Sevgili
dost ve kardeşlerime,
Çerkes
insanının özgün kimliği ile, Çerkesçe bazı sözcüklerin anlam ve
içeriğini (etimolojik) kapsayan bilgi hatırlatmasında bulunurken,
kendimce yararlı olduğum zannı içindeyim.
Ancak ısrarla belirtmek
isterim ki, bu konuda kimseye veya kimselere akıl vermek, onu veya
onları eğitmek gibi bir niyetim yok ve olamaz da.
Ne var ki,
anlatım tarzım ve yazı üslubum gereği yanlış veya eksik
anlaşılıyorsam, o da
benim eksikliğimdir. Hazreti Ali der ki;
“Hata etmeyen insan tekamül
imkanlarından mahrumdur”. Bende derim ki, tüm mesele hataların
tekrarlanmamasıdır. Şimdi bazı alınganlıklara gerek olmadığı
düşüncesiyle, sevgili dost ve kardeşlerime bilinen bir anektodu
sunmak istiyorum:
Satılmış
ile Durmuş ve Dursun isimli üç arkadaş çay bahçesinde sohbet
ediyorlarmış;
Satılmış,
gökyüzünü şöyle bir süzdükten sonra, ''Durmuş kardeş, bugün hava
çok bulutlu'' demiş.
Durmuş,
Satılmış'ın bu tespitine çok sinirlenmiş ve ''Satılmış kardeş,
bana hakaret ediyorsun'' diye sitem etmiş.
Satılmış
şaşkınlık içinde, ''Durmuş kardeş, havanın bulutlu olduğunu
söylemek neden sana hakaret olsun, anlamadım'' diye sormuş.
Durmuş,
''Bak arkadaşım Satılmış, hava bulutlu olunca ne olur? Yağmur
yağar. Yağmur yağınca ne olur? Göller ve su birikintileri meydana
gelir. Genellikle buralarda kim yüzer? Elbette ki, ördek. Şimdi
anladın mı, çünkü benim takma ismim ördektir?'' diye sinirli
sinirli Satılmış'a gözlerini dikmiş.
Tartışma
ciddiye binip uzayınca, Dursun dayanamayıp ''Kardeşim, YETERRRR!
Kesin şu saçma tartışmayı'' diye bağırmış.
Arka
masalardan bir kadın yerinden kalkmış üç kafadarın yanına gelmiş,
Dursun'un karşısına geçmiş; ''Buyrun! Beni neden çağırdınız?''
demiş.
Dursun, ''Kardeşim sen de kimsin? Kim çağırdı
seni?'' şaşkın şaşkın kadına bakmış.
Kadın;
''Benim adım Yeter. Yeteerrrr diye bağırınca geldim!'' demiş.
Dostlarım ben Ali Çurey, kendimi bildim bileli Çerkes insanı
kimliğimle var olma gayreti içindeyim. Bu benim gayri iradi
kimliğim! Tıpkı İngiliz, Fransız, Alman, Hintli, Arap, Eskimo,
Japon, Gürcü, Azeri gibi! Herkes kadar kendi kimliğimle övünme
hakkım var.
Bu hakkımı
kullanırken, bizi biz yapan, yani Çerkeslere özgü saydığım
tarihsel ve insani değerlerimizi, yazılı veya sözlü olarak ifade
ettiğimde, “yani” ile başlayan ve “Bizde de aynı şeyler var”
ile biten yaklaşımları da
saygı ile karşılıyorum. Kısaca “Ben bir çakalım” dediğimde,
aslan da kalkıp “bende
çakalım” diyorsa, ne
diyebilirim ki? İkisi de
yani, çakal da, aslan
da, bilinen insan
türünün dışında birer canlı varlık. Aynı canlı türü dünyasına
mensup oldukları halde, yaşayışları, beslenmeleri, giysileri ve
davranışları ile çok farklı. Afrika'nın bilinen ilkel toplulukları
da insan. Eskimolar da, Çukçalar da. Ama onlar İngilizler ve
Almanlar gibi yaşamıyorlar. Şimdi bir Alman kendi yaşam ve
tarihsel değerini savunursa, Eskimolar
alınganlık mı göstersin? Kısaca, dostlarım; zordur karda yürümek,
ama çaresi var, ona uygun
giysiler mevcut.
Not 1: Her inanç sisteminin
ve demokrasinin nihai bir amacı vardır. Nedir?
Yanıt: Özellikle demokrasinin nihai amacı insanı,
bireysel özgürlük aşamasına getirmektir. Çerkesler tarih içinde
bireysel özgürlük aşamasını yaşamış bir halktır.
Not 2: Хуитныгъэ =
Özgürlük. Hürriyet.
Not 3 : Щхьэхуитныгъэ =
Bireysel Özgürlük.
|