20 Ağustos 2010

CircassianCenter / Haber Merkezi

 
 
RF, tahıl ithalatına mı gidiyor?

“Russian Business Daily” gazetesinin, Tarım Bakanlığı'na yakın bir isime dayandırdığı haberine göre, RF 2010-2011 yıllarında 5 milyon ton tahıl ithal etmeyi planlıyor.

Kaynak, konunun henüz tartışma aşamasında olduğunu, net bir kararın alınmadığını belirtti.

RF'nun önde gelen tahıl ihracat şirketlerinin idarecileri, gazeteye konuşarak, konuyla ilgili bilgi sahibi olduklarını, tahıl ithalatı yapılacak ülkenin büyük ihtimalle Kazakistan olacağını ifade ettiler.

Kazakistan Tarım bakanlığı da, RF’na tahıl ithal etmeye hazır olduklarını, fakat Moskova cephesinden kendilerine, konuya ilişkin resmi bir teklifin ulaşmadığını açıkladı.

RF Tahıl Üreticileri Birliği başkanı Pavel Skurikin, bu seneki tahıl üretim miktarının Eylül sonunda netleşeceğini ve ithalat çalışması yapmadan önce, Eylül sonunun beklenmesi gerektiğini söyledi. (RR)
 
 
Oçamçira - Gal oto yolu tamiri yıl sonunda bitmiş olacak

Abhazya Cumhuriyeti Devlet Başkanı Sergey Bagapş, başkanlığından 18 Ağustos Çarşamba akşamı Oçamçıra Şehri’nde Oçamçıra – Gal Otoyolu’nun tamir çalışmaları hakkında toplantı yapıldı.

Apsnypress Haber Ajansı Oçamçıra Bölgesi Muhabiri Alias Korsaya’nın bildirdiğine göre, Devlet Başkanı başkanlığında ki toplantıya Ekonomi Bakanı Chiristine Ozgan, Abhazya Karayolları Genel Müdürü Leonid Lolua, Abhazya Sahil Koruma Müdürü Maksim Harçilava katıldılar.

Abhazya Devlet Başkanı yönetiminde yapılan toplantıda, Tamşh Köyü yakınlarında ki karayolunun onarımını gündeme getirdi. Aaldzara Nehri üzerinde ki köprünün ve yolun onarımının bir ay içerisinde bitirilmesi talimatını verdi. Maksim Harçilava altı ay önce onarımıma başlanan köprünün tamir işlemlerinin bir buçuk ay içerisinde hazır duruma getirileceğini belirtti.

Apsnypress Habwer Ajansına konuşan Leonid Lolua “Yıl içerisinde Oçamçıra – Gal otoyolunun 39 km.lik bölümü beton asfalt ile kaplanacak ve üzerinde bulunan köprülerin tamamı onarılmış olacaktır” dedi. (www.abhazyam.com)
 
 
RF dış politikasında değişim

RF’nda Ağustos felaketlerin ayı olarak bilinir. Patlayan bombalar, denizaltı kazaları, Gürcistan ile savaş. Bu yıl da insanların ölümüne neden olan olağanüstü sıcaklıklar, yangınlar.

Bugüne kadar yangınlarda 54 kişi doğrudan hayatını kaybederken, binlercesi evsiz kaldı. Orman yangınlarının çıkardığı duman, alev alan bataklıklar ve sıcaklar, binlerce kişinin dünyadan zamansız ayrılmasına sebep oldu. Yangınların yavaş yavaş kontrol altına alınmasıyla ilk şoku üzerlerinden atan RFlar, felaketin ne gibi sonuçlar doğuracağını düşünmeye başladılar. İlk bakışta ortaya çıkan tablo, RF kamu yönetiminin ve altyapısının, tarihindeki en büyük yıkımını yaşadığı.

Alevlerin büyümesindeki en önemli sebepler, itfaiye ekipmanlarının yetersizliği, RF’nun bozuk yolları nedeniyle yangın alanlarına ulaşımda gecikme ve koordinasyon eksikliği olarak sıralandı. Bu nedenlerle, kısa süre içerisinde tüm devlet yetkilileri, modernizasyonun gerekliliğini bir kez daha anlamış oldu.

