Biz Çerkesler dünyanın en
karmaşık duygularına sahip kültürlerinden biriyiz. Hem
gülümsemeniz hem düşünmeniz için bu hafta size bazı
fıkralar aktarmak istedik.
Çerkesler kavgacı mıdır sizce? Bizce değil ama aşağıda
fıkra pek öyle demiyor.
Dağıstanlılar kavga etmeyi çok severlermiş. Bir gün Rus’un
biri Dağıstanlının arabasına çarpar. İçinden 3 Dağıstanlı
çıkar ve adama:
- Kavga edeceğiz.
- Abiler affedin, özür diliyorum.
- Yok. Biz kavga edeceğiz.
- Abiler polis çağıralım hata kiminse ödesin.
- Yok kavga edeceğiz.
- Tamam ağabeyler, ben sizin hasarı ödeyim, kavga
etmeyelim.
- Yok arkadaş. Biz kavga edeceğiz.
- Peki o zaman ben sizin hasarı ödeyim, alın arabam da
sizin olsun"
- Mümkün değil kavga edeceğiz.
- Tamam ama böyle kavga olur mu? 3’e 1. Olmaz valla…
Dağıstanlı lider, yanındaki arkadaşına döner,
- Geç Rus’un yanına. Kavga edeceğiz…
Kıssadan hisse…
Geçen yıl forumlarımızda yabancılarla evlilik konusu çokça
tartışıldı. Bizde bir fıkrayla farklı bir perspektif
ortaya koyalım.
Politikacı, yoksul bir Çerkes’e ziyarete gitmiş demiş ki:
‘’Senin oğlana bir eş bulalım, zamanı geldi artık.’’
Çerkes şaşırmış; ‘’xhabzemize göre, oğlumun işine karışmam
doğru değil.’’
Politikacı: "Ama bu kız Rahmi Koç'un kızı" deyince, Çerkes
"aaaa... Tamam o zaman" demiş ve durumu kabul etmiş"
Sonra Politikacı Rahmi Koç'un evine gitmiş: "Kızınız için
harika bir
koca adayı buldum" demiş.
Rahmi Koç şaşırarak: "İyi de benim kızım daha çok küçük"
diye itiraz etmiş.
Politikacı: "Ama bu genç adam Dünya Bankası’nda
başkan yardımcısı" deyince, Rahmi Koç: "Aaaa... Tamam o
zaman" diyerek duruma hemen razı oluvermiş.
Sonunda bizim politikacı Dünya Bankası
Başkanı’nı ziyarete gitmiş ve demiş ki: "Başkanım,
size harika bir başkan yardımcısı adayı buldum"
Başkan şaşırmış: "İyi ama benim zaten ihtiyacımdan fazla
yardımcım var" deyince, politikacı: ‘’Ancak bu Rahmi
Koç'un damadı" demiş.
Başkan da "Aaaa... tamam o zaman" demiş.
Bu fıkra Laz kardeşlerimiz için anlatılmış, ancak bizleri
bu denli güzel yansıttığı için sizinle paylaşalım dedik.
Başkan Temel, bir hapishaneyi ziyaret etmiş. Bir tanesi
dışında tüm mahkumlar suçsuz olduklarını, haksızlığa
uğrayıp hapse düştüklerini anlatıyormuş.O tek mahkum
şeytana uyup bir suç işlediğini, cezasını hak ettiğini
söyleyince, Temel hapishane yöneticilerine dönmüş;
- Ha pu atamu serbest birakun, öteçi masum insanların
ahlakını bozmasun!
Çerkes'ten ajan olur mu? Neden olmasın. Son zamanların en
çok konuşulan konularından biri de ajanların
derneklerimizde vakıflarımızda cirit attıklarıydı.
Saklayacağımız ne var ki, ajanların içimizde olmasından
çekinelim. Çerkeslerin tek derdi kültürlerini korumak.
Umarız aşağıdaki gibi ajanlar yoktur içimizde.
CIA, Rusya'da bir kasabaya casus yerleştirecek, çevrede
Rusların nükleer araştırma merkezleri var. Ancak öyle bir
casus olacak ki, tıpkı bir Rus gibi...
Önce Amerika’da, Rusya’daki kasabanın bir benzeri
yapılmış, yüzlerce kişi arasından seçilen casus adayı,
yıllarca bu yapma kasabada yaşamış... Rusça'yı o bölgenin
lehçesiyle öğrenmiş... Ruslar ne yer, nasıl içer, nasıl
şakalaşır, nasıl kızar, hepsi en ufak ayrıntısına kadar
öğretilmiş ve zamanı gelince bir imtihandan geçirilip,
uçakla kasabanın çevresine atılmış.
Amerikalı casus, kasabaya adımını atar atmaz, eliyle
koymuş gibi meyhaneyi bulmuş, dalmış içeri, herkesi Rus
usulü selamlamış ve meyhaneciye votka söylemiş...
Meyhaneciyle oradan, buradan, sağdan soldan konuşmaya
başlamışlar, zaman geçmiş, meyhaneci casusun omzuna elini
atmış!
"Haydi Co, kalkıp karakola gidelim, seni teslim edeyim."
Amerikan casus şaşırmış ama bakmış kurtuluş yok,
kaçamayacak, yola çıkmışlar...
Amerikalı dayanamamış, sormuş:
"Çok merak ediyorum, benim Amerikalı olduğumu nasıl
anladın? O kadar güzel Ruslaşmıştım ki."
Meyhaneci gülmüş: "Her şeyin tamam olmasına tamam da,
bizim buralarda pek zenci Rus bulunmaz.’’ |