Bu hafta köşemi sadece kendi düşüncelerim için
değil, dönüşçülerden bazıları adına da kullanmak istiyorum.
“Sayın Cevdet Hapi’nin dikkatine” kaleme aldığımız
yazı ne yazık ki forum sayfasında yayınlanamadı.
O nedenle, anavatanda yaşayan bir kısım dönüşçünün
hissiyatını yansıtan bu yazıyı kendi köşemden yayınlamak ve bizim
gibi düşünen bir çok insan adına sayın Cevdet HAPİ’ye bir kez daha
seslenmek istiyoruz.
Amacımız hakaret etmek, incitmek, bir emektarın
gönlünü kırmak değil.
Fakat ısrarla ve inatla anayurdu karalaması,
sürekli her konuya olumsuz pencereden bakarak, fikir açıklamanın
ötesinde hakarete varan bir tavır takınması, dönüş ve anayurt
konusunda insanlarımızın umudunu kırmaktadır.
Sayın Hapi’nin bu tavrı; ulus olma, kendi
topraklarına dönerek tutunma, kendi geleceğinde söz sahibi olma
mücadelesine zarar vermektedir.
Yukarıda açıkladığımız nedenlerle sayın Hapi’yi
yazdıkları/söyledikleri konusunda bir kez daha düşünmeye çağırma
ihtiyacı duyuyoruz.
Sayın Cevdet Hapi,
Son dönemde anayurt Kafkasya üzerine olan
tartışmaları, bu tartışmalar esnasında sergilediğiniz düşünceleri
ve tavrı kaygı ile izliyoruz.
Fikri zemininizi eskiden beri biliyor, Çerkes
camiası için yaptığınız çalışmalarınızı göz ardı etmemek adına
düşüncelerinizi anlamaya azami gayret gösteriyoruz. Fakat son
dönemdeki dozunu artırarak sürdürdüğünüz tavrın ve tarzın artık
anayurdunu karalama seviyesinde seyrettiğini görüyoruz üzülerek.
Elbette anayurdunuz hakkında düşünce belirtme,
olayları yorumlama olan biteni sahiplenme veya reddetme hakkınız
var herkes gibi.
Fakat siz de takdir edersiniz ki, her hak yanı sıra
bir sorumluluk getirir, size sorumluluklarınızı hatırlatmak
istemiyoruz.
Fakat gördüğümüz kadarı ile siz de bu
sorumlulukları hatırlamak niyetinde değilsiniz.
Çünkü, sürekli anayurt hakkında dedikodu
mahiyetinde bilgilerle anayurdunu karalamak aydın ve yurtsever
sorumluluğu ile bağdaşmaz.
Bizler burada toprak sorunu konusunda taraf, son
cereyan eden restleşmeler konusunda tarafsızız.
Sizin günlerdir üzerine yazılar yazdığınız mesele
hakkında olan biteni size detayları ile anlatabilecek durumdayız.
Çünkü bu sürecin bizzat içerisindeyiz.
O nedenle, söylediklerinizin gerçekle alakası
olmadığı ve pek çoğunun çarpıtma olduğu konusunda sizi uyarmak
istiyoruz. Çünkü siz duyduklarınızla, biz ise içerisinde
yaşayarak gördüklerimizle hareket ediyoruz.
Söylemek isteriz ki, bu konuda bildikleriniz
bilmediklerinizin yanında hiçbir şeydir.
O nedenle sizden beklentimiz içerisinde
yaşamadığınız, -gördüğümüz kadarı ile yaşamaya da niyetinizin
olmadığınız- bu bölge hakkında yazarken ve yorumlar yaparken
sadece işinize gelen bilgileri değerlendirmek yerine, en azından
tarafsız ve doğru bilgilere ulaşmaya çalışmanızdır.
Salt gerçekçi olmak adına diasporada kalan
insanlarımızın umudunu kırmak, anayurdu hakkında yakışıksız
benzetmeler yapmak, hangi aydın tavrı, hangi sorumluluk hissi,
hangi vicdan ile bağdaşır.
