Bazı insanlar vardır. Adını
sanını duymazsınız. Çocuğunuz için, eşiniz için, kardeşiniz
için, anneniz için, babanız için kısacası geleceğiniz için
çırpınırlar. Ancak siz onları hiç göremezsiniz.
Yolda görseniz selam bile vermezsiniz.
Size bir bardak çay uzatsa, öylesine bir teşekkür edersiniz.
Bu adı sanı olmayanlar, emeklerinin reklamını yapmayı da
bilmezler. Tüm güçleriyle sadece çalışırlar.
Gece saat 23:30. Rahat koltuğuma gömülmüş, televizyonda bir aşk
filmi, elimde kahvem, sol tarafımda çerez tabağım keyifle
oturuyorum. Telefon çalıyor. Karşımda Recep Par. Biri 3
diğeri 6 yaşında bebelerini Kocaeli'nde bırakmış gecenin bir
yarısında doğruca Kefken'e gitmiş. Oradan arıyor. ''Proje için gelecek
katılımcılara sorumluluğumuz var. O nedenle burada pansiyon
sahibiyle görüştüm. Anlaştık. Artık konaklama sorunumuz yok''
diyor.
Recep Par'ın bu ilk vukuatı değil.
Kefken Projesi Yürütme Kurulu karar alıyor. Mezarlığın ve
sahilin harita mühendisleri aracılığıyla paftaları çıkarılacak.
İşini gücünü bırakan Recep Par yollarda. Gidiyor harita
mühendisi buluyor. Cebinden (çoğumuza ağır gelecek) ücretini
ödüyor. Arabasıyla mühendisi alıyor ve Kefken'e götürüyor.
Ölçüm için gerekli malzemeleri dağ tepe kendi sırtında
taşıyor.
Projenin başlangıcından bu yana bir dakika durmadan
koşturuyor.
İşte adını sanını duymadığınız Recep Par böyle biri.
Peki bu projeyi çeşitli nedenlerle sekteye uğratmaya çalışanlar
nasıl birileridir acaba?
Haklarını vermek gerek. Onların da adı sanı duyulmadı. Projeyi
karalamak için bolca takma isim kullandılar.
İşin en garip yanı. Bu takma isimliler ''birlik-beraberlik''
diye en çok bağıranlar.
Onları geçelim.
Şimdiki durum, proje için gerekli para toplanamadı. Arzu
edilenler yapılamayacak. Hiç sorun değil. Bu projeye katılmak
isteyenler yine orada olacak.
En azından Recep Par'a vefa borçlarını ödemek için orada
olacaklar.
Tuğla alamadık mı. Dağdan taş toplayıp tuğla niyetine
kullanacağız.
Oradaki zararlı otları sökeceğiz.
Beton direkleri alamıyoruz. Ne gam? Varolan tahta çitleri onarıp
kar beyazına boyayacağız. Telleri onaracağız. Ellerimizle
toprağı düzeltip, Kefken törenlerine gelenlere yakışır bir
ortam hazırlayacağız. Thamadeler ayakta kalmasın diye
ağaçtan banklar yapacağız.
Geceleri bir araya gelip dalga seslerinin eşliğinde şimdiye
kadar ki en güzel sohbetleri yapacağız. Birlikte kamp ateşi
yakıp yakamozları izleyeceğiz.
Proje çeşitli nedenlerle sekteye uğratıldı. Bu sınav zorlu
olacak. Kaslarımız çok ağrıyacak, terimiz çok akacak. CC
katılımcıları için önemli bir sınav olacak. Gerici, ilkel
kafaların bu engellemelerine verilecek en güzel yanıt, emeğini
koymak isteyenlerin Kefken'e koşarak gelmeleridir. Ancak o zaman
bu toplum kendine güvenini kazanacaktır.
Kefken'de 4 yıldızlı oteller yok.
Dağdan tepeden taş toplamak var.
Zararlı otları ellerimizle yolmak var. Dikenleri batsa bile...
Yemeğimizi kendi cebimizden karşılayacağız.
Parası olan pansiyonda, olmayan bizim gibi çadırda konaklayacak.
Eğer bu zorlukları ve güzellikleri yaşamak istiyorsanız Kefken'e
koşmalısınız.
Hepimiz birer Recep Par olmadığımız sürece, bu toplum nasıl
ayakta duracak? |