Dünya
alabildiğine küçüldü. Hani zaman zaman duyarız "küçül de cebime
gir" diye. Gerçekten her şey cebimize girer oldu. Tabi ki para
hariç.
O namert zor giriyor ceplerimize. O da olur inşallah, deyip
kendimizi kandırdıktan sonra gelelim esas konuya.
Sevgili Dostlarım,
İyi, kötü kendisini Çerkes sanan ve öyle kalmak isteyen
herkes gayet samimi duygularla "Çerkes olarak nasıl kalınacağı"
konusunda elinden geldiğince düşünce ve fikir üretmektedir. Bundan
asla kuşkum yok ama sanıyorum bu yolculukta bir kusur işliyoruz.
İki gün önce bir gazetenin okuyucu köşesinde; bir okur, köşe
yazarına şöyle bir soru yöneltmişti: "İsrail neden bu kadar
güçlü?"
Bu soruyu sizde pek çok yönde kendi kendinize sorabilirsiniz.
Örneğin, Çerkesler neden bu kadar güçsüz, gibi.
Dönelim İsrail'e...
"Dünya da 14 milyon Yahudi" varmış. Buna karşılık 1,4 milyarda
Müslüman. Yani bir Yahudi'ye 100 Müslüman düşüyormuş.
Görüleceği gibi İsrail, onu istemeyen Müslüman sayısı karşısında
çok az denilecek kadar bir nüfusa sahip. Demek ki, güç denilen şey
nüfusla doğru orantılı değil. O halde ne? Verilen yanıt:
"Eğitimden, eğitimin sayı ve kalite farkından" dedikten sonra
devamen; Yahudiler Allah'ın asıl kitabı olan evrenin kanunları
üzerinde kafa yordular. Çağdaş gelişimi takip eden bilim adamları
yetiştirdiler.
Yine devam edelim; bazı bilim adamlarının isimleri ile yaptığı
çalışmaları anlatalım. Albert Einstein, psikanalizin babası
Sigmund Freud, Karl Marx, Paul Samuelson, Milton Friedman, aşı
iğnesini yapan Benjamin Rubin, çocuk felci aşısını geliştiren
Jones Salk ve Albert Sabin, lösemiye karşı ilaç geliştiren
Gertrude Elion, Hepatit B aşısını geliştiren Baruch Blumberg
Yahudi'ydi.
Eğitime yardım yaptılar başlığı ile devam edecek olursak; Dr.
Faruk Saleem'in yazısında daha pek çok Yahudi bilim adamından ve
bunların çalışma ve buluşlarından söz edilmektedir. Son 105 yılda
14 milyon Yahudi'nin bilim alanında 100'ün üzerinde Nobel ödülü
kazandığı, 1.4 milyar Müslüman'ın içinde yalnızca 3 kişinin Nobel
ödülü aldığı da belirtilmektedir.
Yahudiler
neden bu kadar güçlü,
sorusu, "özgün
eğitim" ile yanıt bulmaktadır, dedikten sonra biz kendimize
dönelim...
Sevgili Dostlarım,
Hiç bir komplekse girmeden, kızmadan, darılmadan, pek çok gerekçe
üretmeden, konuyu başka yerlere çekmeden kendi kendimize tekrar
soralım.
Biz neden güçsüzüz ya da Çerkesler neden bu kadar
güçlüdür?
Gerçeğe bakmadan sizi okşayan hangisi ise onu sorun kendinize.
Ancak, gerekçelerini mutlaka belirtiniz . Ben şahsen kendime hep
sormuşumdur. "Çerkesler kimdir'', ''Kimden ne istiyorlar'',
''Neden ve Niçin istiyorlar'', ''Nasıl istiyorlar'', ''Güçleri
nedir" gibi.Hatta bu soruları da içeren ve kendime göre yanıtlar
getiren bir yazım Yeni Kafkasya'nın bir sayısında
yayınlanmıştı.
Değerli Dostlarım,
Hiç birimiz, bir diğerinden daha çok veya daha az Çerkes değildir.
Ancak farklı zaman dilimi ve farklı koşullar içinde doğanlar
arasında elbette ki doğal olarak pek çok konuda nüans ayrılıkları
olacaktır. Bu küçük ayrılıkları veya ayrıntıları yapay
derinliklere götürmeden çözmek biz farklı Çerkeslere yakışanıdır,
diye düşünüyorum.
Ben neden Hatti-Hititler diye uğraşıyorum?
Şunun için; tarih içinde veya halen tüm insanlığın ortak yararına
bir şey üretmemiş veya üretmiyorsanız, sayınız ne olursa olsun
güçsüzsünüzdür demektir. Dünyanın üreten güçleri için "kum
torbasından" başka bir şey değilsiniz. Yahudi bilim insanlarının
çoğu öyle sanıyorum ki İbranice bilmiyordu ve belki de kendi
cemaat faaliyetleri içinde de aktif rol almıyorlardı.
Değerli Dostlarım,
Olabildiğince dışlamadan, ötekileştirmeden, incitici söylemlerden
uzak durarak insanlarımızı kazanalım.
Haa eleştirmeyelim mi?
Haşaa.
Elbette ki eleştireceğiz ama somut belge ve bilgilerle. Yoksa hep
"Doğulu" kalırız. Mümkünse dünyadaki Çerkes insanlarımızı,
yani bilim, sanat ve kültür alanında insanlığa katkıda
bulunabilmiş insanlarımızı yeni kuşaklara tanıtalım. Her insan
için moral denilen kavrama ihtiyaç vardır. Elbette ki Çerkes
insanının da ihtiyacı var.
Not: Vatan Gazetesi,Tarih=28-29-30/01/09 Süleyman Ateş |