|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
20
Eylül 2010
|
|
|
CircassianCenter
/
Haber Merkezi
|
|
|
|
|
|
|
|
"Sharatin" Moskova'da göz
kamaştırdı
İlk sanat yönetmeni Edward
Bebiya adını taşıyan Abhazya
Cumhuriyeti Devlet Halk Dansları
Topluluğu “Sharatin” Moskova’da
başarılı bir konser verdi.
“Sharatin” Konseri Abhazya ve
RF Kültür Bakanlıklarının desteği
ile P. İ. Çaykovski Konser
salonunda gerçekleştirildi.
Konsere Abhazya Cumhuriyeti Kültür
Bakani Nugzar logua, RF Kültür
Bakanı Danışmanı Lev Dzugaev,
Dünya abhaz – Abazin Kongresi
Başkanı Taras Şamba, ayrıca birçok
Abhaz – Abazin Diasporası
Temsilcisi de katıldı.
Moskova seyircisi, Abhaz ekibini
büyük bir içtenlikle karşıladı.
Program 12 bölümden oluştu.
Oynanan her dans sonrasında
salonda büyük bir alkış tufanı
patladı. Konserde ayrıca Abhazya
Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı
Vahtang Vozba, yönetiminde ki
çocuk ekibi «Яйрума» (Yayruma)
gösteri sundu.
Konseri
izleyen seyirciler, verilen ara
sırasında gazetecilere “Konser
sırasında kendimizden geçtik!
Renkli, hareketli bir halk müziği,
RF insanının kulakları için
alışılmadık bir olay, hiç kimse
buna karşı kayıtsız kalamaz. P. İ
Çaskovsky salonunda ki sahnede
Kafkas insanının mizacını,
sanatçıların parlayan gözlerinde
ki büyüleyiciliğin içerisinde
görebiliyorduk” dediler.
Abhazya Kültür Bakanlığı Basın
Bürosu tarafından yapılan
açıklamada, Sharatin Halk Dansları
topluluğu Sanat Yönetmeni Ruslan
Bebiya “Böyle önemli bir sanat
tapınağında gösteri sunmak bizim
için onurdur. Bizim kuruluş
yıldönümümüzün 40. yılını
Moskova’da kutlamamızda ayrıca bir
onurdur. Moskova halkının bizlere
karşı göstermiş olduğu samimi ve
sıcak ilgiye teşekkür ederiz”
dedi. (Abhazyam.com) |
|
|
|
|
Bagapş ve İvanov, imzayı attı
Abhazya cumhuriyeti Devlet
başkanı Sergey Bagapş ve RF
Federasyonu Başbakan Yardımcısı
Sergey İvanov, Sochi’de düzenlenen
9. Uluslar arası Yatırım
Forumu’nda Abhazya Cumhuriyeti ve
RF Federasyonu arasında ki “Sınır
Geçiş Noktaları Anlaşması”nı
imzaladılar.
İki ülke
arasında yapılan anlaşma
gereğince, çok taraflı araç, yaya,
yolcu geçişlerinin süreklilik
kazanması amacı ile Adler (RF) ve
Psou ve demir yolu yolcu geçiş
(Adler-Psou ) arasında kontrol
noktalarının açılması kararı
alındı.
ПРАЙМ-ТАСС Haber
Ajansı’nın haberine göre Sergey
İvanov “Bir yıl içerisinde bu
kontrol noktaları, modern koşullar
ile donatılmış olacaktır. RF
Federasyonu ile Abhazya
Cumhuriyeti arasında ki hava yolu
taşımacılığının da yaşama geçmesi
gerekiyor. Suhum havaalanının
onarımdan geçmesi gerekiyor.
Bizlere öyle böyle değil iyi bir
havaalanı gerekiyor. Birçok RF
yatırımcı, Suhum Havaalanını
onarmak için hazır bekliyor,
sadece Abhazya’nın bu konuda
garanti vermesi gerekiyor” dedi.
РИА "Новости" Haber
Ajansına göre Abhazya Cumhuriyeti
ile RF Federasyonu arasında
bulunan sınır geçiş noktaları daha
önceleri, RF ile Gürcistan
arasında 9 Ekim 1993 tarihinde
imzalanan Moskova Anlaşması
hükümlerine göre işletiliyordu.
(Abhazyam.com) |
|
|
|
|
RF biliminsanları ölümsüzlüğün
peşinde!
