|
|
................... |
|
................... |
KALEM -21 (Тхыпкъэ) |
05.03.2018 |
|
Ali Çurey
(okuması-yazması
olan) |
................... |
|
................... |
Sevgili dostlarım, ben bilim insanı değilim. Filolog veya etimolog
hiç değilim. Dille ilgili; yani ne Türk dili-edebiyatı ne de
Çerkes dili-edebiyatı tahsil ettim. Bunu defaaten yazdım. Ama her
ne halse, ya anlatamadım ya da anlaşılamadım. Sizlere,
”anlamıyorlar, anlayamıyorlar” deme hakkımda yok. Demek ki,
kendimi anlatamıyorum. İnanınız, pek çok konuda ve hatta “diller”
konusunda benden daha çok bilgilisiniz. Ve yetkilisiniz. Zaten
çelişki de burada. Nasıl mı? Şöyle: Neden, bu konu bana kaldı veya
kalıyor? Nerede, uzmanlarımız ve dilcilerimiz? Etimologlar,
arkeologlarımız nerede? Yanıt bekliyorum!
Sevgili
dostlarım, ben seçip kullandığım, sözcüklerle ilgili elbette ki
kendi çapımda araştırmalar yapıyorum. Buna rağmen söylediklerim
için “kesin doğrudur!” demiyorum. Böylesi bir “hüküm”
zaten “bilime” aykırıdır. Peki ne diyorum: Bilimin döl
yatağı ‘’kuşku-şüphe’’dir. Ondan doğar, bilgi ve Belge ile
beslenir. Aklın denkleminde evrilir. Deneyimle tasdik
olunur.
Sevgili dostlarım, bazı kardeşlerimin, seçip
anlamlandırdığım sözcükler hakkında neden rahatsızlık duyduğunu
anlayamıyorum. Ben “Çerkes” dilini, yani ana dilimi ortanın
üstünde konuşan ve yazan biriyim. Sadece köyden aldığım Çerkesce
değil, anavatandaki yazılı Çerkesce’yi de 1965 yılından bu yana
takip ediyor, yazıyor ve okuyorum. Herhangi bir konuyu -kabul
görmüş “evrensel sözcükler“ hariç- anadilimle saatlerce
konuşur ve anlatabilirim. Örneğin Hatti-Hititlerle ilgili
sunumlarımı bu espri içinde yaptım ve yapıyorum.
Sevgili
dostlarım, kültürler arası etkileşimi, hele hele dille ilgili
teatileri reddetmek mümkün mü? Bu tümceden hareketle diyorum ki;
- Tarih içinde neden, Çerkesce’den bir başka dile veya dillere
sözcükler geçmemiş olsun. Başka dillerden, Çerkesce’ye yabancı
sözcükler girince doğru ve normal oluyor da, Çerkesce’den geçince
neden anormal oluyor? Bize gelince, etkilenmiş ve etkilenmemiş anlayışı
öne çıkıyor. Bu psikolojik depresyonun nedeni ne olabilir? Neden,
bu kadar eziklik? Ben demiyorum, bunun aksi her dil Çerkesce’den
etkilenmiştir.
|
|
Sevgili dostlarım, bu bir üstünlük ve aşağılık mücadelesi
değildir. Bilgidir. Belgedir. Varsa karşıtı, onu kanıtla! Örneğin,
Isparta’nın Hititçe adı,
“пситI - дэс“ (iki suyun arasında oturan).
Mercidabık’ ın anlamı ise, ‘’маржэ - даIапыкьу’’
(lütfen yardım edin) anlamındadır. Merak eden varsa
araştırsın, sonucunu da yazsın.