RF'nun yaşadığı bu kriz, aslında bir diğerini de desteklemiş oldu. Kamuoyunda daha az duyulan, medyanın “sansasyonel” olarak nitelendirdiği, dış politikadaki değişim krizi. Değişimle gelen yeni akıma göre, diplomasi, RF'nun modernizasyonu için, yatırım, teknoloji gibi gerekli kaynaklara sahip olan Batıyla, yeni köprülerin kurulması yolunda bir araç olarak kabul edilmeli.

Değişimin ilk somut örneği, Mayıs ayında dışişleri bakanlığından sızan bir belgeyle ortaya çıktı. Başkan Dmitry Medvedev’de geçen ay elçilerle yaptığı görüşmede konuyu doğruladı. Hatta tweeterında modernizasyonun ana hatlarını bile yazdı. İşin aslı, Putin’in gururlu ve burnu havada başkanlık döneminin sona ermesiyle, dış politikada pragmatist dönem başladı. “RF'nun sahip olması gereken dost ve ya düşman değil. RF'nun sahip olması gereken sadece çıkarları” ya da “RF, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Fransa, Avrupa Birliği ve İtalya ile modernize edilmiş ortaklıklar kurmalıdır” gibi cümleler, RF'nun dış politikasındaki pragmatizmi göstermeye yeter de artar bile.

Değişim, RF uzmanlarında da heyecan yaratıyor. 1990 yılında RF'nda gerçekleşen ekonomik reformun danışmanlığını yapan ve Putin döneminde sistemi sık sık eleştirmesiyle tanınan İsveçli ekonomist Anders Aslund, değişimi “çok önemli ve göz ardı edilmemesi gereken” bir yenilenme olarak nitelendirdi. Aslund, değişimle birlikte RF'nun kronik problemlerine çözüm arayışlarının başladığını söyledi. Örnek olarak da, Amerika ile imzalanan Start anlaşmasını ve Norveç’le 40 yıldır devam eden sınır problemine çözüm getirilmesini gösterdi.

Şiddetli eleştiriler de gelmiyor değil. Birçok insanın, özellikle RF'nun eski sovyet komşularının mantığı, RF'nun bir gecede kötü polisten iyi polise dönüşebileceğini kabul etmiyor. Dışişleri bakanlığından sızan belge de işte bu noktaya değiniyor. Belgede Baltık ülkeleri ve Ukrayna ile ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi için tam zamanı olduğuna değinilerek, bu ülkeler arasında, geçtiğimiz yıl meydana gelen krizden RF'ndan daha fazla etkilenenlere yardım edilmesi öngörülüyor.

Kremlin’e yakın isimler, dış politikada bu değişimin gerçekleşmesinde Obama yönetiminin önemli bir payı olduğunu söylüyor. Obama’nın, Bush döneminin kuşatmacı politikalarını yumuşatmasıyla beraber, Moskova’nın tehdit algısının azaldığı ve bu sayede dış politikadaki manevra alanının genişletildiği ifade ediliyor.

Kremlin’in eski sahiplerinden bir tanesi daha, dış politikada pragmatizme sarılarak, işlevsiz hale gelen devleti modernize etme çabasına girmişti. Mikhail Gorbaçov. Medvedev’in de Gorbaçov’un içine düştüğü çıkmazla yüzleşmesine çok az vakit kaldı. O çıkmaz, RF boyutlarında bir devlette, sosyal ve politik restorasyon olmadan, ekonomik restorasyonla gelişimin sağlanamayacağı. Gelişmiş bir ekonomi, fikri ve politik rekabeti gerektirir. Şeffaf bir liderlik mekanizmasını gerektirir. Medvedev-Putin ikilisi de bunlara inanıyor. İnandıkları bir diğer şey de, Gorbaçov’un bir çok şeyi, çok kısa zamanda yapmaya çalışarak, reformun kontrolünü kaybetmesi sonucunda, RF’nu küçük düşürücü ve kaosla dolu bir 10 yıla soktuğu. Bu nedenle 2012’de yönetimi hangisi alırsa alsın, politik alandaki açılım yavaş devam edeceğe benziyor.