RF’nda kendilerini
“transhümanist” olarak adlandıran
bir grubun kurduğu Kriorus
merkezi,‘klinik ölüm’ü
gerçekleşmiş, ama beyin hücreleri
henüz ölmemiş kişileri para
karşılığı dondurarak yeniden
‘canlanacakları’ ana kadar özel
kapsüllerde saklıyor.
2005
yılından bu yana faaliyet gösteren
Kriorus “Cyronics”, yani
“kriyobiyoloji” alanında ABD
dışındaki ilk, ceset ya da organ
saklama olanağına sahip dünyadaki
üç kuruluştan biri.
“Kriyobiyoloji” yasal olarak
ölmüş, yani kalbi durmuş kişilerin
özel koşullarda dondurularak
gelecekte teknolojinin
ilerlemesinin yardımıyla
canlandırabileceği ve daha
sağlıklı ve uzun bir hayat
sürebileceği tezine dayanıyor.
“Transhümanistler”, teknoloji ve
bilimin insanoğlunun hastalık ve
yaşlanma, hatta ölüm gibi
sorunlarına çözüm bulabileceğine,
yani ölümün uzun süre, belki de
sonsuza kadar ertelenebileceğine
inanıyor.
-196 derecede
Milliyet’in ziyaret
ettiği Alabuşevo köyündeki KrioRF
merkezindeki kuru buz dolu dev
özel kabinde, bir gün yeniden
canlanacakları umuduyla dört
kişinin cesedi saklanıyor. Bu
kişilerinden ikisi Ukraynalı,
diğerleri ise Hollandalı ve
Estonyalı. Merkezde devam eden
onarım çalışmaları tamamlandığında
kabinde bulunan dört kişi sıvı
nitrojen dolu “termos”adı verilen
bir başka kabine, yani sıfırın
altında 196 dereceye konulacak.
Aslında şu anda Kriorus’ta
yine sıvı nitrojen dolu bir
termosun içinde dört kişinin beyni
de saklanıyor. Beyinlerden biri,
RF kamuoyunda iyi tanınan,
yaşamını “kriyobiyoloji” ye adamış
Kriorus’un yöneticisi Valeriya
Prayd’ın annesine ait.
Prayd, açılır açılmaz içinden
dumanlar çıkan termosun içindeki
diğer beyinlerin ve kuru buzda
saklanan dört cesedin kimlere ait
olduğunu yakınları istemediği için
açıklayamayacağını söylüyor. Ancak
Kriorus’un ilk dondurduğu kişinin
kim olduğu biliniyor: 80 yaşında
St.Petersburg’da ölen matematik
öğretmeni Lidiya Federenko...
Federenko, torununun isteği
üzerine 2005’te dondurulmuş. (RR) |
|
|
|
|
Kırgızistan Cumhurbaşkanı Roza
Otunbayeva: Türkiye ile ilişkiler
her türlü menfaatin üstünde
Türk
Dili Konuşan Ülkeler Zirvesi için
bugün İstanbul'a gelecek olan
Kırgızistan Cumhurbaşkanı Roza
Otunbayeva, ziyaret öncesi Zaman
aracılığıyla Türkiye'ye sıcak
mesajlar gönderdi. İki ülkeyi "iki
devlet, tarihi ve kültürü bir olan
halk" olarak tanımlayan
Otunbayeva, "Türkiye ile
ilişkilerimiz her türlü
ölçülebilir menfaatin üstünde."
dedi.
Türk dünyasının
liderleri bugün İstanbul'da
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ev
sahipliğinde bir araya geliyor.
Türk Dili Konuşan Ülkeler
İşbirliği Konseyi'nin hayata
geçirileceği tarihi zirvenin en
dikkat çekici isimlerinden biri
Kırgızistan Cumhurbaşkanı Roza
Otunbayeva olacak. Zirve öncesi
Zaman'a konuşan Otunbayeva,
Türkiye ve Türk halkına sıcak
mesajlar verdi. Otunbayeva, iki
ülkeyi "iki devlet, tarihi ve
kültürü bir olan halk" olarak
tanımlıyor. Gül'ün 2005'te
ülkesine yaptığı ziyaretin ikili
ilişkilerde yeni bir sayfa
açtığını hatırlatarak, iki ülkenin
gelecekteki işbirliğinin daha da
geniş bir yelpazeye kavuşacağına
inanıyor. İki ülkenin her zaman
birbirinin yanında yer aldığını
belirten Kırgız lider,
"Kırgızistan, dış dünyaya ve
özellikle Batı'ya, kardeş ülke
Türkiye aracılığıyla açılmıştır.
