Şampiyonlar
Ligi’nde geçen akşam bir maç vardı. İngiliz takımı Liverpool,
Galatasaray’la karşılaştı. Son derece zevkliydi. İlk 15 dakikada
Liverpool Galatasaray’ı sürklase etti. Goller ardı ardına
geldikçe, televizyon tribünlerdeki coşkuyu gösteriyordu.
Galatasaray moral olarak çökmüş durumdayken statta Türkçe
sloganlar yükselmeye başladı.
Re Re Re Ra Ra Ra Galatasaray Galatasaray Cim Bom Bom…
Ardından üçüncü gol geldi. Buna karşın stattaki Türk izleyiciler
seslerini kısmadılar. Hatta daha da canlı bağırmaya başladılar.
Gurbetçi olarak adlandırılan, 40 yıldır orada yaşayan yarı
Avrupalı yarı Türk bu insanlar; kendi takımlarını daha ilk
yarıda 3-0 yenik düşmelerine karşın, var güçleriyle desteklemeye
devam ettiler.
Buraya kadar anormal olan bir şey yok. Ancak bizim Çerkeslere
göre anormal bir durum vardı. O da bu izleyiciler arasında
Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor gibi farklı takımların
formalarını giymiş taraftarlarda Cim Bom Bom diyorlardı. Hem de
var güçleriyle.
O tribündekiler Çerkes olsaydı ne olurdu?
Çok basit.
Birileri hemen çıkardı ortaya. Birlik ve beraberliğimizi bozan
bu farklı formaları çıkarın. Tek forma giyin!
Aynen böyle derdi.
Yahu ben Fenerbahçeliyim ama Galatasaray’ı destekliyorum…
Ayrımcılık yapma! Birlik beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz
bir zamanda…
Bu konuşmalar böyle devam eder giderdi. Sonuç olarak Fenerliler,
Beşiktaşlılar, Trabzonlular ya tribünü terk ederlerdi ya da
kavga çıkardı.
Bizim toplumumuzun hiçbir zaman algılayamadığı ya da algılamak
istetmediği işte budur. Beşiktaş’ı Çerkes kökenliler kurdu, sen
nasıl başka takımı tutarsın, diyen insanları duyduk gördük.
Ayrımcılık yapma! Birlik beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz
bir zamanda…
Ne lanet şeymiş şu birlik beraberlik. Takım tutma özgürlüğün
bile kalmıyor.
İnsanları yönetmenin iki önemli yolu vardır. Biri din, diğeri
birlik beraberlik. Çünkü ikisi de tabulaştırılmaya son derece
uygundur. Adama günah dedin mi iş biter. Sorgulayamaz. Peki sen
günah görebilirsin ben öyle görmüyorum dediğinde alacağın ilk
tepki, dinime saygılı ol. O zaman sen de benim düşünceme saygılı
ol. Dün gazetelerde televizyonlarda haberlere çıktı. Orucunu
bozan çocuğa baba işkence yapmış. Buyurun.
Şiddet nerelerden geliyor dikkatinizi çekti mi?
Birincisi dinsel yaşamın dayatılmasında.
İkincisi birlik beraberlik adı altında insanlara dayatılan tek
tip düşüncede.
Pekiyi… Şiddet hangi ülkelerde daha yoğun?
Yasalarını dini kurallara göre koyanlar ve birlik beraberliğe en
çok gereksinim olan yerlerde. Ne garip değil mi?
Örneğin, Arabistan’a gideceksiniz. Daha uçakta hanımınızın
başını örtmenizi istiyorlar. Niye? Çünkü Arabistan’da yasak.
Neden yasak? Çünkü günah. İyi de senin inancına göre günah bana
göre değil. Ben neden kapatıyorum başımı? Çünkü benim
kurallarıma göre inşa edilmiş bir yere geliyorsun. Peki
haklısın. Kapatalım başımızı. Şimdi tersine dönelim. Bir Suudi
hanımıyla Almanya’ya gidiyor. Alman makamları diyor ki,
beyefendi hanımızın ülkeye girebilmesi için yüzünün açık olması
gerekiyor. Neden? Çünkü benim kurallarıma göre inşa edilmiş bir
yere geliyorsun. Yoookkkk… Olmaz. Bu, benim inanç özgürlüğüme
vurulmuş bir darbedir. Mübarek, sen daha uçakta benim
özgürlüğüme darbe vurdun! Bu çifte standart niye? Örnekler
çoğaltılabilir.
Gelelim birlik beraberlik çifte standardına. Uzak değil daha
geçen ay kıyamet koptu. Vay efendim Adigeler kendi derneklerini
kuramazlar. Neden? Çünkü bu ayrımcılık olur! Birlik beraberliğe
en çok ihtiyaç duyduğumuz bir zamanda…
Alın size çifte standart. Şiddet başlar. Sen Rus uşağısın! Sen
KGB ajanısın!
Eeee? Başka?
Onları buraya yazmak uygun değil.
İşte bu nedenle tabulaştırılmış her kavram başınıza çorap örer.
Tabularla doldurulmuş beyin bu çorabı göremez. Ancak direk
kişisel sorunu çıkmadıkça yaşamına devam eder. Ne zaman ki
kendisi bu şiddetle yüz yüze gelir o zaman aklı başına gelir.
Ancak çoğu zaman iş işten geçmiş olur.
Bu nedenle birlik beraberlik ancak demokratik ortamlarda olur.
Sen Fenerli olacaksın ben Galatasaraylı. Aramızda kıran kırana
maçlar yapacağız. Ancak Liverpool’la sen maç yapıyorsan ben
senin yanında olacağım, ben yapıyorsam sen benim yanımda
olacaksın.
Birlik beraberlik böyle olur.
Sen
Fenerli olmadığın sürece birlik olamayız deme hakkınız yok. Eğer
kendinizde öyle bir hak görürseniz, bana da sen Galatasaraylı ol
deme hakkı doğar.
Çerkes toplumu için tarihi fırsatlar sürekli tepiliyor. Adigeler
derneklerini kurmak istediklerinde, herkes -özellikle de Abhaz,
Çeçen, Karaçay, Dağıstan ve Oset dernekleri- destek mesajlarını
kamuoyuna açıklamalıydılar. Ancak bu fırsatı kaçırdılar.
Abhazya’ya yardım gidecek, hadi Adigeler birlik beraberlik…
Çeçen mültecilere yardım edilecek, hadi Adigeler birlik
beraberlik…
İşte çifte standart bu.
Hepimizin formaları ayrı olacak. Tuttuğumuz takımlarda. Ancak
bir yerde birlik mi olunması gerekiyor, o zaman kendi formanızla
birlik olacaksınız. Yoksa yüzyıllardır olamadığınız birlik
beraberliğe sıttin sene ulaşamazsınız.
Liverpool-Galatasaray maçının ikinci yarısı ne oldu biliyor
musunuz? Galatasaray mükemmel bir futbolla 2 gol attı. Yenildi
ancak insanlara tadına doyulmaz bir maç izlettiler. Bu 2 golde
Ümit Karan’ın imzası vardı. Ancak imza attığı metni,
tribünlerdeki Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor
taraftarları yazdı.
İşte birlik beraberlik böyle olunur. |