Yıllardır
tartışma konusu olmuştur. Thamadeler her zaman doğru düşünüp
doğru karar alırlar mı?
Birincisi; yanlış karar verebilirler.
Örnekleyelim; sürgün edilen bir topluluk bir alan gösterilerek
burada yaşayacaksınız deniyor. Onlarda peki deyip ve evlerini
yapmaya başlıyorlar. Ardından köye mezarlık gerekiyor. Nereye
yapılacak mezarlık?
Thamadeler oturup karar veriyorlar. Batı’daki tepeye. Tepenin
eteğinde ne var? Köyün içme suyunun çıktığı kaynak. Şimdi;
aldıkları kararın ne kadar yanlış olduğunu görüyor musunuz?
Nedenini açıklayalım. Eğer su kaynağının üstündeki tepeye
mezarlık yaparsanız yağmur suları cenazelerden çıkan toksin
maddeleri alarak, yer altı su kaynaklarına karıştırır. Bu suyu
içen insanlar da ölmese bile sık sık hastalanırlar. Demek ki,
thamadeler yanlış kararlar vermişler.
İkincisi; doğru karar verebilirler.
Örnekleyelim; yine aynı thamadeler, Doğu ve Kuzey bölgelere
bakıyorlar. Çıplak ve yer yer meşe ağaçlar var. Böyle olmaz, diyorlar. O
günün güç koşullarına karşın yıllarca didinip on binlerce
metrekare alanı ağaçlandırıyorlar. Bu ağaçlar daha sonraki
kuşaklara hem gelir kaynağı olmuş hem havanın kuruluğunu
ortadan kaldırmış. Her açıdan kazanç sağlamış. Demek ki,
thamadeler doğru karar almışlar.
Üçüncüsü; kimine göre yanlış, kimine göre doğru karalar
verebilirler.
Örnekleyelim. Biz Müslüman değiliz ancak çevremiz hep
Müslüman. O nedenle sorunlar yaşamayalım. Hoca bulalım bize
Müslümanlığı anlatsın. Hoca getirtmişler. O ne dediyse
uygulamaya başlamışlar.
Hoca bakmış, yaşlı kadınlar bile etek giyiyor, ayakların da
iskarpin ayakkabılar. Olmaz diyor. Kadınların etek giymesi
günah. Thamadeler soruyor; peki ne giyecekler? Hocanın yanıtı
basit: Şalvar. İskarpin ayakkabılar üzerine şalvar.
Hoca bakıyor; kadınlar başlarına tül örtüyorlar. Yine olmaz
diyor. Neden? Çünkü kadının saçı görülürse günah. Ne
yapacağız? Çok basit yemeni takacaklar. Peki öyle olsun. Bu
arada üstlerindeki tayyörleri de çıkarıp basma entariler
giysin. Peki ona da tamam.
Ayağında iskarpin, üstünde şalvar, onun üstünde basma entari
onun üstünde yemeni. Hoca son kararını da veriyor. Hepsi tamam
da bu iskarpin bu giysinin altına olmadı. Son olarak onu da
çıkarsınlar mest giysinler. Ona da pekiyi.
Hoca gelmeden önce iskarpinli, etekli, tayyörlü, başında tüllü
Çerkes kadını birden yok oluyor, yerine Anadolu’nun bahtı kara
kadını doğuyor.
Sonra?
Sonrası hoca gidiyor, başka hoca geliyor. Her şey iyi de siz
nasıl bir arada oturuyorsunuz? Günah. Erkeklerin arasında
kadının ne işi var? Bir ayrılın bakalım. Odalar ayrılıyor.
Böyle her hoca değiştiğinde yeni kurallar geliyor, thamadeler
de bunlara uyuyor.
Sonuç?
İşte burada; thamadelerin kararları kişiden kişiye göre doğru
mu yanlış mı değişiyor.
Kimine göre, aldıkları kararlar son derece doğru.
Kimilerine göre, aldıkları kararlar son derece yanlış.
Thamadeler karar verirken elbette bulundukları günün
koşullarını değerlendiriyorlardır. Ancak -siyasal anlamda-
genel olarak çok başarılı oldukları söylenemez.
1864 öncesi ve sonrası alınan kararlar ne kadar doğruydu?
Elbette thamadeleri eleştirmek genetik olarak insanı tedirgin
ediyor.
Ancak;
Günümüzde bile kendini pşi gören thamadeler var.
Kendi başına kalpak giyerken, eşinin başına türban taktıran
thamadelerimiz de var.
Kendi on adım önden giderken, eşinin arkadan gelmesini isteyen
thamadelerimiz de var.
Kendi kahvehanede ‘’pişti’’ oynarken, eşini, kızını tarlaya
gönderen thamadelerimiz de var.
Genlerimiz, ter bezelerimizi hızla çalıştırıyor.
Not: Edebiyat bölümünün en çok okunan bölümlerinde Semorko'nun
hazırlayıcısı sayın
KEÇ Süleyman Yavuz
beyin
Gözlem
başlıklı serisinde
Savaşçı ve Giysileri
yazısını okumanızı öneriyoruz.
|