İnsanlarımızın bilincinde bir ulusa ait olmak, bir
kültüre ait olmak, bir vatana sahip olmak konusunda henüz bilinç
yeterliliği bile yokken, en acil görev olan vatana ve halkının
geleceğine sahiplenme o konuda kaygılanma sorumluluğu
oluşmamışken, sizin sürekli eleştirel tavır adı altında açık açık
hasmane bir tutum takınmanız yurtsever bir duruş mudur sizce?
Elinizdeki bilgiler Adigey’den size o konuda
fısıldayan o yurtsever arkadaşınızın söylediklerinden ibaret ise
fazlaca güvenmemenizi öneririz.
Yarın her şey kendiliğinden ortaya döküldüğü zaman
mahcup olabilirsiniz, zaten o gün geldiğinde yalan yanlış
bilgilerle halkın karşısına geçip sergilediğiniz bu günkü tavır
için özür dilemenizi bekliyor olacağımızı, sizi o gün de
izleyeceğimizi bilmenizi isteriz.
Elbette hiç birimiz fikirlerin demokrasi hürriyeti
çerçevesinde açıklanabilmesine karşı değiliz.
Buna karşın; elbette hepimiz fikir açıklayanların darp edilip,
baskı görmesine karşıyız.
Elbette hiç birimiz bu topraklarda istikrarsızlık
ve kardeşler arasında gerginlik olmasından yana değiliz.
Fakat bu demek değildir ki, gerçeklere vakıf
olmadan bir saldırı cephesi oluşturalım.
Bu demek değildir ki, ''söylediğimiz söz nereye
gider, yaptığımız hareket ne sonuç verir''i düşünmeden sonsuz
özgürlük, sonsuz demokrasi, sonsuz hümanizm nutukları atalım ve
bunu da vatanı karalamak için bir fırsat olarak kullanalım.
Siz içerisinde bulunduğunuz topraklar için
demokrasi isteyin sayın Cevdet Hapi,
Yok illa burasını düzeltmek istiyorsanız o zaman
gelin burada atın o nutukları, biz de sizin samimiyetinize
inanalım.
Anavatanımızda sorunlar olmadığını bilmeyecek kadar
kör değiliz.
Bu sorunları gizleyecek kadar riyakar değiliz.
Fakat sorun var diye anayurdumuzu reddedecek kadar
da sorumsuz ve samimiyetsiz değiliz.
Fakat üzerinde yaşadığımız bu topraklarda,
içerisinde yaşadığımız bu ülkede hayatın her alanında var olan bir
kısım sorunlardan dolayı vatanımızı reddedecek kadar da hasta
ruhlu değiliz.
Son yazınızda anayurda dönüş için “en az Türkiye
standartlarının oluşmasını” şart koşuyorsunuz, “daha üst yaşam
düzeyi” istiyorsunuz.
Bunlar olmadıkça dönüş olmayacaksa, bu nasıl bir
yurtseverliktir, lütfen bize açıklar mısınız?
Elbette sosyal ve ekonomik şartların gelişmişliği
bir cazibe nedenidir, fakat bunlar olmayınca vatan reddedilebilir
mi?
Sizin eleştiri adı altında takındığınız tutum
neredeyse vatanın reddi noktasına geldi.
Siz vatanı reddetmişsiniz pek de önemli bir kayıp
değil bizim için, fakat yönü bu topraklara dönük insanlarımızı
ürkütmenize, gözlerini korkutup umutlarını kırmanıza, bilinçlerini
bulandırmanıza izin vermeyeceğimizi de bilmenizi isteriz.
En
başında söylediklerimizi tekrar ediyor ve sizden rica ediyoruz,
anayurdunuz hakkında takındığınız negatif tavır ve bakış açısını
ısrarla cemiyete yaygınlaştırmaktan vazgeçin.
Aksi
halde sizi “halk düşmanı” olarak sınıflandıracağımızı ve halk
düşmanlarının safında kabul edeceğimizi bilmenizi isteriz.
Demokrasisi ve özgürlüğü için uzaklardan mücadele ettiğiniz (!)
topraklarda yaşayan bir kısım dönüşçü adına.
UTIJ
Mejid
ÇUREY
İrfan
KARDEN
Mehmet Ali
BABIGU
Ergun |