Sonuç olarak insanların bir çoğu Putin tarzı istikrara bağlı görünüyor. Fakat, bataklıklardan sızan duman gibi, birçok insanın memnuniyetsizliği de RF vatandaşlarının düşüncelerini özgürce ifade ettiği blog dünyasından sızıyor. Ve o blog yazarlarından bir tanesinin şikayeti yükseliyor: “ Temel itfaiye ekipmanlarımız yokken, Skolkovo’ya* neden ihtiyacımız olsun..”

*Skolkovo: Moskova’nın dışında yapılması planlanan RF silikon vadisine verilen isim. (RR)
 
 
ABD'de yumurtalar toplatılıyor

ABD'nin üç eyaletinde yüzlerce kişinin hastalanmasına yol açan salmonella salgınına neden olan 380 milyon yumurta toplatılıyor.

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi yetkilileri, şimdilik salgında can kaybı olmadığını belirtti.

Yetkililer, Minnesota eyaletinde görülen en az 7 salmonella vakasına yumurtaların neden olduğunu bildirdi. California eyaletinde haziran ayından bu yana 266, Colorado'da da haziran ve temmuzda 28 vakaya rastlandığı kaydedildi. Arizona, Nevada, İllinois, Texas ve Wisconsin'de şüpheli vakaların görüldüğü belirtildi.

Sağlık yetkilileri, gıda zehirlenmesine neden olan Salmonella bakterisinin, yumurtanın pişirilmesiyle öldürülebileceğini, ancak bu yumurtaların toplatıldığı yerlere götürülmesinin daha güvenli bir yol olacağı uyarısında bulunuyorlar. (DünyaGazetesi)
 
 
RF'nda suyun değeri artıyor

RF Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev, RF'nun su kaynakları hakkında önemli açıklamalara bulundu.

Patruşev, dünyadaki suyun azalmasıyla birlikte, RF'nun su zenginliğinin, önemli bir stratejik kaynak haline geleceğini söyledi.

Su kıtlığı nedeniyle, komşu ülkelerin birbirleriyle silahlı çatışmaya girmelerine sayısız örnek verebileceğini ifade eden Sekreter, 2035 yılından önce dünyanın kendisini global bir su krizinin pençesinde bulmasının muhtemel olduğunu sözlerine ekledi.

Dünyanın en geniş tatlı su kaynaklarına sahip ülkelerinden biri olan RF, bu zenginliğini etkili bir şekilde kullanamıyor.

Bu durumun ulusal güvenliğe de ciddi tehditler oluşturduğuna değinen Patruşev, 2020 yılına kadar, gerekli altyapı çalışmaları ve modernizasyon tamamlanarak, sudan optimum yarar sağlayacak şekilde faydalanılacağını belirtti. (RR)
 
 
Halka açıklık oranının hesaplanmasında değişiklik

Şirketlerin halka açıklık oranının hesaplanmasında, yakın aile üyelerine ve üst düzey yöneticilerin yakın ailelerine ait hisse senetleri, fiili dolaşımdaki pay oranının hesaplanmasına dahil edilecek.

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB, Borsa) Hisse Senetleri Piyasası'nda işlem gören şirketlere ilişkin "fiili dolaşımdaki pay oranı"nın hesaplanmasında dikkate alınacak kriterleri belirlediği, 23 Temmuz tarihli kararında değişiklik yaptı.

Buna göre, "yakın aile üyeleri (kurucu veya eşlerin üstsoy ve altsoyu, ikinci derece dahil yan soy hısımları)" ile "üst düzey yöneticilerin ve yakın aile üyelerine (üye ve yöneticilerin veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu, ikinci derece dahil yan soy hısımları)" ait payların "fiili dolaşımdaki pay oranı tanımı dışında tutulması" uygulamasından vazgeçildi.

