Bu hafta yaşanmış bir olayı birlikte değerlendireceğiz. Bir
Adige arkadaşımız anlattı. Sosyoloji üzerine doçentlik tezi
hazırlayan bu kardeşimiz, konu seçerken çok düşünmüş. Başından
geçen bir olayı tezine yansıtmaya karar vermiş. Tezi bitirmiş
teslim edecekken vazgeçmiş. Doçentliğinin gecikmesi pahasına
bu tezi vermemiş.
Hazırladığı tezin konusu vefat eden iki dedesinin vefat
şekillerimiymiş. İki dedesi de aynı köyde doğup büyümüşler.
Ancak bir dedesi daha sonra okuyup memurluk yapmış ve
Türkiye’nin değişik illerinde çalışmış. En sonunda köyüne
yakın bir kasabada yaşamını sürdürmüş. Diğer dedesi ise
ölünceye kadar köyde yaşamış.
İki thamadenin biri çiftçi biri memur emeklisi olarak hayata
gözlerini yummuşlar.
Köylü thamade öldüğü gün sabah
çift sürüp öğlen yemeğine gelmiş. Yemek yedikten sonra; biraz
dinlenmeliyim, deyip odasına çekilmiş. Evin kızları içeri
girdiklerinde thamadenin oturduğu yerde uyukladığını
sanmışlar. Rahatsız etmemek için uzun süre odaya girmemişler.
3-4 saat sonra endişelenmişler. Çünkü thamadenin böyle bir
alışkanlığı yokmuş. Bir daha girmişler odaya. Uyandırıp
yatmasını istemişler. Ancak ne yazık ki, vefat etmiş.
Memur thamade ise ölümünden 8 ay kadar önce aklını yitirmiş.
4-5 yıl çok acı çekmiş ve acılar içinde vefat etmiş.
Şimdi, bu iki olayda; herkesin olabilir diyebileceği iki ölüm
şekli yaşanmış. Ancak bu iki thamadenin yaşamlarını
öğrendiğinizde, xabzenin insan yaşamında ne büyük etkisi
olduğunu insan daha iyi anlıyor.
Köydeki thamade, tümüyle Çerkes olan bir ortamda yaşamını
sürdürdüğü için ölünceye kadar, o toplumun en önemli kişisi
olma özelliği ile yaşama gözlerini yumuyor. Çünkü, yolda
yürürken insanlar onu gördüklerinde ayağa kalkıyorlar. Yanında
yüksek sesle konuşmuyorlar. Bir dileği olduğunda koşulsuz ve
hızla yerine geliyor. Thamade biliyor ki, “ben bu toplumda
hala bir bireyim”.
Memur thamade; Çerkes hanımı genç yaşta vefat edince ikinci
evliliğini bir Türk hanımla yapıyor. İlk hanımından olan iki
çocuğu ikinci hanımından 3 çocuğu dünyaya geliyor. İki evlilik
arasında uzunca bir zaman geçtiği için ilk iki çocuğu evlenip
çoluk çocuğa karışıyorlar. Türk hanımıyla 3 çocuğu ile
yaşamını sürdürmeye devam ediyor. Yıllar ilerledikçe bu
çocuklar üniversitelere giriyorlar. Annenin de arzusunu
kırmamak için köye yakın olan kasabadan İstanbul’a göçüyorlar.
Herkesin saygıyla ayağa kalktığı thamade sokağa çıkıyor,
kimsenin yüzüne baktığı yok. Kahvehaneye giriyor, genç yaşlı
herkes bir arada. Evde kalmayı tercih ediyor. Bu kez de evde
sorunlar yaşanmaya başlıyor. Daha önce akşamları eve gelen
babaya gösterilen ayağa kalkma davranışı yavaş yavaş ortadan
kalkıyor. Önceleri bunu pek önemsemiyor. Ancak yıllar geçtikçe
çocuklarının babalarına olan davranışlarındaki önemsememe
artıyor. Bu kez thamade evdeki konumunu korumak için kızgın
tavırlar koyuyor. Bir süre sonra bunun yararını göremediği
için, çocukça davranmaya başlıyor. Ölümüne 4-5 yıl kala artık
ne dediğini bilmeyen, bazen saldırgan bazen çocukça
davranışlar sergileyen bir psikolojiye giriyor ve son 8 ayı
tümüyle bilincini yitirmiş durumda vefat ediyor.
Köydeki thamade; öldüğü güne kadar biliyor ki, “ben bu
toplumda bir bireyim ve saygınlığım var”.
Şehirdeki thamade; öldüğü güne kadar kendine soruyor, “ben bu
toplumda bir bireydim ve saygınlığım vardı. Ne oldu da bu
duruma düştüm?”
Bu iki thamadenin yaşamı sosyolojik açıdan iyi bir ders.
İnsanlar; eğer kendilerini toplumun ya da ortak olduğu grubun
dışında hissediyorlarsa davranış bozuklukları sergilemeye
başlıyor. Önce içinde tuttuğu duygularını zamanla
dışa vurma eğilimleri gösteriyor. (Bunun yaşla da ilgisi yok.
Genç bir insanda toplum dışına itildiği duygusunu yaşıyorsa
aynı sorunları farklı biçimlerde yaşıyor.)
O nedenle hem kendine hem
çevresindekilere zarar verme aşamasına geliyor. Bir damlanın
durgun suya düşmesi gibi, büyüyerek işin içinden çıkılmaz
batağa giriyor.
Bu tür davranış bozukluklarından kurtulmanın en sağlıklı yolu;
xabzeyi yaşam biçimimiz haline getirmektir. Çünkü, insan ilişkileri;
tümüyle karşılıklı iletişime ve seremoniye dayalıdır. Bir Çerkes; çocuk yaştan başlayarak toplum içinde nasıl davranılması
gerektiğini öğrenir. İlişki kurduğu insanların kendinden küçük ya da büyük olması, davranış modelini değiştirmez. Bulunduğu
toplumda da aynı kurallar olduğu için yaşamı sorunsuz devam
eder.
Hep diyoruz. Çerkes olmak kolay değil. Ben Çerkes'im demekle
Çerkes de olunmuyor. Nice insan görmüşsünüzdür; sular seller
gibi Çerkesce konuşur. Ancak xabzenin yanına hiç
uğramamıştır. Lümpendir, bıçkındır, düğünde silaha sarılıp,
thamadelerin yanında havaya kurşun yağdırır. Örnekleri
kendiniz çoğaltınız.
Bu durumda karar vermek gerekiyor. İki thamade, iki ayrı ölüm
biçimi. Şimdi evinizde ve çevrenizde thamadelere nasıl
davrandığınızı yeniden gözden geçiriniz. Gerçekten xabzeye
uygun mu davranıyorsunuz?
Onlarla konuşurken ses tonunuzu bir test edin. Kurduğunuz
iletişiminizde yüksek sesle ve birazda çocukla konuşuyormuş tavrı
var mı? Hafif bir alay?
Davranışlarınızı iyi test ediniz.
Eğer yaşlılarımızın bazı şeyleri anlayamayacaklarını
sanıyorsanız çok kötü yanılırsınız.
SonSöz
Çerkes, thamadeye saygısını elini öperek değil
varlığını hissettirerek gösterendir. (Kuban
|