CC
ve FK 1864’ün Logosundaki Masonik Figürler
FK 1864
Çerkeslerin kurduğu bir amatör futbol kulübü. Henüz ikinci yaşını sürüyor ve
bugünlerde dostluk maçları yapmak üzere Futbol Federasyonu’nun davetlisi olarak
Abhazyadalar. Sportif faaliyetler dostluk ve kardeşliği pekiştirmek için güzel
bir vasıta.
FK 1864
bugünlerde bu sevinçli haberin yanı sıra bir takım tatsız gelişmeleri de
birlikte yaşıyor.
Circassian
Canada (yeni
adı Circassian Center,
kısaltılmışı CC) adlı
web sitesinin kurucusu Uğur İlhan
veya devşirildikten sonraki ismiyle
Paul Seuhmann, CC’de yazdığı bir yazı ile FK 1864’ün
yöneticilerini "şark kafalı” ve “ilkesiz” ilan ederek vermiş veriştirmiş. Sebebi
de, kulüp logosunun grafiğinde kendi rızası dışında yapılan değişiklikler…
Logodaki sembollerin anlamını bilmeyenler Seuhmann’ın bu kadar basit görünen bir
meseleye verdiği bu tepkiyi abartılı bulabilirler.
Ama kazın ayağı öyle değil.
Çünkü onun misyonu zaten o sembolleri oraya buraya sokuşturmak...
CC nin
logosu da, bundan devşirilen FK 1864’ün
önceki logosu da estetik kaygılarla hazırlanmış çalışmalar değildir; aksine,
karanlık merkezlerin sembolleriyle oluşturulmuş bilinçli tasarımlardır.
Aslında bu konuları “Masonlar,
Ergenekon ve Çerkesler” ismiyle hazırladığım ve 3. bölümünü
yayınladığım dizi yazımın son bölümlerinde ele alacaktım. Ancak konu birden
güncellik kazanınca öne almak durumu hasıl oldu.
Ayrıca belirtmeliyiz ki, bu makalede
Paul Seuhmann’ın şahsını, ilişkilerini, geçtiği yolları, gittiği
yönü ve yanında sürüklediklerini mercek altına almayacağız. Bu uzun bir konu ve
en az üç-beş bölümlük bir dizi yapmak gerekir.
Yalnız şu kadarını söyleyelim ki, bay
Seuhmann’a, Çerkesler arasında biçilen misyon, kancalayacağı Çerkeslerle
Tapınakçı/Masonik/Judaic çizgide bir aksiyoner grup oluşturmaktır.
Tapınakçı/Masonik çizginin ne olduğunu bilmeyenler “Masonlar, Ergenekon ve
Çerkesler” başlıklı seri yazılarımızı okurlarsa ne demek istediğimizi daha rahat
anlayacaklardır.
Bütün gayreti Çerkes camiasına girip çıkabilen ve çevresinde az çok bilinen
simalardan bir vitrin oluşturmak ve kendisini bu vitrinin arkasına saklayarak
“kainatın ulu mimarının” yoluna hizmet edecek adamlar devşirmektir. Kısaca malum
merkezlere Çerkesler arasında taban oluşturmaya çalışmaktır.
Daha CC’yi kurma
çalışmalarını sürdürürken mail yazarak benden bir takım dokümanlar istemişti, o
gün bugündür sitesine ara ara ziyaretlerde bulunuyor, çalışmalarını göz ucuyla
izliyorum.
Çok sabırlı ve sinsice bir siyaset izliyor. Büyük bir gayretle
CC'yi marka haline getirmeye
çalışıyor. Bu ismin etrafına topladığı “saf Çerkesler” zaman zaman kendisini zor
duruma düşürse de bugüne kadar durumu gerçekten iyi idare etti.
