Sabah vakti havalimanından çıktık,
şehre doğru gidiyoruz. Uzaktan, Kızıltepe taraflarından siyah
dumanlar yükseliyor. “Yakılan lastiklerin dumanı” diye söze
giriyor, “Bütün gece yangın yeri gibiydi Kızıltepe, cayır
cayırdı. TOMA’lar, panzerler
yetmeyince, yıllardır ilk defa tanklar çıktı
meydana...” Ve ekliyor: “1990’lı yıllardaki gibi
yani, asker yine sahnede... Hayra alamet sayılmaz.”
“Diyarbakır Havalimanı kapatılmış...” “Demek ki,
asker ve polis takviyesi yapılacak Diyarbakır’a. Bu sabah
Mardin’den de dört-beş otobüs dolusu gitti, galiba
Diyarbakır’a. Bölge patladı abi...” Devam ediyor:
“Bu bir ayaklanma, isyan, Kürtçe’siyle serhildan...
PKK bastı düğmeye...” “Nasıl oldu böyle?”
“IŞİD neyse PKK de odur, demiyorlar mı? Kobanê’de
Kürtleri IŞİD barbarlığına bırakmıyorlar mı?”
‘Kobanê’den YPG’lilerin
cenazeleri gelmeye başladı’
Mardin’e yaklaşıyoruz.
İstasyon Mahallesi’nin ortasından geçen caddenin iki
yanında yanmış, dumanı hâlâ tüten simsiyah kalıntılar...
“Kobanê’den Mardin’e YPG’lilerin şehit cenazeleri
gelmeye başladı” diyor. Duvara bir büyük renkli afiş
yapıştırılmış: “Şengal ve Rojava’ya can katalım!”
Yardım toplama merkezlerinin adres ve telefon numaraları
verilmiş. Ahmet Türk’te bir değişiklik
yok. Her zamanki gibi sakin sakin içiyor uç uca eklediği
sigaralarını, “Beni mahveden bu cigara” demeyi de unutmadan.
1987’den, Erdal İnönü’nün SHP’sindeki
milletvekilliği döneminden beri tanışıyoruz Ahmet Türk’le...
Büyükşehir Belediyesi’ndeki makam odası fazla tenha.
Nedenini anlatıyor: “Geceyi meydanlarda geçirdiler. Şimdi
uyuyorlar, akşama doğru yine çıkarlar sokağa... Bu arada bütün
ilçelerde gündüz de sokağa çıkma yasağı konulmuş durumda.
Bütün okullar da ikinci bir emre kadar tatil edildi. Bundan
dolayı tenha buraları, yoksa dolup taşardı.”
Bardağı taşıran damla ve kırılma noktası
Ahmet Türk, “Ben bile şaştım kaldım bu
Kobanê konusunda. Türkiye sonunda yardım
elini uzatır Kürtlere diye düşündüm. Ama yanıldım işte,
olmadı, yapmadı” diyor. Ankara’nın Kobanê’de Kürtleri
IŞİD’le, bu çetelerin barbarlığıyla baş başa
bırakmasının bardağı taşıran damla olduğu kanısında. Şöyle
diyor: “Bugüne kadar bizim partiye hiç oy vermemiş
olanlar... AKP’ye oy atmış olanlar... Hepsi
Suruç’taydı. Onlar da sokağa çıktılar.
Ankara’nın o politikası, yani bırakalım IŞİD, PYD ile
PKK’yi temizlesin, iyice burunları sürtülsün
politikası her şeyi berhava etti. IŞİD çetelerinin insanların
kellelerini kesmesi, kadınlara, kızlara tecavüz etmesi, bütün
bu vahşet karşısında Türkiye’nin hareketsizliği Kürtler
açısından tam bir kırılma noktası oldu.”
Şu noktayı da vurguluyor: “Evvelce ‘Bu devlete
güvenilmez’ diyen gerillaydı. Şimdi artık halk söylemeye
başladı bunu... Devletin IŞİD’i görmezlikten geldiğini
görmekte Kürtler...”
Ahmet Türk: Bu tam bir ayaklanma
Televizyon açık. Sterk TV,
Ronahi TV gibi Kürt kanallarına bakıyoruz. Altyazı
geçiyor. KCK’den açıklama:
Kobanê, AKP’nin yeni savaş konsepti. İkinci bir
açıklama: Meydanlardan çekilmeyin!
Her yer Kobanê, her yer direniş!
Televizyon ekranlarındaki görüntüler çarpıcı. Meydanlar dolu,
sokaklardan sel gibi kalabalıklar akıyor. Bazı yerler alev
alev... “Hiç bu kadarını hatırlamıyorum, böylesi ilk kez
yaşanıyor” diye devam ediyor, “Bu tam bir ayaklanma,
yani serhildan... Dün akşam Vali Bey
arıyor, ‘Söyleyin de evlerine girsinler’ diyebiliyor. Şaka
gibi... Kim dinleyecek ki bizi... Toplumsal olaylar bir an
gelir, dizginlerinden boşalır.”
‘Erdoğan halkın
gözünde artık bir diktatör’
‘Çözüm süreci’nin
Erdoğan iktidarı tarafından dinamitlendiğini konuşuyoruz.
Ya Kobanê de düşerse... “Bu ihtimali
aklıma bile getirmek istemiyorum” diyor Ahmet Türk.
