25 Ekim 2010

CircassianCenter / Haber Merkezi

 
 
İbrahim Sediyani'nin Adını Arayan Coğrafya kitabı yayınlandı

Yıllar süren gezi ve araştırmalar sonucu hazırlananan kitap Özedönüş Yayınları tarafından yayınlandı.

Doğu ve Güneydoğu’daki köylerin Kürtçe isimleri bu kitapta... Karadeniz’deki köylerin Lazca ve Gürcüce isimleri bu kitapta... İç Anadolu’daki Kürt köyleri bu kitapta... Türkiye’deki Çerkez köyleri bu kitapta... İsimleri değiştirilen yerleşim birimlerinin Kürtçe, Lazca, Gürcüce, Ermenîce, Rumca, Arapça, Çerkezce olan eski gerçek isimleri bu kitapta...
Araştırmalarını Avrupa’da da sürdüren yazar, “asimilasyon politikalarının” dünyadaki uygulamalarını inceledi ve binlerce örnekle dünyadaki asimilasyonu deşifre etti. (CCED)
,

Anders F. Rasmussen

NATO, RF ile stratejik ortaklık istiyor

NATO Genel Sekreteri Anders F. Rasmussen RF ile stratejik ortaklık kurmak istediklerini belirterek, Lizbon zirvesinde, NATO ülkeleri iler RF'nun yeni bir güvenlik planı üzerinde anlaşma sağlayabileceklerini söyledi.

RF'nun NATO üyeliğinin gündemlerinde olmadığını ifade eden Rasmussen, yapılacak güvenlik anlaşmalarının füze kalkanını da kapsayacağını belirtti.

Almanya Şansölyesi Angela Merkel'le görüşmesinin ardından Berlin'de açıklamalarda bulunan NATO Genel Sekreteri Rasmussen,RF Devlet Başkanı Dmitri Medvedev'in zirveye katılacak olmasını memnuniyetle karşıladığını söyleyen Rasmussen, "Bir yıl öncesine göre ilişkiler gelişti. RF ve NATO, uzun vadeli bir stratejik ortaklığın zeminini hazırlayabilir" dedi.

Rasmussen, 1949 yılında kurulan NATO'nun, 19-20 Kasım tarihlerinde Lizbon'da yapılması planlanan görüşmelerde, ana yapıda bir değişiklik olmaması kaydıyla, yeni dengelere göre yapılandırılacağını ifade etti.

Füze kalkanı, terörle mücadele, Afganistan operasyonu gibi konuların öncelikli olarak ele alınacağını belirten NATO Genel Sekreteri, RF ile pratik işbirliğine gidileceğini söyledi. Bunun için, Lizbon'daki zirvede, RF'ndan gelen füze kalkanı itirazlarının geri çekilmesi umudunu taşıdığını belirten Rasmussen, RF'nun NATO üyeliğiyle ilgili olarak "RF kendi güvenliğini kendisi sağlayabilecek kapasitede. Biz daha gerçekçi olanla, RF-NATO stratejik ortaklığı ile ilgileniyoruz..." ifadelerini kullandı.

Angela Merkel ise, "Karşılıklı olarak stratejik ortaklık anlayışı memnuniyet verici…" diyerek, RF ile gelişen ilişkilerin olumlu bir seyir izlediğini, ancak RF'nın NATO'ya entegrasyonunun henüz erken olduğunu ifade etti.

Dimitri Medvedev geçtiğimiz hafta, Merkel ve Sarkozy ile gerçekleştirdiği mini zirvede, NATO'dan gelen füze kalkanı teklifini değerlendirmeye aldıklarını söyleyerek şaşkınlık yaratmıştı. (RR)
,

Leonid İvaşov

Rus askeri uzman: İsrail’le işbirliği ihanettir

RF Jeopolitik Sorunlar Akademisi Başkanı Leonid İvaşov, Moskova’nın İsrail ile askeri işbirliğini sert eleştirerek, “Bugün yaptığımız jeopolitik ihanettir.” dedi. RF Savunma Bakanlığı emekli Generali de olan İvaşov, İsrail ile ortak insansız hava aracı (İHA) üretmeye gerek olmadığını da ifade ederek, “Savunma Bakanlığı, yerel silah projelerini dikkate almıyor” siteminde bulundu.