Mesela, Çerkeslik sosuna bulayıp, haç vinyetleri ve misyonerlik propagandası
yapan sayfalarla başlattığı yayınını etrafındaki “saf Çerkesler”e
benimsetemeyince, gelen ısrarlı eleştiri ve talepler karşısında -biraz dirense
de- nihayetinde geri vitese taktı ve bu dokümanları ana sayfadan kaldırdı. Öyle
ya, amir tanımayan, emir almayan, yönlendirilmeye gelmeyen Çerkes karakterini
eğip bükerek ondan bir “tapınakçı/mason” çıkartmak oldukça zor, bunun için
bayağı bir “kıvrak olmak” gerekiyor... Onda da o kıvraklık var. Çevresine
topladıklarını dağıtmamak ve misyonunu devam ettirebilmek için kendisine gelen
değişiklik talepleri karşısında fazla direnmeyerek hemen geri adım atıyor.
Atıyor ama sanmayın ki yapmak istediğinden vazgeçiyor. Aynı konuyu ne yapıp
edip, ambalajlayıp tekrar gözönüne koymanın bir yolunu buluyor. Nitekim,
Hristiyanlıkla ilgili propoganda yazılarını ana sayfadan kaldırmak zorunda
kalınca, ana sayfada bir “entelektüel yazılar” formatı geliştirerek “kutsal
metinlerini” oraya yerleştirdi bay
Seuhmann. Bahsettiğim bölüme bir göz atarsanız, bir sürü “kafa
karıştırıcı” yazının arasına yerleştirilen “misyon makalelerini” hemen fark
edeceksiniz zaten.
...
Örnekler çoğaltılabilir, çünkü CC bu yönden tam bir maden. Ama bu, bugünkü
yazımızın konusu değil.
Biz bu makalede sadece Paul Seuhmann’ı
zıvanadan çıkaran şu logo değişikliği konusunu ele almak niyetindeyiz.
…
Efendim bildiğiniz gibi FK 1864’ün eski logosu CC’nin logosundan türetilmiştir.
Geçtiğimiz günlerde kulüp yöneticileri logodaki
aslan figürünü anlamsız bularak
kaldırınca, bay Seuhman’ın
tepesi attı ve açtı ağzını yumdu gözünü. Zamanında “ayar etmek için” sık sık
“saygıdeğer thamatelerimiz” v.s. diyerek yağ çektiği insanların şimdi ne
ilkesizliğini bıraktı, ne şark kafalılığını.
Paul Seuhmann’a
-tamamıyla suni olan ve sırıtan- o “salon çocuğu üslubunu” terk ettiren ve bu
kadar öfkelendiren semboller ne manaya geliyordu da bir aslan figürü iptal
edildi diye ortalığı bu kadar velveleye verdi?
Çok açık efendim, çünkü CC’nin
logosu (haliyle FK 1864’ün
eski logosu da) tamamıyla Tevrat kökenli masonik figürlerden oluşturulmuştur ve
bir mason için bu semboller çok önemlidir.
Logonun sık sık değiştirilmesinin uygun olmayacağı, iptal edilen figürlerin
yerlerine konulmasının da mümkün olmaması sebebiyle
Seuhmann'ın bu konuda manevra
alanı kalmadı; bunu fark edince de öfkesini kontrol edemedi ve gerçek
yüzünü gösterdi. (Belki de parça başı çalışıyordur :-) ) Olay budur.
Başka bir konu olsa her zaman yaptığı gibi, önce geri vitese takar ve başka bir
yol izleyerek istediği neticeyi alabileceği bir formül muhakkak geliştirirdi.
Ama şimdi değişen logoyu istediği gibi düzeltme şansı kalmadı. Hele Çerkes
kültürüyle uzaktan yakından ilgisi olmayan ayağa kalkmış kıllı-tüylü ejderha
görünümlü arslanla hiç şansı yok.
“Vaki olanda hayır vardır” diye boşuna dememişler.
Acze düşüp, öfkesini kontrol edemeyen
Seuhman, böylece gerçek kimliğini kamuoyuna deşifre etmiş oldu.
...
Peki bu
semboller niçin bu kadar önemli?
Konuyla
ilgili yapacağımız alıntı bu öfkeyi anlaşılır kılacaktır sanırız:
“Bir hayır kurumu olduğunu iddia eden masonların aşırı önem verdikleri ketumiyet
ya da gizlilik, her zaman masonlar hakkında şüphe duyulmasına neden olmuştur.
