...................
...................
SİYAH ÇELENK NEREDE?

30.04.2005

Kuban Paul Seauhmann
...................
...................
Geçen hafta Genel Kurmay Başkanı Abhazya ve Osetya’ya ilişkin açıklama yaptı. Sonuna kadar doğru bir tespitte bulundu. Çünkü, ülkesini düşünüyor. Ülkesinin çıkarı doğrultusunda yaptığı değerlendirmeyi saygıyla karşılamak gerek.

Her açıklamada eline siyah çelenk alıp, imza toplayan insanlarımızdan ‘’çıt’’ çıkmadı. Krasnodar-Adigey birleşmesi konusunda düşüncelerini açıklayanlar için -üstelik Adigey Cumhuriyeti’nin resmi açıklamasına karşın- imza kampanyaları düzenlendi; ama Genel Kurmay’ın açıklamasında ortalıkta kimse görünmedi.

Bu sütunlarda sürekli yazıyoruz. ‘’Kahramanlık’’, ‘’yiğitlik’’ kavramlarını; vurma, kırma, siyah çelenk koyarak, imza toplama boyutuna getirirseniz; böylesi bir durumda mahcup olursunuz. Forumlar düzenleyenler şimdi Genel Kurmay Başkanlığı’nın önüne siyah çelenk koyabilirler mi?

Anavatandaki sorunların çözümü protestolardan, yakıp yıkmalardan geçmedi, geçmeyecek. Ne Rusya’yı ne Türkiye’yi ne de başka bir ülkeyi protesto ederek bir yere varılsa; bugüne dek 100 kez anavatanı kurtarmışlardı. Ancak olmadı.

Her ülke kendi çıkarlarını düşünecek. Bundan doğal ne olabilir? Genel Kurmay Başkanı da elbette Türkiye’yi düşünerek konuşacak.

Buraya kadar olağanüstü bir şey yok.

Şimdi bir değerlendirme yapalım. Türkiye diasporası dışındaki tüm Çerkesler Türkiye Büyükelçiliklerinin önünde protestolara başlasalar, İnsan Hakları örgütlerini fax ve e-mail yağmuruna tutsalar. Genel Kurmay’ın bu açıklamasını kınayan imza kampanyaları düzenleseler; Türkiye’de yaşayan Çerkeslerin durumu ne olur sizce?

Pek iç açıcı olmaz değil mi?

Eh!

O zaman Rusya Federasyonu’nu ile Adigey Cumhuriyeti ve diğer cumhuriyetler arasındaki ilişkilerde Türkiye diasporası neden aynı özeni göstermiyor? Bu ucuz kahramanlık olmuyor mu? ‘’Burada patlamasında, nerede patlarsa patlasın’’ anlayışı ilkel bir yaklaşım değil mi?

Herkesin artık net olarak kavraması gerekiyor: Cumhuriyetlerdeki yönetim politikalarını diaspora belirleyemez. Belirlemeye kalktığı zaman böyle handikaplar yaşar. Biz diasporadaki Çerkesler, yaşadığımız ülkelerdeki politikalara karşı durmayız. Çünkü biz ‘’bölücü’’ ya da ‘’ayrımcı’’ değiliz. Olamayız da. Bu topraklarda 1 metrekare hakkımız yok.

Eğer, anavatan ile ilgili; ille de politika üretmek istiyorsanız adres belli. Gidip orada yaşayacaksınız. Uzaktan kumandalı politika insanı nereye götürebilir?

Ülkenin sosyo-politik durumunu bilmek gerekir.

Ekonomisini ve gelişmesini yerinde görmek gerekir.

Statü ve geleneklerini bilmek gerekir.

Gerekir de gerekir.

İki ayaklı masa olur mu? Olur da ayakta durur mu?

Diaspora ekonomik anlamda çok güçlüdür; Amerika’da, Avrupa’da, Rusya’da çok güçlü lobilere sahiptir diyelim. Yine de politika belirleyemez. En güzel örneği İsrail. Dünyanın en güçlü diasporasına sahip. İsrail’i diaspora politikaları mı yönetiyor sanıyorsunuz?

Diyelim evlisiniz ve iki çocuğunuzla yaşıyorsunuz. Evinizin sorunlarını ve çözümlerini en iyi kim bilir ve sağlıklı çözümler bulur? Öz kardeşiniz, anneniz, babanız, dayınız, amcanız sizin evin nasıl yönetileceğine karar verebilir mi? Verir diyorsanız büyük olasılıkla evin beyisiniz. Bir de evin hanımının düşüncesini alın. Bakalım o ne diyor?

Bu açıdan baktığınızda; zaten anavatanın politikaya gereksinimi de yok. ‘’Var’’diyenleri boş verin. Yol gösteren ararsanız yığınla. İstemediğiniz kadar. Marketteki kasiyer bile size Kafkasya’nın politikası için ‘’yol’’ gösterir. İnanmazsanız test edin.

Siz; yol gösteren değil, yola çıkanı bulun. Asıl önemli olan o.

Yola düşüp, oraya işletmeler kuruyor musunuz?

Yola düşüp, oraya eğitim kurumları açıyor musunuz?

Yola düşüp, karınca kararınca emeğinizi koyuyor musunuz?

İşte o zaman protestolara, siyah çelenklere, imzalara gerek kalmaz.

Kahramanlığı, yiğitliği bu alanlarda görmeliyiz. Her koşulda barışı aramak ve ülkelerle iyi ilişkiler kurmanın yolunu bulmak gerek. Yoksa olmadık bir yerde olmadık bir açıklama gelir; bir eliniz siyah çelenkte bir eliniz böğründe kalırsınız.



SonSöz
Çerkes; kütüphaneyi kahvehaneye tercih edendir. (Kuban)