Geçenlerde Tayyip
Erdoğan bir haberde aynen şunu dedi: Otomobilden in, toplu taşım
araçlarına bin.
Sayın Erdoğan bunu çağdaşlığın bir göstergesi olarak mı söyledi,
yoksa İstanbul trafiğine tek çözümün olduğuna inandığı için mi
bilmiyoruz.
Çağdaşlık toplumsal birikim ister. Hadi çağdaş olalım diye çağdaş
olamazsınız. Toplu yaşıyorsanız, bunun getirdiği sorunları
çözmenin yolu yerleşik toplum olmaktan geçiyor. Düşünün; adam,
çadır kültürüyle binlerce yıl geçirmiş. Ona tuvalet gereksinimini
evin içinde yaptıramazsınız. Tedirgin olur. Evin içinde tuvalet mi
olur, der çıkar işin içinden.
Yine dikkatinizi çekmiştir. Çağdaş olmayan toplumlarda caddelerde
yürüyen insanlar görürsünüz. Kaldırım üç adım sağında ya da
solundadır ama o caddeden yürümeyi tercih eder. Çünkü
kentleşememiştir. Yaşamının büyük bölümünü trafiği az ya da hiç
olmayan yerleşim alanlarında geçirdiği için cadde onun için yürüme
yoludur.
Aynı tarihleri konu alan iki sinema film karesini göz önüne alın.
Biri klasik köy filmi olsun, diğeri klasik kovboy filmi. Köy
filminde cadde yoktur. Sokaklar vardır. Köy meydanı orta noktadır.
Daire biçiminde evler etrafında döner. Kovboy filminde cadde
vardır ve evler cadde boyunca sıralıdır. Bir daha izleme olanağı
olursa bir bakın. Kovboy filmindeki köyde cadde de yürüyen insan
göremezsiniz. Hepsi tahtadan yapılmış kaldırımlarda yürürler.
Caddeyi yalnız karşıdan karşıya geçerken kullanırlar. Yani boyuna
değil, enine. Köyde ise kaldırım olmadığı için insanlar sokağın
orasında yürürler.
Pekiyi…
Sokağın ortasından yürümeyi alışkanlık haline getirmiş bir
toplumu, otomobillere bindirdiğinizde; ondan indirip toplu taşım
araçlarına bindirebilir misiniz?
Hayır.
Öldürseniz binmez. Çünkü sokağı ya da caddeyi boylamasına giden
kültürde yetişmiş biri, toplu taşım araçlarının zorlamalarını
kaldıramaz. Durağa gideceksin, bilet alacaksın, bineceksin, eğer
doluysa ayakta gideceksin, hepsinden önemlisi sabah dişlerini
fırçalamadın ya da duş almadığın için kokunla insanları rahatsız
etmeyeceksin. Zor iş.
Pekiyi…
Çerkesler acaba nasıl yürüyorlardı?
Bizim köyümüz iki ana cadde ve sokaklardan oluşan büyük bir kent
maketi gibiydi. Çok net anımsarım. Ana caddelerin yanlarında
yaklaşık 3’er metrelik yürüme yolları olurdu. Bu iki ana caddeden
asla sürüler geçirilmezdi. En önemlisi köyde bir tek araç olmasına
karşın insanlar caddenin ortasından yürümezdi. Yanlardaki yürüme
yolunu kullanırlardı.
Şimdi…
Her şeyde olduğu gibi orada da artık insanlar yolun ortasında
yürüyor.
Peki toplu taşım araçları?
Onlara da pek rağbet yok. Herkes kasabaya, kendi arabasıyla gidip
geliyor.
Aslında çağdaşlıktan ne denli koptuğumuzun bir farkına varsak. O
zaman önceliklerimiz hızla değişecek. Hızla eriyip tükendiğimiz
tek konu dilimiz değil.
Yaşamımız da artık yolun ortasından yürüyor. Toplu taşım araçları
yerine kendi otosunu kullanıyor. |