|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
20
Haziran 2010
|
|
|
CircassianCenter
/
Haber Merkezi
|
|
|
|
|
|
|
|
Gunda
Demiröz’den, Anzor Mukba’ya açık
mektup
Türkiye diasporasının önde
gelen isimlerinden Gunda Demiröz
Şamba, Anzor Mukba hakkında bazı
iddialarda bulundu. Abhazya Geri
Dönüş Komitesi Başkanı Anzor
Mukba’nın yanıt haklı saklı
kalarak Şamba'nın açık mektubunu
yayınlıyoruz.
Abhazya
Geri Dönüş Komitesi Başkanı Anzor
Mukba’ya açık mektup...
Sayın Anzor Mukba,
Bundan 19 yıl önce, 1991’in
Nisanında bir otobüs dolusu Adige
ve Abaza, çok kısa süre önce
Gürcistan’la yaşanmış
gerginliklere ve onları bekleyen
belirsizliklere rağmen bavullarını
topladılar ve Abhazya’ya doğru
yola çıktılar.İçlerinden
bazılarının niyeti gezip görmek,
bazılarının niyeti ise gözü
keserse ‘anavatana dönmek’di.
Babam Mümtaz Demiröz Şamba daha
önce birkaç kez Abhazya’ya gidip
geldiği için gruba başkanlık
ediyordu. Gürcistan’ı boydan boya
otobüsle geçerek ve neredeyse 2
gün süren bir yolculuk sonrası
Abhazya’ya varıyorlar. Abhazya’nın
doğal güzellikleri ve insanların
sıcaklığı hepsini çarpıyor. Ama en
çok da annemi çarpıyor ki ‘tamam
ben burada yaşayabilirim’ diyor.
Ben o yıl henüz orta ikide
okuyorum. 1992 yazında orta okulu
bitirdiğimde ailece Abhazya’ya
dönüş hazırlıklarına başlamaya
karar veriyoruz; babam Abhazya’da
sürekli kalmaya başlıyor ve orada
tutunmaya çalışıyor. Derken 1992
yılı 14 Ağustosunda savaş patlak
veriyor. 8 ay kendisinden
neredeyse hiç haber alamadan
geçiyor. Sonra korkunç acılarla
geçen savaş bitiyor. Ailece
ertelediğimiz geriye dönüş
projemizi tekrar hayata geçirmek
için Abhazya’dan Ermenistan’a
göçen bir Ermeni kadının evini,
parasını vererek babam satın
alıyor. Annem arabasını satıyor
evi tamir ettiriyoruz .
Savaşta çekilen sıkıntılar babamda
önce tüberküloz sonra da ilk kalp
krizi olarak ortaya çıkıyor.
Sağlık problemi, yokluklar ve
yaşanan zorluklar babamı savaş
sırasında bile terk etmeyi
düşünmediği Abhazya’yı bir
süreliğine terk etmek zorunda
bırakıyor. Satın aldığı evimizi,
yakın arkadaşı olarak bildiği
tanıdığı size bırakıyor. Siz de
Gagra’dan Sohum’a geçmek isteyen
kardeşiniz Zavur Mukba’yı ‘Mümtaz
ve ailesi dönünceye kadar oturması
için” eve yerleştiriyorsunuz.
Babam evi size emanet edip
çalışmak üzere Moskova’ya gidiyor.
Ve Moskova’da geçirdiği ikinci
kalp krizi onu aramızdan alıyor.
Annem bir kaç ay sonra
Abhazya’nın Türkiye temsilcisi
Vova Ayüzba’yı ziyaret ediyor ve
Abhazya’da babamdan bize kalan
evin mülkiyeti bizde kalmak üzere
kullanım hakkını kamu yararına bir
kuruma vermek istediğimizi
gösteren bir dilekçe veriyor.
Birkaç yıl Abhazya’dan gelen giden
herkese evin ne olduğunu soruyoruz
ancak kimseden net bir yanıt
alamıyoruz.
Annem 2005
yılında Abhazya’ya geldiğinde evin
akibetini öğrenmek için sizinle
konuşuyor. Öğle ya siz Geriye
Dönüş Komitesi’nin başına
geçmiştiniz ve muhatap sizdiniz.
Kaçamak sözlerle olayı
geçiştirmeye yelteniyorsunuz.
Annem diğer yetkililerle de
konuşarak olup-biteni öğreniyor.
