CircassianCenter'in ana sayfasının en üstünde
''Adigelik İnsanlıktır'' yazar. Kurulduğundan beri de yayın politikası olarak bu
sözün arkasındadır.
Günümüzde insan olmak-kalmak artık çok önemli bir meziyet halini aldı. Üzücü
olan, bu sözün sahibi ulusun çocukları da büyük bir dejenerasyona girdiler.
Bunun en önemli nedenlerinden biri yaşadığımız topraklardaki kültürlerden çokça
etkilenmemiz.
Türkiye'nin en tanınmış gazetecilerinden olan Fatih Altaylı bir haber yaptı.
Dedi ki, Deniz Baykal kendisine 340 bin Dolar'lık bir tekne aldı. Deniz Baykal
bunu tekzip etti ve Altaylı'dan bu haberi nedeniyle özür dilemesini istedi. Boşa
bekledi. Dürüstlüğün timsali Fatih Altaylı, ''evet bir hata yaptım'' demek ve
özür dilemek yerine ''haberim doğru'' demeyi seçti.
Bab-ı Ali'nin yetiştirdiği bir gazetecinin böyle yapması çok doğal. Çünkü
yaşamlarını entrikalar üzerinde inşa ediyorlar. Netlik asla uygulayamadıkları
bir yöntem.
Haber kaynaklarının önemini zaman zaman sizlere aktarmaya çalışıyoruz. Gazeteci
bir haberi belgelere dayandırmadan gerçekmiş gibi yayınlamaz. Elbette buradaki
''gazeteci'' sözcüğü gerçek anlamdaki gazeteciler için kullanıyorum.
Haber eğer bir duyumsa, o zaman haberin kaynağıyla görüşme yapılmadan yine haber
yapmazsınız, eğer ahlaklı gazeteciyseniz. Yani Altaylı çok rahat Deniz Baykal'ı
arayıp böyle bir duyum aldığını, doğru olup olmadığını sorabilirdi. Yapmadı.
Neden çünkü kültüründe ''düşene bir de sen vur'' var.
Yıllardır bu konuda kendi insanımızı aydınlatmaya çalışıyoruz. Kafkasya'dan
gelen haberlerin yüzde 90'ı yalan, uydurma haber diye. Elbette bunun bedelini de
bize ödetiyorlar. Hiç de önemli değil. Yaşamımızda almadığımız çok malın
parasını ödedik. Onu da öderiz, ödüyoruz... Ancak bu Kafkasya haberlerinin
çoğunun yalan ve uydurma olması gerçeğini değiştirmiyor. Gerçek ne yazık ki bu.
Değerli bir thamademiz bu yalan ve uydurma haberleri alıp onlarca makale yazdı.
Yani toplumu yanlış bilgilendirdi. Ancak zaman gösterdi ki, ne yapılırsa
yapılsın yalancının mumu Yatsı'yı bile beklemeden sönüyor. Yıllar önce bir olay
olmuştu. Adres vererek ''şurada bomba patladı'' diye haber yaptılar. O bölgede
öyle bir adres yoktu. Böyle çok örnek yaşandı, yaşanıyor.
Konuya dönersek; Altaylı gibi bir gazetecinin başına gelebilecek en kötü şey
geldi. Meğer konu, Baykal karşıtı bir kaptanın attığı palavraymış. Kaptanın
kendisi bunu açıkladı. ''Ayıp olacağını düşünmediniz mi'' sorusuna da ''ağabey
biz bu işin bu kadar büyüyeceğini tahmin etmedik'' yanıtı verdi.
Kısacası haber işi öyle her babayiğidin (ahlaklı gazetecilik açısından) yapacağı
iş değil. Her okuduğunuz haberi peşinen doğru kabul etmeyin. Aslında bu yanlış
bir şey ama sizin suçunuz değil. Ancak günümüzde durum bu.
Bazı okuyucularımızdan sitemler alırız. Neden diğer sitelerdeki haberler sizde
yok, diye. Çünkü okuduğunuz haberlerin büyük çoğunluğu yalan ya da uydurma
haber. Biz bu yalana neden ortak olalım.
Nitekim CC okuyucusunun genel kanısı şudur: CC'de bir haber varsa kesinlikle
doğrudur. Eh! Biz bu yargıyı 3-5 günde elde etmedik. 8 yıldır bir tek haberimiz
yalan çıkmadı. Okuyucu bunun ayırımına çok iyi varır. Kısacası, Genel Yayın
Yönetmeni'miz BABUĞ Ergün Yıldız beyin dediği gibi: Az haber olsun ama doğru
haber olsun...
21 Mayıs kutlamaları Türkiye diasporasında çok ilgi görmüş bu yıl. Özellikle
Kefken'de on bin rakamlarından söz ediliyor. Müthiş. Diaspora üzerindeki ölü
toprağı kalkıyor demek ki. Bugün on binler Kefken'e akıyorsa yarın anavatana
akacaktır. En azından temennimiz budur.
Yalnız bazı marjinal gruplarca 21 Mayıs yanlış bir politik arenaya çekilmeye
çalışılıyor. Buna dikkat etmek gerek. 21 Mayıs aidiyet duygularımızı
geliştirmeli ve perçinlemeli. Kin ve nefret duygularımızı törpülemeli. Çünkü kin
ve nefret eken, fazlasıyla kin ve nefreti tarlasında bulur. O nedenle; her
zaman, her koşulda barışçıl politikaların peşine düşmeliyiz. Size birileri kin
ve nefret aşılıyorsa ondan bir an önce uzaklaşın. Çünkü ilk zararı size
verecektir.
Kan, şiddet peşinde koşmak yerine, diasporadaki insanlarımızın nitelikleri hızla
artmalıdır. Bilimde, sanatta, sporda, edebiyatta başarılı olmuş insanlar
yetiştirmeliyiz. Toplumumuzun eline pankart alıp slogan atan gence değil,
ana-babasına yük olmaktan bir an önce kurtulmuş, vücudu ya da aklıyla hizmet
eden gençlere gereksinimi var. Unutmayın, bin yürüyen genç yerine bir kitap
yazmış genç daha yararlıdır.
Kralım Pşımaf diyor ki: Sokaktaki arkadaşlarımın
çoğu küfürlü konuşuyor. Çünkü babaları da küfür ediyor. Önce babalarını eğitmek
gerek...
SonSöz: Çerkes, ulusal bayrağını kendi değil,
başka ulusların göndere çekmesini sağlayandır. (Kuban)
|