Yeni karar uyarınca, bu kategoride, şirket kurucuları ile ilişkili kuruluşlarının (konsolidasyona tabi şirketlerin) sahip olduğu paylar, fiili dolaşımdaki pay oranı tanımı dışında tutulacak. (DünyaGazetesi)
 

Nikolay Patruşev

RF Güvenlik Konseyi Sekreteri Patruşev: Su stratejik kaynak olacak

RF Güvenlik Sekreteri Nikolay Patruşev, küresel iklim değişiklikleri nedeni ile suyun önümüzdeki günlerde stratejik kaynak olacağını söyledi. RF'nun resmi gazetesi Rossiiskaya Gazeta'ya konuşan Patruşev, su kaynakları yüzünden çıkan savaş ve mücadeleleri hatırlattı.

Dünyanın 2035'den önce küresel anlamda su krizi ile karşı karşıya kalmasının muhtemel olduğuna dikkat çeken Patruşev, "Su kıtlığı nedeni ile silahlı çatışma ve savaşların komşu ülkeler arasında patlak verdiği bir çok örnek söyleyebilirim" hatırlatmasında bulundu.

Dünyanın en büyük su kaynaklarına sahip olan RF'nun su kaynaklarını verimli bir şekilde kullanmadığını kaydeden FSB eski başkanı Patruşev, bu durumun ulusal güvenlik açısından tehdit oluşturduğunu söyledi. Patruşev 2009'da RF'nun kasabalarının sadece yüzde 38'inin sağlık açısından yeterli koşullarda su ihtiyaçlarının karşılandığı bilgisini verdi.

RF'nda aşırı sıcaklar ve kuraklık nedeni ile 10 milyon hektardan fazla alandaki ürünler yok oldu. Patruşev 2020 RF Su Stratejisi programı çerçevesinde ülkenin su kaynakları ve kullanım alanlarının modernize edilmesi gerektiğine dikkat çekti.

Dünya Su Konseyi'nin verilerine göre 600 milyon kişi su kıtlığı içinde yaşıyor ve bu rakam 2025'e kadar 3,2 milyara çıkacak. Su kanalları inşa etmek ve taşımak doğalgaz ya da petrol boru hatları inşa etmekten çok daha pahalı. Bir diğer konu da suyun alternatifi yok. Dünya yüzeyinin yüzde 70'inin suyla kaplı olmasına rağmen, bunun sadece yüzde 2,5'u içilebilir su. (CHA)
 
 
RF 71 Amerikan tavuk şirketinin satış yasağını kaldırdı

RF 1 Ocak 2010'dan itibaren Amerikan tavuk şirketlerinin sağlık kurallarına uymadıkları gerekçesi ile uygulamaya koyduğu satış yasağını kaldırdı. RF Tarım Teftiş Kurulu Rosselkhoznadzor'dan yapılan açıklamada, Sanderson Farms'ın yasağının kaldırılması ile birlikte 71 Amerikan tavuk üreticisinin RF pazarına ihracat yapmasının önü açıldı. Ancak klor standartlarını karşılamayan 16 şirketle ilgili yasak ise devam ediyor.

RF 1 Ocak 2010'dan itibaren uygulamaya koyduğu yeni sağlık standartları ve düşük klor oranları nedeni ile ABD'den yapılan tavuk ithalatına yasak getirmişti. 2010'da 600 bin ton olan ABD'nin kotasının yerli üretim ve Türkiye başta olmak üzere diğer ülkelerden yapılacak ithalatla kapatılması planlanıyordu. Ancak RF'nun kota miktarını 2010 için 57 bin tonla sınırlı tutması ve fiyatların cazip olmaması nedeni ile RF tavuk pazarına Türk şirketler giremedi. Türkiye yasağın başladığı günlerde toplam 1 milyar dolar değerinde 500 bin ton tavuk ihraç etmeyi planlıyordu.

ABD'nin yoğun çalışmaları sonucu RF'nun tavuk ürünlerine getirdiği yasak kaldırılmış oldu. Haziran 2010'da bir araya gelen RF Devlet Başkanı Dmitri Medvedev ve ABD Başkanı Barack Obama yasağın kaldırılması konusunda mutabakat sağlamıştı. Ancak klor miktarının istenilen seviyeye çekilmediği gerekçesi ile uygulamaya geçilememişti. (CHA)