Yazar Çetin Altan bir
yazısında der ki: "Ezik insan yığınlarının, 'üstün insan
olma özlemleri; 'kahramanlık' payesiyle sulanır durur,
özellikle gelişmemiş toplumlarda..."
Doğru söze ne denir?
Çerkeslerin yaşam biçimlerinin gelişmiş toplumların
yaşam biçimleriyle örtüşmesinde bu sözün önemli bir
belirleyiciliği vardır. Çerkesler için 'üstün insan'
olma gibi bir haslet söz konusu hiçbir zaman olmamıştır.
Çünkü, yaşam biçimlerinin doğal bir gerekliliğidir üstün
insan olmak. Bu nedenle ayrıca bir çabaya gereksinim
duymazlar. (Bu arada, lütfen kısa ancak önemli bir not
düşmemize izin veriniz. CircassianCanada adına yazılan
tüm yazılarda; Çerkes adlandırmasından, siyasal olarak 9
Cumhuriyetimiz kastedilmektedir. Bizim için Çerkes
adlandırmasının içine Abhazya, Adigey, Çeçenya,
Dağıstan, Güney Osetya,
İnguşya, Kabardey Balkar, Karaçay Çerkessk ve Kuzey
Osetyalı hemşehrilerimiz girmektedir ve her
yazımızda alfabetik olarak sıralanmıştır.
Her ne kadar son yüzyılda
çok ciddi bir deformasyona uğrasa da, Kuzey Kafkasya
Cumhuriyetleri her bakımdan çağdaş normları yüzyıllardır
yaşamaktadır. Bireysel olarak özgür bir topluluk
günümüzde ancak gelişmiş ülkelerde görülmektedir.
İnsanlık tarihi boyunca bu denli siyasal ve ekonomik
baskı altında acımasızca asimile edilmiş hiçbir dünya
ulusu yoktur. Buna karşın Çerkesler asla 'ezik insan
yığını' görüntüsü vermemiştir. Her koşulda özgürlüğünü
yaşayabilmiştir. Çetin Altan'ın aktardığı, Elif Naci'nin
dediği gibi; "Emir almadan, emir vermeden ve kimseye
muhtaç olmadan, hayatı hak ede ede yaşayan, gizli
kahramanlar vardır" değerlendirmesine bire bir
çakışmışlardır.
Ancak bu özgürlüğün yanı sıra, neden güçlü bir statüye
(ekonomik ve sosyal) sahip olmadığımız sorusunu
kendimize sormamız gerekir. Yüzyıllardır çağdaş bir
yaşam süren Çerkesler niçin merdiven basamaklarının alt
bölümünde durmaktadır? Elbette bunun hem toplumbilimsel
hem siyasal nedenleri vardır ve tartışılması gerekir.
Bizce en önemli neden; Çerkeslerin -genel nüfus
bakımından- kendilerini gelişmiş bir toplum gibi
görmemeleri. Bulundukları ülkelerde (özellikle Türkiye,
Suriye, Ürdün gibi sosyal açıdan çağın gerisinde kalmış
ülkelerde) yoğun bir asimilasyon altında
olmalarındandır.
Çerkesler arasındaki anlaşmazlıkların temelinde işte bu
yatmaktadır. Her Çerkes kendi içinde inanılmaz bir
çelişki yaşamaktadır. Hem bu denli çağdaş bir yaşam
biçimin olsun hem çağdışı yaşa. Temel sorun bu. Eğitim
ve öğretim, çok değil bundan 100-120 yıl önce
Çerkeslerde çok önemli bir yaşam koşulu iken şimdi
vasıfsızlık ve dejenerasyon etken durumda. Bunun
matematiksel sağlamasını Marje'de yapılan "21 Mayıs"
tartışmalarını inceleyerek yapabilirsiniz.
Elbette bu konuda kendimizi suçlayıp bir kenara
çekilecek değiliz. Her Çerkes bireyi kendi mesleğinde en
üst noktaya gelmenin yollarını aramalı ve tüm
mücadelesini bu yönde yapmalıdır. Çünkü, kendi
mesleğinde en üst noktaya gelen insan hemşehrileri için
en iyisini yapabilir. Bunun dışında sadece konuşan,
sadece eleştiren, sadece evet ya da hayır diyen bir
insan durumuna düşer.
Çözüm üretmede bilgi ve uzmanlık, birinci koşuldur.
Sonraki gereksinimler; yatırım, ekipman, insan gücü diye
sıralanıp gider. Bu nedenle bilgi donanımını dünya
üzerindeki her Çerkes tam yapmalıdır. Toplumsal ve
uluslararası saygınlığın en önemli koşulu budur. Her
konuda yarım-yamalak bilgi yüklenmesi alışkanlığını
bırakıp uzmanlaşmak, kalifiye olmak gerekmektedir.
Kendinizi göz önüne alınız. Örnekleyecek olursak,
kalbinizden rahatsızsınız. Karşınızda; profesör olan
uzman bir ortopedist ve daha yeni doçent olmuş bir kalp
hastalıkları uzmanı var. Hangisinin söylediklerini
uygulamayı tercih edersiniz? Genelde doğu kültürünün
bir özelliği olan "her konuda her şeyi bilmek (!)" tavrı
ne yazık ki, özellikle Türkiye'deki hemşehrilerimizin
çoğunu etkilemiş durumda. Geleneklerimize baktığınızda,
en büyük görgüsüzlüğün gereksiz konuşma ve bilmeden
değerlendirme olduğunu görürsünüz. Aslında bu çağdaş bir
anlayış. Bilmediğiniz bir konuysa; ya konuşmayacaksınız
ya da uzun uzadıya, enine boyuna araştırıp değerlendirme
yapacaksınız. Yargılama değil!
Temel prensip, mesleğinde uzmanlaşmak. Gönlümüz ister ki,
dünya üzerindeki tüm Çerkesler mesleklerinde uzman
olsunlar. Marangoz bir Çerkes marangozlukta, mimar bir
Çerkes mimarlıkta, duvarcı bir Çerkes duvarcılıkta,
doktor bir Çerkes tıpta uzman olsun. O zaman Çerkesler
şu anda hak etmedikleri yerde olmayacaklar. Sanıyoruz
Çerkesler çağdaş, gelişmiş ülke insanı olmayı sonuna
kadar hak ediyor.
Son Söz
Çerkes, karanlıkta bile esnerken eliyle ağzını kapatandır.
(Kuban)
|