|
|
................... |
|
................... |
KALEM -6 (Тхыпкъэ) |
24.11.2017 |
|
Ali Çurey |
................... |
|
................... |
Sevgili dostlarım, bugün kafayı bozdum. Yarın ne olur,
bilemiyorum. İnşallah kafayı sıyırmam! Yani sıyırmadıksa!
Sevgili dostlarım, sık sık tekrarlanan ve üzerinde hiç yorum
yapılamayan ve gerçekten ne anlama geldiği de bilinmeyen bir tümce
var. Nedir O? Şudur: “Ben yaratılanı, yaratandan dolayı
severim!” Yani bir yaratan ve bir de yaratılan ikilisi mevcut.
Burada,”oluşum”
kavramı ve düşüncesinin yeri yok. Şimdi kendimize soralım: Kaç tür
yaratılan vardır? Var mı sayabilecek? Bence yok!
Ama;
1)
Tanrı veya doğanın yarattıkları.
2)
Yaratılanın yarattıkları olmak üzere iki çeşit varlık veya yaratık
vardır.
Sevgili dostlarım, Haydi anladık,
Tanrı’nın yarattıklarını, yaratandan dolayı, seviyoruz. Hoş
kızdığımız ve de beğenmediğimiz, an ve hallerde “Yaratanı”
unutup, saydırdığımız, düşük
seviyeli, benzetme ve kıyaslama sözcükleri saymazsak!
Gelelim, ikinci maddeye, yani;
yaratılanların, yarattıklarına! Peki, bunları niçin seviyoruz?
Ve bizi, yani, yaratılanlar, yarattıklarından dolayı sevmiyor
muyuz? Toplu iğneden, bilebildiğimiz, teknolojik, yaratıları
kullanırken,”Tüü
ulan, seni yaratana” mı diyoruz? Bilgisayarı, cep telefonu,
elektrik, elektronik aletleri, uçakları, en son çıkan arabaları,
tıp aletlerini ve daha binlercesi. Bir gün, bir an, bunlar için
sizi hiç sevmiyoruz. Çünkü sizler, ”yaratılanın” yarattıklarısınız
mı, diyoruz?
Sevgili dostlarım, hani, insanın, iki
omuzunun üstünde, adı, kafa (
Щхьэ
) denilen, genellikle yuvarlak ve yedi delikli, tüylü, kıllı ve
genelde, vestiyer niyetine kullandığımız, bir top vardır ya; onun
içinde (ЩхьэкIуцI)
adı beyin olan, lop-eti, salata niyetine mi kullanıyoruz?
Yani, beyin salatası? O salatalık veya lop-etin içinde, iki bilgi
saklı. Biri yapıcısının, yüklediği, ikincisi ise, biz
yaratılmışların, yüklediği. İşte, bu ikisinin, bileşkesidir.
Akıl! Aklı, devre dışı bırakırsanız, yaratanla,
yaratılanın, gelgitinde, Kimin, kimi yarattığı veya yaratılanın,
yarattıklarından habersiz, çağdan ve zamandan uzak, muhayyel bir
dünyada kalırsınız. Bununda adı çağ dışılıktır!
Sevgili dostlarım, ”Yaratan, zaten
bize sormuyor. Onun için, sonucuna şükredip, onun verdiği insan
aklını vestiyerde asılı tutmadan ve beyni de salataya
doğramadan, çağdaş hemcinslerimizle, yarıştırırsak, umarım,
şikayet ettiğimiz, bir kısım yaratılmışların, cakalarından
kurtuluruz. Sürekli olarak, “Bizi yok etmek istiyorlar.
Çekemiyorlar” v.s.
gibi akıl yetmezliği, görünümünde olmak, karşıtların iştahını daha
da arttırır.
Sevgili dostlarım, “Güzel söz yılanı
deliğinden, kötü söz insanı dininden” diye güzel bir ata sözümüz
var. Birebir, ilişkilerimizde, iş yeri ve aile içinde, güzel söz
söylemenin, dostluğu ve aile içi bağları güçlendirdiğini,
yaşayarak öğreniyoruz. Ve görüyoruz. Bir de övündüğümüz,
dinimizde, buna amildir. İnsan dilinde, mevcut, o denli, sonsuz
anlam içeren, güzelim sözcükler varken, neden kısır, sınırlı,
keskin virajlı ve kesin anlamlı, sözcükleri seçiyoruz? Örneğin;
alçak, cibiliyetsiz,
yaratık veya mahluk!
Sevgili dostlarım, yetki
sözcüğünün Çerkesce
karşılığı ’’лъэчI’’dır.
Ne demek ve etimolojik açılımı nedir? Çok önemli. Ama, bir sonraki
yazımda, kendimce açıklayacağım. Şimdi, yetkili insan, her aklına
geleni, ulu orta, sözcüklerle, izah etme yetkisine, sahip
olmamalıdır. Böylelerine
Çerkesler, “ХьэIу
– Хьэжьэ”
adını verir. Bu anlamda, maalesef, ülkemiz insanları, genellikle “Çocukluk
hastalığından” kurtulamıyor.
NOTLAR: 1) Bir
Çerkes
atasözü (Псальэжь)
vardır. Гупщыси
псалъэ,
зыпльыхьи
ТIыс. Yani;
Düşün konuş, etrafına bak, öyle otur. 2)
Çerkesce,
bazı kavram ve deyimleri, Türkçe’ye, çevirirken, sıkıntı
çekiyorum. Çünkü sanki gerçek anlamı yitmiş gibi bir duygu içinde
kalıyorum. |
................... |
................... |
|
................... |
................... |
|
|
|
|
|
|