Türkiye ile ilişkilerimizi her
türlü ölçülebilir menfaatin
üstünde değerlendiriyor, bunu
tarihî bir sorumluluk olarak
görüyoruz." diye konuşuyor.
Otunbayeva'nın ikili ilişkiler,
Kırgızistan'ın içinde bulunduğu
durum, Türk dünyasının geleceği
gibi konularda değerlendirmeleri
şöyle:
7 Nisan'da yaşanan
iktidar değişiminin ardından
ülkede çatışmalar yaşandı. Ancak
haziran sonundaki referandum
sonrası istikrar yeniden sağlandı.
Bundan sonra Kırgızistan'ı neler
bekliyor?
Nisan ayındaki
iktidar değişimi ile tamamlanan
halk ayaklanması ve sonrasında
yaşanan olaylar uzun yıllardan
itibaren halk içinde biriken
problemlere dayanıyor. Her şey
iktidar ile halk arasındaki
ilişkinin uzaklaşması ile
başlıyor. Tabii, devrik iktidar
yöneticileri ile farklı güçler,
ülkenin bütünlüğüne zarar verecek
çalışmalar yürütüyor. Bu tür
hareketler halkın bilincine
yerleşmeye başladı. İnşallah
önümüzdeki ay gerçekleşecek meclis
genel seçimlerini başarılı bir
şekilde sonuçlandırırsak, devlet
organlarının tümü yasallaşarak,
siyasi ve sosyal istikrar
pekişecektir. Tabii yaşanan dünya
çapındaki mali kriz, devrik
iktidar dönemindeki tekel
düşünceli ekonomik zarar ve
geçtiğimiz aylarda yaşanan kanlı
olayların zararı büyük oldu. Yani
yeni hükümetin çözmesi gereken
problemler çok. İlk işimiz halk
arasında birliği ve beraberliği
pekiştirmek, kamuoyunun güvenini
kazanmak. Halkın önceki yönetime
karşı güveni kaybolmuş. Biz bu
güveni yeniden kazanmak istiyoruz.
Halk tarafından seçilen yönetim
çalışmalarını yeniden halkla
tanıştırmak gerekiyor. Çünkü,
halkın tam güvenini sağlamadıkça,
durumu düzeltmek ve hayat
şartlarını pekiştirmek zor.
Bununla birlikte komşu ülkeler,
tarihi bağlarımızın olduğu
devletler ile ilişkileri
güçlendirmek gerekiyor. Onların
değeri ülkenin zor döneminde belli
oldu. Yardım yapanlara
minnettarız. (CHA) |
|
|
|
|
Bir millet altı devlet
Türk İşbirliği Konseyi'nin dün
resmen faaliyete başlamasıyla Türk
dünyası, uluslararası bir örgüt
haline geldi. Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, ilişkilerin daha da
gelişeceğini belirterek, "Artık
bir millet altı devletiz." dedi.
Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan,
Kırgızistan ve Türkmenistan devlet
başkanları 10. Türkçe Konuşan
Ülkeler Liderler Zirvesi için bir
araya geldi. Cumhurbaşkanı Gül,
zirveye temsilci göndermeyen
Özbekistan'ın da adını saymayı
ihmal etmeyerek, Taşkent
yönetimine "Sizi de aramızda
görmek istiyoruz." mesajı
gönderdi. Konsey'in merkezi
İstanbul olarak belirlendi. İlk
genel sekreterliğe üç yıl için
emekli Büyükelçi Halil Akıncı
seçildi. Konsey, Türk
cumhuriyetlerinin 20. bağımsızlık
yıldönümlerini de birlikte
kutlayacak.
Temeli 18 sene
önce Cumhurbaşkanı Turgut Özal
tarafından atılan rüya dün gerçek
oldu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül,
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham
Aliyev, Kazakistan Cumhurbaşkanı
Nursultan Nazarbayev, Kırgızistan
Devlet Başkanı Roza Otunbayeva ve
Türkmenistan Devlet Başkanı
Gurbanguli Berdimuhammedov'un
katılımıyla dün gerçekleşen 10.
Türk Dili Konuşan Ülkeler Liderler
Zirvesi'nde Türk İşbirliği Konseyi
resmen hayata geçti. Böylece
kurumsal çerçevesi olmadan,
düzensiz şekilde bir araya gelen
Türk cumhuriyetleri bir örgüt
etrafında buluştu. Türkmenistan
zirveye ilk defa devlet başkanı
seviyesinde katıldı; ancak
uluslararası daimi tarafsızlık
statüsü sebebiyle şu an için
Konsey'de yer almıyor.
