...................
...................
BEN ASİLSEM, NEDEN İŞSİZİM?

30.10.2004

Kuban Paul Seauhmann
...................
...................

Haftanın Yorumu’nu sürekli izleyen okuyucularımız bilirler. Bu sütunlarda gençlerimizle ilgili çok sık eleştirilerimiz olur.

Yaşam onları öyle bir yere getirir ki, eleştirilerimiz bir bakıma havada kalır. Bu nedenle bugün yorumumuzda işin en kritik noktasını değerlendirmeye çalışacağız.

Bir kültürü korumanın en etkin yolu sağlıklı gençlere sahip olmaktır. Hem beden hem akıl olarak.

Pekiyi. Gençler kendi başlarına bunu başarabilirler mi?

Hayır.

Toplumsal yaşamın temeli, organizasyondan geçer. Başarı ardından gelir. Dağınık örgütlenmeler problemleri çözmeye yetmez. Organizasyonun hedefi de gençlerimiz olmalıdır. Onlara en önemli iki olanağı sağlamamız gerekir. Eğitim ve iş.

Eğitim genellikle yaşadığımız ülkelerde devlet tarafından iyi kötü sağlanıyor. Ancak konu iş olunca durum farklı. Gerek diaspora gerek ana vatanlarımızdaki organizasyonlar genç insanlarımıza iş bulmak yönünde çalışmaları ön plana almalıdır. Çünkü, işsiz genç hem kültüründen daha çabuk kopar, hem kendi toplumuna zarar verir hale gelir.

Çoğunuz gözlemliyorsunuzdur. Vakıf adı altında kurulan ve gençlerin bu zor durumlarından yararlanarak onları kullanan, daha da kötüsü kendi toplumuna karşı tetikçilik yaptıran kaynağı belli örgütlenmeler var. Onlar kendi çıkarları doğrultusunda gençleri ne duruma getiriyorlar, hepimiz görüyoruz. Burada hatalı olan onların tetikçiliğini yapan gençlerimiz değil ki.

Sosyal ve ekonomik bataktan genç beyinleri kurtarmanın yolu belli. Onlara eğitim ve iş olanakları sağlamak.

Bunun için yapılması gereken de tüm derneklerimizin, şirketlerde yönetici olarak çalışan hemşehrilerimizin ve işadamlarımızın bu konuda bir an önce ciddi biçimde çalışmalara başlamasıdır.

Gençlerimizin lümpen ve gerici olmamalarını, daha da önemlisi kültürümüzün devamlılığını istiyorsak bunu ivedilikle yapmamız gerekiyor.

Gençlerimiz şöyle, gençlerimiz böyle demek onlara haksızlık yapmamıza neden oluyor.

Biz gücümüz yettiğince bu siteden işadamlarımız ve yöneticilerimizle, gençler arasında bir köprü olmaya çalışıyoruz. Ancak etimiz budumuz belli. Her kurum ve kişi kendi ölçülerinde çaba gösterirse başarılı sonuç almak hiç de zor değil.

Gerek yakın tarihte gerek günümüzde en güzel örnek Musevilerdir. Onların tarihsel konumuyla bizim konumumuz bire bir aynı. Onlar da 100 200 yıldır kendi toprakları dışında sürgün yaşadılar. Ancak sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel olarak öyle bir örgütlendiler ki, dünyanın en zengin ülkeleri arasına girdiler.

Çok laf edip, üretmeyen toplum olmaktan artık kurtulmak gerekiyor. Zaten bu elbise bize ait değil ki. Sonradan sırtımıza geçirildi. Zaman yitirmeden gençlerimize iş olanakları sağlayacak oluşumlar gerçekleşmelidir. Çerkesler ''asildir, kahramandır, gözünü budaktan esirgemez'' türü gerçekler, işsiz bir genci bilinçaltında çok rahatsız eder. Şu soruyu kendine sormaya başlar: ‘’Ben asilsem neden işsizim?’’ Bunun yansıması olarak da ya lümpenleşir ya da gericilere tetikçi olur.

Üretime katkısı olmayan 18-30 yaş arasına gelmesine karşın ailesinin eline bakmak zorunda kalan gencin asilliği, kahramanlığı mı kalır?

Kayseri Dostluk Kulübü ve Yönetim Kurulu Başkanı sayın Oğuz Berk, çok güzel ve etkili bir çalışma yaptı. Umuyoruz ki, son derece başarılı bir organizasyon gerçekleştiren hemşehrilerimiz bu konuda da bir çalışma yaparlar.


SonSöz
Çerkes, çaresiz insanların zaafından yararlanmayandır. (Kuban)