Rus Mir Novostey gazetesine konuşan askeri uzman, Moskova’nın Orta Doğu politikasına değindi. İvaşov, “Orta Doğu’da geleneksel müttefiklerimiz ve ortaklarımız Arap ülkeleri ve tabii ki İran idi. İsrail hiçbir zaman eski SSCB ve bugünkü RF’nun öncülüğü olmadı. Dolayısıyla bugün yaptığımız jeopolitik ihanettir! 6 Eylül’de Savunma Bakanı Anatoli Serdyukov ve İsrail meslektaşı Ehud Barak’la askeri işbirliği hususunda anlaşma imzaladı. RF Silahlı Kuvvetleri, İsrail ordusuyla istihbarat bilgisi konusunda alış verişte bulunacak. Şimdi de İran, Arap ülkelerine yönelik casusluk yapacağız ve bu bilgileri İsrail’e aktaracağız. Yani eski müttefiklerimiz artık düşmanımız oluyor” eleştirisi getirdi.

İsrail’le ortak İHA üretmeye de gerek yok

Rus askeri uzman İvaşov, İsrail ve RF ortak İHA üretimi ve satışları konusunda imzalanan 400 milyon dolarlık anlaşmayı da eleştirdi. İvaşov, “Bizim silah proje kurumlarımız var, onlar yabancılardan daha iyi silah ve araç yapabilir. Onları finanse etmek lazım. İsrail’e vereceğimiz 400 milyon doları bizim uzmanlara verseniz onlar mucizeler yapar. RF Savunma Bakanlığı diyor ki anlaşma bağlamında bizim OPK Oboronprom şirketine beş milyar ruble verilecek. Buna inanmıyorum.” iddiasında bulundu. (CHA)
,
 
Gelişmekte olan ülkelerin İMF'de söz hakkı arttı

Güney Kore'nin Gyeongju kentinde bugün sona eren toplantıda, G-20 ülkeleri para birimlerinin değerlerinin düşürülmesinden kaçınma ve ekonomideki toparlanmayı tehdit eden küresel dengesizlikleri azaltma politikalarını izleme konusunda anlaştılar. Küresel ekonominin yüzde 85'ini oluşturan G-20 ülkeleri ayrıca, gelişmekte olan ülkelere Uluslararası Para Fonunda (IMF) daha fazla söz hakkı verilmesini kabul ettiler.

ABD Hazine Bakanı Timothy Geithner, toplantıdan çıkan sonuçtan memnun olduğunu söyleyerek, ''Toplantıdan çıkan sonuçlar, küresel ekonominin işleyişinde gerekli değişiklikleri yansıtıyor'' dedi.

Geithner, ''Küresel ekonomi, gelecekte sürdürülebilir bir hızda, güçlü bir büyüme sağlayacaksa, daha istikrarlı finansal sistem kurmada başarılı olacaksak ve açık ticari sistemi korumak ve ticaret için fırsatları artırmayı sürdüreceksek, o zaman, krizden sonra toparlandığımız için küresel büyümede daha fazla dengeyi sağlamak amacıyla çalışmaya ihtiyacımız var'' dedi.

ABD Hazine Bakanı Geithner'ın, G-20 üyelerine gönderdiği mektupta, ''gelecek birkaç yılda cari açık veya fazlanın gayri safi yurtiçi hasılaya oranının belirli bir seviyenin altına indirilmesi'' teklifi, Japonya gibi ihracata bağımlı ülkelerin tepkisini çekti.

ABD'li yetkililer, G-20 üyelerinin, ''kendi para birimlerinin değerinin düşürülmesinden kaçınma ve aşırı dış dengesizlikleri azaltacak politikalar izleme'' taahhüdünden memnun olduklarını dile getirdiler.

