"L'Invalide Russe" dergisinin 78 ve 90'ncı sayılarında,
Tümgeneral Heymann'ın komutasındaki bir birliğin
19 Mart 1864'te Wubıhları bozguna uğrattığı ve bu
topluluğa yıldırıcı bir darbe indirdiği
bildirilmektedir. Şimdi okuyucularımıza, bu oluşumun
ayrıntılarını da sunmak istiyoruz. Uzun
süren diaspora yaşam sürecinin içinde hem içine
girdikleri hem de beraber geldikleri topluluklarında
etkisiyle asimilasyona ve entegrasyona maruz kalarak
dillerinin ve geleneklerinin doğal olmayan süreç ve
biçimde yok olmaya/değişmeye başlaması hatta bu sürecin
hızlanması, Türkiye Adige diasporası olarak diğer Kafkas
halklarından ayrı bir örgütlenme oluşturulması
zorunluluğu doğurmuştur.
Biz bu derneğin kurucuları olarak "Adige"
tanımlaması içerisinde, Adigece dilini kullanan
Shapsugh, Abzegh, Kabardey, Hatukuay, Bjedugh, Çemguy,
Wubıh, Besleney ve Mahoşları (tüm Adige boylarını) tek
aile
olarak kabul etmekteyiz.
Abzeghlerin topraklarından sürülmeleri:
1864 yılı ilkbaharı başlangıcında, Kafkasya'nın batı
bölgesinde, doğudaki Laba ırmağından batıya doğru,
Karadeniz'e değin uzanan dağların kuzeyinde kalan
yerlerin tamamı ile, kuzeyde Kuban ırmağı ağzından
başlayıp güneyde, eski Velyaminov (Tuapse)
kalesine değin yayılan dağların tamamı (ve Karadeniz
kıyıları) birliklerimizin eline geçmiş, bu yerler
bizimle savaşan topluluklardan (Adigelerden) temizlenmiş
durumdaydı. Pşiş (Пщыщ) ırmağının doğu kesimleri ile
daha batıdaki Ubin ırmağının batısında kalan ve
Karadeniz'e değin uzanan yerleri ele geçirmiş olan
Kazaklar tarafından sıkıştırılan ve dağlık bir alanda
çember içine alınmış olan Abzeghler (Абдзах)
boyun eğmiştir. 1864 Şubat ayı boyunca ailelerini ve
eşyalarını alıp, bu yerleri tamamen boşaltmıştır. Kuban
düzlüklerinde kendilerine gösterilen yerlere yerleşmek
ya da Türkiye'ye göç etmek üzere ayrılmışlardır.
Kıyıboyu Shapsughya’nın Ruslarca denetim altına
alınması:
Şubat ayı sonlarına doğru, Yaver General Kont
Yevdokimov, sıradağların güney bölümünde barınmakta
olan yağmacı toplulukları (1) yerlerinden çıkartıp Kuban
ırmağı boylarında, kendileri için ayrılan yerlere
yerleştirmek ya da Türkiye'ye gitmelerini sağlamak üzere
kararlı bir operasyon başlattı.
Operasyonun tamamlanması için, Tümgeneral Heymann
komutasındaki Daho Birliği'nin sıradağları aşması
ve (Karadeniz’e dökülen) Tuapse ırmağı vadisini ele
geçirmesi gerekiyordu. Ardından Tümgeneral Kont
Sumarakov'un da Djouba Birliği'nin bir bölümü
ile daha kuzeyde bulunan (ve Karadeniz’e dökülen)
Şapsuho ırmağı havzasını denetim altına alması, ardından
aynı birliğin yürüyerek Tuapse ırmağı ağzına ulaşması ve
orada Daho Birliği ile buluşması gerekiyordu. Djouba
Birliği'nin geride kalan bölümü ise, o sıralarda Psekups
(Псэкъупс) ırmağı havzasında sürdürülmekte olan
operasyonlara katılmak ve Pşeha Birliği ile
işbirliği yapmakla görevlendirilmişti.
Daho Birliği 21 Şubat 1864'te, Yaver General Kont
Yevdokimov'un komutasında harekete geçti ve Kafkas
Dağları üzerinde bulunan geçidi buldu ve geçti, 23
Şubat'da kıyıya, Tuapse ırmağı ağzına vardı. Üç gün
süren bu yürüyüş boyunca bazı küçük çatışmalar yaşandı,
ama sadece 2 ölü ve 3 yaralı verildi ve eski
Velyaminov (Tuapse) kalesi ele geçirildi. Bu
harekat, Tuapse ile daha güneydeki Psesuape (Псыш1у)
ırmakları arasındaki yerlerde yaşayan Dağlı
toplulukların (Shapsughların) kesin olarak boyun
eğmelerini sağladı. Aynı sıralarda, kıyı dağlarının iç
yakasında, Thamaha Karakolu yakınlarında,
kabarmış Şebş ırmağı sularının çekilmesini bekleyip
durmakta olan Djouba Birliği'nin bir bölümü de, yürüyüşe
geçti ve sıradağları aşarak 4 Mart 1864'ten önce kıyıya,
Şapsuho ırmağı ağzına ulaştı.