Ancak, masonlar genellikle bu iddiayı kabul etmezler. Bu konuda Türkiye'deki
üstat masonlardan
Şekür Ökten
bir röportajda şunları söylemektedir:
"Derneğimiz, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası'na göre faaliyette bulunur. Gizli değildir. Bizim hiçbir
toplantımız ve merasimimiz gizli değildir." (Nokta Dergisi, 13 Ekim 1985)
Oysa masonlar kendi üyeleri için yazmış oldukları kitaplarda bu görüşlerin tam
tersini savunurlar. Mason yükümlülüklerini anlatan ve masonluğun anayasası
olarak kabul edilen Anderson Yasası, Davranış Maddesi, dördüncü fıkrası şöyle
demektedir:
"Mason olmayan, yabancılar
bulunduğunda, sözleriniz ve tutumlarınızda öyle ketum ve ihtiyatlı olunuz ki, en
ince zekalı yabancı bile duyulması uygun olmayan şeylerin farkına varmasın."
Mason Localarının üyeleri, yapmış oldukları ketumiyet yemininde gizliliğin
masonluk için ne derece önemli olduğunu vurgulamaktadırlar:
"Şimdi veya daha sonra
öğretilecek Kadim Masonluk Misterleri ile bunlara ait gizli sanatları, yönleri
ve noktaları, bu dereceye ve usulüne göre kabul edilmiş olanların dışında hiç
kimseye, kim olursa olsun hiçbir surette açıklamayacağım. Yine söz veririm ki,
bu sırları, hareketli ve hareketsiz hiçbir şey üzerinde yazmayacak, basmayacak,
kazımayacak, işaretlemeyecek, resmetmeyecek, kesmeyecek veya elimden geldiği ve
gücümün yettiğince başkalarına yaptırmayacağım. (Çırak, 1. Derece Ritüeli, Tanju
Koray, sf. 32-33)
Kendisini uluslararası bir yardım kurumu olarak tanıtan bir kuruluşun niçin
böyle bir gizliliğe gerek duyduğu, masonluk hakkında cevaplanamayan soruların
başında gelir.
Masonlukta bu gizliliğin bir sonucu olarak iletişim sadece semboller
aracılığıyla olur hale gelmiştir.
(…)
Sembolizm, Masonlar için çok büyük önem taşır. Semboller kanalıyla açıkça ifade
edilmesi mümkün olmayan pek çok mesaj, gizli bir şekilde anlatılır. Mason
olmayanların farkına dahi varmadığı bir simge, Masonlar için değişik anlamlar
taşır.
Sembolizmin kendileri için taşıdığı büyük anlamı Masonlar şöyle dile getirirler:
"Masonlukta semboller,
masonik ilkeleri daha iyi anlatmak, ritüellerin içerdiği aşılamaları ve öğütleri
belleklere iyice yerleştirmek, bunların uzun ömürlü olmalarını sağlamak için
kullanılırlar. Masonlukta sır olarak nitelendirilen şeylerin başında masonik
işaretler, sözcükler ve simgelere verilen anlamlar gelir." (Sözlük, Büyük Mason
Mahfili Yayınları, s. 158.)
Sembollerin önemi, bir başka kaynakta Masonlar tarafından şöyle dile getirilir:
"Günümüzde milyonlarca
insanı aynı çatı altında, ayni ülkü uğruna toplayan Masonluk sembolsüz olamaz.
Eğer Masonlukta semboller ortadan kalkarsa, üç asırdır ayakta duran bu yüce
kuruluşun çökmesi işten bile değildir." (Semboller, Hür ve Kabul Edilmiş
Masonlar Türkiye Büyük Locası, 2001,
Bu
sembollere, ilk bakışta Masonlukla alakasız görünen pek çok yerde rastlamak
mümkündür: Bazı ülkelerin bayraklarında, çeşitli şirket ve kuruluşların
amblemlerinde, kimi derneklerin armalarında, bazı resim, kitap ve yayınların
logolarında... Buralarda yer alan belirli
semboller, oradaki Mason
hakimiyetini diğer Masonlara haber verirler.
Nasıl
bir ressam, tablosuna bu resmi kendisinin yaptığını belirten imzasını atarsa;
Masonlar da bunu özel işaret ve semboller aracılığıyla yaparlar.
