Bildiğiniz
gibi son günlerde Hafıtse Muhammed için yazılıp çiziliyor. Bir
süredir izliyorum, ortalıkta zehir hafiye edasıyla dolaşıp
memleketi ayağa kaldıranlar ne tür belgeler (!) ortaya koyacaklar
diye.
Çıka çıka her zaman yaptıkları gibi boş yaygara ve bol dedikodu
çıktı arkasından.
Bunlar Bremen Mızıkacıları gibi, insanlar "şerrine lanet" diyerek
sustukça bunlara cesaret geliyor.
Aynı adamlar, aynı makamdan aynı türküyü söylüyorlar ısrarla.
Birisi ortaya savuruyor yalanı, sonra o yalanı delil göstererek
bir diğeri esip gürlüyor.
Neymiş?
Hafıtse KGB ajanıymış.
İyi.
Eski dönemde her dört Sovyet yurttaşının birisi KGB’ye çalışmış,
ben bu kısmına değil, hain (!) Hafitse’nin halkı için ne yaptığına
bakarım.
Alın sizler de bakın.
İşte Hafitse'nin biyografisi:
http://groups.msn.com/KAF/yourwebpage51.msnw
Şimdi yukarıdaki işlerin sahibi hain (!) Hafıtse’nin yaptıklarının
onda birini yapmış olan tek bir adam gösterin aranızdan, hep
birlikte önünde secde edelim.
Yok diyorsanız susun.
Susun yoksa insanlar özellikle şahıs seçerek yaptığınız
saldırıların basın silahıyla suikast olduğunu; özellikle seçerek
bazı cumhuriyetlere düzenlediğiniz saldırıların da kaosu
derinleştirme operasyonu olduğunu farkedecekler.
O zaman insanlar size dönüp soracaklar: Sizler kimin uşağısınız
beyefendi?
Kaldı ki, 21 Mayıs açıklamasında da söylenen şudur:
''Halklar hatalı değildir, çünkü savaşlar başlatılırken hiç kimse
onlara sorma gereği duymuyor.
Üzülerek söylemeliyim ki, dünya tarihinin de şahit olduğu üzere
ülkeler zalimlikle topraklarını genişletiyorlar.
Barışçı yollardan sınırlarını genişletmiş bir devlet bulmak zordur
yeryüzünde, Rusya’da bundan kaçınamamıştır.
Fakat yeni nesiller akıllı davranarak devletlerin işledikleri
hataları telafi etmeye çalışıyorlar.
Rus-Kafkas savaşları biteli 142 yıl geçti, insanların acıları
nispeten hafiflediyse de tamamen unutulmuş değil.
Dışarıdaki Adigeler hiç bir zaman Kafkasya’yı unutmadılar, bundan
sonra da unutmayacaklar.
1917 Ekim devrimi sonrasında Rus halkının Adige halkı için
yaptıklarını, Adige halkını bilime yöneltmek, yeniden gelişip
güçlenmesini sağlamak için yaptıklarını hem anayurttakiler hem
diasporadakiler takdirle karşılamaktadırlar.
Rus-Kafkas savaşlarının sonuçlarını anlamak için, doğurduğu
sonuçları telafi etmek için yapılacaklar konusunda, 1994 yılında
RF başkanı Boris Yeltsin’in söyledikleri oldukça önemlidir.
Rusya devletinin en büyük makamındaki kişi, Rus-Kafkas
savaşlarının pek çok yönü ile ele alınması gerektiğini bizzat
ifade etmiştir. Yapılması gereken pek çok işin en önemlisi olarak
da diasporadakileri anayurtlarına geri getirmek için çalışmanın
geldiğini ifade etmiştir.
Federal birliğinde 1763-1864 yılları arasındaki Kafkas
savaşlarının Adigeleri soykırıma uğrattığını ve yokolma noktasına
getirdiğini göz önünde bulundurarak bu yönde bir karar almasını
umut ediyoruz.
Bu öyle rahatça yapılabilir bir iş değildir belki, fakat olmaması
için de bir neden yoktur.
Bir dönem politik baskılara uğrayan halklar için,Kazaklar için
federal yasalar çıkartılmadı mı?
Bu durum bütün dünyada demokrasi yolunda gelişen Rusya’nın
akıllıca düşünülmüş adaleti sağlayan bir kararı olarak görüldü.