Geriye Dönüş Komitesi Başkanı
sıfatınızdan da faydalanarak evi
kardeşiniz Zavur Mukba’nın üzerine
geçirdiğiniz ortaya çıkıyor. Resmi
evraklar değiştirilerek, bilgimiz
ve onayımız dışında evimize el
koymuşsunuz. Sahtekarlık yaparak
evimizi gasp etmişsiniz.
Uzun tartışmalar sonunda’ anneme
söz veriyorsunuz .’Bana zaman
verin halledeceğim, kardeşime yer
bulmam lazım’ diyorsunuz. Ama o
günden bugüne değişen bir şey yok.
Yani Abhazya’ya gitmek isteyenlere
ev temin etmesi, uyum sağlaması
için yardımcı olması gereken
kurumun başındaki kişi olan siz,
parasını vererek satın aldığımız
evimize el koymuşsunuz. Abhazya’da
konuyu herkes biliyor ancak kimse
bu hukuksuzluğu gidermeyi
sağlayamıyor. Özellikle babamı
yakından tanıyan ve olup biteni
gayet iyi bilen bugünkü Parlamento
Başkanı Nugzar Aşba ile yakın
dostumuz Genady Alamia’nın
çabaları sonuçsuz kalıyor.
Biz bunları yaşarken
öğreniyoruz ki Meral Atan’ın aynı
şekilde parasını vererek aldığı ev
de Anzor Mukba’nın kuzeninin
üzerine yapılmış. Ve benzer
onlarca ‘el koyma hikayesi’
duyuyoruz.
Peki sizce ne
yapmalıyız? Herkes ‘kol kırılsın
yen içinde kalsın’ diyor. Ancak bu
evin bizim açımızdan manevi değeri
çok büyük. Ayrıca, açıkça yapılmış
bir kanunsuzluğu ve gaspı sineye
çekmek bana doğru gelmiyor. Ses
çıkarmadıkça haksızlıklar,
yolsuzluklar çoğalıyor. Sessiz
kalmayacağım... Sayın
Anzor Mukba,
Babamın size
olan güvenini kullanarak haksız
yere gasp ettiğiniz evimi geri
almak için hukuk mücadelesi
başlatacağım. Sizi mahkemeye
vereceğim. Ve şahit olarak
mahkemeye Parlamento Başkanı
Nugzar Aşba’yı, Gena Alamia’yı,
Başbakan Sergey Şamba’yı ve bu
olayın tüm tanıklarını
(Abhazya’dan ve Türkiye’den)
çağırtacağım. Abhazya’nın bir
hukuk devleti olduğuna inanıyorum,
inanmak istiyorum. Öyleyse ben
kazanacağım, değilse siz
kazanacaksınız. Kazansanız dahi bu
evi size helal etmeyeceğim.
Siz ve sizin gibiler yüzünden
diyaspora-Abhazya ilişkisi
gelişemiyor. Siz ve sizin gibiler
yüzünden bunca yıldır Abhazya’ya
gidip yerleşenlerin sayısı bu
kadar az. Yaptığınız usulsüzlüğün
herkes tarafından anlaşılması için
elimden geldiğince çaba
göstereceğim.
Öğrendiğim
kadarıyla şu sıralar
Türkiye’deymişsiniz. Merak
ediyorum, devletin size verdiği
yetkiyi kullanarak benim ve benim
gibi pek çok insanın evlerine el
koyup üstünüze geçirirken,
insanlara ‘Abhazya’ya gelin’
demeyi nasıl başarıyorsunuz. Hangi
yüzle !.. İnsanlar geldikçe mal
varlığınızın artacağını mı
hesaplıyorsunuz? ... Nerede sizin
Apsualığınız. Bilin ki, insanların
haklarını gasp ederek
sağlayacağınız mal varlığı size
hayır getirmeyecektir.
Türkiye’de bulunmanız vesilesiyle
bu mektubu yazıyorum. Hiç kuşkunuz
olmasın siz Abhazya’ya
döndüğünüzde mektubum çoktan oraya
da ulaşmış olacaktır.
Saygılarımla,
Gunda
Demiröz Şamba, 18 Haziran 2010
|
|
|
|
|
Abhazya ve Adigey işbirliği
yapacak
Abhazya kültür bakanı Nugzar
Logua ve Adigey kültür bakanı Gazi
Çemişo tarafından 18 haziran
tarihinde Sohum şehrinde işbirliği
anlaşması imzalandı.