Shapsughya’nın insansızlaştırılması ve dağ vadilerindeki
Abzegh kalıntılarının temizlenmeleri:
Majeste İmparator'un (Rus Çarı’nın) maiyetinden
Tümgeneral Grabbe'nin Pşeha Birliği de
Tuapse ırmağı vadisini izleyerek 1 Mart 1864'te Psekups
ırmağı üst (yukarı) bölümüne ulaştı ve buraları yerli
halktan temizleyerek, 17 Mart 1864'te sıradağların iç
(kuzey) tarafındaki Hodiji kalesini zaptetti.
Mart ayı başlarında başlatılan ve dağların kuzey
eteklerindeki yerlerin yerli halktan (Adigelerden)
tamamen temizlenmesiyle sonuçlanan bu kapsamlı harekat
sayesinde, Kuban ırmağı boyundaki müstahkem hatlarda (2)
konuşlanmış olan askeri birliklerimiz buralardan
çekilmiş ve oralarda sadece küçük müfrezeler
bırakılmakla yetinilmişti.
Tuapse'den güneye doğru yapımı sürdürülen karakolların
tamamlanmasıyla birlikte, Tümgeneral Heymann, 4
Mart'da Daho Birliği'nin başında olarak, güneydeki
Psesuape (Псыш1у) ırmağına doğru yürüyüşe geçti ve 5
Mart'ta Lazarev (Псыш1уапэ; Lazarevsk) kalesini
çarpışmasız aldı.
6 Mart ile 16 Mart arasında, Daho Birliği, dağların
güneyinde, kıyıdaki Tuapse ve Psesuape ırmakları
arasında bulunan yerleri yerli halktan temizlemek için
operasyonlarda (3) bulundu. Bu operasyonlar sonucu,
Shapsughlar büyük kitleler halinde Türkiye’ye göç
etmek üzere Tuapse ırmağı ağzında toplandılar.
Wubıhların son direnişi, panik, Wubıh, Ciget ve
Ahçıpsıların boyun eğmeleri:
Bu arada alınan bir habere göre Wubıh (Убых)
gençleri, Ahçıpsılardan da yardım isteyerek, Şahe
(Шэх) ırmağına doğru gelişmekte olan harekatımıza karşı
koymak üzere hazırlanmışlardı. Direnmek üzere, kıyıda
savunmaya elverişli Godlik ırmağı boyunca yığınaklar
yapmışlardı. Tümgeneral Heymann, söz konusu haydutların
takviye alıp güçlenmelerini engellemek için derhal Şahe
ırmağına doğru harekat emri verdi. 18 Mart 1864’te
Daho Birliği üç kol halinde yürüyüşe geçti. Ortadaki kol
(3 tabur, 2 top ve süvari birliği) Heymann
komutasında kıyıya koşut olarak, sıradağların eteğini
izleyerek ilerliyor, sağ kol ise (3 tabur) Yarbay
Soltan komutasında kıyı çizgisini izliyor, sol kol
da (4 tabur ve 2 dağ ekibi) Binbaşı Kluki de Klugenau
komutasında dağlık alandan yürüyordu.
Dağlılar (Adigeler) birliklerimizin kendilerine
yaklaşmasını beklediler, ardından mevzilendikleri
yerlerden ateş açtılar. Düşmanın mevzileniş biçimini
gören General Heymann, Sivastopol ve Baku
avcı takımlarına, sırt çantalarını çıkarıp, hücum
etmeleri emrini verdi. Aynı sırada Binbaşı Klugenau da
emrindeki kuvvetlerin bir bölümü ile düşmanı yandan, bir
bölümü ile de geriden çevirip saldırıya geçti. Dağlılar
önlerindeki bir çukurdan yararlanıp ilk saldırımıza
karşı koydular, ama ardından çekilip kesilmiş ağaç
kütüklerinin gerisinde siperlendiler. Ancak gerilerinden
sarıldıklarını ve saldırıya uğradıklarını anlayınca,
sert ve kısa bir direnişten sonra kaçtılar.