Masonik sembollerin hangi kaynaktan geldiğine baktığımızda ise çarpıcı bir
gerçekle karşılaşırız. Sembollerin hemen hepsi Yahudi felsefesinin temeli olan
Kabbala'dan, Yahudi kaynakları ve efsanelerinden ve değiştirilmiş Tevrat'tan
alınmıştır.” (harunyahya.com)
…
Bu
açıklamanın ardından gelelim CC’nin logosuna…
CC’nin
logosonda -yanılmıyorsam- Abdullah Bırsır’ın çizdiği Savsuruko figüründen başka
Çerkeslik alameti sayılacak hiç bir işaret yoktur. Savsuruko figürü de “masonik
efsanelere uyumlu bir görüntü verdiği için” logoda kendine yer bulabilmiştir.
CC’nin
logosundaki figürlere kısaca bir göz atalım:
ASLAN
Tevrat'ta Aslan sembolü Yahudi kavminin simgesi olarak belirtilir. Yeni kurulan
genç İsrail devletinin amblemi de aslandır. Ayetlerde belirtildiği gibi bu
aslan, kavimleri parçalamak için şaha kalkmış bir aslandır ve bir çok ambleme
bu şekilde işlenmiştir.
“Ve Yakub’un arta kalanı
milletleri arasında, çok kavimler ortasında, orman hayvanları arasında aslan
gibi, koyun sürüleri arasında genç aslan gibi olacak; o aslan ki, eğer geçerse
çiğner ve parçalar, ve kurtaran olmaz. Elin seni sıkıştıranların üzerine
yükselsin, ve bütün düsmanların kesilip atılsınlar.” (Mika,Bab: 5 / 8-9)
“İşte kavim dişi aslan gibi
kalkıyor, Ve kendisini aslan gibi kaldırıyor; Şikarını* yiyinceye kadar, Ve
öldürülmüş olanların kanını içinceye kadar yatmayacaktır.” (Sayılar, Bab: 24)
* Av
“Ve her birinin genişliğine
göre kollarına düz yerlerine, ve yan levhalarına, kerubiler*, aslanlar ve hurma
ağaçları, ve çepçevre çelenkler oydu.” (I. Krallar,Bab: 7/36)
*Kerubiler:
Yahudi inancına göre Sfenkse benzeyen, aslan vücutlu, insan başlı, kanatlı
meleklerdir.
“... Ve kral fil dişinden
büyük bir taht yaptı, ve onu halis altınla kapladı. Ve tahtın altı basamağı, ve
bir altın ayak iskemlesi vardı, ve bunlar tahta bağlı idiler, ve oturacak yerin
her iki tarafında kollar vardı, ve kolların yanında iki aslan duruyordu. Ve altı
basamak üzerinde, iki tarafında, on iki aslan duruyorlardı; hiçbir ülkede böyle
şey yapılmamıştı.” (1. Krallar, Bab 9/17-19)
KALKAN:
CC logosu bir kalkan üzerine oturtulmuştur. Bilindiği gibi masonluğun kurucuları
tapınak şövalyeleridir (Templar Knights). CC logosundaki kalkan da bu tapınak
şövalyeleriyle olan bağa işaret eder. Kalkan, imanın korunması ve kutsal
toprakların savunulmasını temsil eder.
Kalkan
figürü eskiden beri bütün dünyada o kadar ısrarla işlenmiştir ki, artık spor
kulüpleri logoları v.s. için bir şablon haline dönüşmüştür.
TAÇ
Önemli
amblemlerden Taç da tevrat kaynaklı bir figürdür.
“Düşmanlarını utanca
bürüyeceğim, Ama onun başındaki taç parıldayacak” (Mezmurlar 132:18)
“Yehoyada kralın oğlu Yoaş'ı
dışarı çıkarıp başına taç koydu. Tanrı'nın Yasası'nı da ona verip krallığını
ilan ettiler. Onu mesh edip alkışlayarak, "Yaşasın kral!" diye bağırdılar.” (2.