Sevgili dostlarım, daha
enteresanı; sadece dille ilgili değil, inanç kültüründen ve
aidiyetten söz ettiğinizde de, ya “hainsiniz “ ya da “din
düşmanısınız”! Böyle bir anlayış, ortamında konuşursanız ve
yazarsanız, ya çılgınsınız ya da tımarhanelik! Tercih sizin. Bense
ikisini de reddediyorum, sıradan bir yurttaş, daha doğrusu “asılım”
yani “vekil” değilim. Vekilin, asıla hakim olduğu bir
dünyayı paylaşmak istemiyorum. Hani diyorlar ya, ”Bir insanı
öldürmek insanlığı öldürmektir’’ dahası “Ben yaradılanı yaratandan
ötürü severim”; bunların hangisi doğrudur ve hangisi uygulanıyor?
Bilen varsa lütfen yazsın. Öldürülen kadınlarımız, ırzına geçilen
çocuklarımız, daha çocuk yaşta gelin edilen kızlarımız ve
öldürülen insan sayısını koca koca rakamlarla dünyaya ilan etmek,
hangi insan aklının ve insan vicdanının kabul edebileceği bir
sonuçtur?
Sevgili dostlarım, ”liyakat” dediğimiz
“İşin ehli” olanı devre dışı bırakır ve onun yerine, ”sadakat”
ve “biatı” koyarsanız; çağı, bilimi ve teknolojiyi
ıskalarsınız!
Bunun da sonucu, ”topumuz, tüfeğimiz,
roketimiz ve füzemiz yok. Ama Allah’ımız var”a evrilirsiniz.
Amenna, elhak “Allah’ımız” var. Ondan yana kuşkumuz yok. Yalnız
bazı tarihsel ve güncel olaylar var ki; onları da bilmek ve
onlardan ders çıkartmak Allah’a inancı ve onun varlığını ne
yüceltir ne de eksiltir. Örneğin; ABD, İkinci Cihan Harbi’nde,
Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki’ye “İncil” atmadı.
İsrail,1967 savaşında 53 milyon Müslüman Arapları “Tevrat”la
yenmedi. Hele bir de “Bu bana ileride zarar verir” mantığı ile bir
takım eylemlere kapı aralarsanız yarında birileri aynı mantıkla ve
gerekçe ile size zarar verir. Esasen güncellenmesi gereken “şey”
kafalarımızdır. Yani aklımız! Akıl devre dışı ise siz neyi
güncellerseniz güncelleyiniz “O” bildiğini okur. Uyu uyu yat
uyu?
NOTLAR: 1) Kur’an sure adlarının
Türkçe anlamlarını, bu konuda yetkili Çerkes insanlarından
istirham ediyorum. Yazınız ki; insanlarımız bilgilensin! Türkçe
dilekçe yazamayan insanlarımız 1450 yıl önceki Kabile Arapça’sını
nasıl anlasınlar? Anlayamayınca da, anlatılamıyor ve bu nedenle
her kafadan bir ses çıkıyor. Bu da kargaşaya neden oluyor.
2) Kızmayın, darılmayın, küsmeyin, öfkelenmeyin, niyet
okumayın! Bir insan, bir şey söylüyorsa, bir şey yazıyorsa ona
inandığı içindir. Varsa bununla ilgili, eksiği yanlışı, onu
yazınız. Niyet okuyarak, kişinin inancını sorgulama ve yargılama
hakkı yoktur. Tanrı ile kişi arasına girmenin ve bununla ilgili
yorum yapmanın, yapanı ne daha çok inançlı kılar nede yüceltir.
Varsa öğretmek istediğiniz ve öğrenmek istediğiniz onları özgürce
konuşalım ve yazışalım.
3) Anadolu’da pek çok
yerleşim ünitesinin isimlerinin etimolojik açınımını yaparsanız
göreceksiniz ki, Anadolu’nun kadim halklarının dillerindendir.
Özellikle, Hatti – Hititlere ait olduğunu ve fakat sonradan bu
isimlerin Kadim Yunanca’ya benzetildiğini göreceksiniz. Örnek,
Psit – Desi ‘yi Psidiya yaptıkları gibi. Harput’un Hititçesi,
Guzana – Къузанэ ( Gözenekli) anlamındadır. |
................... |
................... |
|
................... |
................... |
|
|
|
|
|
|