İmzalanan anlaşma kültür alanında
her türlü işbirliği ve bilgi
paylaşımı yanı sıra
kütüphanecilik, kültürel
kurumların yeniden
yapılandırılması,ekonomik ve
sosyal süreçlerin yönetimi gibi
bir çok farklı konuyu da kapsıyor. |
|
|
|
|
Yasak
ülke Kabardey – Balkar
Mariya-Viktor Kotlyarova
yayınevinden çıkan ve Kabardey –
Balkar cumhuriyetini tanıtan
renkli albüm piyasaya çıktı.
Cumhuriyetin doğal
güzelliklerini , cumhuriyette
yaşayan halkları ve onların
kültürlerini tanıtan açıklamalı
fotoğraflar içeren albüm, bölgenin
doğal güzelliklerini görmek ve
bölgedeki halkların kültürünü
tanımak isteyenler için oldukça
detaylı bir kaynak olarak
görünüyor.
İki başlı Elbruz
dağının güzelliğini çarpıcı
fotograflarla yansıtan albüm, aynı
zamanda bölgedeki
boğazlar,kanyonlar,buzullar,taş
bahçeleri, karst gölleri, doğanın
oluşturduğu farklı manzaralar ve
zirveden farklı fotograflar
içeriyor.
Aynı zamanda
kültürel yaşam konusunda da
detaylı bilgiler verilen albümde
Nalçik şehrinden de çeşitli
kesitler yanı sıra, el sanatları
ve kültür ürünleri konusunda da
bilgiler sunuyor. |
|
|
|
|
Barışa çağrı – Gençliğe öncelik
KBC’de “barışa çağrı –
gençliğe öncelik” isimli bir
tartışma seminer düzenlendi.
Gençlik ve enformasyon
bakanlığı tarafından organize
edilen toplantılara
Üniversitelerden öğrenciler,
gençlik örgütleri temsilcileri
etnik ve ulusal grupların gençlik
birimleri katıldılar.
Bakanlık adına bilgi veren Lera
Nanovoy, seminerde etnik
etkileşim, ülkedeki halkların
gençliği arasında iletişim,
uluslar arası ilişkilerde
gençlerin rolü, modern Rusya’da
gençliğin konumu gibi konuların
tartışıldığını söyledi. |
|
|
|
|
KBC
savcılığı Aziz Liy’in darp
edilmesi konusunda soruşturma
başlattı
KB Cumhuriyet savcılığı, Xase
lideri İbrahim Yağan’ın “goren”
adlı firmasında görevli Aziz
Liy’in polis tarafından dövülmesi
ile ilgili soruşturma başlattı.
Hatırlanacağı üzere 12 Haziran
günü Aziz Liy’in polis tarafından
iki gün süreyle gözaltında
tutulduğu, bu süreçte darp
edildiği ve yalan ifade vermeye
zorlandığı bildirilmişti.
Nartan emniyetinde görevli
polislerce darp edildiğini ve
yaralandığını söyleyen Liy ile
görüşen Kavkaz uzel muhabiri,
Nartan emniyetinden de bu konu
hakkında bilgi almaya çalıştığını
ve uzun süre kendilerine ulaşmayı
denediğini fakat kimseye
ulaşamadığını ve bir beyanat
alamadığını belirtti. |
|
|
|
|
Abhazya’dan bu yıl 57 öğrenci
Rusya üniversitelerine
gönderiliyor
Abhazya Birinci Başbakan
Yardımcısı Leonid Lakerbaya 15
Haziran’da gazetecilere yaptığı
açıklamada, Abhazya’dan Rusya
üniversitelerinden ayrılan
kontenjana bağlı olarak 40
uzmanlık alanında okuyacak 57
öğrencinin seçildiğini söyledi.
Lakerbaya’ya göre seçilen
öğrencilerin 18’i inşaat ve yol
mühendisliği, 8’i tıp, 5’i kültür
ve sanat, 5’i ekonomi, 4’ü teknik,
3’ü hukuk alanında okuyacak. 14
öğrenci Moskova üniversitelerinde,
6’sı Voronej üniversitelerinde,
6’sı Rostov-na-Donu’da, 3’ü St.
Petersburg’da okuyacak. Maykop,
Kirov, Nalçik, Çerkessk, Rezan ve
Samara da Abhazya’dan öğrenci
alacak.
Lakerbaya, ‘trafik
kontrol sistemi ve navigasyon’,
‘gemi ve deniz teknik çalışma
ekipmanı’, ‘elektrik’ gibi
Abhazya’ya gerekli 20’dan fazla
uzmanlık için kontenjan
olmadığını, kontenjanı bulunan 16
uzmanlık içinse başvuru olmadığını
kaydetti |
|
|
|
|
KÇC'de Bazı Ulusal STK'lardan
'Bölünmeye' Tavır
Karaçay-Çerkes'teki bazı ulusal
hareketlerin liderleri, Çerkes
Halk Kongresi'nde alınan Çerkes
Cumhuriyeti'nin kurulması
yönündeki karara karşı çıkarak bir
bildiri yayınladı.