Krallar, 11:12)
“Ve onlardan gümüş ve altın
al ve taçlar yap.” (Zekarya, 6: 11)
Onu güzel armağanlarla
karşıladın, başına saf altından taç koydun. (Mezmurlar, 21:3)
Taç
düştü başımızdan, Vay başımıza! Çünkü günah işledik. (Ağıtlar 5:16)
Masonlukta 30. Derecenin ünvanı
“seçilmiş büyük kodoş şövalyesi”dir ve ritüelinde taç vardır.
30. Derecelerde üst felsefe işlenir. Bu devrede salik bütün inançlarından
arındırılmaya çalışılır.
IŞIK SAÇAN KILIÇ
“Yaşam ağacının yolunu
denetlemek için de Aden bahçesinin doğusuna Kerubiler* ve her yana dönen alevli
bir kılıç yerleştirdi.” (Yaratılış 3:24)
*Kerubiler:
Yahudi inancına göre Sfenkse benzeyen, aslan vücutlu, insan başlı, kanatlı
meleklerdir.
Yukarıdaki Muharref Tevrat ayetlerinde geçen ışık-alev saçan kılıç, bütün
sembollerini Muharref Tevrat'tan alan masonlar tarafından bir adayın Masonluğa
girişinde yapılan tekris törenlerinde kullanılmaktadır.
Masonluktaki "Işık Saçan Kılıç", koruyucu meleklerin temsilidir; alevin dalgalı
ve titrek hareketini göstermek üzere kılıç dalgalı bir biçimdedir."Işık Saçan
Kılıç" olarak adlandırılan bu kılıcın tekris törenindeki yeri şöyle açıklanır:
"Masonik törende, ışık saçan
kılıç, adayın takdisinde kullanılır. Çoğunlukla, Üstadı Muhterem sol elinde
tuttuğu kılıcın namlusunu adayın başının üstüne uzatır ve namlusunun üstüne
çekiçle üç kere vurur. Bazen de, üstadı muhterem, kılıcı önce adayın başına,
sonra sol omuzuna, daha sonra da sağ omuzuna koyar ve her seferinde de çekiçle
bir darbe vurur. Bu
ikinci halde, Keter (Taç), Binah
(Zeka), Hokmah
(Aklühikmet) sefirotik üçlüsüne
uyulmaktadır." ("Çırak,
Kalfa, Usta", s. 41.)
Adigeyli ressam Abdullah Bırsır çizimi olan Savsuruko figürünün CC ambleminde
yer bulmasının en önemli sebeplerinden birisi elindeki meşalenin ışıklı kılıcı
çağrıştırmasıdır.
ALTIN - KIRMIZI - LACIVERT -
ERGUVANI RENKLERI
Altın,
lacivert, erguvani ve kırmızı masonik simge renkleridir. Masonlarin kullandığı
renklerin kökeni de Tevrat ayetlerine dayanmaktadır. İşte bunlardan birkaç
örnek:
“Ve efodu altın, lacivert ve
erguvani ve kırmızı ve bükülmüş ince ketenden yaptı.” (Çıkış, Bab: 2/39)
“Kral Süleyman, Libnan
ağaçlarından kendine bir tahtırevan yaptı. Direklerini gümüşten yaptı, tabanını
altından, oturacak yerini erguvaniden... “(Neşideler Neşidesi, 3/9-10)
“Ve şimdi, babam Davud’un
hazırlamış olduğu, Yahudada ve Yeruşalimde yanımda bulunan hünerli adamlarla
beraber olmak üzre bana bir adam gönder, altın, ve gümüş, ve tunç, ve demir, ve
erguvanî, ve kırmızı, ve lâcivert işlerinde hünerli olsun, ve her türlü oyma
işlerini oyabilsin."(2. Tarihler,2/7)
Aranızda armağanlar toplayıp
RAB'be sunacaksınız. İstekli olan herkes RAB'be altın, gümüş, tunç; lacivert,
mor, kırmızı iplik; ince keten, keçi kılı, deri, kırmızı boyalı koç derisi,
akasya ağacı armağan etsin. (Mısır'dan Çıkış, 35:5)
CC Renk
tercihlerine bu ayetler kaynaklık etmektedir. Lionesler gibi pre-masonik
kurumların renk tercihlerinin de aynı olması Tevrat ayetlerine dayanmaktadır.
