kabardey Adigece'si.

Bugün, iki yazın dilinden birinin tüm Adigelerin yazın dili olması kararını verebilecek iki otorite vardır. Yazı dillerinin Rusça ile birlikte resmi dil kabul edilen Adigey ve Kabardey-Balkar parlamentoları. Parlamentolar bu konuda yasa kabul etmeden yazın dili okullara giremeyecek, radyoda televizyonda, kamu alanında kullanılamayacaktır. Yine bugün, halkı, aydını, dilcisi, yönetimi ve parlamentosu ile iki cumhuriyetin yazın dillerinden birinden birini kabul  edebilecek yapılarının olmadığını biliyoruz. Dolayısı ile tek yazın diline gidiş sürece bırakılmalı, süreci hızlandırma çalışmaları yapmalıdır.

     - Önce ulaşılabilecek tüm olanaklar  değerlendirilmeli Adige halkının bilinçlenmesi sağlanmalıdır. Bugün tek yazın dili olan her halkın geçmişte birçok diyalekti konuştuğu, dahası günümüzde bile konuşma dilinde diyalektlerin korunduğu, ancak dil korunmak, geliştirilmek isteniyorsa tek yazın dilinin zorunlu olduğu anlatılmalıdır.

    - Tek yazın dili gerekliliği, diğer diyalektlerin kaybedilmesi gerektiği anlamına alınmamalı. Diyalektlerin dilimizin zenginliği olduğunun bilincinde olunmalıdır.

    - Adigey'de kullanılan biçimi ile Adigabze ve Kabardeyıbze, benzer şekilde Kabardey'de kullanılan biçimi ile Adigabze ve Adigeyibze terimlerinden en kısa sürede vazgeçilmeli,  Adigey Adigabze'si, Kabardey-Şerces Adigabze'si terimleri kullanılmalı, her ikisinin de Adigece olduğu vurgulanmalıdır...

    - Her iki yazın dilinin Kiril alfabesinde birliğe gidilmeli, ortak sesler aynı harfle gösterilmelidir. DÇB ve Dünya Adige Bilim Akademisi’nin çabaları ile bu konuda ilerleme de kaydedilmiş, Prof. Dr. Khumaxhue Muhiddin'in hazırladığı taslak bilimsel çevrede kabul görmüş, Kabardey Parlamentosu da belirli bir sürede bu alfabeye geçilmesi konusundaki yasayı çıkartmıştır.  Ancak alfabe konusunda başka değişikliklerin de olması gerektiği görüşü ağırlık kazandığı için uygulama ertelenmiştir.

    - Adigece'nin okutulduğu her öğrenim kurumunda her iki yazın dili de okutulmalı öğretilmelidir. Ki bu yaz AB'nin desteklediği Kaf-Fed'in Anadili projesi bu konuda iyi bir örnek oluşturacaktır.

    - Adige dilbilim, gazetecilik, edebiyat fakültelerinde her iki yazın dili mutlaka öğretilmelidir...

    - Cumhuriyetlerde anadilde çıkan gazetelerin üç ayda bir yayınladıkları ortak gazete daha sık aralarla çıkartılmalı,  süreç içerisinde, diğer yazın dili ile yazılmış metinler de gazetelerde yerlerini almalıdır.

    - Yazın dillerinden birinde Adigece'si bulunmayan bir sözcüğün, yabancı bir dildeki karşılığı değil, varsa Adige diyalektlerindeki sözcük kullanılmalıdır.

    - Yönetimler, öğretim kurumları, kültür kurumları vb. kurumlar arası gittikçe gelişen ilişkilere ivme kazandırmalıdır.

    - Radyolar tüm Adigelerin duyacağı izleyebileceği şekilde güçlendirilmelidir.

    - Dünyaya dağılı her Adige'nin izleyebileceği uydu yayını mutlaka sağlanmalıdır.

    - Sorumluluk duyan her Adige, diğer yazın dilini anlama çabasını göstermelidir.

Bu anlayışla yola çıkıldığında süreç içerisinde yazın dillerinden birinden birinin benimsenebileceği, yada her iki yazın dilini çok iyi bilen dilcilerin önereceği ortak bir dile gidilebileceği umulur.

Adige dilinin resmi dil oluşundan sonraki en büyük gelişmelerden biri artık bir dil günümüzün bayramımızın oluşudur. 1999 yılında UNESCO 21 Şubat’ı Anadilleri Günü olarak belirlenmiştir. Gelişemeyen, kaybolan dillere dikkat çekmek, önemsenmeleri gerektiğini vurgulamak için. Devletler dillerini önemsedikleri için bir çok devletin çok uzun zamandan beri belirlemiş olduğu dil günleri, dil bayramları olduğunu da biliyoruz.

Bırsey Wımar’ın, halk söylencesi birkaç metni de içeren, alfabesi ilk kez 14 Mart 1853,   tarihinde yayınlanır. 2000 yılından beri de Adigey Cumhuriyeti'nde devlet başkanı kararnamesi ile 14 Mart Adige Dili ve Yazını Günü olarak kutlanmaya başlanır. DÇB'nin girişimleri ve  Dünya Adige Bilim Akademisi'nin desteği ile
14 Mart Tüm Adige dünyasında benimsenir. Dil günü etkinlikleri her yıl daha bir içerik kazanmakta, daha coşkulu olarak kutlanmakta ayrıca durum değerlendirmesi de yapılmaktadır. Elbette istenen her şey istendiği sürede gerçekleştirilememekle birlikte dile verilen önemin görülür derecede büyümesi de sevindirici olmaktadır.

Bilinçli her insanımızın anadilimizin korunup geliştirilesi konusunda sorumluluğu olduğunu, mutlaka yapabileceği şeyler bulunduğunu anımsatır, 14 Mart Adige Dili ve Yazını Günü'nü kutlarım.

Not: Daha iyi bildiğim konu olduğu için Adigece üzerine yoğunlaşılmıştır. Benzer şeyler Abazaca'nın diyalektleri için de söylenebilir, daha ileri gelişmelerin olduğu da umulur.