Çatışma sonrasında Dağlıların büyük bir bölümü kıyıya
doğru hareket etti, küçük bir bölümü de dağlara çekildi.
Çatışmadaki kaybımız ölü olarak 1 yedek subay
(Sivastopol Piyade Alayı’ndan Teğmen Gavronski) ve 7 er,
yaralı olarak da 1 subay (aynı Alay’dan Asteğmen
İvanovski) ve 14 erdir.
19 Mart’da Daho Birliği aynı düzende Şahe ırmağına doğru
yürüyüşünü sürdürdü. Yol boyunca küçük Wubıh ve
Shapsugh grupları General Heymann’a katıldılar
(iltihak ettiler). General Heymann, at sırtında ve
katılmalar sonucu gittikçe sayıları artan yerli
süvarilerle birlikte Şahe ırmağına ulaştı. 19 Mart 1864
günü öğleden sonra, saat 14. 00’de, Kazak Süvari Bölüğü
korumasında ve 300 kadar Wubıh ve Shapsugh atlısı da
eşliğinde olmak üzere, eski Golovin (Шэхапэ)
kalesini ele geçirdi.
Casuslar tarafından komutanlığa ulaştırılan en yeni
bilgilere göre, Wubıh direnişine 19 Mart’da indirilmiş
olan darbenin yankıları, dağların (Wubıh yöresinin ve
diğer yerlerin) en uzak noktalarına değin yayılmış ve
dalga dalga kabaran büyük bir paniğe yol açmıştı.
Wubıhlar ile onların güneyindeki dağlarda barınan
öteki boyun eğmemiş topluluklar (Ciget, Ahçıpsı, vb)
direniş umutlarını tamamen yitirmiş oldular. Buralarda
yaşayanların büyük bir çoğunluğu Türkiye’ye göç etmeyi
düşünmeye başlamış, bazıları kıyıya inip Türkiye’ye
gitmek üzere kamplar kurmuşlardı. Bu gruplar
kiraladıkları gemilerle ve birbiri ardından Türkiye’ye
göç etmeye başlamışlardı. Bu avantajlı durumu
değerlendiren General Heymann, Dağlılara
toparlanmaları için bir zaman bırakmamak, ayrıca Wubıh
yöresinin merkezini de ele geçirmek üzere hemen harekata
devam emrini verdi.
General, birliklerini Şahe ırmağının sol yakasına
geçirdi. Yayalar bir asma köprüden, atlılar da ırmağın
uygun bir yerinden geçiş yaptılar. Geçiş sırasında
şiddetli akıntı nedeniyle 12 at yitirildi. General 22
Mart’da, bir öncekinde olduğu gibi, üç kol halinde
yürüyüşünü sürdürdü ve 25 Mart 1864’te Ş’açe (Шъачэ)
ırmağı ağzındaki Navaginsk (Ş’açe/Soçi) kalesini
ele geçirdi. Dört gün süren yürüyüş boyunca
birliklerimize ateş açan olmadı.
Adige önde gelenlerinin Rus komutanlığına bağlılıklarını
bildirmeleri ve Türkiye’ye zorunlu göç:
Tümgeneral Heymann Tığemıps (Тыгъэмыпс/Dagomıs) ırmağı
kıyısında eski çete reisi, Wubıh, Shapsugh ve
Abzeghleri sınır hatlarındaki devriyelerimize
saldırtan Wubıh lideri Hacı Dogumko’nun (Дэгумкъо
Хьаджэ) bağlılığını kabul etti.
Daha sonra Wubıh, Shapsugh, Ciget ve Ahçıpsı
yaşlıları da, Kafkas Orduları yeni Komutanı Prens
Hazretlerine (Çar’ın kardeşi Veliaht Grandük Mihail
Nikolayeviç) bağlılıklarını bildirmek üzere, 30
Mart’a doğru Daho Birliği gözetiminde bir araya
getirildiler.
2 Nisan’da Prens Hazretleri bu yaşlıların
isteklerini dinledi ve bağlılıklarını kabul etti,
ardından kıyıya inmelerini ve orada toplanmalarını
emretti. Emre itaat edildi. Wubıh ve Shapsugh
toplulukları Karadeniz kıyısının birçok yerinde kamplar
kurup toplandılar ve gemilerle Türkiye’ye göç etmeye
başladılar.
Mart ayında Tuapse ırmağı ağzından 30 bin kişi, Anapa,
Novorossiysk ve Djouba gibi yerlerden de 50 bin kadar
kişi gemilerle Türkiye’ye göç ettiler. Bir o kadarı da
Türkiye’ye gitmek üzere Wubıh ve Ciget
topraklarında beklemektedir.