12 YILDIZ
İbrahim
aleyhisselamın vefatından sonra, oğlu, İshak aleyhisselam, bundan sonra da,
bunun oğlu Yakub aleyhisselam Peygamber oldular. Yakub aleyhisselamın diğer ismi
İsrail’dir. Bunun için, Yakub aleyhisselamın oniki oğlundan çoğalan insanlara,
Beni İsrail, yani İsrail oğulları denilir.
"David’in oğlu, Kral fielomo
(fieloma Ameleh-Süleyman) ise sembol olarak altı köşeli değil de beş köşeli (pentagram)
yıldızı benimsemiştir. Bu yıldız fielomo Ameleh’in mühürlü yüzüğünde yer
almaktaydı ve kralın mabedinde de yüzlerce altın kakmalı kalkan bulunmaktaydı. "
(Süleyman Yıldızoğlu, MAGEN DAVİT”,-Altı Köşeli Yıldız-
http://www.geocities.com/sinamiorhanupto/makdostyildiz.htm)
Pentagram bir süre Kudüs şehrinin resmi mühürü olmuştur.
...
Pentegram Hristiyanlar için de dini bir semboldür.
Ortaçağ
Hıristiyanları pentegramın İsa'nın beş yarasını simgelediğine, cadı ve
iblislerden koruduğuna inanıyorlardı.
"Gökte olağanüstü bir
belirti, güneşe sarınmış bir kadın göründü. Ay ayaklarının altındaydı, başında
on iki yıldızdan oluşan bir taç vardı." (İncil,Vahiy 12:1)
Nitekim AB'nin 12 yıldızlı
amblemi de bu İncil ayetinden türetilmiştir.
Bundan
başka Hz. İsa’nın “on iki havarisi” de Hristiyanlıkta önemlidir.
Tapınakçı/Masonlar Tevrat ve incil kaynaklı simgeleri kutsarlar. 12 sayısı
Yahudilerde ve Hristiyanlarda olduğu gibi, masonlar için de kutsal bir sayıdır.
Ve bu sayı dünya masonları için uluslararası bir nitelik taşır.
"Evvela, 5 kollu yıldıza,
yani ışık saçan yıldıza, Pentagrama dikkat edelim. Doğuda yer alan, içinde
evrenin ulu mimarinin remzi olan G harfi ile. Bu yıldız, yenileşen insanın
sembolüdür." (Mason Dergisi, sayı: 37-38, s. 41.)
12
yıldız Adige bayrağında da var. Göya 12 Adige kabilesini temsil ediyor. David
Urqhart'ın çizdiği ilk Adige bayrağı 7 yıldızlı idi ve Kafkasyanın 7 etnik
bölgesini temsil etmekte idi. Sonradan niçin 12 yıldız oldu? Sayalım bakalım
Adige kabilelerinin sayısı kaç çıkacak? Ya üç okun manası sizi tatmin ediyor mu?
Teslis ve 12 havarileri temsil etme ihtimali yüzde kaçtır acaba? Aslında o
tasarımı bugünkü haliyle kimin hazırladığının ayrıca araştırılmasında fayda
0lduğunu düşünüyorum.
ZAMBAK
CC
Circassian Canadian iken alt şeritlerin arasında zambaklar vardı. İsmini
Circassian Center yaparken zambaklar da kaldırıldı. Ben yukarıya logonun
zambaklı halini koydum.
Zambak,
genel olarak, büluğ ve nesillerin sembolü olarak görülür.
Masonlukta, zambak, saf ve bereket verici alevdir.
Sevgilim benimdir, ben de
onun, Zambaklar arasında gezinir durur. (Neşideler neşidesi 2:16)
"Çiy gibi olacağım İsrail'e;
Zambak gibi çiçek açacak, Lübnan sediri gibi kök salacaklar." (Hoşea 14:5)
Bütün
bunların tesadüfen bir logoda toplandığını söyleyebilir misiniz?
Sayın Erol Karayel'in makalesi burada bitiyor. Makalesi redakte edilmeden aynen
alınmıştır.
Yorum sizin...
SonSöz: Çerkes, kendine reva görmediğini
başkalarına görmeyendir. (Kuban) |