...................
...................
KUZEY KAFKASYA KALKINIR MI?

24.01.2004

Kuban Paul Seauhmann
...................
...................

Kuzey Kafkasya bizim topraklarımız.  Diasporada yaşayanlar da bizim insanlarımız. Ülkemizi kalkınmış ülkeler arasında görmek hepimiz en önemli arzusudur. Bu nedenle yaptığımız her çalışmanın ülkemize bir katkısının olmasına özen göstermeliyiz.

Elbette ülkemizden uzaklarda olmak desteğimizin cılız olmasına neden olabilir. Yine de bunu çok da önemsememek gerekir. İğne ucu kadar katkıyı herkes yaparsa toplamda çok büyük getiriler sağlayabiliriz.

Zülfü Livaneli makalesinde, internetten aldığı bir yazıyı yayınlamış. Şimdi o yazının bir değerlendirmesini birlikte yapalım.

“Zengin ülkeler ile yoksul ülkeler arasındaki fark, geçmişlerinden kaynaklanmaz.
 
2000 yıllık bir tarihe sahip olduğu halde hala yoksulluğu yenemeyen Hindistan ve Mısır gibi ülkeler buna örnektir.

Diğer taraftan, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda 150 yıl öncesinde bir anlam ifade etmiyor iken, bugün gelişmiş ve zengin ülkeler arasındadırlar.
 
Zengin ve yoksul ülkeler arasındaki fark, mevcut, kullanılabilir doğal kaynaklar da değil.
 
Japonya yüzde 80 oranında dağlık, tarım ve hayvancılık için elverişli olmayan bir ülke; fakat ekonomide dünyada ikincisi. Hammadde ithal edip, bütün dünyaya işlenmiş maddeyi ihraç eden, çok geniş, dinamik ve esnek bir fabrika gibi.
 
Diğer bir örnek ise kakao yetiştirmeyen fakat dünyanın en iyi çikolatasını yapan İsviçre. Kendi sınırlı alanında hayvancılık yapıp, toprağı her yıl dört ay ekiyor. Bununla yetinmeyerek, en iyi kalitede süt ürünleri imal ediyor.
 
Küçük bir ülke olarak, dünyanın en sağlam kasası imajına sahip. Zengin ülke yöneticilerinin, iletişim halinde oldukları fakir ülkelerdeki meslektaşlarıyla aralarında önemli entelektüel farklar yoktur.
 
Ayrıca ırk ve ten rengi de önemli değil: Kendi anavatanlarında tembel olarak tanımlanan göçmenler, zengin Avrupa ülkelerinin üretici gücünü oluşturuyor.”

Şimdi bu kriterlere baktığımızda topraklarımızın ve nüfusumuzun az olması hiç de dezavantaj değil. Örneğin; Adigey Cumhuriyeti. Yukarıdaki İsviçre gibi neden olmasın? Önemli olan insanlarımızın mantalitelerini gözden geçirmeleri. Temel prensip belli: Çalışmak, çalışmak, çalışmak…

Nasıl çalışmak? Önce planlama yapılacak. Sınırlarımız içinde en uygun yatırım hangi alandır, bunun fizibilitesini yapmak gerek. Turizm mi? Tarım mı? Hayvancılık mı? İletişim teknolojisi mi?

İnsanlarımızın eğitim ve yeteneklerinin oranı hangi kategoriyi ön plana çıkarır? Bunların bilimsel olarak araştırılarak yol çizilebilir. Yani önce alt yapı, sonra üst yapı.

Geri kalmış ülkelerle kalkınmış ülke insanlarının arasında önemli fark; insanların davranış biçimleridir. Bunu yazar çok güzel belirlemiş:

“Zengin ve gelişmiş ülke insanlarının davranışlarını analiz ettiğimizde, büyük bir çoğunluğun yaşamlarında şu temel ilkelere uyduğunu saptarız.
 
1. Temel kural olarak ahlâk
 
2. Dürüstlük
 
3. Sorumluluk
 
4. Kanun ve kurallara saygı
 
5. Diğer yurttaşların haklarına saygı
 
6. Çalışma sevgisi
 
7. Birikim ve yatırım için çaba
 
8. İş yapma isteği
 
9. Dakiklik
 
Yoksul ülkelerde, sadece küçük bir azınlık günlük yaşamlarında bu kurallara uyar.
 
Bizler doğal kaynaklarımız olmadığı ya da doğa bize karşı cömert davranmadığı için yoksul değiliz.
 
Yoksuluz, çünkü davranış biçimimiz yanlış.”

Fazla söze gerek yok. Çok açık ve net.  Yukarıdaki 9 maddeye uygun bir gençlik yetişirse hiçbir sorun yok. Bir maddenin eksikliği bile başarısız olmaya yeterli. Bunu da Türkiye’de yaşayan hemşehrilerimiz çok net görüyorlardır.

Kuzey Kafkasya kısmen Türkiye ve benzeri geri kalmış ülke prototipinden farklı bir durumda. Gerçi geri kalmış ülkelere benzetmek için elinden geleni ardına koymayan yok değil. Ancak yine de sınırlarımız içinde kalan cumhuriyetlerimizde durum “geri kalmış ülke” statüsünün dışında. Yalnız yeterli değil. Bu nedenle gerek ülke dışında gerek ülke içindeki Çerkesler örnek olarak; çağdışı, anti-demokratik ülkeleri görmemeli.

Kırmızı ışıkta durdun diye arkanızdaki arabanın şoförü size küfür ediyorsa nasıl bu ülkenin yönetim biçimini baz olarak alırsınız?

Okulda çalışkan öğrenciye (affınıza sığınarak) “inek” askerliğini bütün kurallarına göre yapmışa “enayi”, bilimsel araştırma yapana “uçuk” damgası yapıştıran bir toplum nasıl bizim prototipimiz olur?

Küçücük bir kasabada bile  10 tane cami yapıp, bir tane kütüphane açmayan bir anlayış nasıl bizim örnek alacağımız bir anlayış olur.

Eğer şu anki yaşantısından memnun olan varsa sorun yok. Ancak Çerkes toplumu asla böyle bir yaşamı hak etmiyor. Neden mi? Yukarıdaki 9 maddeye bakınız. Bunlar xabzenin temel kuralları değil mi?

İşte atalarımız bu nedenle çağdaş bir yaşam yaşıyorlardı. Eğer bizde xabzeye uyarsak Kuzey Kafkasya kalkınır.

 

Son Söz
Çerkes, akli dengesini yitirmişle alay etmeyendir. (Kuban)