04 Ekim 2010

CircassianCenter / Haber Merkezi

 
 
Türklerin "vize çilesi" ağırlaşıyor

Türk vatandaşlarının seyahat hakkı, elçiliklerin vize talepleri ve uygulamalarıyla "çileye" dönüşüyor. Ankara Ticaret Odası'nın (ATO) "vize" araştırmasına göre AB ülkeleri başta olmak üzere 128 ülke Türk vatandaşlarına vize uyguluyor. Elçilik ve konsoloslukların vize başvurusu için talep ettiği belgelerin sayısı 40'ı aşıyor.

ATO'nun "vize" konulu araştırmasına göre, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde yer alan seyahat hakkı elçiliklerin vize talep ve uygulamaları nedeniyle Türkler için çileye dönüşüyor. Özellikle AB ülkelerinin 1980 sonrası başlattıkları vize için öne sürdükleri şartlar giderek ağırlaşıyor. Ülkeler, vize başvurularında Türk vatandaşlarının geri döneceğine ikna olmak için, Türkiye ile olan ekonomik, ailevi ve sosyal her türlü bağlarını belgelemelerini istiyorlar.

AB ülkeleri ve ABD başta olmak üzere 128 ülke Türk vatandaşlarına vize uyguluyor. Vize konusunda ülkeler "mütekabiliyet" yani "karşılıklılık" esasına göre hareket ediyor. Yani Türkiye'ye vize uygulayan ülkelere Türkiye de vize uyguluyor. Ancak bu uygulamanın şekli değişiyor. Örneğin, bir Türk vatandaşı, ABD'ye gidebilmek için talep edilen belgelerin yanı sıra parmak izini de verirken, bir ABD vatandaşı, uçağa binip Türkiye'ye geldikten sonra sınır kapısında vize alıp seyahatini gerçekleştirebiliyor.

CİBUTİ BİLE VİZE UYGULUYOR

Dışişleri Bakanlığı'nın "Türk vatandaşlarının seyahat edecekleri ülke bakımından vize yükümlülükleri" listesine göre, 190 ülkeden 128'i Türk vatandaşlarına vize uygularken, 62'sine vizesiz seyahat gerçekleştirilebiliyor. Türk vatandaşlarına vize uygulayan ülkeler arasında, Benin Brunei, Burkina Faso, Burundi, Cibuti, Eritre, Gambiya, Kamboçya, Laos, Lesotho, Liberya, Madagaskar, Maritanya, Myanmar, St. Cristopher Nevis ve Tonga gibi ülkeler yer alıyor.  (PRA)
 
İran, RF'na dava açacak

İran, RF’yla S-300 uçaksavar sistemlerinin satışına dair yapmış olduğu antlaşmanın ardından, RF’nun satış işlemini gerçekleştirmemesi halinde RF’na dava açacağını açıkladı.

İran, Moskova’yı İran Parlamenter Komitesi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Bakanı Alaeddin Borondzherdi vasıtasıyla uyardı. Kontrata göre İran 800 milyon dolar karşılığında RF’ndan 5 kıta S-300 uçaksavar temin edecekti.

RF antlaşmayı kabul etmesine rağmen, BM’nin 9 Haziran 2010 tarihinden bu yana İran’a uyguladığı hukuki yaptırımdan dolayı antlaşmayı yürürlüğe koyamadı.

RF'nu davayı kaybetmesi halinde neler bekliyor?

Geçmişte konuyla ilgili benzer davalarda alınan kararlara göre kabahatli bulunan taraf antlaşma değerinin %10’luk bölümünü ödemekle yükümlü kılınıyor. Bu durumda RF’nun kaybedebileceği maksimum meblağ 80 milyon dolar.

Gayet küçük bir meblağ. Üstelik RF’nun mahkumiyeti de gayet şüpheli bir durum. 27 Eylül tarihinde RF Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov yaptığı açıklamada bu antlaşmanın BM’nin İran’a uygulamakta olduğu yasal yaptırımla ilişkili olduğunu ifade etti. Lavrov’un konuyla ilgili görüşü ise bu antlaşmadaki olağanüstü durumun BM kararlarından kaynaklandığı yönünde.

İran’la olan antlaşma iptali uzun vadede RF’nun İran pazarında çok daha fazla şey kaybetmesine neden olabilir. (AA)
 

Erman Ilıcak

RF'nda mühendis olarak işe başladı, şimdi dünyanın ilk yüz inşaat şirketi arasında

Mühendis olarak geldiği RF'nda en büyük yabancı inşaat şirketlerinden biri haline gelen Rönesans Holding'in sahibi Erman Ilıcak başarısının sırrını 'takım oyunu' olarak açıkladı. Intercontinental Hotels Group'la (IHG) St. Petersburg'un ilk Crowne Plaza oteli için imza atan Ilıcak, RF'ndaki başarı hikayesini Türk basın mensupları ile paylaştı.

RF'nda 15 bin çalışanı ile 5 milyar dolarlık iş yapan Rönesans İnşaat, 500'ün üzerinde projeyi tamamlamış durumda. Enka adına St. Peterburg pazarında çalışmalarda bulunmak üzere 1992'de RF'nun kuzey başkentine gelen genç Türk işadamı, şirketin küçük projelerle ilgilenmemesi üzerine kendi işini kurmaya karar verir. 40 bin dolarlık bir ofis yenilenmesi ile ilk işini alan Ilıcak, gazete ilanları ile iş arayanlardan kadrosunu oluşturur. Otel lobilerinde yaptığı çalışmalarla başarıyı yakalayan Ilıcak'ın en büyük avantajlarından biri Türk şirketlerin büyük çoğunlukla başkent Moskova merkezli çalışmaları ve St. Petersburg pazarında tek olması.