Yayınlanan bildiride 5 Haziranda
toplanan Çerkes Halk Kongresi'nde
Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti'nin bir
kaç ulusal bölgeye ayrılmasının
teklif edildiği iddia edilerek,
“Bunun yıkıcı bir karar olduğu
tartışılmaz. Toplantıda alınan
karar Karaçay-Çerkes halkının
çıkarlarıyla bağdaşmıyor. Bu karar
Cumhuriyetteki sosyo-ekonomik
durumu daha da
istikrarsızlaştıracaktır. Ayrıca,
'ulusun kendi kaderini tayın
hakkı' yolu açılırsa, bu
Rusya-Federasyonunun toprak ve
idari yapısının değişmesi sonucunu
getirecek, bu da Rusya
Federasyonu’nun bütünlüğü için
tehlikeli olacaktır” denildi.
Çerkes Halk Kongresi 2.
Olağanüstü Toplantısı'nda alınan
kararın Kafkasya bölgesini
sarsabileceği belirtilen
bildiride, sadece bir grubun
çıkarlarını temsil eden kişilerin
sözlerinin objektif ve doğru
olamayacağı savunularak şöyle
denildi: “Bu karar Cumhuriyette
yaşayan çoğunluğun fikrini
yansıtmıyor. Karaçay-Çerkes’in
çözülmesi gereken bir çok sorunu
var. İşsizlik, etnik sorunlar,
bütçenin yetersizliği bu
sorunların başta gelenleri. Bazı
idari organlara personel
seçilirken cumhuriyette yaşayan
halkların temsili dikkate
alınmıyor. Çerkeslerin,
Karaçay-Çerkesya’ten çıkışı ve
özerk olması, cumhuriyette yaşayan
diğer ulusları da etkileyecektir.”
Bildiride Çerkes Halk
Kongresi 2. Olağanüstü
Toplantısı'nın organizatörlerinin
İdari organlara personel seçiminde
kendi koşullarını empoze etmeye
çalıştıkları da iddia edildi.
Bildiriye ‘Rus’ Bölgesel
Sosyal Hareketi Prezidyumu Başkanı
Nikolay Hohlaçev, Kuban Kazak
Ordusu Atamanı Pavel Zaporojets,
‘Birlik’ Nogay Hareketi Meclis
Başkanı Magomed Sanglibayev,
‘Abaza’ hareketinin başkanı Mussa
Takuşinov, Yunan, Oset ve 3
Karaçay STK'sının Başkanları imza
attılar.
Bilindiği gibi
2010 Şubat ayında, yukarıda ismi
geçen kuruluşlardan Karaçay
kuruluşları haricindekiler,
Karaçay-Çerkes Ulusal Sivil Toplum
Kuruluşları Koordinasyonu
Kurulu'nun üyesi olarak bir masa
etrafında toplanmışlardı. ‘Adıge
Xase’ sivil toplum kuruluşu
başkanı Muhamed Çerkes de bu
kurulun üyesi bulunuyor.
KÇC Parlamentosu'ndan Toprak
Bütünlüğü Bildirisi Geçtiğimiz
Çarşamba günü toplanan
Karaçay-Çerkes Parlamentosu,
‘Karaçay-Çerkes Cumhuriyetindeki
sosyo-politik durumu ele aldı.
Görüşme sonrasında yayınlanan
bildiride, Çerkeslerin
cumhuriyetten ayrılma yönünde
aldıkları karar eleştirildi.
Karaçay-Çerkes Parlamentosu
bildirisinin giriş bölümünde, 1992
yılında yapılan ulusal
referandumda Cumhuriyet
vatandaşlarının ‘Birleşik ve
bölünmez Karaçay-Çerkesya’nın
varlığından yana irade ortaya
koyduğu' vurgulandı.
Bildiride, 1999 yılındaki politik
çatışmalar esnasında ‘ulusların
bilgelerinin durumun üstesinden
gelinmesine yardımcı olduğu’
belirtilerek, “Parlamentomuz,
Karaçay-Çerkesya’nın toprak
bütünlüğü, politik istikrarı,
dinamizmi ve sosyo-ekonomik
gelişmesine darbe vuracak
tehlikeli girişimleri kınıyor;
Cumhuriyetin bölünmesi için yasal
zeminin olmadığını ifade ediyor”
denildi. Bildiride, ayrıca
“Karaçay-Çerkes, Rusya
Federasyonu’nun bölünmez bir
parçasıdır” ve “Rusya'nın
Güneyinde Federasyon’un en sağlam
ileri karakoludur”
nitelendirmelerinde bulunuldu.