Amerikan Genelkurmay Başkanı’nın, “Kobanê
düşecek gibi gözüküyor” diye bir açıklama yaptığına
dair bir haber geliyor. Ahmet Türk bir telefon görüşmesi
sonrasında şöyle diyor: “Gece yarısından sonra Kobanê’de
yoğun bir bombardıman olmuş... Geriletmişler IŞİD’i...”
Biri diyor ki: “YPG, IŞİD’i Kobanê’de şehrin içerlerine
çekmeye çalışıyor. Ona göre hazırlanmışlar. Bu arada
tanklarını iyi gizliyormuş IŞİD, hava hücumlarına karşı...”
‘AKP’ye karşı biriken nefret’ten söz
açılıyor. Tayyip Erdoğan’la ilgili olarak
Ahmet Türk bir ara şöyle diyor: “Halkın gözünde
Erdoğan artık bir diktatör olmuş durumda... O nasıl bir
kibirdir.”
‘AKP seçimleri nisan ayına çekmeyi düşünüyor’
Bu arada Abdullah Gül-Tayyip
Erdoğan mukayesesi, Gül’ün lehine sonuçlanıyor.
Kürtlerin sokağa dökülmesi, Erdoğan’ın bilinçli bir tercihi ya
da bir ‘seçim stratejisi’nin parçası olabilir
mi? Bu konu açılıyor. Ahmet Türk: “AKP, Kürt
oylarını daha beter kaybedecek bu gidişle...” Biri
ekliyor: “Memleketi yangın yerine çeviren bir
iktidar partisi yalnız Kürtlerden değil, diğer çevrelerden de
oy kaybeder.” Soruyor biri: “HDP, Kürtler,
CHP ile seçim işbirliği, ittifakı yapabilir
mi?” Ağır basan yanıt: “CHP bundan korkar.”
Ahmet Türk ekliyor: “AKP seçimleri nisan ayına
çekmeyi düşünüyor.” Birinin öngörüsü de şöyle:
“AKP 2015 seçimlerinde yüzde 45’in altına düşerse,
Özal’ın ANAP’ına benzer.”
Erdoğan’ın tavrı Kürtleri yaraladı
Bölücülük
konusu gündeme gelince biri şöyle
diyor:
“AKP’nin politikası IŞİD’le birlikte, asıl bu politika
Türkiye’yi bölmeye başladı. Bu gerçeği Kürtler çok iyi
görmeye başladılar. Çözüm sürecinin sorunu çözmek değil,
Kürtleri çözmek olduğunu anladılar. Bugüne kadar HDP’ye pek
sıcak bakmayan Kürtler de bu gerçeği anlamaya başladı.”
Biri ekliyor: “Kürtler şunu
görüyor:
IŞİD bir taşeron
örgüttür, Kürtlere karşı kullanılan... Devlet, IŞİD üzerinden
Kürtlere karşı savaşıyor.” Şu da bir başka yorum:
“Erdoğan IŞİD’le PKK’yi aynı kaba koydu ya... O da terör
örgütü, bu da terör örgütü dedi ya... Bu tavır Kürtleri fena
halde yaraladı. Kürtler bundan dolayı dinamitlenmiş gibi
oldular.” Biri ekliyor: “AKP’deki
Rojava devrimi
antipatisini de unutmayın.”
‘Apoletli Kemalizm’den ‘cübbeli Kemalizm’e
Ahmet Türk: “Hasan Cemal,
bak bu iki gündür yaşananlar Kobanê serhildanıdır,
ayaklanmasıdır. Örgütlü bir yapının ötesinde, halkın
kendiliğinden isyanıdır bu... Şu çok iyi görülüyor. Bu
devletin zihniyeti özünde değişmiş değil. Bak, tanklar yıllar
sonra yine meydanlara çıkıyor. Devletin bu zihniyetiyle
Kürtlerin eşit vatandaşlığı hayaldir, sorun bu kafayla
çözülmez yani...” “Nedir bu devlet zihniyeti?”
diye sorunca, Ahmet Türk şöyle özetliyor: “Bu zihniyette
demokrasi yok. Eskiden ‘apoletli Kemalizm’di,
şimdi de cübbeli Kemalizm! İkisinde de
demokrasi yok.”
'Polis misin?..'
Akşamüstü Mardin’den Urfa’ya doğru
yola koyuluyorum.
Kızıltepe
taraflarında kara dumanlar. Sabahki gibi lastik yakılmaya
devam ediyor. Ana yol kesilmiş. Maskeli genç adamlar
“Yasak” diyor. Yan yollardan geçmeye çalışıyoruz. Bu kez
karşımıza ellerinde taşlar ve sapanlarla çocuklar çıkıyor.
Onlar da bize geçit vermiyor. Biri yanıma yaklaşıyor:
“Polis
misin?” diye soruyor, “Öyleyse,
arabanın ön camı gider.”
Biri beni tanıyor. Onların
yardımıyla ara sokaklardan geçerek bir saatlik bir gecikmeyle
ana caddeye çıkıyoruz. 1990’larda asker keserdi yolları,
bugün de yüzü maskeli gerilla... Urfa’ya,
Suruç’a doğru
basıyoruz gaza...
Kobanê serhildanı yazıları devam edecek.
|