Niye yalan
söyleyeyim, hakkımda söylenen güzel sözlere çok seviniyorum.
Nedendir bilmiyorum (galiba methedilmekten hoşlanıyorum) yazma
hırsım kamçılanıyor. Enerjim artıyor. Bir başka adam oluveriyorum.
Siz dostlarımdan ve hemşehrilerimden tekrar takrar istirham
ediyorum. Ne olursunuz bu yönde beni yalnız bırakmayınız. Güzel
söz söylemekten ne kaybınız olur ki? Sermayesi (güzel söz) olanın
özü zenginleşir. Korkmayın!
Sevgili MEŞFEŞŞÜ Necdet Hatam, bizim toplumun Necdetleri
(gurbette) bir elin parmak sayısını geçmez ve dahi diğer
kardeşlerimin de öyle. Hele bir Nurhan kızımız var ki, değme
gitsin benim enerji lokomotifim.
Hepinize çok ama çok teşekkür ediyorum.
Bendeniz de ''Keşanlı Ali'' olmamaya özen gösteriyorum.
Bilesiniz.
Bir hatırlatmam olacak. Sakın ha bu konuşmalarımı geyik muhabbeti
olarak tanımlamayınız.
Çoğunuzun bildiği gibi benim gerçek uğraş alanım Hatti-Hititlerin
dilleri ile Çerkes (Abhaz-Adige) dillerinin ayniliği üzerine
tezlerdir. Fiziksel ve zihinsel ömrüm ve sağlığım elverdikçe bu
konuda konuşmaya ve yazmaya devam edeceğim.
Konumla ilgili en küçük bir ip ucu bile çok önemlidir. O bakımdan,
köyünüzde, evinizde, çevrenizde, kitaplığınızda ve aklınızda, bu
benzerliği çağrıştıran sözcükleri mutlaka yazın.
Dil tarihtir.
Tarih ise yazıdır.
Dil ve insan yaşıttır. paralel olarak gelişir. Dilde, insan gibi
gelişir ve hatta değişerek gelişir. Bu dilbilimsel mantıkla
dillerinde ölümlü olduğunu gösterir. Ancak ölü dillerin bile
yaşayan sözcükleri vardır. Bunu arayanlar bulur.
Bu bağlamda "yazılı belgeleri" bulunan Hatti-Hititce'nin günümüze
ulaşan pek çok sözcük mevcuttur. Şu anda halen elimde 300 sözcük
var. Bu rakam azımsanmamalıdır. Bilim insanları için değil böylesi
yüklü sözcükler, bir sözcük dahi tarih için anahtardır. Canım
Hatti-Hititlerden bana veya bize ne, demeyelim. Zira, bu günkü
adımızla -yani Çerkesler- tarih içinde insanlığın yararına ne
yapmıştır ve günümüz uygarlığına temel olabilecek yaratıları var
mıdır?
Bu ve benzeri sorulara alacağımız somut yanıtlar pek çok
sorunumuzun çözümünü hızlandıracaktır. Elbette ki çağımızın
karmaşık sorunlar yumağını da göz ardı etmiyoruz. Edemeyiz. Ancak
bu konularda "öncelik" sırası meselesinde "bencillik"
etmediğimiz taktirde arzuladığımız "öncelikli konu" birinci
sıraya girecektir, diye düşünüyorum. Hatti-Hititlerde "Dans ve
Müzik " üstünde ciddiyetle durulması gereken bakir bir konudur.
İstiyorum ki, "Dilci olmayan" Dilci Ali Çurey, "DANS VE
MÜZİK "konusunda ahkam keseni olmasın. Lütfen dansçılarımız,
müzisyenlerimiz, ressamlarımız ve heykeltıraşlarımız yüzlerini bu
tarafa çevirsinler. Örneğin, Hatti-Hititlerde eski Yunan ve
Roma'da olduğu gibi erotik yaratılar yoktur. Neden? Bunu "klasik
ahlak" anlayışla beslenen bir kafa yapısına dayandırmak için
söylemiyorum. Hatti-Hititlere ait kaya kabartma resimlerinde
rastlanmayan bu sanat anlayış ve işleyişinin dayandığı düşüncenin
köklerini merak ediyorum.
Kadın, o zamanda tıpkı günümüzde olduğu gibi erkeğin mutluluğu idi
herhalde veya kadın için erkek. Geliniz dostlarım, bir arada bu
konularda söyleşelim. Yani hiç yapılmayanı veya
yazılamayanı, hiç söylenmeyen veya söylenemeyeni söyleyelim ve
yazalım.
Not: Teknoloji ile başım dertte |