...................
...................
ÇOCUKLARIMIZA NE OLACAK?

02.045.2004

Kuban Paul Seauhmann
...................
...................

Anavatanda yaşamamanın bedeli çok ağır. Yaşadığımız ülkelerin duruma göre bu bedel az ya da çok olabiliyor. Ne yazık ki, diasporadaki nüfusumuzun büyük çoğunluğu dezavantajlı ülkelerde yaşıyor. En büyük handikap da çocuklarımız.

Aile içinde ne denli Çerkesce konuşsanız konuşun, adetlerinizi ne kadar uygulasanız uygulayın, çocuklarımızın zamanının büyük bölümü dışarıda geçiyor. Birde televizyon yayınlarını eklerseniz iş daha da zorlaşıyor.

Demokratik ülkelerde bu sorun kısmen çözümlenmiş. Çünkü size kendi dilinizde eğitim yapacağınız okulu, kendi dilinizde yayın yapacağınız radyo-televizyonu açma olanağı veriyor. Ancak işin kötüsü bu ülkelerde Çerkes diasporası çok az ve dağınık.

Örneğin Türkiye’deki Çerkes diasporası komple Kanada'da olsa, çocuklarımız kendi dillerinde eğitim yapabilir ve kültürümüzü korumaya devam ederler.

Çocuklar, gördükleri her şeyi öğrenme konusunda yetişkinlere göre daha yatkınlar. Bu durum hem avantaj hem dezavantaj. Yine demokratik ülkelerde çocuklarımızın bedensel ve zihinsel gelişimleri; toplumsal ilişkileri daha üst düzeyde oluyor. Çünkü devlet çocuklarınıza sahip çıkıyor. Onların eğitimi ve gelişmesi sorumluluğunu tümüyle aileye bırakmıyor. Dolayısıyla gelir durumu iyi olanın da olmayanın çocuğu da aynı statüde görülüyor. Sizin paranız yok diye, çocuğunuzu yüzme kursuna gönderememek gibi bir sorunla karşı karşıya kalmıyorsunuz.

Çocuğunuzun yeteneğini belirleme işi size bırakılmıyor. Uzmanlar bu konuda size rehberlik ediyor. Kısacası; çocuğunuz topluma nitelikli bir insan olarak giriyor.

Artık diasporadaki Çerkeslerin asıl yönelmesi gereken grup çocuklar olmalıdır. Çünkü onlar nitelikli yetişirse kültürlerini koruma ve temsil etmede anavatanımızdan geri olmayacaktır.

Dünyadaki tüm sosyal psikologların ortak bir saptaması var. 2-15 arası yaş grubu çok önemli görüşündeler. En yoğun bilgi depolama ve yönlendirme bu yaşlarda oluyor. Daha sonra bu ivme yavaş yavaş azalıyor ve 25’den sonra durma noktasına geliyor.

15 yaşı geçen çocuğun artık olayları değerlendirmede daha önceden depoladığı bilgilere sıklıkla başvurduğu ve kararlarında değişmelerin azaldığı gözlemleniyor. ‘Ağaç yaş iken eğilir’ sözünde olduğu gibi çocuk büyüdükçe eğilme yeteneği azalıyor. Dolayısıyla diğer bilgileri almada zorlanıyor. Bu açıdan baktığınızda, demokratik ülkelerin neden gelişmiş olduklarını anlamak zor değil.  Çünkü çocuklar buralarda her şeyden önemli. Aile olarak değil, devlet olarak çok önemli. Aile zaten kendi çocuğuna gerekli özeni gösteriyor.

Diasporadaki Çerkeslerin yönlenmesi gereken yaş grubu 2-15 yaş arası olmalıdır.



SonSöz
Çerkes, sürahideki suyu kafasına dikerek değil, bardağa koyarak içendir. (Kuban)