Sayın Cevdet HAPİ,
Bu köşeleri kısır çekişmeler için kullanmak aynı
zamanda okuyucuya saygısızlık ve zaman hırsızlığıdır.
Bütün öfkenizi dökerek ortaya bırakıp gittiğiniz
son yazınıza gıyaben de olsa cevap vereceğim.Size bir şey anlatmak
veya kendimi anlatmak derdinde de değilim açıkçası, fakat okuyan
insanları yanıltarak kenara çekilmenize de sessiz kalmayacağım.
Öncelikle şu sözünüze bir diyeceğim var:
Diyorsunuz ki “Gençlerimiz
arasında toplumbilimi, sınıf, ekonomi, tarih ve politik bilinç
gibi bilimsel konular gelişmemiş durumda ya da istenen düzeyin çok
altında ve düz mantıkla sınırlı, ondan öte bir perspektifi, bir
bakış açısı olanımız çok az. Üzülsek de düzey, maalesef böyle.
Türkiye’de bilimsel düşüncenin, sanat ve edebiyatın en az
geliştiği toplum, dökülen toplum, belki de biziz. Bunu omurgasız,
kargacık burgacık yazılar da kanıtlıyor. Laf ishali yaşanıyor.
Kendi kendimizi bilmiyor, bu bilinçsiz halimizle, birileri
sırtımızı şöyle bir okşadığında ve bizleri kullandığında,
kendimizi bir şey/adammışız gibi görüyoruz. Kendimiz olarak
yokuz, başkalarına hizmet için, ikinci dereceden kişiler olarak
varız.“
Sayın Cevdet Hapi o beğenmediğiniz ve adam
saymadığınız düşük seviyedeki bireyleri yetiştiren mekteplerde siz
yıllarca eğitmenlik ve müdürlük yaptınız.
Anavatandaki her meseleyi bu kadar ince detayları ile görüp
sürekli eleştiren birisi olarak, 30 küsur sene hizmetkarlığını
yaptığınız sisteme de biraz sorsaydınız bu gençlerin niçin böyle
olduğunu.
Emekli olduktan sonra anavatana karşı mı depreşti demokratlığınız
ve özgürlükçülüğünüz?
Fakat size hatırlatmak isterim ki, ne burası sizin
mektebinizdir ne de durmadan allayıp pullayıp orasından burasından
çekiştirerek çarpıttıktan sonra önümüze sunduğunuz ansiklopedik
bilgiler ilk defa söylenen şeylerdir.
Şimdi gelelim yaptığınız yanıltmacalara.
Mesela şu 50 bin dönüşçü meselesi.
Bu tartışma, anayurda dönüşün gelecekteki varlığımız açısından
bir zaruret olduğu konusunda yürüyen bir tartışmadır. (Merak
edenler için Uzunyayla sitesindedir.)
O satırlar da anayurda dönülmezse yok olacağız mealinde yazan
sayın İbrahim Çetaw’ı eleştirerek yazdığınız yazıya cevaptır sayın
Hapi, hani şu “Kafkasya,
çoğu açısından bilinmeyen, sokakta kalınmasından korkulan bir yer”
dediğiniz yazı.
Ancak o günden bu güne bir değişiklik
yok sizin düşüncenizde anladığım kadarı ile.
Hatta daha ileri giderek son yazınızda “Türkiye üstü standart”
ve “Üst yaşam düzeyi” ister hale gelmişsiniz.
Kafkasya sizin 1992’de görüp hala bu güne kadar anılarınızla
pazarlamaya devam ettiğiniz Cehennem değil artık sayın Cevdet Hapi.
Evet, sorunlar var ama sizin anlattığınız gibi değil.
Sayın Cevdet Hapi, elbette bu halka pek çok emeği geçmiş değerli
bir büyüğümüzsünüz, amacım sizi incitmek de değil ama lütfen artık
mektep sıralarındaki talebelerinize davrandığınız gibi
davranmaktan vazgeçin.
Anlayın ki, sizin gerçekçilik ve bilimsellik sosu ile sunmaya
çalıştığınız vatana karşı hasmane tutumunuza izin verilmez.
Biz nezaketimizden sussak bile, birileri çıkar hak ettiğiniz
üslupta cevap verirler, siz de incinirsiniz.
Tekrar ediyorum: Vatan her hal ve şart altında vatandır.
Burada sözü edilen, dönüş olmazsa bir
halkın hem diasporada hem kendi yurdunda yok olacağıdır.
Siz kalkmış üst yaşam standardı, ekonomik kalkınmışlık,
gelişmişlik ve daha bir çok anlamsız talep sıralıyorsunuz.
Anlamıyor musunuz, dönüş olmazsa yok oluş kaçınılmazdır.
Zor şartlarda da olsa bir yurtsevere düşen, bu zarureti görebilmek
ve kendisi bunu yapamıyorsa bile dönüşe katkıda bulunabilmektir.
Yoksa yatıp kalkıp vatanı kötülemek değil.