Dünya ülkeleri ve halkları birleşerek 2. Dünya Savaşı’nda
Yahudilerin, 1915 yılında Ermenilerin soykırıma uğradığını kabul
ettiler.
İnsanlık ve adalet duygusunun gereği olan böylesi bir kararı
çıkartmadıkça, dünya halkları Rusya’nın yeni demokrasisinin
gerçeklerden ve adaletten yana olduğuna inanmayacaklardır, baskı
olmadığına, bu tür şeylerin bundan sonra yaşanmayacağına
inanmayacaklardır.
Buraya toplanmış saygıdeğer insanlar!
Adigelerin yas günü olan bu günde bir kez daha tekrar ederek;
halkına dinine bakmaksızın her bir insana değer verip saygı
duyduğumuzu söylemek istiyoruz.
Eğer bu insan Rusya’nın ve onun yurttaşlarının kötülüğü için
çalışmıyorsa.
Bu yaşadığımız dönem; hataları düzelttiğimiz, ülkemizin değerini
yeniden ayağa kaldırdığımız zor bir dönemdir. Biz Rusya
halklarının arasındaki barışı koruyabilirsek her şeyi
başarabiliriz.''
Hafıtse bunu söylüyor konuşmasında, fakat birileri onu çarpıtıp
istediği gibi geçiyor haberinde.
İkinin biri orasından burasından sözlerini didikleyerek haber
yapıp 1996 yılında çekilmiş fotograf eşliğinde verdiğiniz Şenibe
Yura şöyle söylüyor:
Kabardey’de “Adige Dernekleri”nin yöneticileri devlet yumruğu ile
eyerden indirilerek dernekle hiç ilgisi olmayanlar eyerin üstüne
oturtulmuş, onları dünyadaki tüm Kafkas derneklerinden tecrit
etmeye çalışmaları bizim için hem haksızlık hem çok acı olmuştur.
“İstediğin olmazsa, nasıl oluyorsa öyle yap!” dedikleri gibi, ben
olanlar için sebep arıyorum ve buluyorum da.
Kurulan yeni derneklerin tümüne devlet destek vermektedir. Böyle
olduğuna göre onların daha çok iş yapmaları gerekmez mi? Eski
dernek taraftarlarını çağırttım: Eğer birine güvenilecekse Hafıtse
Muhamed’le çalışmak lazım, atının nasıl koştuğuna bir bakalım, hem
bunu kendisinin de görmesi gerekir. Aramızda bunu doğru bulanlar
olduğu gibi bulmayanlar da oldu. Bundan başka, Dünya Çerkes
Birliği’nin devlete bağlı olmasının bize daha çok yararı
dokunacağı kanaatini taşıyorum. Bizim parlamentonun başkanı Dünya
Çerkes Birliği’nin başkanı olduktan sonra hepimizin gönülden arzu
ettiği bir işe el attı: Nehuşş Zaurbi, Kabardey’e dönüş yapan
kardeşlerimizi toplayıp dertlerini dinledi ve kendilerine zarar
verenlerin davranışlarını anlattırdı. Bu tür sorunlarla boğuşmada
Zaurbi, Akbaş Boris’ten çok daha başarılıdır. Böyle olduğuna göre
bu ikinci kararı alıp onu seçenlerin güvensizliği bırakmaları
gerekir...
Şimdi yukarıda bahsedilen “devlet eliyle derneklere el koymanın”
sebebi bir tarihte burada açıkladığımız Adige Xase’nin aldığı dini
içerikli kararlar olmasın sakın.
Hani şu Arapça'nın mecburi ders olması, imamların iyi Adige (!)
olmayanların namazını kılmaması vs. gibi bir sürü saçmalığın 15
maddelik karar haline getirildiği Adige Xase dönemi.
Bazı vakıf ve derneklerin misyonerleri olarak dolaylı yoldan bu
“el koyma ve Adige dernekleri ile irtibatı koparmaya” birilerinin
katkısı olmuş olmasın.
Hafızalarınızı bir yoklayın bakalım.
Sanırım diğer zırvalarla ilgili adı geçenler zamanı geldikçe
gereken cevabı vereceklerdir, fakat günlerdir kopartılan
fırtınanın ve yapılan yaygaranın artık tiksinti yarattığını
söylemek ihtiyacı hissettim.
Hafitse ile ilgili, birçok insan bu tür bir çok söz söylüyor.
Biz ortadaki hakikate bakalım.
|