Türk
dünyasının liderleri, işbirliği
sınırlarını genişletmekte kararlı.
Türkmenistan'ın da önümüzdeki
dönemde Konsey'e katılması
bekleniyor. Resmen Konsey üyesi
olmasa da Türkmenistan kuruluşun
faaliyetlerine katılacak, birçok
etkinlik bu ülkede düzenlenecek.
En son 1998'deki zirveye temsilci
gönderen Özbekistan ise İstanbul'a
yine heyet göndermedi.
Cumhurbaşkanı Gül ise zirve
sonunda, "Biz artık bir millet
altı devletiz." ifadesini
kullanırken, Konsey için
Özbekistan'ın adını zikretti. (AA) |
|
|
|
|
İsrail İran konusunda Yeltsin’i de
ikna edememiş
RF
Savunma Bakanı Anatoli Serdyukov,
Suriye’ye vermeyi planladığı P-800
Yakhont füzelerle ilgili
sözleşmeyi yerine
getirileceklerini belirtirken,
İsrail’in bu hususta Moskova’yı
ikna edemediği ortaya çıktı. RF
Kommersant yayın grubuna ait
Ogonyok dergisi benzer durumun
1999 yılında RF Devlet eski
Başkanı Boris Yeltsin’in döneminde
de yaşandığını belirtti. Dönemin
İsrail Başbakanı Ehud Barak,
Yeltsin’e İran’da yapılan Buşehir
nükleer santrali inşaatından
vazgeçmesini önerirken, RF Başkan,
“İran bize 4 milyar dolar veriyor.
Siz bunu verebilir misiniz?” diye
karşı çıkmıştı.
Derginin
Kudüs muhabiri Vladimir Beyder’e
konuşan Barak’ın eski ulusal
güvenlik danışmanı Dani Yatom,
1999 yılında İsrail Başbakan’ın
Moskova ziyaretiyle ilgili ilginç
ayrıntıları anlattı. Şimdiki
Savunma Bakanı Barak, o sıralarda
Başbakan sıfatıyla Moskova’yı
ziyaret etmişti. Ziyaretin asıl
amacı ise, İran’daki Buşer nükleer
santrali inşaatında RF’nun
katılmasını önlemek. Ziyaret
çerçevesinde eski Başkanı
Yeltsin’le kapalı kapılar
arkasında görüşen Barak, RF’nu Bu
şehir inşaatına katılmaması
yönünde ikna etmeye çalışıyordu.
Fakat Yeltsin kısa keserek,
“Ülkemize döviz lazım. Bu şehir
projesi bize dört milyar dolar
kazandıracak. Biz böyle bir
sözleşmeyi geri çeviremeyiz. Siz
eşit değerde bize böyle bir şey
önerebilir misiniz?” dediği ortaya
çıktı.
Ogonyok, Savunma
Bakanı Barak’ın geçenlerde RF’ya
ziyareti ve Başbakan Vladimir
Putin’le görüşmesini de “gizemli”
olarak yorumladı. Daha önce İsrail
Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun
Putin'i arayarak Suriye'ye
gelişmiş P-800 Yakhont füzelerini
vermemesini istemesi kamuoyunda
geniş yankı bulmuş, ardından
İsrail Savunma Bakanı Barak,
Moskova'ya gelerek baskı
uygulamaya çalışmıştı. "İsrail
varlığını RF'ya borçlu"
iltifatında bulunan Barak, RF'nın
verdiği füzelerin Hizbullah ya da
Hamas'ın eline geçeceğini, bunun
da İsrail'in güvenliği açısından
büyük tehdit oluşturacağını
savunmuştu. (RR) |
|
|
|
|
Putin’den yabancı yatırımcılara
tavsiyeler: Sadece yerel piyasa
değil, ihracatı da planlayın
Ekonomik krizden çıkış için
yoğun çalışmalar sürdüren RF
yabancı yatırımcının gelişini
kolaylaştırmak için forumlar
düzenliyor. Beş yıllık süreçte 50
milyar dolarlık özelleştirme
planlanan ülkede yabancı yatırımcı
için bir dizi kolaylıklar
öngörülüyor. Soçi’de düzenlenen
‘Uluslar arası Yatırım Formu’nda
konuşan Putin, eksikliklerin
farkında olduklarını ve çözüm için
çalıştıklarını söyledi. RF
Başbakanı yatırımcıların sadece RF
piyasası değil, ihracatı da
düşünerek planlama yapmalarını
istedi.