Aynı soruyu yine soruyorum:
Tutun ki vatan harpte, o 3-5 milyonluk diaspora 50 bin insanını
gönderemeyecekse hiç konuşmayalım. Eğer bu milletin içinden her
şart altında Kafkasya benim vatanımdır diyecek 50 bin kişi
çıkmayacaksa hiç konuşmayalım.
Bu boş milliyetçilik değil sayın Hapi, tıpkı sizin derleme
bilgileri, anılarınızı, onun bunun dedikodularını harmanlamanızın
bilimsellik olmadığı gibi.
“Maykopta otelde bir genç kızımızın bavulu çalındı” dediğiniz
yazının mürekkebi daha kurumadı sayın büyüğüm.
Son yazınızda “Kaberdeyde insanlar 250 Lira için kuyrukta
bekleşiyorlar” diyen siz, kısa zaman önceki bir başka yazınızda “Bir
Kabardey’in günde bir kilo et yediği, bir şişe de votka içtiği,
bir Balkar’ın ise daha fazlasını yediği içtiği söyleniyor. Hani
fakirler ya? Gözümüz yok, Tevfik Fikret’in “Han-ı Yağma”
şiirindeki gibi yesinler, içsinler, hiç gözümüz yok” diyorsunuz.
Bu ne yaman çelişkidir.
Bir dil sürçmesini bile alıp sorun haline getirmişsiniz Sayın Hapi,
yazımın bir yerinde Cumhurbaşkanı demişim, bir sonraki paragrafta
devlet başkanı demişim.
Kaldı ki, hiçbir şeyi de değiştirmiyor hangisinin
söylendiği, ifade edileni anlamak isteyenler anladı.
Fakat işte o negatif tavrınız ve kuru kuruya muhalif
yaklaşımınız burada çok net görünüyor, ”üzerine ahkam kesecek ne
bulabilirim” tavrıdır bu.
Kafkasya'ya bakışınız da tıpkı böyle işte.
Nerede bir hata bulsam da yüklensem diye tetikte bekliyorsunuz.
Sonrada biz bunu size hatırlatınca kızıyor, zehir zemberek yazılar
döşeniyorsunuz.
Sayın Cevdet Hapi, yine söylüyorum amacım sizi incitmek değil.
Her ne kadar siz öğretmenlikten gelen alışkanlıkla bizi
incitebilme hakkını kendinizde görüyorsanız da ben sizi incitmek
amacıyla yazmıyorum, zaten töremiz de buna izin vermiyor.
Dezenformasyonun alasını yapan sizsiniz sayın Cevdet Hapi, üstelik
buna demagojiyi de ekliyorsunuz. Ben sağlıklı bilgi olması
açısından mevcut durumu yazdım, başka şeyler de yazarım ben size
ve gıkınız çıkmaz o zaman ama buna gerek yok.
Biz bilmiyor muyuz burada sorunlar olduğunu, biz söylemiyor muyuz
lisan-ı münasiple.
En basitinden şöyle anlatayım size: “Dönüş gelecekteki varlığımız
için bir zarurettir” diyen insanlar bazı sorunları ve riskleri
gördükleri için bunu söylüyor olmalılar değil mi?
Yoksa siz binlerce kilometre öteden her şeyi görüyorsunuz da
içinde yaşayanlar bunu görmeden mi konuşuyorlar sizce?
Biraz insaf edin, bunca olumsuzluğu gören siz, hiç mi iyi bir şey
görmüyorsunuz bu memlekette ve siz en son ne zaman iyi bir şey
yazdınız Kafkasya hakkında?
Şunu unutmayın sayın Cevdet Hapi, Kafkasya RF içerisinde en geri
kalmış bölgelerdendir, ekonomisi zayıftır, insanlar RF'nun başka
yerlerine çalışmaya gidiyorlar ama yinede hiçbir insanın yaşantısı
Türkiye'dekinden daha kötü değildir.
Yaşam standardı Türkiye'den kötü değildir, işsizlik, yoksulluk
sağlık ve eğitim Türkiye'den kötü değildir.
Bu gün buraya dönen her 1 Çerkes'e karşılık 10 Azeri, Ahıskalı,
Ermeni, Tacik vs. geliyor. Türkler gelip yerleşiyor sayın Hapi, o
sizin standartlarından vazgeçemediğiniz memleketin Türkleri.
Kaldı ki, sizin dediğiniz gibi “Cehennem” olsun burası.
Eğer vatanınızsa o Cehennem, siz o Cehennem'e gireceksiniz.
Veya susup oturacaksınız köşenizde.
Uzaklardan karalama kampanyası yürütmek yerine, o karaladığınız
vatanın sorunlarından bir tanesine iğne ucu kadar katkınız olacak.
O zaman söylediklerinizin bir kıymet-i harbiyesi olur.
Saygılar.
Not: Bu yazıyı yazmak zorunda kaldığım için okuyanlardan
peşinen özür diliyorum. |