|
|
................... |
|
................... |
ID NELERE
KADİRSİN SEN |
13.04.2008 |
|
Kuban Paul Seauhmann |
................... |
................... |
İnsanlar gördükleri ve
duydukları her şeyi, beyninin arkasında bulunan ID'ye depolarlar.
Bilgisayarlardaki hard disk gibi bir şey.
Beş yıldır yazıp, çiziyoruz. Amacımız; bu ID de depolanmış bilgilerin, yanlış
olanlarıyla doğrularının yer değiştirmesi.
Bunu neden yapıyoruz?
Çünkü, ID yanlış bilgilerle doluysa algılamada yanlış olur. Bunun
örneklerini çokça yaşadık. En klasik örneği de ''sürgünü komünistler yaptı''
bilgisidir. Oysa herkes bilir ki, sürgün 1864'de olurken Ekim Devrimi 1917'de
yapıldı. İşte ID'lere yerleşen bu yanlış bilgi yüzünden yıllarca -hatta şimdi
bile- diaspora Çerkeslerin de komünizm düşmanlığı had safhada oldu. Komünist
Çerkesler, ne denli çok dil döktülerse de bu durumu değiştiremedi.
Başka bir örnek: Kanada'dan döndüğümde yaşamıştım. Burada karşılaştığım
iki ayrı insan Kanada'da eğitim almışlar. Biri 4, diğeri 5 yıl kalmış orada.
İkisi de bana Kanada'yı anlattı. Bir de benim gördüğüm Kanada. Ortaya üç ayrı
Kanada çıktı. Dinleseydiniz kafanız karışırdı. Çünkü Kanada'ya gitmeden önce,
üçümüzün de ID'sindeki daha önce depolanmış bilgiler farklıydı. Doğal olarak
algılamada da farklılık oldu.
Diasporanın bu denli çok yanlış bilgilerle donatılmasının elbette birçok siyasal
ve ekonomik nedeni var. Ancak temel etken, vicdanların rahatlatılması.
Savaşmak yerine sürgüne maruz kalan bir dedenin torunu olmak, ister istemez düşmanı suçlayarak
kendini rahatlatma kulvarına iter çoğu insanı. Bu da doğaldır. Çünkü, birilerini
suçlayarak kendi yerinde saymak olanaklıdır. Yani emek gerektirmez. Düşünüp
projeler geliştirerek rahatlama yerine, düşman yaratıp ya da kan davası gibi
ilkel normları kendinize yol seçerek yaşamınızı devam ettirirsiniz.
Kendimi bildim bileli, Çerkes toplumu ağlaşır. Sürüldük, satıldık, dilimizi
elimizden aldılar ve buna benzer sızlanmalar. Rusya'yı; güvende olanlar bize,
güvende olmayanlar Batı basınına şikayet eder.
Ağlayarak, sızlayarak sonuca varılsaydı; 1864'den beri bir şeyler lehimize
değişirdi. Hem orada hem burada...
Rusları, Türkleri, Gürcüleri, Almanları, Hıristiyanları, Müslümanları düşman
olarak gördük de ne oldu?
Çok basit bir sonuç doğdu...
Diaspora Çerkeslerinin yüzde 99.9'unun Çerkeslikle uzaktan yakından alakası
kalmadı. Yanlış değerlendiriyorsun, diyenler çıkarsa CC Forum'a bir göz atsın.
Hala bunu göremeyip; ağlayan, kendine sürekli düşman yaratanlar dün vardı, bugün
var, yarın olacak.
Ne olacak?
Wubıhlara olan olacak.
Ne oldu Wubıhlara?
Kec-ı Sülayman'a olan oldu. Kec-ı, tek kelime Wubıhca bilmiyor.
Çoluğumuz çocuğumuz zaten bilmiyor.
Peki bundan sonra?
Pek değişen bir şey olmayacak.
Birileri yine düşmanlığı pompalamaya devam edecek. Birileri anavatana yerleşmek
için mevki, makam isteyecek. Birileri gözündeki çöpü görmeyip, başkasının
gözünde mertek arayacak...
Sonuç mu?
Vallahi sonuç belli. Biz burada, anavatandakiler orada hayatımızdan memnun
yaşayacağız. Onlar bize savaşmayıp kaçanların torunu diyecek, biz onlara Rus
işbirlikçileri.
Hemen paniğe kapılmayın.
Çocuklarımız bizim yaşımıza geldiğinde böyle bir konu konuşmayacaklar.
Çünkü hepsi Kafkasya'yı sadece coğrafi bilgilerden ibaret sanacak.
Son Söz: Çerkes; ağlamak, sızlanmak yerine, çözüm
üretendir. (Kuban) |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|