“RF Dünya Ticaret
Örgütü’ne henüz üye olmasa da tüm
dünya ticaret ağı ile entegre
haline geldi. RF’da yatırım
düşünenlerin sadece iç piyasa
değil bu dev interlandı da dikkate
almalılar” önerisinde bulunan
Putin, Bağımsız Devletler
Topluluğu ülkeleri ile entegrasyon
sürecinde RF’nun öncü rol
üstlendiğini kaydetti.
Eski
Sovyet ülkeleri ve diğer ülkelerle
ekonomik alanda ve diğer alanlarda
işbirliğinin derinleşmesini
öngören bir yol haritası
belirlediklerini ifade eden Putin,
yatırımcılardan dış piyasalarda da
rekabete açık üretim yapmalarını
talep etti. (AA) |
|
|
|
|
İthal etin gümrük vergisi düştü
Küçükbaş hayvan ve et
ithalatında gümrük vergileri
düşürüldü. Kasaplık hayvan
ithalatında daha önce yüzde 40
olan gümrük vergisi oranı, yüzde
30 olarak belirlendi.
Bakanlar Kurulu'nun konuya ilişkin
kararı, Resmi Gazete'nin bugünkü
sayısında yayımlanarak, yürürlüğe
girdi.
Buna göre, kasaplık
hayvan ithalatında daha önce yüzde
40 olan gümrük vergisi oranı,
yüzde 30 olarak belirlendi. 1 Ocak
2011'e kadar, 1 yaşında veya daha
küçük kuzuların ithalatında yüzde
135 olan gümrük vergisi oranı
yüzde 20'ye, karkas ve yarım
karkasın gümrük vergisi oranları
yüzde 225'ten yüzde 30'a, kasaplık
olanların gümrük vergisi oranları
da 1 Nisan 2011'e kadar yüzde
135'ten yüzde 30'a düşürüldü.
Ağırlığı 80 kilogramı geçmeyen
küçükbaş hayvanların ithalatında
da yüzde 135 olan gümrük vergisi,
1 Nisan 2011 yılına kadar yüzde
20'ye indirildi.
Bu arada
yetkililer, Trakya bölgesinin
şaptan ari statüsünün
korunabilmesi ve bölgenin
kurbanlık küçükbaş hayvan
ihtiyacının karşılanması üzerine
gümrük vergilerinin düşürüldüğünü
ifade ettiler.
Kasaplık
hayvan ithalatında yıl sonuna
kadar gümrük vergisinin yüzde 135
yerine yüzde 40 olarak uygulanması
yönünde geçen ay Bakanlar Kurulu
Kararı yayımlanmıştı. (Dünya
Gazetesi) |
|
|
|
|
"MEB ücretli öğretmenlik
istihdamından vazgeçmeli"
Eğitim Sen Genel Başkanı
Zübeyde Kılıç, "OECD ortalamaları
dikkate alındığında, okul öncesi
eğitimde 76 bin 878, ilköğretimde
163 bin 309, ortaöğretimde ise 65
bin 757 derslik açığı
bulunmaktadır" dedi.
Kılıç,
sendika genel merkezinde
düzenlediği basın toplantısında,
2010-2011 eğitim-öğretim yılı
başında eğitimin durumunu
değerlendirdi.
Türkiye'de
kadrolu, sözleşmeli ve ücretli
öğretmen olmak üzere 678 bin 551
öğretmen olduğunu belirten Kılıç,
her 10 öğretmenden birinin ücretli
öğretmen statüsünde görev
yaptığını söyledi.
Eğitim
fakültelerinden mezun olarak KPSS
barajını geçip öğretmen olmaya
çalışan 400 bin, ataması
yapılmayan öğretmen olduğunu
belirten Kılıç, yeni açılan
fakültelerle toplam 79 eğitim
fakültesinin hizmet vereceğini
ifade etti.
Kılıç, 2010
yılında eğitim fakültelerinden 50
bin öğrencinin mezun olduğunu,
KPSS'ye müracaat edenlerin
sayısının ise 280 bin olduğunu
belirtti.
"Öğretmen açığı
evrensel ve bilimsel kriterlere
göre hesaplanmamaktadır" diyen
Kılıç, öğretmen açıklarının,
kalabalık sınıf mevcutları, ikili
eğitim, birleştirilmiş sınıf ve
taşımalı eğitim uygulaması
nedeniyle 400 binlere ulaştığını
ileri sürdü. (AA) |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|