|
|
................... |
|
................... |
KALEM -7 (Тхыпкъэ) |
07.12.2017 |
|
Ali Çurey |
................... |
|
................... |
Sevgili dostlarım, bu defa da bir kaç sözcükten, bahis ile değerli
zamanınızı çalacağım. Haberiniz olsun. Neden, bu sözcükleri, durup
dururken seçtim? Yanıt; boş zamanımı doldurmak için. Sakın
söyleyip, yazdıklarımı, ciddiye alıp kendinizi yormayın. “Ama,
gene de bir okuyayım” diyorsan ve gördüğün eksiklerimi ve
yanlışlarımı, doğrusunu yazarak, bana haddimi ve sınırımı
bildirirsen sevinirim. Böylece çok bilmişliğimin “şeytani”
gururuna kapılmaktan kurtulurum.
Haa,
bu arada, “gurur” dedim de, aklıma geldi. Gurur nedir diye.
Bu sözcüğün kökeni hakkında ve tam olarak ne anlama geldiği ve
kökeni ile ilgili doyurucu bir bilgi bulamadım. Gene de çok
kullanılan, bir sözcük! Özellikle, yoksul ve çaresizlerin
sığındığı bir liman!
Sevgili dostlarım, bende kendimce buna biraz değineceğim:
Gurur, şeytani ve insani davranışları için sırat köprüsüdür.
Gururun, şeytani olanı değil, insani olanı makbuldür. Diyelim,
diyelim de; peki “şeytani” olan ile “insani” olanı
nasıl ayırt edeceğiz? Yanıt; “şeytani” de gurur ve utanma
duygusu yoktur. Arsız ve yüzsüzdür. Ne yaparsam doğrudur davranışı
ve söylemi egemendir. Akıl, dil ve bilim devre dışıdır. Bunun
aksi, yani tersi de insani olan duygudur. Yeryüzündeki “insani”
otoriteler, Tanrısal otoritenin iz düşümüdür. Onun için,
yönetenler ve yönetilenler bu formatta birbirlerine bağlıdır.
Bu şeytani gurur, sahibi insanın
dışında, hiçbir canlı, hemen hemen aynı hatalı davranışı
tekrarlamaz. Tekrarlayanlar, hayatlarıyla öderler. Bu arada,
nerede ve niçin söylendiği meçhul bir tekerleme vardır: “Tarih
tekerrürden ibarettir!” Peki, tarih ne demektir,
bununda yanıtı açık ve net; tarih, eşittir “yazı”
demektir. O halde tekrar eden nedir? Tekrar eden şudur; -yukarıda
izahına çalıştığım gibi- insan dilini, aklını, bilimi, şeytani
olan gurura tutsak edilmesidir. Kısaca, hataların tekrarıdır. İşte
bu hataları, “yazı” denilen, simge ve imgelerle tespit
edip, tekrarlamayan insan toplumları
tekaamül
eder. Tekrarlayanlarda, diğerinin egemenliğine girer. Tekerrür
eden budur. O bakımdan, hafıza nankördür, not almak
esastır!
Sevgili dostlarım, şeytani gurur,
sahipleri, tarihi unutturmak için insanın, “unutan” ve unutturan
eğilimini tevatürlerle süsleyerek, hamaset nutukları eşliğinde
muhayyel bir dünya vadederler. Yığınlar, bu söylem ve eylemleri
coşku ile dinler. Neden, niçin ve nasıl? Sorularını aklına bile
getiremez. Toplum, son bahar yaprakları gibi dört yana savrulur.
Peki, bunu şeytani gurur sahipleri görmüyor mu? Görmez olur mu?
Ama şeytani iddiası var, onun için bırakamaz! Bırakmaz.
Sevgili dostlarım,
Bir kısım kardeşlerim, Çerkes
insanı olarak kalmak değil de, inanç öncelikli yaşamayı
savunuyorlar. Elbette ki, düşüncelerinde yaşamak ve “var olmak”
özgürlüğü vardır. Kişinin herhangi bir inanca bağlı olması ve onu
savunması da kendince doğrudur. Ne var ki; inanç kişi ile inandığı
“şey” arasında bir meseledir. Bunu bilim ile izah
edemeyiz. Ve şu anda, gezegenimizde Göksel inançlı kişi, grup,
toplum ve halklar vardır. Bir an düşünün; “En doğru inanç sistemi,
benim veya bizimkidir” iddiasında bulunup, onu egemen kılmaya
çalıştığı bir durumda (ki; maalesef bugün insanlığın
handikapı
budur) kimin inancının, daha doğru ve daha güzel olduğunun mihengi
nedir? Şayet buna “Tanrısal emirlerdir!” diyorsanız ve en
doğrusunun ve en güzelinin de sizinki olduğuna inandırmak
istiyorsanız, akıl, dil ve bilimde örnek
olmalısınız. Zira hiç bir inanç sisteminde, Göksel ve görsel
umdeler, ölüler ve deliler için değildir. İnsan aklı ve insan
diline sahip olanlar içindir: Dilleri var edende “O” ise O’nu
korumak ve var edene hizmettir. Neden bunca, boş laflar ediyorum.
Sözü nereye getirmek istiyorum? Yanıt: “yetki”
sözcüğüne ve dolayısıyla bu sözcüğün
Adigece’sine!
Yani, (ЛьэкI-ЧI)!
Burada beşeri yetkiden söz etmek istiyorum:
Sevgili dostlarım, Adem oğlunun,
insan oğluna evrilmesinin,
ne kadar zorluklarla ve ne kadar zaman içinde olduğu meselesi
henüz halledilmiş değildir. Bilim insanları ve teknolojinin bu
konuda sunduğu bilgi ve belgeler elbette ki çok önemli ve
değerlidir. Ancak, “acaba?” diyorum; bilinmeyenden, değil
de, bilinenden hareket ederek, bir sonuca ulaşır mıyız? Nedir
bilinen? Yanıt; gezegenimizde var olan şu anki durum.
Hepiniz “şu anki durum!” sözünün farkındasınız. Bu durumu geriye
doğru işletirsek, zaman, imkan ve şartların içinde değişen bir
şeyin olmadığını görürüz.
Ben Müslüman veya başka bir inançta
olduğum için değil, Çerkes
insanı olduğum için, Müslüman veya bir başka inançtayım. O
bakımdan aidiyetim önceliklidir.
Sevgili dostlarım, beşeri
anlamda yetkili ve güçlü olunuz! Göksel ve görsel inanç içinde
varlıkları aşağılayıcı, küçültücü ve onları incitecek söylem ve
eylemler insan aklı taşıyan hiçbir canlıyı yüceltmez.
NOT: Gurur sözcüğünün
Çerkesce’si ЩХЬЭКIУЭ’dır. |
................... |
................... |
|
................... |
................... |
|
|
|
|
|
|