Bilindiği gibi, 5 Haziran
tarihinde Çerkessk’te Çerkes Halk
Meclisi 2. Olağanüstü Toplantısı
düzenlenmiş, eski Çerkes Otonom
Bölgesi toprakları üzerinde RF’nun
federe bir üyesi olarak Çerkes
Cumhuriyeti'nin kurulması
istenmişti. |
|
|
|
|
Rus
dergisi: Türkiye yeni bir güç,
Erdoğan da yeni dünya lideri
Newsweek dergisinin Rusya
versiyonu Russkiy Newsweek'in
siyasi yorumcusu Mihail Zıgar,
Türkiye'nin yeni bir güç olarak
uluslararası sahneye çıktığını
yazdı.
Köşesini Türkiye ve
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a
ayıran Zıgar "Dünyada yeni bir
süper güç ve yeni bir lider ortaya
çıktı. Bu güç Türkiye, yeni lider
ise Başbakan Recep Erdoğan'dır.
Şimdi Erdoğan ABD Başkanı Barack
Obama'dan sonra dünyanın ikinci
nüfuzlu siyasetçisi." dedi. Mihail
Zıgar, köşesinde Erdoğan'ın sadece
İslam dünyasında değil, Rusya'da
da saygı gördüğü yorumunu yaptı.
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik
Konseyi'nin İran'a yönelik
yaptırımlardan yana karar alması
sırasında Türkiye Başbakanı
Erdoğan'ın devreye girdiğini
hatırlatan Rus yazar Zıgar, "O
sıralarda İran Cumhurbaşkanı
Mahmud Ahmedinejad Tacikistan'da
bulunuyordu. Basın toplantısı
sırasında İran lideri bir köşeye
çekilerek gür sesle telefonla
konuşmaya başladı. Görgü tanıkları
Ahmedinejad'ın Erdoğan'la
konuştuğunu duydu."iddiasında
bulundu.
“Erdoğan Arap
dünyasının sevilen tek lideri”
Rus yazara göre, İran konusunda
Erdoğan sözünü tuttu ve Tahran'ya
yönelik BM kararlarına hayır dedi.
Davos'ta Erdoğan'ın İsrail
Cumhurbaşkanı Şimon Peres'le sert
tartıştığını da hatırlatan Rus
siyasi yazar, Türk Başbakan'ın o
sıralarda Arap dünyası
sokaklarının tek sevilen lideri
olduğunun altını çizdi.
Zıgar, "Ertesi gün Araplar Türk
bayraklarıyla İsrail karşıtı
gösteriler düzenledi. Bu arada
20.yüzyıl'ın başlarında yaklaşık
tüm Arap dünyası Osmanlı'nın idi.
Ve Arapların Türkler'e yönelik
sevgisini Doğu Avrupa halklarının
Ruslara yönelik sevgisiyle
benzetebiliriz. Düşünebiliyor
musunuz, Polonya'da veya
Litvanya'da Rus bayrakları altında
gösteriler düzenleniyor. Ama
Erdoğan bunu başardı. Tüm İslam
dünyasının lideri oldu... Erdoğan
Osmanlı İmparatorluğu'nun
yıkılmasını "20.yüzyılın büyük
jeopolitik faciası" olarak
nitelendiriyor. Türk Başbakan eski
Osmanlı'nın şimdiki halklarının
sevgisini kazanmayı başardı."
dedi.
"Erdoğan ve Putin
gerçekten de dost"
İsrail'in "Barış Filosu"na
saldırması olayıyla ilgili
Erdoğan'ın ortaya koyduğu tutum
sayesinde tüm Müslümanların
kalbini fethettiğini ifade eden
Rus yazar, "Erdoğan'ın yüksek
saygınlığı sadece İslam dünyasında
değil. Son yıllarda Türkiye
Başbakanı, Rusya Başbakanı
Vladimir Putin'le iyi anlaşıyor.
Boru hatları, nükleer santraller
hususunda deklarasyonlar
imzalanıyor. Gerçi Türkiye
Rusya'yı devre dışı bırakacak
Nabucco boru hattını da onayladı.
Erdoğan ve Putin gerçekten de
dost." diye yorumda bulundu. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|