Böylece birliklerimizin sabırlı, kararlı ve özverili
çabaları sonucunda, Kafkasya’daki bu en son inatçı ve
dik kafalı toplulukların dirençleri de kırılmış oldu. Bu
topluluklar yenilgiye uğratıldılar. Ancak bütün bu
başarılarımıza karşın, askerlerimiz dağları karış karış
tarayarak, onları son bireylerine değin bu topraklardan
söküp atmadıkça, Kafkas Savaşı’nın zaferle
tamamlandığını söyleyemeyeceğiz. Yine de, en kötü bir
olasılıkla, dağlarda önemli bir tehlike oluşturmayan, az
nüfuslu ve güçsüz toplulukların (4) kaldığını ve
bunların asla bizimle baş edecek güçte olmadıklarını
bildiğimizi söyleyebiliriz.
DİPNOTLAR:
(*) 1863 yılı
sonbaharında, Çerkesya’da, yeni takvime göre Ağustos’ta
Abzeghler, Ekim ya da Kasım’da da Shapsughlar savaşa son
verip Türkiye’ye göçü başlatmışlardı. Ruslara henüz
boyun eğmemiş olanlar ise, Wubıhlar ve komşuları (Ciget,
Ahçıpsı, Aibga ve Pshu) idiler. Topraklarını
boşaltmaları için Abzeghlere Şubat ayına, Shapsughlara
da 6 Mart 1864 günü akşamına değin Rus komutanlığınca
süre tanınmıştı. Ateşkes nedeniyle Shapsughlarla savaş
da sona ermişti. -HCY
1) Wubıhlar ve komşuları (Ahçıpsı, vb)
kastedilmektedir. -HCY
2) Nijniy-Kuban (Abadzehskaya), Nijniy-Laba
Müstahkem Hatları ile, Stavropol, Batalpaşinsk,
Proçnookop ve Ust-Laba hat bölümleri.
3) Köylünün köyü boşaltması sağlanıyor, ardından
köyler ateşe verilip yakılıyordu. Binlerce köy
yakılmıştır, bu yakılmış köy enkazları uzun bir süre
görülebilmişti. -HCY
4) Burada kastedilenler Hak’uçlar
(Хьак1уцу) ile Aibga ve Pshular olmalı,
çünkü Wubıh, Shapsugh, Ciget ve Ahçıpsılar, yazıda da
belirtildiği gibi temsilciler yollayarak Ruslara boyun
eğmişlerdi. Bir köy halkı olan Aibgalar 12 Mayıs 1864’te
direnişten vazgeçip Ruslara boyun eğdiler ve Türkiye’ye
“göç” ettiler. Pshular da, herhalde, direnmenin
anlamsızlığını görerek, 1864 “göçüne” katıldılar.
Hak’uçlar ise 1865 yılı sonbaharına değin (1 yıldan çok)
ve sonrasında da direnişe devam ettiler. Bu son
direnenlerin sayısı, Haziran 1865’te, Rus askeri
makamlarınca 8-9 bin olarak daha üst makamlara
bildiriliyordu. 1865 sonbaharında yürütülen ve 80 gün
sürdüğü açıklanan kapsamlı bir Rus askeri harekatı
sonunda Hak’uçlar imha edildiler, sağ kalan Hak’uç
sayısı ise, 1880’de 83 kişiye düşmüştü. Daha fazla bilgi
için bkz. “Aibga”, “Hak’uç”, “Pshu”, internet. -HCY
Not: Bu makale ricam üzerine arkadaşlarımdan
HADPAŞE Muzaffer Tanrıkulu tarafından Fransızcadan
Türkçeye çevrilmiş, tarafımdan redakte ve daktilo
edilerek “Kuzey Kafkasya Kültürel Dergisi”, sayı
87-88’de “Çerkesya 1864” başlığı altında
yayınlanmıştı (Temmuz 1993). Ancak matbaa provaları bana
ulaştırılmadan yazı yayınlandığından, bazı kısımları,
matbaa hatası olarak eksik kalmıştı.
Şimdi yazıyı yeniden redakte edip tamamladım ve
güncelledim, böylece sanırım yazı okuyucu için daha
anlaşılır olmuştur. Düzenleme sırsında ise, yazının
anlamını korumaya ayrıca özen gösterdim.
Bu yazının Rus askeri tarihçileri tarafından yazıldığı
belli olmaktadır. Parantez içleri, ara başlıklar ve bazı
cümle ve sözcüklerin koyulaştırılması
HAPİ Cevdet Yıldız’a aittir.
|