İyi bir takım kurduklarını ifade eden Ilıcak başarı hikayesinde önemli noktaların altını çiziyor: "Türk firmalar şoför, çaycı ve diğer çalışanların Türk olmasını istiyor. İzole bir yapı kuruluyor. Dostluklar oluşmuyor. Başka ülkelerde de benzer yapılar var. Libya'da kendi kamplarımızı kurmuşuz. İşimiz bitince çantamızı alıp gitmişiz. Biz burada Ruslarla birlikte çalıştık. Şirket yönetiminde patronaj anlayışı yok. Çalışanlarımız şirketi sahiplendi. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum." (RR)
 

 Mehmet Çınar

St.Petersbburg organize sanayi bölgesi Türk yatırımcı bekliyor

RF'nun kuzey başkenti olarak bilinen St. Petersburg kentine kurulan organize sanayi bölgesi önümüzdeki günlerde açılıyor. RF'nda halen Türk iş adamları için büyük fırsatlar olduğunu kaydeden Türkiye St. Petersburg Başkonsolosu Mehmet Çınar, özellikle otomotiv yan sanayi için sanayi bölgesinin avantajlar sağladığını söyledi.

St. Petersburg'da irili ufaklı Türk yatırımlarının olduğunu, ancak sanayi bölgesinin açılmasının ardından taleplerin artacağını ifade eden Çınar, "Sanayi bölgelerinde entegre tesisler var. Enerji ve diğer altyapı hizmetlerinde teşvikler var. Ulaşım da son derece kolay" değerlendirmesinde bulundu.

Siyasi ve ekonomik ilişkiler birbirini destekleyerek gelişiyor

Vizelerin kaldırılması ile ilgili anlaşmanın önümüzdeki dönemde parlamentolardan onaylanmasının ardından yürürlüğe gireceğini ifade eden Başkonsolos Çınar, "RF'nda başlangıçta gelişen ekonomik ilişkiler siyasi ilişkileri etkiledi. İki süreç birbirini destekleyerek RF-Türkiye ilişkileri tarihin en iyi dönemine ulaştı. Stratejik ortaklık konumuna geldiğimizi bile söylemek yanlış olmaz" şeklinde konuştu. (CHA)
 
 
ABD'de tüketici harcamaları arttı

ABD'de ağustos ayında tüketici harcamaları ve kişisel gelirler arttı.

Ticaret Bakanlığı'nın açıkladığı verilere göre, temmuz ayında da artış gösteren tüketici harcamaları ağustos ayında, beklentilerin üzerinde, yüzde 0,4 artış kaydetti. Tüketici harcamaları, haziran ayında yatay seyir izlemişti.

Tüketici harcamalarında iki ay üst üste artış yaşanması, ülkenin yeniden resesyona girmeyeceğine yönelik güveni artırıyor. Tüketici harcamaları, ABD'de ekonomik aktivitenin yüzde 70'ini oluşturuyor.

Öte yandan, ağustos ayında kişisel gelirler yüzde 0,5 arttı. Temmuz ayında kişisel gelirler yüzde 0,2 yükselmişti.

Ağustos ayında vergi sonrası gelirlerden yapılan kişisel tasarruf oranı ise yüzde 5,8'e çıktı. Bu oran, temmuz ayında yüzde 5,7 idi. Resesyon öncesinde, 2007 yılında, vergi sonrası gelirlerden yapılan kişisel tasarrufun oranı yüzde 2,1 düzeyindeydi.  (Dünya Gazetesi)
 
 
EBK'nın satış mağazaları, sıkıntıyı giderir

Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, Et ve Balık Kurumunun her il ve ilçede satış mağazaları açmasıyla kırmızı etteki sıkıntının büyük ölçüde giderilebileceğini söyledi.

Kaya, kırmızı et fiyatlarının pahalılığına karşı ithal edilen canlı hayvan ve karkas etlerin kasap reyonlarına ulaşmaması nedeniyle fiyatlarda düşüş sağlanmadığını belirtti.

Kasapların Et Balık Kurumunun satışa sunduğu ete talep göstermediğini ifade eden Kaya, "Örneğin İstanbul'daki kasapların her birinin Sakarya'daki Et Balık Tesislerinden et alması, hem maliyeti karşılamaz hem de soğuk zincir kuralları ihlal edilir. Oysa ki, Et Balık Kurumu uygun araçlarla İstanbul'a ve diğer şehirlere dağıtım yapsaydı sorun çözülebilirdi" dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin "Halk Et" uygulamasıyla halka ucuz et sunmak üzerine çalışmalar yaptığını vurgulayan Kaya, şunları kaydetti:

"Yerel yönetimlerin et satışına girmesi yerine, Et Balık Kurumunun her il ve ilçede satış mağazaları açmasıyla sıkıntı büyük ölçüde giderilebilecektir. Dolayısıyla, Et Balık Kurumu tüketiciye ilk elden ucuz ve sağlıklı eti ulaştırma şartlarını oluşturmalıdır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul içinde 'Halk Et' adı ile et satış mağazaları oluşturmak için çalışmalar yapmaktadır. Ancak yapılan açıklamalarda etin biraz ucuza, kıymanın ise daha düşük fiyata satılabileceğinin söylenmesi üzücü ve düşündürücüdür. Hammaddesinin et olmasına karşılık etin çok altında fiyatlarla satılabileceğinin söylenmesi şimdiden şüpheleri üzerine toplamıştır. Hazır kıymanın Bakanlıktan izin alınarak üretilecek olması halinde bile fiyatından dolayı şimdiden şüpheli hale gelmiştir."

Kaya, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin uygulamasının bu düşünceyle hayata geçirilmesi durumunda sadece halk sağlığını değil, kasap esnafını da ciddi anlamda etkileyeceğini ileri sürdü. (AA)