İnsanlar kahramanlarını iki türlü seçebiliyor. Şanslı
olanlar tarihi kesitin içinde rastlıyor, diğerleri ise
başkalarının aktarmalarıyla.
Önce kahraman kimdir onu değerlendirelim.
Bir ırmak düşünün, delice akıyor. Üzerinde ilkel bir
sal. Bir çocuk ve annesi salın üstünde karşı kıyıya
çıkmaya çalışıyor. Bir anda çocuk saldan düşüyor. İki
yakadaki herkes panik içinde. Kimse suya girmeye
cesaret edemiyor. İki genç var. İkisi de mükemmel
yüzücü. Biri korkuyor suya giremiyor, diğeri çıkıyor;
atıyor suya kendini ve çocuğu kurtarıyor. Şimdi bu
genç kahraman mıdır?
Çoğunluk ‘’evet’’ diyecektir. Bizce de.
Diğer genç korkak mıdır?
Çoğunluk yine ‘’evet’’ diyecektir.
Pekiyi. Bu genci kahraman yapan cesareti midir?
Bizce değil. Her cesaretli olan kahraman olsa Mafya
babalarının tümü olurdu.
O zaman kahraman olmasının nedeni nedir?
Çok basit, hiçbir çıkarı olmadan yaşamını tehlikeye
atmaktır. Aradaki ince fark budur. Bu genç suya
atlarken büyük olasılıkla kalbi yerinden fırlarcasına
korkuyordur. Çünkü, çocuğu kurtaramama olasılığı ile
birlikte kendinin boğulma riskini de taşıyor.
Başka bir perspektiften bakalım. İyi yüzme bilmesine
karşın suya girmekten korkan genci ele alalım. O da
aylarca oturup kafa yoruyor. Deli gibi akan bu ırmağın
üzerine bir köprü projesi geliştiriyor. Boş
zamanlarında kapı kapı dolaşıp projesini insanlara
anlatıyor. Kereste tüccarlarını ikna edip ücretsiz
birer ikişer kalaslar alıyor. Demir tüccarlarına gidip
demir, nalburları dolaşıp çivi alıyor. Kendi gibi
gençleri ikna edip, ücretsiz emek yardımı alıyor ve
köprüyü yapıyor. İnsanlar hiçbir tehlikeye uğramadan
rahatça karşıya geçiyorlar.
Deseler ki, ‘’Elimizde bir tek kahramanlık payesi var.
Buyurun hangisine verirseniz verin.’’ Çoğunluk hemen
çocuğu ölümden kurtarana verecektir. Oysa bu genç her
gün ırmakta çocuk kurtarmak için beklemiyor ki. Oysa
diğer genç belki 10 yıllarca insanların tehlikesizce
karşıya geçmesini sağlamıştır.
Şimdi kahramanlık sizce payesi kime verilir?
Çerkes toplumunun kahraman payesi verdiği insanları
bir inceleyiniz. Hepsi anlık kahraman. Bir tanesi bile
gelecek için bir şey yapmamış. Yapanlar? Onlar tarihin
karanlık köşesine itilmişler. Orada güneş ışığını
görmek için bekliyorlar.
Günümüzde her şeye sinirlenen, çözümleri günlük
düşünen insanlarımızın neden bu durumda olduklarını
şimdi anlayabiliyor musunuz? Hepsi günlük
kahramanlarla tanıştırılmış. İskender gibi yumak
haline gelmiş düğümleri kılıcıyla ikiye bölerek ‘’işte
çözdüm’’ demeye alışmış. Bu arada artık o yumağın
kullanılamayacak; dolayısıyla insanlara yararı
olmayacağını düşünemez hale getirilmiş.
Boğulmak üzere olan bir çocuğu kurtarmak elbette çok
büyük bir özveridir. Mükemmel bir insan refleksidir.
Ancak kahraman olarak payelendirirseniz, insanları
günlük çözümlere itersiniz. Oysa kahramanlık; akıl
ister, sabır ister, özveri ister, emek ister, çaba
ister, isterde ister.
Tüm bunları yapan kahramanlarımız karanlıktan
aydınlığı çıkmak için yüzyıllardır beklerken,
diğerlerini kahraman olarak ortaya atmak gerçekten
haksızlık.
Bu nedenle de çocuklarımız ırmaklarda boğulmaya devam
ediyor.
|