Bu arada Almanya Ekonomi Bakanı Rainer Bruederle, ''ABD'nin parasal gevşetme politikasının yanlış'' olduğunu söyledi.

Bruederle, G-20 toplantısından sonra yaptığı açıklamada, ''ABD'nin parasal gevşetme ya da daha fazla likidite yaratma politikası konusunda eleştiri söz konusu. Gidilen yolun yanlış olduğunu gördüğümü tartışmada açıkça belirtmeye çalıştım. Bana göre, parada aşırı, daimi bir yükseliş, (döviz kuru) oranının dolaylı manipülasyonudur. Döviz kuru oranları piyasalar tarafından belirlenmelidir'' dedi. (AA)
,
 
"Ortadoğu ekonomilerinin büyümesi artıyor"

Uluslararası Para Fonu (IMF), Ortadoğu ekonomilerinin gelecek iki yılda 2009 yılına göre aşağı yukarı iki kat daha fazla büyüyeceği, ancak ekonomilerini çeşitlendirmek ve istihdam yaratmak için daha fazla çaba göstermesi gerektiğini bildirdi.

IMF'nin, Ortadoğu ekonomilerinin görünümü raporuna göre, Kuzey Afrika'dan Pakistan'a kadar uzanan 22 ülkeli bölge, bu yıl yüzde 4,2 ve gelecek yıl yüzde 4,8 oranında büyüyecek. Ortadoğu ekonomileri geçen yıl, petrol gelirlerinin azalması ve küresel ekonomik krizden kaynaklı diğer etkiler yüzünden yüzde 2,3 büyümüştü.

Ortadoğu'nun, yüksek petrol fiyatları ve hükümetlerin küresel krizin etkilerini azaltmak için hazırladığı politikalardan ötürü güçlü bir büyüme olanağına sahip olduğu belirtilen raporda, özellikle genç nüfusa ve kronik işsizliğe sahip Mısır, Ürdün ve Suriye gibi ülkelerde özel sektörün istihdam yaratmasına destek olunması gerektiğine dikkati çekildi.

Ahmed: Piyasalarda bir toparlanma var

IMF'nin Ortadoğu ve Orta Asya Direktörü Mesud Ahmed yaptığı açıklamada, "Şu anda bölgede gelişmekte olan piyasalarda bir toparlanma var. Ancak bu ekonomiler, ihtiyaç duydukları istihdamı yaratmak için yeteri kadar hızlı büyümüyorlar" dedi.

Bölgenin, gelirleri daha çok turizm, ticaret ve işçi dövizlerine bağlı olan petrol ithalatçısı yoksul ülkelerin bu yıl yüzde 5 büyüyeceği tahmin edilen raporda, bu ülkelerin, mevcut işsizler ve işgücüne katılanlarla yeterli istihdamı sağlamak için gelecek 10 yılda en az yüzde 6,5 büyümesi gerektiğine dikkati çekildi.

Artan petrol fiyatları nedeniyle Körfez ülkeleri ve diğer petrol ihraç eden ülkelerin geçen yıl toplam 70 milyar dolar olan cari fazlalarının gelecek yıl 150 milyar dolara çıkmasının beklendiği belirtilen raporda, bölgede enerji sektörü dışındaki ekonomik büyümenin yavaş kalmaya devam edeceği ifade edildi.

IMF, petrol ihracatçısı ülkelere ekonomilerini çeşitlendirerek ve finansal krizden kaynaklı sorunlarını çözerek, ham petrole bağımlılığını azaltma çağrısında bulunmuştu.

IMF raporu petrol ihracatçısı Cezayir, Bahreyn, İran, Irak, Kuveyt, Libya, Umman, Katar, Suudi Arabistan, Sudan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Yemen ile petrol ithalatçısı Afganistan, Cibuti, Mısır, Ürdün, Lübnan, Moritanya, Fas, Pakistan, Suriye ve Tunus'u kapsıyor. (Dünya Gazetesi)